11. Hud Suresi / 100.ayet

Sana bu kıssasını anlattıklarımız helak olmuş o memleketlerin acı hikâyelerinden bazılarıdır, hala onlardan (kalıntıları) ayakta duran da vardır, biçilmiş ekin gibi yerinde yeller esen de/kökü kazınmış olan da vardır.

Bknz: (7/101)(11/120)(20/99)

Mustafa Çavdar Meali

Hud 100 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bunlar, maceralarını sana hikaye ettiğimiz şehirlere ait haberler; o şehirlerden harabeleri hala duranlar var, biçilmiş ekin gibi yerle bir olanlar, eseri bile kalmayanlar var.

(Hud 100)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Bunlar, Sana (doğru bilgi ve ibretlik kıssa olarak) aktardıklarımız; (geçmişteki nesillerin ve) ülkelerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hâlâ tarihi eser kalıntıları var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerle bir edilmiş, izleri silinmiş) dir.

(Hud 100)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ey peygamber! İşte bütün bunlar, toplumları helak olmuş memleketlerin haberlerindendir. Biz onları sana ders ve ibret olsun diye anlatıyoruz. Bu kasabaların bazılarının izleri hâlâ yerinde duruyor, bazıları ise biçilmiş ekin gibi yok olup gitmiştir.

(Hud 100)

Adem Uğur Meali:

(Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.

(Hud 100)

Ahmet Hulusi Meali:

İşte bunlar o bölgelerin haberlerindendir! Sana hikaye ediyoruz... Onlardan bir kısmı ayakta ve (bir kısmı da) biçilmiş ekin gibi olmuştur.

(Hud 100)

Ahmet Tekin Meali:

İşte bunlar, insanlığa ders olsun diye sana anlattığımız, helâk olmuş memleketlerin başlarına gelen felâket haberlerinden bazılarıdır. Onlardan ayakta kalanlar, kalıntıları olanlar var, orakla köklerinden biçilmiş otlar misali çer-çöp haline gelenler, soyları kuruyanlar var.

(Hud 100)

Ahmet Varol Meali

Bu sana anlattıklarımız, o şehirlerin haberlerindendir. Onlardan bazıları ayakta durmakta bazıları ise tamamen silinmiştir.

(Hud 100)

Ali Bulaç Meali:

Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş, kalıntısı silinmiş) dir.

(Hud 100)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İşte bu, helâk olmuş memleketlerin haberlerindendir ki, onu sana anlatıyoruz. O memleketlerin bâzısının izi kalmıştır, bâzısı da ekin gibi biçilmiş yok olmuştur.

(Hud 100)

Ali Rıza Sefa Meali:

İşte, bu sana anlattıklarımız, o kentlerin haberleridir. Onların arasında, ayakta kalanlar ve biçilmiş ekin gibi olanlar vardır.

(Hud 100)

Ali Ünal Meali:

(Ey Rasûlüm!) Bütün bu sana anlattıklarımız, o helâk olmuş ülkelerin tarihlerinden ibret dolu bazı safhalardır. Onlardan kiminin izleri halâ dururken, kimi biçilmiş ekin gibi yok olup gitmiştir.

(Hud 100)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Bunlar köy ve kasabaların haberleridir. Onları sana anlatıyoruz. Onların bazıları ayaktadır, bazıları da biçilmiş gibi yerle bir edilmiştir.

(Hud 100)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İşte bu, memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; bugüne kadar izleri kalan da vardır, biçilmiş ekin gibi yok olan da.

(Hud 100)

Bekir Sadak Meali:

«Bu sana anlattiklarimiz, kasabalarin basindan gecenlerdir. Onlarin bir kismi hala duruyor, bir kismi ise silinip gitmistir.

(Hud 100)

Besim Atalay Meali:

İşte sana, anlatmış olduğumuz birtakım şehirlerin haberleri, bu şehirlerin kimi ayaktadır, kimi yıkılmış

(Hud 100)

Celal Yıldırım Meali:

(Ey Muhammed!) Bu, ilâhî azaba uğrayan kasabaların haberlerinden (bazı safhalar)dır ki, sana nakledip anlatıyoruz. Bu kıssalardan bir kısmının kalıntısı duruyor, bir kısmı ise biçilmiş ekin gibi (belirsiz olmuştur).

(Hud 100)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Ey Muhammed!) İşte bu sana anlattığımız (geçmişteki) o memleketlerin haberlerinden bazılarıdır. Onlardan (bıraktıkları eserlerden) ayakta kalan da var, yok olup giden de vardır.

(Hud 100)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bu sana anlattıklarımız, kasabaların başından geçenlerdir. Onların bir kısmı hala duruyor, bir kısmı ise silinip gitmiştir.

(Hud 100)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(Ey Muhammed!) Bunlar o memleketlerin haberlerinden bazılarıdır. Onları sana anlatıyoruz. Onlardan ayakta duranlar da var, yıkılıp gidenler de.

(Hud 100)

Diyanet Vakfı Meali:

(Ey Muhammed!)  İşte bu, (halkı helâk olmuş)  memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri)  kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan)  da vardır.

(Hud 100)

Edip Yüksel Meali:

Sana bu aktardıklarımız, o kentlerin haberlerindendir. Onlardan kimi hala ayakta, kimi de biçilmiştir.

(Hud 100)

Elmalılı Orjinal Meali:

İşte bu, medeniyetlerin mühim haberlerinden, sana onu kıssa olarak naklediyoruz: Onlardan duran var, biçilen var

(Hud 100)

Elmalılı Yeni Meali:

İşte bu, medeniyetlerin sana anlattığımız önemli haberlerindendir. Onlardan kalan da var, biçilip yerle bir edilen de var.

(Hud 100)

Erhan Aktaş Meali:

Bunlar, o kentlere ait sana bildirdiğimiz haberlerdir. O kentlerden, yerinde duran da var, biçilmiş ekin gibi olan da.

(Hud 100)

Gültekin Onan Meali:

Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş, kalıntısı silinmiş)dir.

(Hud 100)

Hakkı Yılmaz Meali:

İşte geçmişe yönelik bu anlatım, kentlerin ciddî haberlerinden, önemli bilgilerindendir. Biz, onu sana anlatıyoruz; onlardan ayakta olan ve biçilmiş ekin olan da vardır.

(Hud 100)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Bu, sana (gerçek hâliyle) anlattığımız beldelerin haberleridir. Onlardan kimisi (hâlen) ayaktadır. (Geriye onlardan izler kalmıştır.) Kimisi de biçilmiş ekin (gibi darmadağın) olmuştur.

(Hud 100)

Harun Yıldırım Meali:

İşte bunlar sana kıssa olarak anlattığımız ülkelere ait haberlerdendir. Onlardan kiminin izleri hâlâ duruyor, kimi de biçilmiştir.

(Hud 100)

Hasan Basri Çantay:

Sana kıssa olarak bildirmekde olduğumuz bu (haberler, helak olmuş) memleketlerin haberlerindendir ki onların kimi (nin izleri) ayakda kalmış, (kimi de) biçilmiş ekin (gibi yok olmuşdur).

(Hud 100)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Habîbim, yâ Muhammed!) Bunlar (helâk edilen) şehirlerin haberlerindendir ki, onu sana anlatıyoruz; onlardan (hâlâ) ayakta olan da vardır, biçilmiş (ekin gibi yok) olan da!

(Hud 100)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İşte bunlar, sana anlattığımız (o) kentlerin haberlerindendir. Onlardan [bazıları] ayaktadır ve [bazıları] hasat edilmiştir [izi kalmamıştır].

(Hud 100)

Hüseyin Atay Meali:

Bu sana anlattıklarımız kentlilerin başlarından geçenlerdendir. Onların kimi ayakta ve kimi de biçilmiş gibi yerle bir edilmiştir.

(Hud 100)

İbni Kesir Meali:

Bunlar; o kasabanın haberleridir ki, sana anlatıyoruz. Onların bir kısmı hala duruyor, bir kısmı ise silinip gitmiştir.

(Hud 100)

İlyas Yorulmaz Meali:

Bu sana anlattığımız kasabanın haberlerindendir. Onlar (bir zamanlar) ayakta idiler, sonra (biçilmiş ekinler gibi) yerle bir oldular.

(Hud 100)

İskender Ali Mihr Meali:

İşte bu sana anlattığımız, beldelerin haberlerindendir. Onlardan ayakta kalanlar (izleri hâlâ duranlar) ve hasat olanlar (izleri silinmiş olanlar) vardır.

(Hud 100)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bütün bu sana anlattıklarımız o kentlerin olaylarıdır ki içlerinde ayakta duranlar da vardır, biçilmiş ekinler gibi yok olanlar da vardır.

(Hud 100)

Kadri Çelik Meali:

İşte bunlar, sana anlattığımız şehirlerin haberlerindendir. Onlardan kalan da var, biçilmiş ekine dönen de var.

(Hud 100)

Mahmut Kısa Meali:

Ey hak yolunun yolcusu! İşte bu sana anlattıklarımız, geçmişte helâk edilmiş ülkelerin başından geçen ibret verici olaylardan sadece bir kısmıdır. Bunlardan kiminin kalıntıları hâlâ ayakta duruyor, kimiyse kökünden biçilerek tamamen yok olup gitmiş! Bu âkıbet, onların kendi tercihleriydi. Nitekim:

(Hud 100)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Haberlerdir bunlar, geçmişte yaşayanların kıssaları. Onlardan kimleri ayaktadır Umumen de biçilmiş ekin gibi yerle bir edilmiş kalıntısından eser bile kalmamıştır

(Hud 100)

Mehmet Türk Meali:

(Ey Muhammed!) Sana bu anlattıklarımız; kimi ayakta kalmış, kimi de yok olup gitmiş (geçmiş) medeniyetlerin haberleridir.

(Hud 100)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bunlar (yıkılmış) yerleşimlerin haberlerinin bir kısmıdır. Biz onu sana anlatmaktayız. Bunlardan bazıları hâlâ ayaktadır. (Bazılarının ise kökü) kazınmıştır.

(Hud 100)

Muhammed Esed Meali:

(İnsanlığa bir ders olsun diye) bu sana anlattıklarımız (gelip gitmiş) kasaba (halk)ları(nı)n başından geçenlerdir ki, bu (kasaba)ların bazıları hala yerinde duruyor, bazılarıysa biçilmiş tarlalar gibi (silinip gitmişler):

(Hud 100)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bu sana anlattıklarımız, o yerleşim yerlerinin haberleridir ki, onlardan bir bölümü hala sağlamdır; bir bölümünün de kökü kazınmıştır.

(Hud 100)

Mustafa Çavdar Meali:

Sana bu kıssasını anlattıklarımız helak olmuş o memleketlerin acı hikâyelerinden bazılarıdır, hala onlardan (kalıntıları) ayakta duran da vardır, biçilmiş ekin gibi yerinde yeller esen de/kökü kazınmış olan da vardır.

Bknz: (7/101) - (11/120) - (20/99)

(Hud 100)

Mustafa Çevik Meali:

100-101 Ey Muhammed! Sana bildirdiğimiz bu kıssalardaki kavimlerden geriye kalan bir kısım kalıntılar hâlâ durduğu gibi, bir kısmı da yenilmiş ekin tarlası gibi yok olup gitti. Nankörlük edip başkaldırarak helak olmayı hak edenlere Biz zulmetmedik, onlar öğüt verilip uyarılmalarına rağmen, Allah’tan başka Rabler ve ilahlar edinmeye ve onlara uymaya inatla devam ettiler. Rab ve ilah edindiklerinin onlara hiçbir yararı olmadığı gibi hüsranlarını artırıp, başlarına azap gelmesine de sebep oldular.

(Hud 100)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Bütün bu kıssasını sana anlattıklarımız, (bilinen) kentlerin (acı) hakiyalerinden bir kısmıdır: onlardan (geriye) kalıntı bırakan da var, hasat edilmiş tarlalar gibi yerinde yeller esen de...

(Hud 100)

Osman Okur Meali:

(Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalanda vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.

(Hud 100)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

İşte bu, karyelerin haberlerindendir. Onu sana hikaye ediyoruz. Onlardan bâki olan da vardır, biçilmiş olan da.

(Hud 100)

Ömer Öngüt Meali:

Bunlar sana anlattığımız, o memleketlerin haberleridir. Onların bir kısmı hâlâ duruyor, bir kısmı ise silinip gitmiştir.

(Hud 100)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sana birer ibret öyküsü olarak anlattıklarımız eski diyarların haberleridir. Onların bir kısmı hâlâ yerinde duruyor, bir kısmı silinip gitti.

(Hud 100)

Sadık Türkmen Meali:

İŞTE bu sana anlattıklarımız, o şehirlerin haberlerindendir. Onlardan kimi hâlâ ayaktadır, kimi de biçilmiş ekin gibidir!

(Hud 100)

Seyyid Kutub Meali:

Ya Muhammed, sana anlattığımız bu olaylar, bu şehirlerin hikâyeleridir. Bu şehirlerin kimisi halâ duruyor, kimisi de biçilmiş ekin tarlasına dönüşmüştür.

(Hud 100)

Suat Yıldırım Meali:

İşte sana bildirdiğimiz bu haberler, helak olmuş diyarların haberleri. Onların kiminin izleri hala dururken, kimi biçilmiş ekin gibi yok olmuştur.

(Hud 100)

Süleyman Ateş Meali:

(Ey Muhammed), bu sana anlattıklarımız, o kentlerin haberlerinden(başlarına gelen olaylardan)dır. Onlardan kimi hala ayakta, kimi de biçilmiştir.

(Hud 100)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bu anlattıklarımız, o kentlerin haberlerindendir; onlardan hala ayakta duranlar da vardır, yıkılıp gitmiş olanlar da.

(Hud 100)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sana anlattığımız bu olaylar birçok şehir halkının başından geçmiştir. O şehirlerin bir kısmının yıkıntıları hâlâ durmaktadır, bir kısmı da biçilmiş ekin gibi yok olup gitmiştir.

(Hud 100)

Şaban Piriş Meali:

Bu sana anlattıklarımız, yerleşim yerlerinin haberleridir ki onlardan bir kısmı hala sağlamdır; bir kısmının da kökü kazınmıştır.

(Hud 100)

Talat Koçyiğit Meali:

(Ey Muhammed!) İşte sana bu anlattıklarımız, birtakım kasabaların haberlerindendir. O kasabaların bir kısmı halen ayaktadır; bir kısmı da yok olup gitmiştir.

(Hud 100)

Tefhimul Kuran Meali:

Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) kuşakların haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hâlâ izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerlebir edilmiş, kalıntısı silinmiş) dir.

(Hud 100)

Ümit Şimşek Meali:

İşte bunlar o beldelerin haberlerindendir ki, sana anlatıyoruz. Onlardan kalıntısı duran da var, kökten biçilen de.

(Hud 100)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte bunlar o kentlerin/medeniyetlerin haberlerinden bir kısmı, anlatıyoruz sana. Kimi hala ayakta onların, kimi kökünden biçilip gitmiştir.

(Hud 100)