11. Hud Suresi / 48.ayet

Bunun üzerine denildi ki : – Ey Nuh, sen ve seninle birlikte olan topluluklara, katımızdan selam mutluluk ve bereket müjdesiyle gemiden inip yerleşin. Ve daha sonra gelecek toplumları geçici bir süre nimetlerden faydalandıracağız ama sonra (hak edenlere) katımızdan can yakıcı bir azap dokunacaktır.

Bknz: (7/25)(28/77)

Mustafa Çavdar Meali

Hud 48 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Dendi ki: Nuh, sana ve seninle beraber bulunanlardan türeyecek ümmetlere bizden gönderilen esenlikler ve bereketlerle in gemiden. Onlardan türeyecek ümmetler içinde öyleleri de var ki onları da bir müddet faydalandıracak, geçindireceğiz de sonra bizden elemli bir azaba uğrayacaktır onlar.

(Hud 48)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Bunun üzerine) “Ey Nuh” denildi… “Sana ve seninle birlikte olan ümmetlere Bizden selamet ve bereket (verilmiş olarak gemiden) inin… (Kıyamete kadar; sizin gibi iman ve itaat ehli olup hidayet davetine uyan ve selamet gemisine oturan bütün topluluklar da barış, bereket ve emniyet içinde olacaktır. Ama küfre ve nankörlüğe düşen) Diğer ümmetleri de (dünyada bir müddet) yararlandıracağız. Sonra (hidayet gemisine binmeyenlere, yine) Bizden çok acı (ve alçaltıcı) bir azap dokunacaktır.” (Bu Allah’ın sünnetidir.)

(Hud 48)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ey Nuh! denildi. Sana ve seninle beraber olanlardan meydana gelecek ümmetlere, bizden bir selamet ve bereketlerle gemiden in. Fakat senin ve onların soyundan gelecek olan, zalim ve inkârcı insanlara gelince, biz onların bu dünyada belli bir süre yaşayıp geçinmelerine fırsat verecek, sonra da katımızdan bir azaba çarptıracağız.

(Hud 48)

Adem Uğur Meali:

Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır.

(Hud 48)

Ahmet Hulusi Meali:

"Ey Nuh... Sen ve seninle beraber olanlardan oluşacak halklara bizden Selam ve bereketlerle in... Biz onları yararlandıracağız, sonra da onlara bizden (hakikatindeki Esma manası sonucu olarak, derunundan gelen bir yolla) acı azap yaşatılır" denildi.

(Hud 48)

Ahmet Tekin Meali:

“Ey Nuh, sana, seninle beraber olanlardan türeyen milletlere katımızdan barış, güvenlik, bolluk ve bereket va'dimizle gemidekilerle birlikte gemiden in. Onların neslinden yoldan çıkmış milletler de türeyecek, onlara da dünyada zevk ü sefa tattıracağız. Sonra onlara, tarafımızdan verilen can yakıp inleten müthiş bir azap dokunacak.” denildi.*

(Hud 48)

Ahmet Varol Meali

"Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olanlardan (türeyecek) ümmetlere bizden selam ve bereketlerle in. Ancak öyle ümmetler de olacak ki onları bir süre yararlandıracağız. Sonra kendilerine bizden acıklı bir azap dokunacaktır" denildi.

(Hud 48)

Ali Bulaç Meali:

'Ey Nuh' denildi. 'Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kâfir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır.'

(Hud 48)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Şöyle denildi: “- Ey Nûh! Sana ve gemide seninle beraber bulunan müminlere (veya soylarına) bizden bir selâmet ve bereketlerle (gemiden) in. Onlardan bir takım kâfir ümmetler olacak ki, biz onları dünyada rızıklarla faydalandıracağız. Sonra da, âhirette kendilerine, bizden acıklı bir azâp dokunacaktır.

(Hud 48)

Ali Rıza Sefa Meali:

Şöyle denildi: "Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olan toplumların üzerine, Bizden selam ve ongunluklarla in. Kimi toplumları bir süre geçindireceğiz. Sonra, acı cezamız onlara gelecektir!"

(Hud 48)

Ali Ünal Meali:

Ona şöyle buyruldu: “Ey Nuh! Gemiden in; sana ve beraberinde bulunan mü’minlerle birlikte neslinizden gelecek mü’min topluluklara katımızdan artık selâmet, emniyet ve bereketler vardır. Ayrıca (inanmayan) topluluklar da olacaktır ki, onlara dünyada bir süre geçimlik vereceğiz ve ardından kendilerine tarafımızdan çok acı bir azap dokunacaktır.”

(Hud 48)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Denildi ki: “Ey Nuh! Bizden sana ve seninle beraber olan toplumlara selam ve bereketlerle in. (Diğer) toplumlar ise, onları yaşatacağız. Sonra bizim tarafımızdan, onlara elem verici bir azap dokunacaktır.

(Hud 48)

Bayraktar Bayraklı Meali:

"Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olan topluluklara, bizden bir esenlik ve bereket olmak üzere gemiden in!" denildi. Ama birçok topluluğun geçimini de sağlayacağız. Sonra onlara, bizden acıklı bir azap değecektir.

(Hud 48)

Bekir Sadak Meali:

«Ey Nuh! Sana ve Seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama bircok topluluklari da gecindirecegiz, sonra onlara can yakici bir azap verecegiz» denildi.

(Hud 48)

Besim Atalay Meali:

Nuh'a denildi ki: «Bizden yana, sana, seninle olanlara mutluluk ola, selâmetle inesin, birtakım ümmetleri geçindirerek, sonra acı bir azap onlara dokunacaktır»

(Hud 48)

Celal Yıldırım Meali:

Denildi ki: «Ey Nûh! Bizden sana ve seninle birlikte bulunan mü' minlere (topluluklara) bir selâmet ve çok bereketlerle gemiden in.. İleride nice ümmetleri de geçindirip yararlandıracağız ; sonra da bizden onlara elem verici azâb dokunacak.»

(Hud 48)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Ona) denildi ki: “Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte bulunanlardan birçok ümmete bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in. Daha birtakım ümmetler de olacak ki, biz onları (dünyada) yararlandıracağız. Sonra da bizden kendilerine (inanmayanlara) elem dolu bir azap dokunacak.”

(Hud 48)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama birçok toplulukları da geçindireceğiz, sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz" denildi.

(Hud 48)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Ona denildi ki: "Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte bulunanlardan birçok ümmete bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in. Daha birtakım ümmetler de olacak ki, biz onları (dünyada) yararlandıracağız. Sonra da bizden kendilerine elem dolu bir azap dokunacak."

(Hud 48)

Diyanet Vakfı Meali:

Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada)  faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır.

(Hud 48)

Edip Yüksel Meali:

Dendi ki: 'Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan uluslara bizden barış ve bereketlerle in. Ayrıca öyle uluslar var ki onları bir süre yaşatacağız ve sonra onlara bizden acı bir azap dokunacaktır.'

(Hud 48)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ya Nuh! denildi: in bizden bir selam ve bir çok berekat ile sana ve beraberindeki kimselerden bir çok ümmetlere, daha bir çok ümmetler; ileride onları da müstefid edeceğiz, sonra onlara bizden bir elim azab dokunacak

(Hud 48)

Elmalılı Yeni Meali:

Denildi ki: "Ey Nuh, sana ve beraberindeki kimselerden birçok ümmetlere tarafımızdan bir selam ve birçok bereketlerle in! Daha birçok ümmetleri de ileride faydalandıracağız. Sonra Bizden onlara acı bir azap dokunacaktır."

(Hud 48)

Erhan Aktaş Meali:

Dendi ki: "Ey Nuh! Katımızdan esenlikle in. Sana ve sana tabi olan topluluklara bereketler olsun. Ama öyle toplumlar da olacak ki, onları dünya nimetlerinden bir süre yararlandıracağız, sonra onlara Bizden can yakıcı bir azap dokunacaktır.

(Hud 48)

Gültekin Onan Meali:

"Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. [Sizden türeyecek diğer kafir] Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır."

(Hud 48)

Hakkı Yılmaz Meali:

Denildi ki: “Ey Nûh! Bizden bir selâm ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere bir selâm ve bolluklarla gemiden in. –Ve ilerde kendilerini birçok nimetten yararlandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler vardır.–

(Hud 48)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Denildi ki: “Ey Nuh! Bizden bir esenlik olarak, sana ve seninle beraber olan ümmetlerin üzerine bereketlerle (gemiden) in! Bazı ümmetleri de faydalandıracağız. Sonra bizden onlara can yakıcı bir azap dokunacaktır.”

(Hud 48)

Harun Yıldırım Meali:

Denildi ki: “Ey Nuh, katımızdan selametle in. Sana ve seninle birlikte bulunan ümmetlere de hayır ve bereketler olsun. Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır.”

(Hud 48)

Hasan Basri Çantay:

Denildi ki: "Ya Nuh, sana ve (gemide) maiyyetinde bulunanlardan (gelecek mü'min) ümmetlere bizden selam (-ü selamet) ve bereketlerle in (gemiden. Onlardan türeyecek diğer kafir) ümmetler de vardır ki biz onları dahi (dünyada bol rızıklarla) faidelendireceğiz. Sonra ise (ahiretde) onları bizden acıklı bir azab çarpacakdır..

(Hud 48)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Tarafımızdan) buyuruldu ki: “Ey Nûh! Sana ve berâberindekilerden (çoğalarak tüm dünyaya yayılacak) olan ümmetlere bizden selâm ve bereketlerle (gemiden) in!(Onlardan ileride) öyle ümmetler de olacaktır ki, kendilerini yakında (dünyada)faydalandıracağız, sonra (inkâr etmelerinden dolayı) bizden onlara (yine pek) elemli bir azab dokunacaktır.”

(Hud 48)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Ey Nuh! Bizden bir esenlikle, sana ve seninle birlikteki olan kimselerden olan topluluklara bereketlerle in. Bir takım topluluklar vardır ki kendilerini geçindireceğiz sonra can yakıcı bir azap bizden kendilerine dokunacaktır." denildi.

(Hud 48)

Hüseyin Atay Meali:

"Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan milletlere, Bizden bir esenlik ve bereketlerle in. Ama birçok milletlerin geçimini de sağlayacağız. Sonra onlara, Bizden acıklı bir azap değecektir" denildi.

(Hud 48)

İbni Kesir Meali:

Ey Nuh; bizim katımızdan selametle in. Sana ve seninle beraber olan ümmetlere hayır ve bereketler olsun. Ama öyle ümmetler var ki; onları bir süre geçindireceğiz. Sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz, denildi.

(Hud 48)

İlyas Yorulmaz Meali:

Rabbi “Ey Nuh! Benim güvencem ve bereketim (bolluk) içerisinde sen ve seninle birlikte aynı şekilde inananlar gemiden inin. (İçinizden inkar ve isyan eden) Topluluğa yaşamaları ve geçinmeleri için belirli bir süre vereceğiz, sonra bizden acıklı bir azap onları yakalayıverir” dedi.

(Hud 48)

İskender Ali Mihr Meali:

(Şöyle) denildi: “Ey Nuh, sana ve seninle beraber olan ümmetlere (toplumlara) Bizden bir selâmetle, bereketlerle in! Ve (bazı) ümmetler (olacak ki), onları metalandıracağız (faydalandıracağız). Sonra onlara Bizden elîm (acı) azap dokunacak.”

(Hud 48)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Buyruldu: «Ey Nuh! İn artık. Bizden Sana, seninle birlikte olan uluslara esenlik, genlik olsun. Ancak, bundan sonra öyle uluslar gelecek ki önce Biz onları gönendireceğiz;. sonra da onları acıklı bir azaba uğratacağız.

(Hud 48)

Kadri Çelik Meali:

“Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden bir esenlik ve bereketle gemiden in. (Elbette sizden türeyecek olan diğer kâfir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acıklı bir azap dokunacaktır” denildi.

(Hud 48)

Mahmut Kısa Meali:

Ve derken, “Ey Nûh!” denildi, “Sana ve seninle birlikte olanlardan türeyecek tertemiz nesillere bizim tarafımızdan bağışlanan esenlik ve bereketlerle, suların çekildiği vadilere doğru in!Şunu da bil ki, zamanla onların arasından da kötü insanlar türeyecek. Öyle nesiller gelecek ki, onları bu dünyada kısa bir süre nîmetler içinde yaşatacağız, fakat sonunda, tarafımızdan gelecek can yakıcı bir azap hepsini perişan edecek! Böylece, iyilerle kötüler arasındaki mücâdele, kıyâmete kadar sürüp gidecek.”

(Hud 48)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Denildi ki: "Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan ümmetlere bizden selam. Hayır ve bereketle artık gemiden inin. Sizden türeyecek nice kimseler vardır. Umumen belli süre nimetlendireceğiz, sonra acıklı bir azap dokunacaktır.”

(Hud 48)

Mehmet Türk Meali:

(Allah tarafından Nûh’a): “Ey Nûh! Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden (verilecek) bir güven ve bereketlerle (gemiden) in. (İleride sizden nice inkârcı) ümmetler de olacak ki1 onları (dünyadan) yararlandıracağız sonra da onlara (âhirette) Bizden acıklı bir azap dokunacaktır.” Denildi*

(Hud 48)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Bunun üzerine kendisine,) “Ey Nuh! Sana ve beraberindeki ümmetlerden olanlara Katımızdan (verilen) selâmet ve (her türlü) bereketlerle (gemiden) in. (Kendilerine bu geçici dünyanın) geçimini sağlayacağımız (diğer) ümmetler (de) olacaktır. Sonra onlara, Katımızdan acı bir azap erişecektir,” denildi.

(Hud 48)

Muhammed Esed Meali:

Bunun üzerine (Nuh'a) "Ey Nuh!" denildi, "Sana ve seninle beraber (olanlara; senin ve) onlar(ın soyun)dan gelecek olan (iyi) insanlara katımızdan bir barış ve güvenlik, bir bolluk bereket (vaadi) ile gemiden in. Fakat (senin ve onların soyundan gelecek olan zalim ve inkarcı) insanlara gelince, Biz onların (bu dünyada belli bir süre) tutunup geçinmelerine fırsat verecek, sonra da başlarına katımızdan bir azap saracağız."

(Hud 48)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Denildi ki; "Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan birçok topluma tarafımızdan bir esenlik ve birçok bereketlerle in! Daha birçok toplumu da ileride yararlandıracağız. Sonra bizden onların bazılarına acı bir azap dokunacaktır."

(Hud 48)

Mustafa Çavdar Meali:

Bunun üzerine denildi ki : - Ey Nuh, sen ve seninle birlikte olan topluluklara, katımızdan selam mutluluk ve bereket müjdesiyle gemiden inip yerleşin. Ve daha sonra gelecek toplumları geçici bir süre nimetlerden faydalandıracağız ama sonra (hak edenlere) katımızdan can yakıcı bir azap dokunacaktır.

Bknz: (7/25) - (28/77)

(Hud 48)

Mustafa Çevik Meali:

Ardından da Nûh’a şöyle vahyettik: “Ey Nûh! Sen ve seninle birlikte gemiden esenlik ve güvenlik içinde inen mü’minlere ve onların neslinden gelecek olan mü’minlere hayırlar, bereketler ihsan edeceğiz. Davetten yüz çevirip nankörlük edenleri ise bir süre nimetlerimizle geçindirir, sonra da can yakıcı azaba mahkûm ederiz.”

(Hud 48)

Mustafa İslamoğlu Meali:

(Nuh'a) "Ey Nuh! Senin ve seninle birlikte olanların nesillerinden (gelecek) olanlara, katımızdan bir esenlik ve mutluluk, bir bereket ve bolluk (muştusuyla) inip yerleş. Ama (gelecek) kuşaklar (arasında öyleleri) bulunacak ki; (önce) onlara geçici zevkleri tattıracağız, sonra tarafımızdan can yakıcı bir azaba çarptıracağız!" denildi.

(Hud 48)

Osman Okur Meali:

«Ey Nuh» denildi. «Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selâm ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyip kafirlik eden) Ümmetleri de (dünyada) yararlandıracağız, sonra onlara (kafirlikte direnirlerse) bizden acıklı bir azab dokunur.»

(Hud 48)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Denildi ki: «Ey Nûh! Bizden bir selâm ile ve senin üzerine ve seninle beraber olanlardan neş'et edecek ümmetler üzerine birçok bereketler ile (gemiden) in. Ve birtakım milletleri de ileride faidelendireceğiz, sonra onlara Bizden acıklı bir azap dokunacaktır.»

(Hud 48)

Ömer Öngüt Meali:

“Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in! Amma (gelecek nesiller içinde) kendilerini (dünyada bol rızıklarla) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine acıklı bir azabın dokunacağı ümmetler de vardır. ” denildi.

(Hud 48)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Ey Nuh!” denildi, “Sana ve seninle beraber olan kimselere bizden bir selâm ve bereketle gemiden in. ‘Senin soyundan’ daha nice topluluklar türeyecek. Onları da bir süre yaşatırız. ‘Azgınlık ederlerse’ katımızdan can yakıcı bir azap veririz!”

(Hud 48)

Sadık Türkmen Meali:

“Ey Nuh!” denildi. “Sana ve seninle olan kimselerden oluşan toplumlar üzerine, Bizden bir esenlikle ve bereketlerle in. Öyle toplumlar var ki; onları bir süre yaşatıp geçindiririz, sonra onlara acı bir azap dokunur.”

(Hud 48)

Seyyid Kutub Meali:

Bu sırada şöyle bir ses duyuldu; «Ey Nuh, sana ve yanındakilerden meydana gelecek ümmetlere sunacağımız esenliğin ve bereketlerin eşliğinde gemiden in. Yanındakilerin soyundan başka ümmetler de gelecektir. Bunlara bir süreye kadar dünya nimetlerini tattırdıktan sonra kendilerini acıklı azabımıza çarptıracağız.»

(Hud 48)

Suat Yıldırım Meali:

"Ey Nuh! denildi, sana ve beraberinde bulunan mümin topluluklara bizim tarafımızdan bir selamet ve çok bereketlerle gemiden in! Gelecek nesiller içinde niceleri de olacak ki onları dünyada bir müddet yaşatacağız, sonra da bizden onlara gayet acı bir azap dokunacaktır."

(Hud 48)

Süleyman Ateş Meali:

"Ey Nuh, denildi, sana ve seninle beraber bulunan ümmetlerden bir bölüme bizden selamet ve bolluklarla (gemiden) in. Ama öyle ümmetler de var ki, onları bir süre yaşatacağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır!"

(Hud 48)

Süleymaniye Vakfı Meali:

"Ey Nuh! İn artık" dendi. "Sana ve seninle birlikte olanların soyundan gelecek toplumların (ümmetlerin) üzerinde, bizden esenlik, güvenlik ve bereketler olacak; öyle toplumlar (ümmetler) da var ki önce onlara nimet vereceğiz, sonra acıklı azabımız onları çarpacaktır.

(Hud 48)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Ey Nuh! Sana ve beraberindekilere katımızdan bir esenlik ve bereketle gemiden in. Birçok topluluğu da dünyada geçindirip, sonunda azaba uğratacağız" denildi.

(Hud 48)

Şaban Piriş Meali:

-Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan topluluklara, bizden bir esenlik ve bereketle in. Ve daha sonraki toplumlara da geçimlikler vereceğiz. Sonra onlara katımızdan can yakıcı bir azap dokunacaktır, denildi.

(Hud 48)

Talat Koçyiğit Meali:

(Sonra ona) denilmişti ki: "Ey Nûh! Sana ve seninle birlikte olan milletlere bizden bir selâmet ve bereketlerle (geminin oturduğu Cûdî'den) in. Ve bir kısım milletler de olacaktır ki onları, (yeryüzünde dünya nimetlerinden) faydalandıracağız; sonra da onlara bizden acı bir azâb dokunacaktır".

(Hud 48)

Tefhimul Kuran Meali:

«Ey Nuh» denildi. «Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selâm ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kâfir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acıklı bir azab dokunacaktır.»

(Hud 48)

Ümit Şimşek Meali:

“Ey Nuh,” denildi. “Sana ve beraberindekilerden gelecek topluluklara Bizim katımızdan bir esenlik ve bereketle in. Onlardan gelen daha başka topluluklar da olacak ki, onları bir müddet nasiplendireceğiz; sonra da tarafımızdan onlara acı bir azap dokunacak.”

(Hud 48)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Şöyle denildi: "Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak."

(Hud 48)