56. Vakıa Suresi / 47.ayet

“Ya biz ölüp, toprağa karışıp çürümüş bir kemik yığını haline geldikten sonra yeniden mi diriltileceğiz?” diyorlardı.

Bknz: (23/78)»(23/90)

Mustafa Çavdar Meali

Vakıa 47 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve biz derlerdi, ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı dirileceğiz?

(Vakıa 47)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ve: (Hadi canım) "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?" diye (gururlanıp dolaşırlardı).

(Vakıa 47)

Abdullah Parlıyan Meali:

ve biz derlerdi, ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Adem Uğur Meali:

Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Ahmet Hulusi Meali:

"Ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, gerçekten yeni bir bedenle yaşama devam edecek miyiz = ba's olunacak mıyız?" derlerdi.

(Vakıa 47)

Ahmet Tekin Meali:

Devamlı: “Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı, biz mi, yeniden diriltileceğiz?” diyorlardı.

(Vakıa 47)

Ahmet Varol Meali

Ve diyorlardı ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı gerçekten biz mi diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Ali Bulaç Meali:

Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"

(Vakıa 47)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bir de diyorlardı ki: “- Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakit mi, hakikaten biz mi dirilecek mişiz?

(Vakıa 47)

Ali Rıza Sefa Meali:

Şöyle diyorlardı: "Öldüğümüz ve toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı? Gerçekten, bize yeniden yaşam mı verilecek?"

(Vakıa 47)

Ali Ünal Meali:

“Biz,” diyorlardı, “ölüp de toprak ve çürümüş kemikler haline geldikten sonra, yani biz o zaman gerçekten diriltileceğiz öyle mi?

(Vakıa 47)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve: “Biz, toprak ve kemikler olduğumuz zaman mı yeniden dirileceğiz?” diyorlardı.

(Vakıa 47)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Şöyle diyorlardı: "Ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra mı yeniden diriltileceğiz? Eski atalarımız da mı?" De ki: "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de,belli bir günün randevusunda bir araya getirileceklerdir."

(Vakıa 47)

Bekir Sadak Meali:

soyle soylerlerdi: «Oldugumuzde, toprak ve kemik yigini oldugumuzda mi, biz mi tekrar dirilecegiz?»

(Vakıa 47)

Besim Atalay Meali:

«Biz ölüp de, toprak olup, kemik olduktan sonra dirilecek miyiz?

(Vakıa 47)

Celal Yıldırım Meali:

Ve derlerdi ki, «sahi biz öldükten, toprak ve (ufalmış) kemik haline geldikten sonra gerçekten tekrar diriltilip kaldırılacak mıyız ?»

(Vakıa 47)

Cemal Külünkoğlu Meali:

47,48. Derlerdi ki: “Ölüp toprak olduktan ve çürüyüp kemik haline geldikten sonra mı biz diriltilecekmişiz? Önceden gelmiş geçmiş atalarımız da mı (diriltilecek)?”

(Vakıa 47)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Şöyle söylerlerdi: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"

(Vakıa 47)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?"

(Vakıa 47)

Diyanet Vakfı Meali:

Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Edip Yüksel Meali:

Diyorlardı ki, 'Biz öldükten, toz ve kemiğe dönüştükten sonra mı diriltileceğiz?'

(Vakıa 47)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve diyorlardı ki: Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mi? Cidden biz mi mutlak ba'solunacakmışız?

(Vakıa 47)

Elmalılı Yeni Meali:

ve diyorlardı ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, gerçekten biz mi bir daha diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Erhan Aktaş Meali:

Ve "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı yeniden diriltileceğiz?" diyorlardı.

(Vakıa 47)

Gültekin Onan Meali:

Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"

(Vakıa 47)

Hakkı Yılmaz Meali:

(42-48) Onlar içlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler, serin olmayan, sevimli olmayan kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Şüphesiz solun ashâbı bundan önce varlık içinde zevk ve eğlenceye dalanlar idiler. Ve büyük günah; Allah'a ortak kabul etme üzerine ısrar ediyorlardı. Ve “Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı, biz gerçekten kaldırılacağız? Önceki atalarımız da mı?” diyorlardı.

(Vakıa 47)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Derlerdi ki: “Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman diriltilecek miymişiz?”

(Vakıa 47)

Harun Yıldırım Meali:

Ve: “Biz ölüp toprak ve kemik olduktan sonra mı tekrar diriltileceğiz?” derlerdi.

(Vakıa 47)

Hasan Basri Çantay:

Bir de "Biz öldüğümüz, bir toprak ve bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, hakıykaten biz mi diriltilib kaldırılacakmışız?" derlerdi.

(Vakıa 47)

Hayrat Neşriyat Meali:

47,48. Ve diyorlardı ki: “(Biz) öldüğümüz ve bir toprak ve bir kemik yığını hâline geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeniden diriltilecek olan kimseleriz? Önceki atalarımız da mı?”

(Vakıa 47)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(45-48) Gerçekten onlar, işte bunlardan önce zengin şımarıklardı, en büyük suç üzerinde ısrar ediyorlardı ve "öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz mi yeniden diriltilmiş [olacağız]? Öncü-önceki atalarımız da mı [yeniden diriltilmiş olacak]?" diyorlardı.

(Vakıa 47)

İbni Kesir Meali:

Ve derlerdi ki: Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, gerçekten biz mi yeniden diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

İlyas Yorulmaz Meali:

“Biz toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, diriltilecek miyiz?”

(Vakıa 47)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve şöyle diyorlardı: “Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Biz gerçekten, mutlaka beas mı edileceğiz (yeniden mi diriltileceğiz)?”

(Vakıa 47)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

şöyle derlerdi: «Biz ölüp de bir avuç toprak, kemik olduktan sonra gerçekten dirilecekmişiz, öyle mi?

(Vakıa 47)

Kadri Çelik Meali:

“Biz gerçekten de öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı diriltileceklermişiz?” derlerdi.

(Vakıa 47)

Mahmut Kısa Meali:

Ve ilâhî adâleti inkâr ederek diyorlardı ki: “Biz ölüp toprağa ve çürümüş kemik yığınına dönüştükten sonra mı yeniden diriltilip hesaba çekileceğiz?

(Vakıa 47)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Iş işten geçip, ölüp toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı?" derler,

(Vakıa 47)

Mehmet Türk Meali:

47,48. Ve: “sahi biz veya geçmiş atalarımız, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken, gerçekten yeniden diriltileceğiz öyle mi?” 1 derlerdi.*

(Vakıa 47)

Muhammed Celal Şems Meali:

Derlerdi ki: “Biz ölüp toprak ve kemikler olduktan sonra, mutlaka (tekrar diriltilip) kaldırılacak mıyız?”

(Vakıa 47)

Muhammed Esed Meali:

ve diyorlardı ki: "Ne Yani! Biz ölüp de toz ve kemik yığını haline geldikten sonra mı diriltileceğiz yeniden?

(Vakıa 47)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ve diyorlardı ki; "Biz ölüp de toprak olduktan ve kemik yığınına dönüştükten sonra yeniden mi diriltilecekmişiz?"

(Vakıa 47)

Mustafa Çavdar Meali:

“Ya biz ölüp, toprağa karışıp çürümüş bir kemik yığını haline geldikten sonra yeniden mi diriltileceğiz?” diyorlardı.

Bknz: (23/78)»(23/90)

(Vakıa 47)

Mustafa Çevik Meali:

41-48 Amel defterleri sol taraflarından verilen bedbahtlara gelince, o nankör ve inatçılar cehennemin kavurucu sıcağı ile kavrulurken, bir yandan da kaynar su içirilecekler, boğucu, simsiyah bir duman içinde yaşayacak, yürekleri dağlayan bir umutsuzluk içinde yanıp duracaklar. Çünkü onlar dünyada iken, Allah’ın kendilerine bahşettiği nimetleri, yalnızca dünya hayatı için ölçüsüzce kullanmış, Allah’a karşı nankörlük edip azgınlaşmış, O’nun sınırlarını tanımayıp, kendileri nizamlar kurup hükümler koyup, sınırlar oluşturmuşlardı. Ayrıca öldükten sonra Allah’ın insanları tekrar diriltip hesap soracağı günü ve gerçeğini de yalan sayıp, inkâr etmiş, “Ne yani, ölüp kemiklerimiz çürüyüp de toprağa karıştıktan sonra, yeniden mi diriltileceğiz, bizden önceki atalarımız da mı diriltilecek?” diye alay etmişlerdi.

(Vakıa 47)

Mustafa İslamoğlu Meali:

ve "Ne yani" demiştiler, "biz ölüp gittikten, toza toprağa karışmış bir iskelet halini aldıktan sonra tekrar mı diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Osman Okur Meali:

Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve demekte olmuşlardı ki: «Biz öldüğümüz ve toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, mutlaka bizler mi elbette diriltilip kaldırılmış kimseleriz?»

(Vakıa 47)

Ömer Öngüt Meali:

Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"

(Vakıa 47)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Ölüp de bir toprak, bir kemik olduktan sonra biz gerçekten dirilip kalkacak mıyız!” derlerdi.

(Vakıa 47)

Sadık Türkmen Meali:

Ve diyorlardı ki: “Biz ölüp de toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi diriltilecek mişiz?!

(Vakıa 47)

Seyyid Kutub Meali:

«Ölüp toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz yeniden mi diriltileceğiz?

(Vakıa 47)

Suat Yıldırım Meali:

(47-48) Ve derlerdi ki: "Ölüp toprak olduktan ve çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz diriltilecekmişiz? Gelip geçmiş atalarımız da mı?"

(Vakıa 47)

Süleyman Ateş Meali:

Ve diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?"

(Vakıa 47)

Süleymaniye Vakfı Meali:

"Ölüp toprağa ve kemiklere dönüştükten sonra gerçekten kalkacak mıyız!" diye söylenirlerdi,

(Vakıa 47)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(47-48) "Ölüp, toz-toprak ve kemik yığını haline geldiğimizde atalarımızla beraber yeniden mi diriltileceğiz?" demişlerdi.

(Vakıa 47)

Şaban Piriş Meali:

-Biz ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra tekrar mı dirileceğiz? diyorlardı.

(Vakıa 47)

Talat Koçyiğit Meali:

47-48 Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi ve gelip geçmiş atalarımız mı yeniden dirileceğiz"?

(Vakıa 47)

Tefhimul Kuran Meali:

Ve derlerdi ki: «Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?»

(Vakıa 47)

Ümit Şimşek Meali:

Ve diyorlardı ki: “Biz ölüp de toprak olduktan ve kemik yığınına dönüştükten sonra tekrar mı diriltilecekmişiz?

(Vakıa 47)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?"

(Vakıa 47)