26. Şuara Suresi / 202.ayet

Ama o azap, onlara hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelir.

Bknz: (43/66)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 202 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ansızın gelip çatar onlara ve onlar anlamazlar bile.

(Şuara 202)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Artık o (azap), kendileri şuurunda (farkında) olmadan onlara apansız gelip (kıskıvrak yakalayacaktır).

(Şuara 202)

Abdullah Parlıyan Meali:

O azab ki, sonunda onların hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır.

(Şuara 202)

Adem Uğur Meali:

İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

(Şuara 202)

Ahmet Hulusi Meali:

(Ölüm azabı) onlara, düşünmedikleri bir anda, ansızın gelir! (Ölüm, en büyük azaptır; çünkü kişi ölümü tadarak hakikatini bizzat müşahede eder ve hakikatinin hakkını veremediğini kavrar; artık bunun gereğini yerine getirme imkanı kalmadığını idrak ederek çok büyük bir pişmanlığın azabı içine düşer. A. H. )

(Şuara 202)

Ahmet Tekin Meali:

İşte o azap da, onlara, ansızın, farkında olmadıkları bir sırada gelecek.

(Şuara 202)

Ahmet Varol Meali

(Azap) onlara, kendileri farkında olmadan ansızın gelir.

(Şuara 202)

Ali Bulaç Meali:

Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

(Şuara 202)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İşte, bu azab, hiç farkında değillerken, ansızın kendilerine gelecektir.

(Şuara 202)

Ali Rıza Sefa Meali:

Sonunda, beklemedikleri bir sırada ansızın gelecektir.

(Şuara 202)

Ali Ünal Meali:

Ama o azap, onlar onu hiç beklemezken ve farkına da varamadan ansızın başlarında patlayıverir.

(Şuara 202)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Nihayet o azap, onlar farkına varmadan birden gelecektir.

(Şuara 202)

Bayraktar Bayraklı Meali:

O azap onlara ansızın gelir. Onlar hiç farkedemezler.

(Şuara 202)

Bekir Sadak Meali:

(200-202) Suclularin kalblerine Kuran'i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

(Şuara 202)

Besim Atalay Meali:

O, ansızın, anlamadan gelecektir onlara

(Şuara 202)

Celal Yıldırım Meali:

Bu azâb, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelir de,

(Şuara 202)

Cemal Külünkoğlu Meali:

202,203. İşte, hiç farkında olmadıkları bir sırada, o azap ansızın kendilerine gelecek ve: “Bize bir süre verilir mi?” diyecekler.

(Şuara 202)

Diyanet İşleri Eski Meali:

200,201,202. Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

(Şuara 202)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(201-203) Onlar, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, "Bize mühlet verilmez mi?" demedikçe, ona inanmazlar.

(Şuara 202)

Diyanet Vakfı Meali:

İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

(Şuara 202)

Edip Yüksel Meali:

Onlara ansızın, beklemedikleri bir anda gelecektir.

(Şuara 202)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ki geliversin de kendilerine ansızın, hiç farkında değillerken

(Şuara 202)

Elmalılı Yeni Meali:

o azap kendilerine ansızın hiç farkında olmadıkları bir anda gelecektir,

(Şuara 202)

Erhan Aktaş Meali:

İşte bu[1] onlara, onlar farkında olmadan, ansızın gelecektir.

1)Azap.

(Şuara 202)

Gültekin Onan Meali:

Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

(Şuara 202)

Hakkı Yılmaz Meali:

İşte bu onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

(Şuara 202)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onlar farkında olmadan (azap) onlara ansızın geliverir.

(Şuara 202)

Harun Yıldırım Meali:

İşte bu onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

(Şuara 202)

Hasan Basri Çantay:

İşte bu (azab) onlara, kendileri de farkında olmayarak, ansızın gelecekdir.

(Şuara 202)

Hayrat Neşriyat Meali:

İşte (bu azab) onlara haberleri olmadan, ansızın gelecektir.

(Şuara 202)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Artık, onlar farkında değilken, [azap] onlara aniden gelir.

(Şuara 202)

Hüseyin Atay Meali:

200-202 Onu suçluların kalplerine böylece sokarız, ancak, yine can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara farkında değillerken ansızın geliverecektir.

(Şuara 202)

İbni Kesir Meali:

O da kendilerine apansız, haberleri olmadan geliverir.

(Şuara 202)

İlyas Yorulmaz Meali:

Haberleri olmadığı bir anda, o acıklı azap onlara ansızın gelinceye kadar inanmazlar.

(Şuara 202)

İskender Ali Mihr Meali:

Böylece o (azap), onlara ansızın gelir ve onlar farkında olmazlar.

(Şuara 202)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bu azap onlara hiç beklemedikleri bir sırada birdenbire gelecektir,

(Şuara 202)

Kadri Çelik Meali:

Artık o (azap), kendileri farkında olmadan onlara ansızın gelecektir.

(Şuara 202)

Mahmut Kısa Meali:

O azap, onlara ansızın, hiç beklemedikleri bir anda gelip çatacaktır.

(Şuara 202)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Umursamadıkları, hiç de şuurunda olmadıkları zaman ansızın bu azap gelecektir.

(Şuara 202)

Mehmet Türk Meali:

Hâlbuki bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverir.

(Şuara 202)

Muhammed Celal Şems Meali:

Sonunda (o azap,) hiç farkında değillerken kendilerine ansızın gelecek.

(Şuara 202)

Muhammed Esed Meali:

O azap ki, sonunda, onların hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır;

(Şuara 202)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

O azap onlara birdenbire gelecek, farkında bile olmayacaklar.

(Şuara 202)

Mustafa Çavdar Meali:

Ama o azap, onlara hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelir.

Bknz: (43/66)

(Şuara 202)

Mustafa Çevik Meali:

200-204 Bizim davetimizi kabul etmemekte inatla direnenlerin kalplerinde âyetlerimizin yankı bulması mümkün değildir. Onlar o can yakıcı azapla karşılaşıncaya kadar, Kur’an’a inanmazlar. Sonunda o can yakıcı azap onları ansızın yakalayacak, o zaman da, “Keşke şimdi bize birazcık zaman tanınsa, bir fırsat daha verilse de, davet edildiğimiz hayat nizamına sarılsak.” diyecekler. Hâlbuki onlar peygamberlerine: “Bize bahsettiğin o azap ne zaman gelecek.” demiyorlar mıydı?

(Şuara 202)

Mustafa İslamoğlu Meali:

nihayet bu azap kendileri farkında değilken ansızın onları bulacaktır.

(Şuara 202)

Osman Okur Meali:

İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

(Şuara 202)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir.

(Şuara 202)

Ömer Öngüt Meali:

Azap onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

(Şuara 202)

Ömer Sevinçgül Meali:

O azap, kendilerine farkına varamadıkları bir anda apansız geliverir.

(Şuara 202)

Sadık Türkmen Meali:

Azap onlara ansızın gelir de onlar farkında bile olmazlar!

(Şuara 202)

Seyyid Kutub Meali:

O azapla hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın yüzyüze gelirler.

(Şuara 202)

Suat Yıldırım Meali:

İşte bu azap, kendilerine ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

(Şuara 202)

Süleyman Ateş Meali:

Azab onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

(Şuara 202)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bu azap onlara hiç fark edemedikleri bir sırada, ansızın gelecektir,

(Şuara 202)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

O azap onları, hiç ummadıkları bir sırada ansızın yakalayacaktır.

(Şuara 202)

Şaban Piriş Meali:

O azap, onlara farkında olmadıkları bir anda ansızın gelir.

(Şuara 202)

Talat Koçyiğit Meali:

İşte o azâb, onlara, farkında olmadan, birden bire gelir.

(Şuara 202)

Tefhimul Kuran Meali:

Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

(Şuara 202)

Ümit Şimşek Meali:

O azap, hiç ummadıkları anda, birden bire onlara geliverir.

(Şuara 202)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olmayacaklar.

(Şuara 202)