9. Tevbe Suresi / 118.ayet

Ve bir de savaşa katılmayıp geride kalan üç kişinin de vicdanları onları öylesine sıkmıştı ki yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmişti ve Allah’a karşı yine Allah’tan başka bir sığınak olmadığını anladılar, sonra Allah’a tövbe ile yönelmelerinden dolayı Allah da tövbelerini kabul etti. Şüphesiz ki Allah, evet O’dur tövbeleri kabul eden ve merhamet eden.

Bknz: (9/81)(48/11)(3/135)(16/98)(18/27)

Mustafa Çavdar Meali

Tevbe 118 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Geri kalan üç kişiye, yeryüzü o kadar genişken daraldıkça daralmış, gönülleri sıkıldıkça sıkılmıştı da sonucu Allah'tan, gene ancak Allah'a kaçılabileceğini anlamışlardı. Sonra Allah, onları da tövbeye muvaffak etmişti. Şüphe yok ki Allah bir mabuttur ki odur tövbeleri kabul eden rahim.*

(Tevbe 118)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Rahata ve menfaate meyletmeleri yüzünden cihaddan) Geri bırakılan (Sahabeden) o üç kişiye, olanca genişliğine rağmen yeryüzü dar gelmeye başlamış, vicdani (sorumluluk ve rahatsızlıkları) kendilerini sıktıkça sıkmış ve (artık) Allah'tan başka sığınacak hiçbir makam ve barınak olmadığını (iyice) anlamışlardı. Sonunda (hatalarını fark ve terk edip yeniden hayra ve hizmete) yönelmeleri için, Allah onların tevbelerini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, Esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve savaştan geriye kalan üç kişinin (ki onlar: Ka'b b. Mâlik, Hilâl b. Ümeyye, Mürâre b. erRabî'dir.) de tevbesini kabul etti. Yeryüzü genişliğine rağmen, onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan, yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Bunun üzerine O da, yine merhametle o üç kişiye yöneldi ki, pişmanlık duyup tevbe etsinler; çünkü kendisine yürekten yönelen, sığınan herkesi, acımasıesirgemesiyle kuşatıp tevbeleri kabul eden, yalnızca Allah'tır.

(Tevbe 118)

Adem Uğur Meali:

Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Ahmet Hulusi Meali:

Geride bırakılan o üç kişinin de (tövbesini kabul etti)... Genişliğine rağmen arz onlara dar gelmiş, nefsleri kendilerine dar gelmiş ve (nihayet) Allah'tan sığınılacak yerin, gene ancak O olduğunu düşünmüşlerdi... Sonra, dönmeleri için (Allah) onların tövbesini kabul etti... Muhakkak ki Allah, "HU" Tevvab'dır, Rahıym'dir.

(Tevbe 118)

Ahmet Tekin Meali:

Allah, savaşa giden orduya katılmayıp evlerinde kalan, tevbelerinin kabulü tehir edilen üç kişinin de tevbelerini kabul etti. Tehir sebebiyle yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Allah'ın azâbından kurtuluşun yolunun, yine Allah'a sığınmak olduğunu anlamışlardı. Sonra Allah onları tevbekâr olmaya muvaffak kıldı da, tevbelerini, günah işlemekten vazgeçişlerini, kendisine itaate yönelişlerini kabul buyurdu. Allah, insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri kabul eder ve engin merhamet sahibidir.

(Tevbe 118)

Ahmet Varol Meali

Savaştan geri kalan o üç kişinin de. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, kendi canları bile onları sıkmış ve Allah'tan yine O'na sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (Allah'a) dönmeleri için tevbelerini kabul etti. Şüphesiz Allah tevbeleri çokça kabul eden, çok merhamet edendir.

(Tevbe 118)

Ali Bulaç Meali:

(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Tebük savaşından) geri kalan üç kişiyi (Ensar'dan Kâb İbni Mâlik, Hilâl İbni Ümeyye, Mürare İbni Rebî'i) de Allah bağışladı. Çünkü o derece bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliği ile onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıkmıştı ve Allah'dan kurtuluşun ancak Allah'a sığınmakta olduğunu anlamışlardı. Bundan sonra Allah onları tevbekâr olmaya muvaffak kılıp tevbelerini kabul buyurdu. Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çok çok kabul edicidir, çok merhametlidir.

(Tevbe 118)

Ali Rıza Sefa Meali:

Geride kalan üç kişinin de. Yeryüzü, tüm genişliğine karşın onlara dar gelmişti; benlikleri de onlara dar gelmişti. Allah'tan başka sığınak ol madığını zaten anladılar. Sonra, yönelmeleri için, onların pişmanlıklarını kabul etti. Kuşkusuz, Allah, Pişmanlıkları Kabul Edendir; Merhametlidir.[149]

149)Ayette söz edilen üç kişinin, Tebük seferine katılmamak için geride kalanların arasında olup sonradan pişman olan ve Allah'ın pişmanlıklarını kabul edeceğini 9:102,103 ayetlerinde bildirdiği kişiler olduğu düşünülebilir.

(Tevbe 118)

Ali Ünal Meali:

(Tebuk seferinden) geri kalan ve haklarındaki hüküm ertelenen o üç kişiye de (yine rahmetiyle muamelede bulundu): Onlar, (suçluluk duygusuyla öylesine bunaldılar ki,) yer bütün genişliğine rağmen kendilerine dar geliyor, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkıyor ve Allah’tan, yine bizzat O’na sığınmaktan başka hiçbir kurtuluş yolu olmadığına iyice inanmış bulunuyorlardı. Bunun üzerine Allah, onları tevbeye muvaffak kıldı ve onlar da içten tevbe ettiler. Hiç şüphesiz Allah, O’dur Tevvâb (kullarının tevbesine sadece mağrifetle değil, fazladan mükâfatla karşılık veren); Rahîm (bilhassa tevbe ile Kendisine yönelen mü’min kullarına karşı hususî rahmet ve merhameti pek bol olan).

(Tevbe 118)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Allah geri bırakılan o üç kişiyi de affetti. Öyle ki; yer bütün genişliğiyle beraber onlara dar gelmişti. Canları sıkıldıkça sıkılmıştı ve Allah’tan başka hiçbir sığınakları olmadığını anlamışlardı. Sonra Allah, onları affetti ki tövbe etsinler. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul eden ve çok acıyandır.

(Tevbe 118)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Seferden geride bırakılan üç kişinin de tövbesini kabul etmiştir. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıkıştırmıştı. Allah'tan başka sığınacak kimse olmadığını anladılar. Sonra onlara yöneldi ki tövbe etsinler. Şüphesiz Allah,tövbeleri kabul eden ve rahmeti sınırsız olandır.

(Tevbe 118)

Bekir Sadak Meali:

Butun genisligine ragmen yer onlara dar gelerek nefisleri kendilerini sikistirip, Allah'tan baska siginacak kimse olmadigini anlayan, savastan geri kalmis uc kisinin tevbesini de kabul etti. Allah, tevbe ettikleri icin onlarin tevbesini kabul etmistir. Cunku O tevbeleri kabul eden, merhametli olandir. *

(Tevbe 118)

Besim Atalay Meali:

Geri kalmış olanlardan, üç kişiye de bütün genişliğiyle yeryüzü onlara dar geldi, canları sıkıldı, Allaha karşı: «sığınak Allahtır ancak» dediler, tövbe etsinler diye Allah onları bağışladı, Allah bağışlayıcı, Allah yarlıgayıcı

(Tevbe 118)

Celal Yıldırım Meali:

Ve geriye kalan o üç kişinin de, bütün genişliğiyle beraber (öylesine bunalmışlardı ki) yeryüzü onlara dar gelip, vicdanları için için onları sıkıp durduktan ve Allah'tan başka sığınacak bir (kapı) bulunmadığını kesinlikle anladıktan sonra eski hallerine dönmeleri için onları tevbeye muvaffak kıldı. Şüphesiz ki Allah tevbeleri çokça kabul edendir ve O çok merhametlidir.

(Tevbe 118)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Savaştan) geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıkıştırmıştı. Böylece Allah'tan başka sığınacak hiç bir şey olmadığını anlamışlardı. Sonra eski (iyi) hallerine dönsünler diye (Allah) onların tevbelerini kabul etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir ve merhameti bol olandır.*

(Tevbe 118)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bütün genişliğine rağmen yer onlara dar gelerek nefisleri kendilerini sıkıştırıp, Allah'tan başka sığınacak kimse olmadığını anlayan, savaştan geri kalmış üç kişinin tevbesini de kabul etti. Allah, tevbe ettikleri için onların tevbesini kabul etmiştir. Çünkü O tevbeleri kabul eden, merhametli olandır.*

(Tevbe 118)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allah'(ın azabın)dan yine O'na sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.

(Tevbe 118)

Diyanet Vakfı Meali:

Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Edip Yüksel Meali:

Geride kalan o üç kişinin de (tevbesini kabul etti). Yeryüzü, tüm genişliğine rağmen onlara dar gelmişti. Bunalmışlardı. Sonunda, ALLAH'tan kaçamıyacaklarını anladılar. Bunun üzerine, yönelmeleri için O, onlara yöneldi. ALLAH yönelişleri Onaylayandır, Rahimdir.

(Tevbe 118)

Elmalılı Orjinal Meali:

O üç kişiye de ki giri bırakılmışlardı, nihayet o derece bunalmışlardı ki yeryüzü bütün genişliğile başlarına dar geldi vicdanları da kendilerini tazyık etti ve Allahdan yine Allaha sığınmaktan başka çare olmadığını anladılar, evet, tam o vakıt tevbelerinin kabulile tekrar iltifat buyurdu ki o tevbekarlar miyanına rucu' etsinler, hakıkat, Allah, odur öyle tevvab, öyle rahim

(Tevbe 118)

Elmalılı Yeni Meali:

Geri bırakılmış o üç kişiye de...; nihayet o derece bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliğiyle başlarına dar geldi, vicdanları da kendilerini sıktı ve Allah'tan yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anladılar. Evet tam o zaman tevbelerinin kabulü ile tekrar iltifat buyurdu ki, o tevbekarlar arasına girsinler. Şüphesiz ki Allah, ancak O, tevbeleri çokça kabul eder, çok merhamet eder.

(Tevbe 118)

Erhan Aktaş Meali:

Ve geri bırakılan üç kişinin tövbesini de kabul etti. Öyle ki, bütün genişliğine rağmen, yeryüzü onlara dar gelmişti. Canları sıkıldıkça sıkılmıştı. Ve Allah'tan başka sığınılacak kimse olmadığını anladılar. Sonra Allah, tövbeye yöneldikleri için[1], tövbelerini kabul etti. Kuşkusuz Allah, Tövbeleri Kabul Eden'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir.

1)Tövbe, pişmanlığın sözle ifadesi değil, yapılan hatadan pişman olmak ve ondan vazgeçmektir; hatayı düzeltmektir. Allah, yanlışlarını düzeltmek isteyenlere bu hakkı tanımıştır.

(Tevbe 118)

Gültekin Onan Meali:

(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefsleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Tanrı'dan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Tanrı, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Hakkı Yılmaz Meali:

Geri bırakılanlardan o üç kişinin de tevbelerini kabul etti. Öyle ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmeye başlamıştı, benlikleri de kendilerini sıkıntıya sokmuştu. Allah'tan kurtuluşun, ancak Allah'a sığınmakta olduğuna da iyice inanmışlardı. Sonra Allah, onlara dönmeleri için tevbe nasip etti de tevbelerini kabul etti. Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verenin, çok merhametli olanın ta kendisidir.

(Tevbe 118)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Savaştan) geri bırakılan üç kişiyi de (bağışladı). Öyle ki; yeryüzü tüm genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, nefisleri de onlara dar gelmiş/vicdan azabından kıvranıyorlardı. Allah’tan başka sığınılacak/melce olmadığını da anlamışlardı. Sonra (Allah), tevbe etsinler diye onları tevbeye muvaffak kıldı. Şüphesiz ki Allah, (tevbeye muvaffak kılan ve tevbeleri çokça kabul eden) Et-Tevvâb, (kullarına karşı merhametli olan) Er-Rahîm’dir.

(Tevbe 118)

Harun Yıldırım Meali:

Geri bırakılan üç de. Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah’tan O’ndan başka sığınacak hiç bir şey olmadığını anlamışlardı. Sonra tevbe etsinler diye onları tevbeye muvaffak buyurdu. Şüphesiz Allah O, Tevvab’dır, Rahîm’dir.

(Tevbe 118)

Hasan Basri Çantay:

(Savaşdan) geri bırakılan (ve haklarındaki hüküm geciken) üç (kişin) in (tevbelerini de kabul etdi. Çünkü) yer yüzü bunca genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıkdıkca sıkmışdı. Nihayet Allah (ın hışmın) dan yine Allahdan başka sığınacak hiç bir yer olmadığını anladılar (da bundan) sonra (Allah) onları da eski hallerine dönsünler diye, tevbeye muvaffak buyurdu. Şübhesiz ki Allah, (ancak) O, tevbeyi en çok kabul eden, hakkıyle esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Allah, seferden) geri bırakılan o üç kişinin de (tevbesini kabûl etti)!(1) Öyle ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmış ve Allah'(dan gelecek olan)a karşı yine O'ndan başka sığınacak hiçbir yer olmadığını anlamışlardı. Sonra (Allah) onları tevbeye muvaffak kıldı ki tevbe etsinler! Çünki, Tevvâb(tevbeleri çok kabûl eden), Rahîm (çok merhamet eden) ancak Allah'dır.*

(Tevbe 118)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Geride bırakılan o üç [kişinin] de [tevbesini kabul etti]. Öyle ki yer [dünya] genişliğiyle onlara dar geldiği, kendi benlikleri onlara dar geldiği ve Allah'tan kendisinden başka hiçbir kaçış yeri olmadığını düşündükleri zaman (bunu yaptı) sonra tevbe etmeleri için tevbelerini kabul etti. Gerçekten Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, rahimdir.

(Tevbe 118)

Hüseyin Atay Meali:

Ve bütün genişliğiyle yeryüzü kendilerine dar gelen, canları içlerine sığmayan, Allaha sığınmaktan başka çare olmadığını anlayan geri kalan üç kişi, doğrusu, tövbe ettiklerinden, Allah tövbelerini kabul etmiştir. Doğrusu, Allah tövbeleri çok kabul edendir, acıyandır.

(Tevbe 118)

İbni Kesir Meali:

Geri bırakılan üç kişiye de yeryüzü bütün genişliğine rağmen dar gelmiş ve nefisleri kendilerini sıkıştırmıştı da, Allah'tan başka sığınacak hiç bir şey olmadığını anlamışlardı. Sonra onları da eski hallerine dönsünler diye tevbeye muvaffak kıldı. Muhakkak ki Allah; Tevvab, Rahim olandır.

(Tevbe 118)

İlyas Yorulmaz Meali:

İhtilaf eden üç gurubun (Allah tövbelerini de kabul etti). Savaş esnasında yer yüzü bütün genişliğine rağmen onların üzerine dar gelmişti ve canlar iyice daralmış, yalnızca Allah dan başka sığınacak yer kalmadığını öğrenmişlerdi. Sonra Allah, onların içlerine düşen sıkıntıdan dolayı yaptıkları tövbelerini kabul etti. Muhakkak ki Allah tövbeleri kabul eden ve merhametli olandır.

(Tevbe 118)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve geri bırakılan (âyet-106: gazadan geri kalıp, haklarındaki hüküm ertelenen) üç kişinin de (tövbeleri kabul edildi: âyet 117). Hatta yeryüzü geniş olmasına rağmen onlara dar gelmişti. Ve nefsleri de kendilerine dar geldi. Kendilerine Allah’tan başka bir melce (sığınak) olmadığını anladılar (kesin olarak idrak ettiler). Sonra (tövbeleri kabul edilerek) ruhlarını yeniden Allah’a ulaştırsınlar diye tövbelerini kabul etti. Muhakkak ki Allah, O; Tevvab’tır (tövbeleri kabul eden), Rahîm’dir (rahmet nurunu gönderen).

(Tevbe 118)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Savaştan geri kalan o üç kişiye yeryüzü bütün genişliğiyle dar geldi, kendileri bile kendilerine dar geldi. Artık Allah'a karşı Allah'tan başka sığınacak yer olmadığını iyice anladılar. Bunun üzerine Allah Kendisine dönenlerin dönmelerini sağlamak için onlara yöneldi. Çünkü Allah dönüleri onayıcı, esirgeyicidir.

(Tevbe 118)

Kadri Çelik Meali:

(Allah savaştan) Geri bırakılan üç kişiye de (iltifatta bulundu). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş ve nefisleri (vicdanları) kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından), yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını iyice anlamış oldular. Sonra dönsünler diye (Allah) onlara iltifatta bulundu. Şüphesiz Allah, (evet işte) O tevbeleri çok kabul edendir, esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Mahmut Kısa Meali:

Allah, hiçbir mâzeretleri olmadığı hâlde Tebük seferinden geri kalan, fakat haklarındaki karar bugüne kadar ertelenen(9. Tevbe: 106) Kâb bin Mâlik, Mürâre bin Rabî ve Hilâl bin Ümeyye adındaki üç kişinin de tövbelerini kabul edip onları bağışlamıştır. Öyle ki, bütün genişliğine rağmen dünya başlarına dar gelmiş ve ruhlarını dayanılmaz sıkıntılar kaplamıştı. Zira Peygamberin boykot emriyle hiç kimse yüzlerine bakmıyor, en yakın dostları bile selâmlarını almıyordu. Doğup büyüdükleri şehirde yapayalnız kalmışlardı. Hiçbir yerde huzur bulamaz, hiçbir şeyden tat alamaz olmuşlardı. Pişmanlık ve vicdan azâbıyla içleri kan ağlıyordu. Böylece, Allah’ın gazâbından kurtulmak için, yine O’na sığınmaktan başka bir çare olmadığını anlamışlardı. Nihâyet, elli günlük çetin bir imtihânın ardından, Allah onların tövbesini kabul etti ki, kıyâmete kadar gelecek bütün tövbekârlar onları örnek alsınlar ve en zor, en çâresiz anlarda bile Allah’ın rahmetinden ümit kesmesinler, sabırla ve ısrarla Rab’lerine yönelip tövbe etsinler. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

(Tevbe 118)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(Elbet savaştan) geri bırakılan üç kişiyi bağışladı. Tövbelerini kabul etmiştir. Tamamen yeryüzü genişken, onlara çok dar gelmişti. Onlar anladılar En büyük sığınak Allah'tan başkası olmadığını. Böyle muvaffak oldular (Vahdaniyetiyle) hiç kuşkusuz Allah tövbeleri kabul eden Rahim'dir.

(Tevbe 118)

Mehmet Türk Meali:

Allah hükümleri ertelenen o üç kişinin de (tevbelerini kabul etti.)1 Çünkü onlar (o derece bunalmışlardı ki) yeryüzü bütün genişliğine rağmen başlarına dar gelmiş sıkıntıdan patlayacak gibi olmuşlardı. Sonunda Allah’a sığınmaktan başka bir çare olmadığını, anlamışlardı. Bunun üzerine Allah, tevbe etsinler diye onlara tevbe nasip etti. Gerçekten Allah tevbeleri çok kabul edendir, çok merhametli olandır.2 *

(Tevbe 118)

Muhammed Celal Şems Meali:

Geride bırakılmış olan o üç (kişiye de, Allah lütfetti). Yeryüzü (bütün) genişliğine rağmen onlara dar gelince ve canları kendilerini sıkmaya başlayınca, Allah’ın (gazabından) kurtulmak için O’ndan başka hiçbir sığınağın (da) olmadığını anlayınca, tevbe etsinler diye (Allah,) onlara rahmetle yöneldi. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul eden ve çok rahmet edendir.

(Tevbe 118)

Muhammed Esed Meali:

Ve (yine acıyıp esirgeyerek, inananların içinden) bozguncu telkinlere kapılan o üç (grup insana) da teveccüh etti; o kadar ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara (çok) dar gelmeye başladı ve içleri daraldı da Allah'tan başka sığınacak kimse olmadığını anladılar; ve bunun üzerine O da yine merhametle onlara yöneldi, ki pişmanlık duyup tevbe etsinler: çünkü, (kendisine yürekten yönelen, sığınan herkesi) acıması, esirgemesiyle kuşatıp tevbeleri kabul eden yalnızca Allah'tır.

(Tevbe 118)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Geri bırakılan üç kişiye de yeryüzü bütün genişliğine karşın dar gelmiş ve nefisleri kendilerini sıkıştırmıştı da, Allah'tan başka sığınacak hiçbir yer olmadığını anlamışlardı. Sonra Allah, onları da eski hallerine dönsünler diye tövbeye yöneltmişti. Kuşku yok ki Allah; tövbeleri kabul eden ve esirgeyici olandır.

(Tevbe 118)

Mustafa Çavdar Meali:

Ve bir de savaşa katılmayıp geride kalan üç kişinin de vicdanları onları öylesine sıkmıştı ki yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmişti ve Allah’a karşı yine Allah’tan başka bir sığınak olmadığını anladılar, sonra Allah’a tövbe ile yönelmelerinden dolayı Allah da tövbelerini kabul etti. Şüphesiz ki Allah, evet O’dur tövbeleri kabul eden ve merhamet eden.

Bknz: (9/81) - (48/11) - (3/135) - (16/98) - (18/27)

(Tevbe 118)

Mustafa Çevik Meali:

117-118 Allah, Peygamber’e, savaşa katılmamak için mazeret beyan edenlerin gerçek durumlarını araştırmadan onlara izin vermesinin doğru olmadığını bildirdi. Bunun üzerine tevbe eden Peygamber’in de tevbesini kabul etti. Allah, ayrıca münafıkların fitne ve fesatlarına kapılıp, savaş için çıkılan sefere katılmayan kararsızların içinden tevbe edip doğruya yönelenlerin de tevbelerini kabul etti. Allah, yanlışlarından doğru olana samimiyetle dönenlerin tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah mü’min kullarına karşı çok merhametli, şefkatli ve bağışlayıcıdır. Bir de iman ettiklerini söylemelerine rağmen ve bu uğurda savaşa katılmalarını engelleyen bir mazeretleri de olmadığı halde, imanlarının zayıflığı sebebi ile savaşa katılmayan ve bunun pişmanlığı ile âdeta yeryüzü kendilerine dar gelen, yürekten tevbe edip bağışlanma dileyen o üç kişinin de tevbesini kabul etti. Allah, kendisine yürekten yönelenlerin tevbesini kabul eder.

(Tevbe 118)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Yine geri kalan üç kişiye de (Allah, şefkat ve merhametiyle yöneldi). O kadar ki olanca genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, dahası vicdanları da kendilerine sıkıştırmıştı; sonunda Allah'tan yine Allah'a kaçıp sığınmaktan başka çare olmadığını anladılar. Ardından O da onlara rahmetiyle yöneldi ki, onlar af dilemek için Kendisine dönsünler: İyi bilin ki Allah, evet yalnızca O'dur tevbeleri kabul eden, rahmetiyle muamele eden!

(Tevbe 118)

Osman Okur Meali:

Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve üç kişiye de ki, onlar geri bırakılmışlardı, hattâ yeryüzü, genişliğiyle beraber onların üzerine dar gelmişti. Kalpleri kendilerine darlaş-ıştı ve Allah Teâlâ'ya sığınmadan başka O'ndan sığınacak bir şey bulunmadığını anladılar. Sonra onlara tevbekar olmaları için tevbe nâsip buyurdu. Şüphe yok ki Allah Teâlâ'dır tevbeleri en çok kabul eden, en çok merhametli olan ancak O'dur.

(Tevbe 118)

Ömer Öngüt Meali:

Tevbelerinin kabulü geri bırakılan üç kişiyi de bağışladı. O derece bunalmışlardı ki, yeryüzü olanca genişliğine rağmen onların başlarına dar gelmişti. Vicdanları da kendilerini sıkmıştı. Allah'tan (O'nun azabından) kurtuluşun ancak Allah'a sığınmakla olacağını anlamışlardı. Sonra tevbelerini kabul buyurdu ki, onlar da tevbekârlar arasına dahil oldular. Şüphesiz ki Allah tevbeleri çok kabul buyurandır, çok merhametli olandır.

(Tevbe 118)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bir de ertelenen üç kişinin tevbelerini kabul etti. Geniş yeryüzü onlara dar gelmişti. Vicdanları kendilerine baskı yapıyordu. Allah’tan başka bir sığınak olmadığını kavramışlardı. ‘Allah’ tevbe edenlerden olsunlar diye, onlara tevbe nasip etti. Şüphesiz, Allah tevbeleri kabul edendir, merhametlidir.

(Tevbe 118)

Sadık Türkmen Meali:

Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece, Allah(ın azabın)dan yine O’na sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.

(Tevbe 118)

Seyyid Kutub Meali:

Allah, hükümleri ertelenen o üç kişinin de tevbelerini kabul etti. Sonunda yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar geldi, can sıkıntısından patlayacak gibi oldular, Allah'dan kaçmanın yine O'na sığınmaktan başka bir çıkar yolu olmadığını anladılar. Bunun üzerine Allah onların tevbelerini kabul etti ki, tevbe etsinler. Hiç kuşkusuz Allah, tevbelerin kabul edicisidir, merhametlidir.

(Tevbe 118)

Suat Yıldırım Meali:

Allah, savaştan geri kalan ve haklarındaki hüküm ertelenen o üç kişinin de tövbelerini kabul buyurdu. Çünkü onlar öylesine bunaldılar ki dünya bütün genişliğine rağmen başlarına dar geldi. Vicdanları da kendilerini sıktıkça sıktı. Nihayet, Allah'ın cezasından, yine Allah'ın kapısından başka sığınacak hiçbir yer olmadığnı anladılar da, bundan sonra, önceki iyi hallerine dönsünler diye, Allah onları tövbeye muvaffak kıldı.Çünkü Allah tevvabdır, rahimdir (tövbeleri çok kabul eder, tövbe edenleri sever ve pek merhametlidir).

(Tevbe 118)

Süleyman Ateş Meali:

Ve (seferden) geri bırakılan o üç kişinin de tevbesini kabul buyurdu. Bütün genişliğiyle beraber dünya başlarına dar gelmiş ve canları sıkıldıkça sıkılmış ve Allah'tan, yine kendisine sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Allah onların tevbesini kabul buyurdu ki tevbe etsinler. Çünkü Allah, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Savaştan geri bırakılan üç kişinin tevbesini de kabul etti. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, içleri iyice daralmıştı. Allah'tan kaçanın tek sığınağının yine Allah olduğunu da anlamışlardı. Tevbe etsinler diye Allah onların yüzüne baktı. Çünkü Allah tevbeleri kabul eder, ikramı da boldur.

(Tevbe 118)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Allah, savaştan geri kalan üç kişinin tövbesini de kabul etti. Dünya, bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, içleri daralmış ve O'na sığınmaktan başka çarelerinin olmadığını anlamışlardı. Bunun üzerine Allah, tövbe etmeleri için onlara da fırsat verdi. Çünkü O, tövbeleri sürekli kabul eder, çok merhametlidir.

(Tevbe 118)

Şaban Piriş Meali:

Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti). Bütün genişliğine rağmen yeryüzü kendilerine dar gelip, canları çıkacak gibi oldu. Allah'tan başka bir sığınak olmadığını anladılar. Tevbe ettikleri için Allah, onların tevbesini kabul etti Şüphesiz tevbeleri kabul eden ve merhamet eden O'dur.

(Tevbe 118)

Talat Koçyiğit Meali:

(Keza Peygamberle birlikte savaşa çıkmaktan) geri bırakılan üç kişinin tövbesini de kabul etmiştir; çünkü bunlar (savaştan geri kalınca), bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmış ve Allah (in gazabın) dan, yine Allah'ın kendisinden başka sığınacak yer olmadığını anlamışlardı. Sonra da Allah, (hep Allah'a sığınıp) tövbe etsinler diye, onların tövbesini kabul etmişti. Şüphesiz tövbeleri en çok kabul eden, çok merhametli olan yalnız Allah'tır.

(Tevbe 118)

Tefhimul Kuran Meali:

(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı) . Öyleki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

(Tevbe 118)

Ümit Şimşek Meali:

Haklarındaki hüküm geri bırakılan üç kişiye de Allah tevbe nasip etti. Öyle ki, yeryüzü onca genişliğiyle beraber onlara dar gelmiş, gönülleri de daraldıkça daralmış, Allah'ın azabından kurtulmak için Ondan başka sığınılacak bir yer olmadığını anlamışlardı. Böylece Allah onlara, eski hallerine dönmeleri için tevbe nasip etti. Gerçekten de, Allah tevbeleri kabul eden pek geniş bir rahmet sahibidir.29

(Tevbe 118)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Geride bırakılan üç kişinin de tövbesini kabul etmiştir. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, öz benlikleri kendilerini sıkıştırmıştı; Allah'ın öfkesinden kurtulmak için yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını fark etmişlerdi. Sonra onlara tövbe nasip etti ki, eski hallerine dönsünler. Hiç kuşkusuz, Allah, tövbeleri çok çok kabul eden, rahmeti sınırsız olandır.

(Tevbe 118)