39. Zümer Suresi / 44.ayet

De ki:
– İyi bilin ki şefaat tamamıyla ve sadece Allah’a aittir, zira göklerin ve yerin hükümranlığı O’na aittir. Sonunda hepiniz hesap vermek üzere O’na döndürüleceksiniz.

Bknz: (2/254)»(2/255)

Mustafa Çavdar Meali

Zümer 44 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

De ki: Bütün şefaat, Allah'ın; onundur göklerin ve yeryüzünün saltanatı ve tedbiri, sonra da dönüp onun tapısına gideceksiniz.

(Zümer 44)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

De ki: "Şefaatin tümü Allah'ındır. (O’nun izni ve iradesi dışında kimse kimseye şefaate kalkışamayacaktır.) Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra (hepiniz) O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Abdullah Parlıyan Meali:

De ki: “Şefaat hakkını verme yetkisi, yalnız Allah'a aittir. Gökler ve yer üzerindeki hakimiyet de yalnız O'nundur ve sonunda O'na döndürüleceksiniz.”

(Zümer 44)

Adem Uğur Meali:

De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

Ahmet Hulusi Meali:

De ki: "Şefaat tümüyle Allah'ındır! (Çünkü) semaların ve arzın mülkü O'nundur! Sonra O'na rücu ettirileceksiniz. "

(Zümer 44)

Ahmet Tekin Meali:

“-Benzersiz-eşsiz sıfatlarla tek başına kudret ve tasarruf kullanmak, aracısız kulluk ve ibadetlerin tamamına liyakat, (izniyle şefaat etme, talimatlarıyla kainatta görevlendirme dışında) her iş ve oluşta her türlü hayra vesile olmak, yalnız Allah'a aittir. Çünkü göklerin, yerin mülkü ve hükümranlığı O'nun elindedir. Üstelik O'nun huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz.” de.

(Zümer 44)

Ahmet Varol Meali

De ki: "Şefaatin tümü Allah'ındır. [2] Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürülürsünüz.*

(Zümer 44)

Ali Bulaç Meali:

De ki: "Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Ali Fikri Yavuz Meali:

De ki: “- Bütün şefaat Allah'ın kudretindedir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra (ahirette) hep döndürülüb O'na götürüleceksiniz.”

(Zümer 44)

Ali Rıza Sefa Meali:

De ki: "Ara buluculuk, yalnızca Allah'a özgüdür.[399] Göklerin ve yeryüzünün yönetimi de O'na özgüdür. Sonra, O'na döndürüleceksiniz!"

399)"Ara buluculuk" olarak yazdığımız "Şefaat" terimi "Allah'ın bağışlaması için yapılan aracılık" veya "Bağışlama yetkisi" olarak yorumlanmıştır. Allah'tan başka veya Allah'ın izin verdiklerinden başka hiç kimsenin şefaat etme yetkisinin olmadığı, yaklaşık yirmi ayette açıkça bildirilmiştir. Şefaat terimi, Kur'an çevirilerinde, çoğunlukla Arapça biçimiyle bırakılmıştır.

(Zümer 44)

Ali Ünal Meali:

De ki: “(Katında bazılarına şefaat izni versin vermesin,) mutlak kudret ve hakimiyet Allah’ındır. O’na aittir göklerin ve yerin mutlak mülkiyet ve hakimiyeti. Sonunda, hesap vermek üzere O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

(Zümer 44)

Bahaeddin Sağlam Meali:

De ki: “Bütün şefaat yetkisi Allah’ındır. Göklerin ve yerin mülkiyeti yalnızca O’nundur. En sonunda hepiniz O’na döneceksiniz.

(Zümer 44)

Bayraktar Bayraklı Meali:

De ki: "Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Bekir Sadak Meali:

De ki: «Butun sefaat Allah'in iznine baglidir. Goklerin ve yerin hukumranligi O'nundur. Sonra O'na doneceksiniz.»

(Zümer 44)

Besim Atalay Meali:

Diyesin ki: «Şefaatin hepsi Allahındır, göklerin, yerin mülkü de O'nun, O'na döneceksiniz!»

(Zümer 44)

Celal Yıldırım Meali:

De ki: Şefaatin tamamı Allah'a aittir (O'nun iznine bağlıdır). Göklerin ve yerin mülkü (ve tasarrufu münhasıran) O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

Cemal Külünkoğlu Meali:

De ki: “Şefaat (yetkisi) yalnız Allah'a aittir. Gökler ve yer üzerindeki otorite (yalnız) O'nundur ve sonunda yalnız O'na döndürüleceksiniz.” *

(Zümer 44)

Diyanet İşleri Eski Meali:

De ki: "Bütün şefaat Allah'ın iznine bağlıdır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döneceksiniz."

(Zümer 44)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

De ki: "Şefaat tümüyle Allah'a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra yalnız O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Diyanet Vakfı Meali:

De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

Edip Yüksel Meali:

De ki, 'Tüm şefaat ALLAH'a aittir.' Göklerin ve yerin yönetimi O'na aittir. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

Elmalılı Orjinal Meali:

De ki Allahındır o şefaat bütün, onundur mülkü Göklerin ve Yerin, sonra hep döndürülüp ona götürüleceksiniz

(Zümer 44)

Elmalılı Yeni Meali:

De ki: "Bütün şefaat Allah'a aittir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz!"

(Zümer 44)

Erhan Aktaş Meali:

De ki: "Şefaat etme tamamıyla Allah'ın elindedir.[1] Göklerin ve yerin egemenliği yalnızca O'na aittir. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

1)Kur'an, "şefaat" anlayışını ve inancını kesin olarak reddetmektedir. Nebiler de dahil hiç kimsenin şefaat etme hakkı yoktur. Şefaatin varlığına inanan bir kimse müşrik olur.

(Zümer 44)

Gültekin Onan Meali:

De ki: "Şefaatin tümü Tanrı'nındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Hakkı Yılmaz Meali:

De ki: “Bütün yardım, destek, kayırma Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü yalnızca O'nundur. Sonra yalnızca O'na döndürülürsünüz.”

(Zümer 44)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

De ki: “Şefaatin tümü Allah’ındır. Göklerin ve yerin hâkimiyeti/egemenliği O’na aittir. Sonra O’na döndürüleceksiniz.”

(Zümer 44)

Harun Yıldırım Meali:

De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

Hasan Basri Çantay:

De ki: "Bütün şefaat (hakkı) Allahındır. Göklerin ve yerin mülk (-ü tasarrufu) onundur. Nihayet (hepiniz) ancak Ona döndürü (lüb götürü) leceksiniz".

(Zümer 44)

Hayrat Neşriyat Meali:

De ki: “Şefâat tamâmen Allah'a âiddir. Göklerin ve yerin mülkü, O'nundur. Sonra ancak O'na döndürüleceksiniz.”

(Zümer 44)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Şefaat, tamamen sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin [tüm evrenin] yönetimi sadece onundur. Sonra, sadece onun [emrine] geri döndürülürsünüz." de.

(Zümer 44)

Hüseyin Atay Meali:

De ki: "Şefaat bütünü ile Allah’a aittir. Çünkü göklerin ve yerin egemenliği O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

İbni Kesir Meali:

De ki: Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hepiniz O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

İlyas Yorulmaz Meali:

Deki “Bütün şefaat etme yetkisi Allah'a aittir. Göklerde ve yerde olanların tümü ona aittir ve O na döndürüleceksiniz.”

(Zümer 44)

İskender Ali Mihr Meali:

De ki: "Şefaatin hepsi Allah’a mahsustur. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

De ki: «Kayırma yalnız Allah'a yaraşır. Yerlerin, göklerin hakanlığı Onundur. Sonunda sizler ancak Ona döndürüleceksiniz.»

(Zümer 44)

Kadri Çelik Meali:

De ki: “Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz.”

(Zümer 44)

Mahmut Kısa Meali:

Bu konuda kesin hükmü bildirmek üzere de ki: “Şefaat etme hak ve yetkisi, bütünüyle ve yalnızca Allah’ın elindedir. O hâlde, hiç kimse Allah’ın izni olmadan kalkıp şefaat etmeye cüret edemez. Kimin, kimlere şefaat edeceğine yalnızca O karar verir. Öyle ya; göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’na aittir ve siz ey insanlar, eninde sonunda ölümü tadacak ve yaptıklarınızın hesabını vermek üzere, mutlaka O’nun huzuruna çıkarılacaksınız. Bakın; Kur’an’ı kendisine rehber edinmeyen insan nasıl doğru yoldan sapıyor:

(Zümer 44)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Elbet, söyle ki: "Şefaatin tamamı Allah'a aittir. Çünkü göklerin ve yerin hakimiyeti O'nundur. (Rab'nin) huzuruna eninde sonunda götürüleceksiniz. O'na hesap vereceksiniz sizler"

(Zümer 44)

Mehmet Türk Meali:

(Onlara): “Şefâatin tamamı1 göklere ve yere hâkim olan, en sonunda kendisine döndürüleceğiniz, Allah’a aittir.” de.*

(Zümer 44)

Muhammed Celal Şems Meali:

De ki: “Şefaat (konusu) tamamen Allah’ın yetkisindedir. Göklerin ve yerin hükümranlığı, yalnız O’nundur. Sonunda hepiniz O’na döndürüleceksiniz.”

(Zümer 44)

Muhammed Esed Meali:

De ki: "Şefaat (hakkını verme yetkisi) yalnız Allah'a aittir: Gökler ve yer üzerindeki hakimiyet (yalnız) O'nundur ve sonunda yalnız O'na döndürüleceksiniz".

(Zümer 44)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

De ki; "Yardımın ve kayırmanın hepsi Allah'ındır. Göklerin ve yerin egemenliği onundur. Bir zaman sonra ona döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Mustafa Çavdar Meali:

De ki: – İyi bilin ki şefaat tamamıyla ve sadece Allah’a aittir, zira göklerin ve yerin hükümranlığı O’na aittir. Sonunda hepiniz hesap vermek üzere O’na döndürüleceksiniz.

Bknz: (2/254)»(2/255)

(Zümer 44)

Mustafa Çevik Meali:

43-44 İnsanı yaratan, bunca nimetle donatıp yaşatan, dünyada ve âhirette tek şefaat edecek olan, öldükten sonra diriltip hesap soracak olan Allah’tır. De ki: “Ey müşrikler! Kesin olan gerçek bu olmasına rağmen hiçbir şeyi yaratma gücüne sahip olmayan, kendileri de yaratılmış olanlardan nasıl şefaat umabilirsiniz?” Yine onlara de ki: “Şefaat etme yetkisi tamamıyla Allah’a aittir. Gökler ve yer üzerinde hükümranlık da O’na aittir. Yardım, destek ve kayırma gücüne sahip olan da yalnız Allah’tır. Sonunda O’nun huzurunda toplanacaksınız.”

(Zümer 44)

Mustafa İslamoğlu Meali:

De ki: "Şefaate (izin verme) yetkisi tamamıyla ve sadece Allah'a aittir: Gökler ve yerin mutlak otoritesi (de) O'na aittir: sonunda sadece O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

Osman Okur Meali:

De ki: (Dünyada) "Bütün şefaat (aracılık ve iyi işler) Allah içindir. (Onun rızasını kazanmak için olmalı dır). Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döneceksiniz."

(Zümer 44)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

De ki: «Bütün şefaat, Allah içindir. Göklerin ve yerin mülkü O'nun içindir. Sonra O'na döndürüleceksinizdir.»

(Zümer 44)

Ömer Öngüt Meali:

De ki: "Bütün şefaat (hakkı) Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz. "

(Zümer 44)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Birilerine şefaat ‘ahirette birine yardım’ etme yetkisi verme hakkı sadece Allah’ındır. Gökler de, yer de onun hâkimiyeti altındadır. Sonunda hepiniz ona döndürüleceksiniz!” de.

(Zümer 44)

Sadık Türkmen Meali:

De ki: “Bütün şefaat (aracılara ihtiyacı olmayan) Allah’ındır. Göklerin ve yeryüzünün egemenliği/mülkü/krallığı O’nundur. Sonra O’nun katına döndürülürsünüz.”

(Zümer 44)

Seyyid Kutub Meali:

De ki: «Bütün şefaat Allah'ın iznine bağlıdır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döneceksiniz.»

(Zümer 44)

Suat Yıldırım Meali:

De ki: "Şefaatin tamamı Allah'a aittir. Çünkü göklerin ve yerin mülk ve hakimiyeti de O'nundur. Sonunda da O'nun huzuruna götürülecek, O'na hesap vereceksiniz."

(Zümer 44)

Süleyman Ateş Meali:

De ki: "Şefa'at tamamen Allah'ındır (yardım ve destek yalnız O'ndandır). Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Süleymaniye Vakfı Meali:

De ki "Şefaat yetkisi[1] tümüyle Allah'ın elindedir. Göklerin ve yerin hakimiyeti O'ndadır. Zaten sonunda tekrar yaratılıp O'nun huzuruna çıkarılacaksınız."

1)Şefaat kavramı için Bkz. Bakara 2/48 ve dipnotu

(Zümer 44)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

De ki: "Yardım edebilecek olan varlık sadece Allah'tır. Göklerin ve yerin egemeni O'dur. Sonunda da O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)

Şaban Piriş Meali:

De ki: Şefaatin hepsi Allah'ındır. Göklerin ve yerin hakimiyeti O'na aittir. Bir zaman sonra O'na döndürüleceksiniz.

(Zümer 44)

Talat Koçyiğit Meali:

De ki: "Şefaatin hepsi Allah'a mahsustur. Göklerin ve yerin mülkü Onundur. Sonra yine O'na döndürüleceksiniz".

(Zümer 44)

Tefhimul Kuran Meali:

De ki: «Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz.»

(Zümer 44)

Ümit Şimşek Meali:

De ki: Şefaat tümüyle Allah'a aittir.(14) Göklerin ve yerin egemenliği Onundur. Sonunda Onun huzuruna döneceksiniz.*

(Zümer 44)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

De ki: "Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz."

(Zümer 44)