48. Fetih Suresi / 11.ayet

Bu sefere katılmayan Arap bedevilerden bazıları sana gelerek şöyle diyeceklerdir:
– Malımız mülkümüz, çoluğumuz çocuğumuzla meşgul olurken seninle beraber sefere katılamadık, Allah’tan bizim için bağışlanma dile! Oysa onlar dilleriyle başka şey söylüyorlar kalplerinde ise başka şey var. De ki:
– Şayet Allah, size bir zarar vermeyi veya fayda vermeyi dilemiş olsa buna kim engel olabilir? Zaten Allah sizin tüm yapıp ettiklerinizi bilmektedir.

Bknz: (2/8)»(2/20)(10/107)(39/38)

Mustafa Çavdar Meali

Fetih 11 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bedevilerden geri kalanlar, diyecekler ki sana: Bizi mallarımız ve çoluğumuz çocuğumuz oyaladı, artık sen, yarlıganma dile bize; gönüllerinde olmayanı dilleriyle söylerler; de ki: Gerçekten de size bir zarar eriştirmek isterse, yahut bir fayda vermek dilerse Allah'tan, herhangi bir suretle ona ait birşeyi kim giderebilir? Hayır; Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

(Fetih 11)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

YakındaBedevilerden (Medine civarındaki köylü Arap kabilelerinden olup basit bahanelerle cihad görevinden ve Hudeybiye seferinden) geri kalmış (ve nasipsiz bırakılmış) olanlar gelip Sana: “Mallarımız (hayvanlarımız ve tarlalarımızın bakımı) ve evladü iyalimizin (korunması ve ihtiyaçlarının karşılanması gibi mazeretler) bizi oyalayıp engelledi. (Yoksa gönlümüz ve duamız sizinle beraberdir. Bu nedenle) Allah’tan bizim için mağfiret dile” diyeceklerdir. (Oysa) Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylemektedir. Onlara de ki: “(Rabbim, kalbinizde gizlediklerinizi ve gerçek niyetlerinizi bilip durduğu için) Eğer Allah size bir zarar gelmesini murat etse veya bir menfaate erişmenizi dilese, O’nun bu kararına karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki Allah bütün yaptıklarınıza (ve kafanızda tasarladıklarınıza) Habîr'dir (her şeyden haberdar olup Bilendir) .”

(Fetih 11)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bedevilerden geri kalıp seninle umre yolculuğuna çıkmayanlar, sana karşı: ”Mallarımız, çoluk çocuklarımız bizi meşgul etti. Sen bizim için Allah'tan bağışlanmamızı iste” diyecekler. Böylece onlar kalplerinde olmayan gerçekleri, dilleriyle sahte olarak söylerler. De ki: “Allah size bir zarar vermek veya yarar sağlamak istese, kim Allah'ın istediği birşeyi geri çevirebilir. Hayır, kimse çeviremez. Allah yapmakta olduğunuz herşeyden tamamiyle haberdardır.”

(Fetih 11)

Adem Uğur Meali:

Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

(Fetih 11)

Ahmet Hulusi Meali:

Bedevilerden geri bırakılanlar: "Bizi mallarımız ve çoluk çocuğumuz meşgul etti; bizim için mağfiret dile" diyecekler... Onlar gerçekte, öyle düşünmediklerini dillendiriyorlar! De ki: "Sizde bir zarar açığa çıkarmayı irade ederse ya da sizde bir fayda oluşturmayı irade ederse; kim Allah'ın istediğine karşı koyabilir?"... Hayır, Allah yaptıklarınızdan (yaratanı olarak) haberdardır.

(Fetih 11)

Ahmet Tekin Meali:

Yakında, savaşa giden orduya katılmayıp cephe gerisinde kalan Bedevî Araplardan bazıları, sana: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu, bizi meşgul etti. Allah'tan bizim bağışlanmamızı, koruma kalkanına alınmanızı dile.” diyecekler. Onlar kalplerinde, akıllarında olmayanı, dilleriyle söylüyorlar. “Allah, size bir zarar gelmesini dilerse, veya bir fayda elde etmenizi isterse, O'na karşı kimin birşey yapmaya gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır.” de.

(Fetih 11)

Ahmet Varol Meali

Bedevilerden geride bırakılanlar sana diyecekler ki: "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu. Bundan dolayı bizim için bağışlanma dile!" Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah eğer size bir zarar dilerse veya bir yarar dilerse O'na karşı sizin için kim ne yapabilir? Hayır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

(Fetih 11)

Ali Bulaç Meali:

Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: "Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır."

(Fetih 11)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Henüz iman kalblerinde yerleşmemiş olduğundan Hudeybiye seferinden) geri kalan bazı Bedevî'ler sana şöyle diyeceklerdir: “- Mallarımız ve ailelerimiz bizi, (seninle Hudeybiye seferine çıkmaktan) alıkoydu. Onun için bize mağfiret dile.” Onlar, kalblerinde olmıyan şeyi ağızlarıyla söyliyecekler. (Ey Rasûlüm, sen onlara) de ki:”- Eğer Allah size bir zarar dilerse, yahud size bir fayda dilerse, artık onun dilemesinden sizi kim koruyabilir? Doğrusu Allah bütün yaptıklarınızdan haberdar bulunuyor.

(Fetih 11)

Ali Rıza Sefa Meali:

Geride kalan Araplar, şöyle diyecekler: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu; bizim için, Allah'tan bağışlanma dile!" Yüreklerinde olmayan bir şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah, sizi bir yitime uğratmayı veya yarar sağlamayı dilerse, sizin için dilediği bir şeye, kim engel olabilir?" Hayır! Allah, yaptıklarınızdan Haberlidir.

(Fetih 11)

Ali Ünal Meali:

(Umre davetine olumlu cevap vermeyerek) geride kalan bedevîler (çöl sakinleri), (mazeret beyanında bulunacak ve) sana, “Mallarımız ve ailemizle meşgul olmak bizi oyaladı. Bu sebeple, bizim için Allah’tan bağışlanma dileyiver!” diyeceklerdir. Onlar, dilleriyle kalblerinde olmayan şeyi söylerler. De ki: “(Böyle diyorsunuz da,) Allah hakkınızda bir zarar dilese veya sizin için bir fayda irade buyursa, sizin için Allah’a bir şey yaptırmaya kimin gücü yeter? (Siz ne mazeret ileri sürerseniz sürün,) Allah yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır.”

(Fetih 11)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Savaşa katılmayan bedeviler “mal ve çoluk çocuğumuz bizi savaştan alıkoydu; bizim için Allah’tan mağfiret dile” diyecekler. Bunlar kalplerinde olmayan bir şeyi sadece dilleriyle diyorlar. Sen de ki: Allah size bir zarar veya yarar vermek isterse kim mani (engel) olabilir. (Yalan söylemeyin! Çünkü) Allah yaptığınızdan haberdardır.

(Fetih 11)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Bedevilerden savaştan geri kalanlar sana, "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Bizim için af dile" diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: "Allah size bir zarar vermeyi dilerse, yahut bir fayda murat ederse, onun sizin için dilediğine kim engel olabilir? Doğrusu şu ki, Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır."

(Fetih 11)

Bekir Sadak Meali:

Bedevilerin savastan geri kalmis olanlari, sana: «Bizi mallarimiz ve ailelerimiz alikoydu. Allah'tan bizim bagislanmamizi dile» diyecekler. Dilleriyle, gonullerinde bulunmayani soylerler; de ki: «Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda elde etmenizi dilerse, O'na karsi kimin gucu bir seye yeter? Kaldi ki, Allah yaptiklarinizdan haberdardir.»

(Fetih 11)

Besim Atalay Meali:

Göçebe Araplardan, arkada kalmış bulunanlar, sana diyecekler ki: «Mallarımız, ailelerimiz bizi uğraştırmıştır; bizim için bağışlanmak iste sen, içlerinden olmıyanı, dilleriyle söylerler»; diyesin ki: «Ya bir zarar, ya da bir iyilik dilerse size, Allaha karşı kim gelebilir? Allahsa biliyor işlerinizi

(Fetih 11)

Celal Yıldırım Meali:

Bedevilerden (savaşa katılmayıp) geri kalanlar ise, «bizi mallarımız ve ailemiz oyaladı. Bizim için bağışlanma dile..» diyecekler. Onlar kalblerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Eğer Allah sizi bir zarara uğratmayı dilerse veya size bir yarar sağlamak isterse, O'na karşı kim bir şey yapmaya güç bulabilir ? Elbette Allah yaptıklarınızdan haberlidir.

(Fetih 11)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Hudeybiye Seferine katılmayan) bedeviler (göçebe Araplar) yakında sana: “Bizleri mallarımız ve ailelerimiz oyaladı, onun için bize bağışlama dile!” diyecekler. Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söyleyecekler. De ki: “Eğer Allah sizi bir zarara uğratmayı diler veya size bir yarar sağlamayı murad ederse Allah'a karşı kim bir şey yapabilir? (Her şeyden haberdar olan) Allah, sizin yaptıklarınızdan (gazaya katılmayışınızın gerçek sebebinden) de haberdardır.”

(Fetih 11)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bedevilerin savaştan geri kalmış olanları, sana: "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile" diyecekler. Dilleriyle, gönüllerinde bulunmayanı söylerler; de ki: "Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda elde etmenizi dilerse, O'na karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

(Fetih 11)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Bedevilerin (savaştan) geri bırakılanları sana, "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah'tan bizim için af dile" diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: "Allah, sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, O'na karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

(Fetih 11)

Diyanet Vakfı Meali:

Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: «Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile.» Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.  *

(Fetih 11)

Edip Yüksel Meali:

Araplardan geride kalanlar, 'Paralarımız ve çoluk çocuğumuz bizi alıkoydu, bizim için bağışlanma dile,' diyeceklerdir. Onlar gönüllerindekini değil, dilleriyle söylerler. De ki, 'Sizin için bir zarar veya yarar dilerse ALLAH'ın bu dileğine kim engel olabilir?' Oysa ALLAH tüm yaptıklarınızdan haberdardır.

(Fetih 11)

Elmalılı Orjinal Meali:

Yakında diyecek sana o a'rabilerden geri bırakılanlar ki: "bizleri mallarımız ve ailelerimiz oyaladı, onun için bize istiğfar ediver!" Kalblerinde olmıyan şey'i ağızlariyle söyliyecekler, de ki şimdi hakkınızda Allahdan kim bir şey'e malik olabilir eğer size bir zarar irade buyurur yahud bir menfeat irade buyurursa? Doğrusu Allah ne yapıyorduğunuza habir bulunuyor

(Fetih 11)

Elmalılı Yeni Meali:

Bedevilerden (savaştan) geri bırakılanlar yakında sana: "Bizleri mallarımız ve ailelerimiz oyaladı, onun için bize bağışlama dile!" diyeceklerdir. Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söyleyecekler. De ki: "Eğer Allah sizi bir zarara uğratmayı dilerse veya size bir yarar sağlamayı dilerse Allah'a karşı kim birşey yapabilir? Doğrusu Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır."

(Fetih 11)

Erhan Aktaş Meali:

Araplardan[1] geri bırakılanlar[2], sana: "Mallarımız ve ailemiz bizim seninle gelmemize engel oldu. Haydi, Allah'tan bağışlanmamızı dile." diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: "Eğer Allah, size bir zarar veya yarar dilerse, buna kim engel olabilir?" Bilakis, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.[3]

1)Bedevi/göçebe Araplardan bazıları.
2)Savaş için sefere katılmayanlar.
3)Niçin sefere katılmadığınızı en iyi bilendir.

(Fetih 11)

Gültekin Onan Meali:

Bedevilerden geride bırakılanlar sana diyecekler ki: "Bizi mallarımız ve ehlimiz (ailelerimiz) meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Şimdi Tanrı, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Tanrı'ya karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Tanrı yaptıklarınızı haber alandır."

(Fetih 11)

Hakkı Yılmaz Meali:

Bedevi Araplardan geri bırakılmış; sizinle gelmemiş olanlar, sana yakında, “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti/alıkoydu. Hadi Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile” diyeceklerdir. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah, size bir zarar dilediyse veya bir yarar dilediyse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Tam tersi Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

(Fetih 11)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Bedevilerden geride bırakılanlar sana diyecek ki: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti. (Savaşa çıkmamıza engel oldu.) Bizim için bağışlanma dile.” Kalplerinde olmayan şeyi dilleri ile söylerler. De ki: “Allah sizin için bir kötülük dilese ya da size bir fayda takdir etse, Allah’a karşı sizi kim koruyabilir? (Hayır, öyle değil!) Bilakis Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

(Fetih 11)

Harun Yıldırım Meali:

Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: “Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile.” Onlar kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: “Şimdi Allah size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah’a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

(Fetih 11)

Hasan Basri Çantay:

Bedevilerden geri bırakılanlar yakında sana "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Onun için bizim yarlığanmamızı isteyiver" diyecekler. Onlar kalblerinde olmayan şey'i dilleriyle söylerler. Sen de ki: "Allah size bir zarar diler, yahud size bir faide dilerse Allah (ın meşiyyetinden ve kazaasından) her hangi bir şeyle sizi kim men'edebilir? Hayır, Allah yapmakda olduğunuz her şeyden hakkıyle haberdardır".

(Fetih 11)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bedevîlerden geri bırakılanlar, sana: “Bizi (bu sefere iştirâk etmekten) mallarımız ve âilelerimiz alıkoydu; bu yüzden bizim için (Allah'dan) mağfiret dile!” diyecektir. (Onlar)dilleriyle, kalblerinde olmayanı söylüyorlar. De ki: “Eğer (Allah) size bir zarar (dokundurmak)ister veya size bir fayda (vermek) dilerse, sizin için Allah'dan (gelecek) bir şeye (karşı, onu def' edecek bir güce) kim mâlik olabilir? Hayır! Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

(Fetih 11)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Araplar'dan, geride bırakılanlar sana "Mallarımız ve ailemiz/halkımız bizi meşgul etti. Artık, bizim için bağışlanma dile." diyecekler. Kalplerinde [mevcut] olmayanları, dilleriyle söylüyorlar. "Eğer, size bir zarar (gelmesini) istediyse veya bir fayda (gelmesini) istediyse artık Allah'tan (gelecek) herhangi bir şeye sizin için kim sahip [engel] olabilir? Aksine! Allah, [en başından beri] eylemlerinizden devamlı haberdardı." de.

(Fetih 11)

Hüseyin Atay Meali:

Bedevilerin savaştan geri kalmış olanları sana, "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu, bizim bağışlanmamızı dile" diyecekler. Gönüllerinde bulunmayanı dilleriyle söylerler. Onlara de ki: "Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda elde etmenizi dilerse, Ona karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

(Fetih 11)

İbni Kesir Meali:

Bedevilerden geri bırakılanlar sana diyeceklerdir ki: Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile. Kalblerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: Allah, size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse; O'na karşı kim engel olabilir? Hayır, Allah yaptıklarınızdan haberdar olandır.

(Fetih 11)

İlyas Yorulmaz Meali:

Araplardan geride kalanlar sana “Mallarımız ve ailemiz bizi oyaladı, bizi bağışla” diyenler var. Onlar kalplerinde olmayan şeyleri sana dilleriyle söylüyorlar. Onlara deki “Allah size bir zarar vermeyi dilerse veya size bir fayda vermeyi dilerse, Allah'ın bu yapacaklarına kim engel olabilir ki?” Hayır, Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

(Fetih 11)

İskender Ali Mihr Meali:

Araplardan muhallefunlar (geride kalanlar), sana: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti. Artık bizim için mağfiret dile.” diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: “Eğer Allah, size bir zarar veya fayda dilerse, bu taktirde sizin için Allah’tan (gelen) bir şeye kim mani olabilir (fayda veya zararı önleyebilir)? Hayır (öyle değil), Allah yaptığınız şeylerden haberdardır.”

(Fetih 11)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Çöl araplarından geri bırakılanlar sana diyecekler: «Bizi mallarımız, çoluk çocuğumuz oyaladı, onun için sen bizim yarlıganmamızı dile,» Onlar içlerinden gelmiyeni dilleriyle söylüyorlar. Onlara de ki: «Eğer Allah sizin kötülüğünüzü dileyecek, ya da iyiliğinizi dileyecek olursa kim bunun önüne geçebilir? Yok, Allah bütün yaptıklarınızdan bilgilidir.

(Fetih 11)

Kadri Çelik Meali:

Bedevilerden geride bırakılanlar sana diyecekler ki: “Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile.” Onlar (bu durumda), kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler. De ki: “Şimdi Allah size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.”

(Fetih 11)

Mahmut Kısa Meali:

Tehlikeli Mekke yolculuğuna çıkmamak için çeşitli bahaneler ileri sürerek köylerinde kalan göçebe kabîleler, Medîne’ye döndüğünüz zaman sana özür beyân ederek diyecekler ki: “Bu sefere katılamadığımız için çok üzgünüz! Fakat ne yapalım, ilgilenmek zorunda olduğumuz mallarımız ve ailelerimiz bizi bu yolculuktan alıkoydu; inan çok pişmanız, lütfen bizim kusurumuz için Rabb’inden bağışlanma dile!” Sakın bu münâfıkların sözlerine inanma! Çünkü onlar, kalplerinde olmayan şeyi dile getiriyorlar. Onlara de ki: “Neden Allah’ın vaadine güvenmediniz? Söyler misiniz, eğer Allah size bir zarar veya fayda vermek istese, Allah’ın bu dileğine kim engel olabilir? Yalan söyleyerek beni kandırsanız bile, cezadan kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz? Hayır; Allah, tüm yaptıklarınızdan haberdardır.”

(Fetih 11)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Fırsatı kaçırıp (Hudeybiye'den) geri kalan bedeviler gelip sana şöyle derler: Ehlimiz ve mallarımız bizi oyaladı da katılamadık. Allah'tan af dile ne olur Tam olarak aslında onlar, dilleriyle kalplerinde olmayan şeyi söylerler. İsterse Allah hakkınızda bir fayda veya zarar, O'na kim karşı koyar? Hakkındaki hükmü kim engelleyebilir? de. Hayır! İş sizin iddianız gibi değildir Farklı olan şey, Allah her şeyden haberdar olduğu gibi gerçeği de bilir. En iyi şekilde, katılamayışınızın gerçek sebebinden de haberdardır.

(Fetih 11)

Mehmet Türk Meali:

Bedevîlerden1 geride bırakılanlar,2 sana: “Bizi mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. (Allah’ın) bizi affetmesi için duâ et”3 diyerek, kalplerinde olmayan şeyi, dilleriyle söyleyecekler. (Sen de onlara): “Şimdi Allah, eğer size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isteyecek olsa, sizin için Allah’a karşı kim ne yapabilir? Doğrusu Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” de.*

(Fetih 11)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Kırsal bölgelerde yaşayan) bedevilerden geride bırakılanlar sana mutlaka, “Ailelerimiz ve mallarımız bizi meşgul ettiği için (bu yolculuğa çıkamadık.) Bizim için mağfiret dile,” diyecekler. Onlar dilleriyle, kalplerinde olmayanı söylüyorlar. Sen de ki: “Eğer (Allah) size zarar vermek isterse ya (da) size yarar sağlamak isterse, Allah’a karşı sizin için kimin elinden bir şey gelir? Aslında Allah, sizin tüm yaptıklarınızdan haberdardır.

(Fetih 11)

Muhammed Esed Meali:

Geride kalan bedeviler sana: "Mallarımız ve ailelerimiz(e bakma mecburiyeti) bizi (gelmekten) alıkoydu; öyleyse (ey Muhammed,) Allah'tan bizim için mağfiret dile!" diyecekler. (Böylece) onlar kalplerinde olmayan bir şeyi dile getiriyorlar. De ki: "Allah size bir zarar vermek veya yarar sağlamak isterse, kim Allah'ın istediği bir şeyi geri çevirebilir? Hayır, (kimse çeviremez) ama Allah yaptıklarınızdan tamamiyle haberdardır!

(Fetih 11)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bedevilerden savaşa gelmeyip geride kalanlar sana şöyle diyeceklerdir; "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Oysa onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki; "Allah, size bir zarar gelmesini dilerse veya bir yarar elde etmenizi isterse; ona karşı kim engel çıkarabilir? Hayır, Allah yaptıklarınızdan gereğince haberi olandır."

(Fetih 11)

Mustafa Çavdar Meali:

Bu sefere katılmayan Arap bedevilerden bazıları sana gelerek şöyle diyeceklerdir: – Malımız mülkümüz, çoluğumuz çocuğumuzla meşgul olurken seninle beraber sefere katılamadık, Allah’tan bizim için bağışlanma dile! Oysa onlar dilleriyle başka şey söylüyorlar kalplerinde ise başka şey var. De ki: – Şayet Allah, size bir zarar vermeyi veya fayda vermeyi dilemiş olsa buna kim engel olabilir? Zaten Allah sizin tüm yapıp ettiklerinizi bilmektedir.

Bknz: (2/8)»(2/20) - (10/107) - (39/38)

(Fetih 11)

Mustafa Çevik Meali:

11-12 Ey Peygamber! Kendileri için tehlikeli olacağını düşünerek, korkup seninle birlikte sefere çıkmayan bedeviler, seferden dönünce sana “Mallarımız, işlerimiz ve çoluk çocuğumuz, seninle gelmemize engel oldu, o bakımdan bizim için Allah’tan bağışlanma dile” diyecekler. Aslında onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylemekteler. Sen onlara de ki: “Allah size bir zarar vermeyi dilerse bunun önüne kim geçebilir? Elbette ki hiç kimse geçemez. Allah kalplerinizde olanı, yaptıklarınızı, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı da bilmektedir. Aslında siz, Peygamber ve onunla birlikte sefere çıkan mü’minlerin ailelerine tekrar sağ salim dönemeyeceklerini sanmıştınız ve böyle zannetmek gönlünüze de hoş gelmişti. İşte bu tutumunuz sebebi ile cezalandırılmayı hak eden kimselerden oldunuz.”

(Fetih 11)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Geride kalan bedeviler, "Mallarımız ve çocuklarımız bizi (sana katılmaktan) alıkoydu; artık Allah'tan bizim için af dile!" diyecekler. Onlar kalplerinde olmayan şeyi dile getiriyorlar. De ki: "Peki, şayet Allah size bir zarar vermeyi veya bir yarar sağlamayı dilemiş olsa, O'nun sizin için takdir ettiği şeye kim engel olabilir? Elbette hiç kimse! Ki zaten Allah yaptıklarınızdan ayrıntısıyla haberdardır.

(Fetih 11)

Osman Okur Meali:

(Henüz iman kalblerinde yerleşmemiş olduğundan Hudeybiye seferinden) geri kalan araplar sana şöyle diyeceklerdir: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi, (seninle Hudeybiye seferine çıkmaktan) alıkoydu. Onun için bize mağfiret dile." Onlar, kalblerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söyleyecekler. (Ey Rasûlüm, sen onlara) de ki: "Allah size bir zarar gelmesini uygun görse, yahut bir fayda elde etmenizi uygun görse, O'na karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

(Fetih 11)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Bedevilerden geri bırakılmış olanlar, sana diyeceklerdir ki, «Bizi mallarımız ve ailelerimiz oyaladı, artık bizim için mağfiret dile.» Onlar kalblerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler. De ki: «Eğer sizin hakkınızda bir zarar dilerse veya sizin hakkınızda bir menfaat murad ederse artık sizin için Allah'tan bir şeye kim mâlik olabilir? Doğrusu Allah Teâlâ işlediğiniz şeyden bihakkın haberdardır.»

(Fetih 11)

Ömer Öngüt Meali:

Bedevilerden geri kalmış olanlar yakında sana gelip: "Mallarımız ve âilelerimiz bizi alıkoydu (da gelemedik). Allah'tan bizim için bağışlanmamızı dile!" diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleri ile söylerler. Resulüm! De ki: "Allah size bir zarar gelmesini isterse veya bir fayda elde etmenizi isterse, O'na karşı sizin için kim ne yapabilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan haberdardır. "

(Fetih 11)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bedevilerden ‘kırsal yerlerde yaşayan insanlardan’ olup da savaştan geri kalanlar sana, “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah’tan bizim için bağışlanma dile” diyecekler. Gönüllerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. “Allah, size bir zarar gelmesini dilerse ya da bir fayda elde etmenizi isterse, ona kim engel olabilir!” de. Allah yaptıklarınızdan haberlidir!

(Fetih 11)

Sadık Türkmen Meali:

BEDEVİLERİN (savaştan) geri bırakılanları sana; “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile” diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, ona karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

(Fetih 11)

Seyyid Kutub Meali:

Bedevilerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki «Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile». Onlar kalblerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: «Allah size bir zarar vermek dilemiş, yahut size bir fayda vermek istemiş olsa Allah'ın, sizin için dilediğine kim engel olabilir? Hayır hiç kimse engel olamaz, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.»

(Fetih 11)

Suat Yıldırım Meali:

(Hudeybiye seferine katılmayıp) kaçak durumda geri kalan bedeviler sana gelip: "Bizi mallarımız ve ailelerimiz oyaladı da ondan katılamadık. Ne olur bizim için Allah'tan af dile!" derler. Onlar aslında, dilleriyle, kalplerinde olmayan şeyler söylerler. De ki: Şimdi hakkınızda Allah bir zarar veya fayda vermek isterse, kim O'na karşı koyup engelleyebilir? Hayır! İş sizin iddia ettiğiniz gibi değil. Allah her şeyden haberdar olduğu gibi sizin gazaya katılamayışınızın gerçek sebebinden de haberdardır.

(Fetih 11)

Süleyman Ateş Meali:

Göçebe Araplardan geri bırakılanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve çocuklarımız bizi, (seninle beraber gelmekten) alıkoydu. Bizim için mağfiret dile." Onlar, dilleriyle kalblerinde olmayan bir şeyi söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar vermek istemiş, yahut size bir yarar vermek istemiş olsa Allah'ın, sizin için dilediğine kim engel olabilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber almaktadır."

(Fetih 11)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Çöl araplarından[1] geride bırakılanlar sana şöyle diyeceklerdir: "Mallarımız ve ailemiz bütün vaktimizi aldı; bizim için Allah'tan bağışlanma dileğinde bulun." İçlerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size kötülük yapmayı istese ya da onun isteği size iyilik yapmak olsa kim bunun önüne geçebilir?" Hayır; Allah yaptığınız her şeyin içyüzünü bilir.

1)Bedevilerden

(Fetih 11)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Geride kalan göçebeler, sana:" Mallarımız ve çoluk çocuğumuz bizi seninle gelmekten alıkoydu. Bizim için bağışlanma dile" diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı söylüyorlar. De ki : " Eğer Allah size bir zarar vermek veya fayda sağlamak isterse, buna kim engel olabilir? Hayır, Allah bütün yaptıklarınızı bilmektedir."

(Fetih 11)

Şaban Piriş Meali:

Geride kalan bedeviler, sana: -Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bizim için bağışlanma dile diyeceklerdir. Kalblerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: Eğer Allah, size bir zarar veya fayda vermek isterse kim sizin için bir şeye sahip olabilir? Oysa hayır, Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.

(Fetih 11)

Talat Koçyiğit Meali:

(Ey Muhammed!) Senin sohbetinden ve seferlerinden geri kalan bedeviler, sana diyeceklerdir ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi meşgul etti. Bu sebeple, bizim için mağfiret dile". Onlar, dilleriyle kalblerinde olmayan şeyi söylemektedirler. Onlara de ki: "Eğer Allah size bir zarar gelmesini isterse, yahut size bir menfaat dilerse, Allah'a karşı bunu engelleyecek şeye kim sahiptir?'' Hayır. Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdârdır.

(Fetih 11)

Tefhimul Kuran Meali:

Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: «Bizi mallarımız ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile.» Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: «Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.»

(Fetih 11)

Ümit Şimşek Meali:

Bedevîlerden geri kalmış olanlar(2) sana gelip “Mallarımız ve ailelerimiz bizi oyaladı; bizim için Allah'tan af dile” diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: Allah sizin için bir zarar veya bir yarar murad etse, Ondan size gelecek olan şeyi kim engelleyebilir? Doğrusu, Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.*

(Fetih 11)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler: "Bizleri, mallarımız ve ailelerimiz oyaladı. O halde bizim için Allah'tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?" Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır.

(Fetih 11)