42. Şura Suresi / 4.ayet
Şura 4 ayeti için diğer mealler.
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Onundur ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve odur pek yüce, pek ulu.
(Şura 4)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Göklerde ve yerkürede olanlar (hepsi ve her şey) O'na aittir. O Yücedir, Azamet sahibidir.
(Şura 4)Ahmet Tekin Meali:
Göklerdeki varlıklar ve imkânlar yerdeki varlıklar ve imkânlar tamamen O'na aittir, O'nun tasarrufundadır. Yüce ve büyük olan O'dur.
(Şura 4)Ali Fikri Yavuz Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O, her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.
(Şura 4)Ali Rıza Sefa Meali:
Göklerde olan her şey ve yeryüzünde olan her şey, O'nun malıdır. Çünkü O, Çok Yücedir; Büyüktür.
(Şura 4)Ali Ünal Meali:
Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur; ve O, Aliyy (mutlak yüce ve aşkın)dır, Azîm (sonsuz azamet sahibi)dir.
(Şura 4)Bahaeddin Sağlam Meali:
Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nundur. O, çok yüce ve çok büyüktür.
(Şura 4)Bekir Sadak Meali:
Goklerde olanlar da, yerde olanlar da O'nundur. O, yucedir ve cok buyuktur.
(Şura 4)Celal Yıldırım Meali:
Göklerde olan her şey, yerde bulunan her şey O'nundur. O yücedir, uludur.
(Şura 4)Cemal Külünkoğlu Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O, pek yücedir, çok büyüktür.
(Şura 4)Diyanet İşleri Eski Meali:
Göklerde olanlar da, yerde olanlar da O'nundur. O, çok yücedir ve büyüktür.
(Şura 4)Diyanet İşleri Yeni Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O, yücedir, büyüktür.
(Şura 4)Hakkı Yılmaz Meali:
Göklerde ve yerde olan şeyler sadece O'nundur. O, çok yücedir, çok büyüktür.
(Şura 4)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Göklerde ve yerde olanların tamamı O’na aittir. Ve O, (zatı ve sıfatları en yüce olan) El-Aliy, (zatı ve sıfatları en büyük olan) El-Azîm’dir.
(Şura 4)Hasan Basri Çantay:
Göklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. O (nun şanı) çok yüce, (bürhanı)çok büyükdür.
(Şura 4)Hayrat Neşriyat Meali:
Göklerde ne var, yerde ne varsa O'nundur. Ve O, Aliyy (çok yüce)dir, Azîm (çok büyük)tür.
(Şura 4)Hubeyb Öndeş Meali: /
Göklerin içindekiler ve yerin içindekiler [tüm evrendekiler] sadece onundur. O, en yücedir, en büyüktür.
(Şura 4)İskender Ali Mihr Meali:
Göklerde ve yerde olan her şey, O’nundur. Ve O, Âli’dir (Yüce), Azîm’dir (Büyük).
(Şura 4)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
Yerlerde, göklerde ne varsa hep Onundur. O, yücedir, uludur.
(Şura 4)Mahmut Kısa Meali:
O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur; gerçek anlamda yücelik ve büyüklük, yalnızca O’na aittir.
(Şura 4)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
Üstte, göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. O, yüceler yücesidir, O pek büyüktür
(Şura 4)Mehmet Türk Meali:
Göklerde ve yerde olanların tamamı O (Allah’a) aittir. O çok yücedir ve pek büyüktür.
(Şura 4)Muhammed Celal Şems Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa, tamamı O'nundur. O üstündür; yücelik sahibidir.
(Şura 4)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi onundur. O çok yücedir, çok büyüktür.
(Şura 4)Mustafa Çavdar Meali:
Zira göklerde ne varsa yerde ne varsa hepsi O’nundur. O, yücedir ve büyüktür. (Şura 4)Mustafa İslamoğlu Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi onundur; O aşkın yüceliğiyle görünmeyen varlıkların da, azamet ve heybetiyle görünen varlıkların da ötesindedir.
(Şura 4)Osman Okur Meali:
Göklerde olanlar da, yerde olanlar da O'nun dur. O, yücedir ve çok büyüktür.
(Şura 4)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O'nun içindir. Ve O, çok yücedir, çok büyüktür.
(Şura 4)Suat Yıldırım Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O, yüceler yücesidir, pek büyüktür.
(Şura 4)Süleymaniye Vakfı Meali:
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O'nundur. O, yücedir, büyüktür.
(Şura 4)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O çok yücedir, çok büyüktür.
(Şura 4)Talat Koçyiğit Meali:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O, çok yücedir; çok büyüktür.
(Şura 4)Yaşar Nuri Öztürk Meali
Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nundur. Öylesine yüce, öylesine büyüktür O!
(Şura 4)