30. Rum Suresi / 9.ayet

Ayrıca onlar bu topraklarda hiç gezip dolaşarak kendilerinden önceki kimselerin sonlarının ne olduğuna bakıp ibret almıyorlar mı? Oysa onlar, kendilerinden daha güçlü idiler, onlardan daha derin izler bırakmışlar ve o memleketleri berikilerden daha fazla mamur ve müreffeh bir hale getirmişlerdi, üstelik elçileri onlara hakikatin apaçık belgeleriyle gelmişlerdi. Neticede onlara haksızlık yapan Allah değildi ama onlar kendi kendilerine zulmedip yazık ediyorlardı.

Bknz: (14/44)»(14/45)(24/34)

Mustafa Çavdar Meali

Rum 9 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Yeryüzünü gezip de görmezler mi kendilerinden öncekilerin sonları ne olmuş; onlar, kuvvet bakımından daha üstündü bunlardan ve yeryüzünün altını üstüne getirerek ekmişler ve orasını, bunların imar ettiğinden daha da fazla imar etmişlerdi ve onlara da apaçık delillerle gelmişti peygamberleri; derken Allah zulmetmemişti onlara ve fakat onlar, kendilerine zulmetmişlerdi.

(Rum 9)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Ekonomik, askeri ve siyasi gücü zulüm aracı olarak kullananlar) Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Ki böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, arz’ı-toprağı alt-üst etmişler (ekip biçmişler, madenler ve sular arayıp çıkarıvermişler) ve onu (yeryüzünü), kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti (ama onlar inkâra ve isyana yönelmişlerdi) . Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce yaşamış olanların sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Onlar ki, kendilerinden daha güçlü idiler, yeryüzünü onlardan daha çok değerlendirmiş, daha derin izler bırakmışlardı ve dünyayı daha fazla mamur etmişlerdi. Onlara da elçiler, delillerle gelmişlerdi. Gerçekleri reddedip sonunda yok olup gittiklerinde, Allah onlara haksızlık yapmış değildi, ama onlar kendi kendilerine haksızlık edip, yaratılış gayesi dışında yaşamaya çalışmışlardı.

(Rum 9)

Adem Uğur Meali:

Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nice olduğuna bakmadılar mı? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Zaten Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler.

(Rum 9)

Ahmet Hulusi Meali:

Yeryüzünde gezip dolaşıp bakmazlar mı ki, onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu? Onlar (öncekiler), kuvvet itibarıyla bunlardan (şimdikilerden) daha şiddetli idiler... Arzı sürüp alt-üst etmişler ve onu (yeryüzünü), bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi... Onların Rasulleri onlara açık deliller olarak gelmişti. (Demek ki) Allah onlara zulmetmiyordu; ne var ki onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Ahmet Tekin Meali:

Onlar yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bakmıyorlar mı? İncelemiyorlar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Toprağı sürmüşler, maden ocakları açmışlar, bacalar tüttürmüşler, kendilerinin imar ettiklerinden daha çok imar faaliyeti yapmışlardı. Rasulleri onlara açık seçik delillerle, mûcizelerle gelmişlerdi. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendilerine, birbirlerine zulmetmekteydiler.

(Rum 9)

Ahmet Varol Meali

Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler, toprağı kazıp alt üst etmişler ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah onlara haksızlık etmiyordu; ama onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.

(Rum 9)

Ali Bulaç Meali:

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Onlar (Mekke kâfirleri), yeryüzünde gezib de kendilerinden öncekilerin akıbetinin ne olduğuna bakmadılar mı? Onlar (daha evvel gelen Âd ve Semûd gibi kavimler), kuvvetçe kendilerinden daha şiddetli idiler. Toprağı ekib aktarmışlar ve onu kendilerinin imarından daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara mucizelerle ve açık ayetlerle gelmişlerdi. Öyle ise, Allah onlara zulmetmiyordu, fakat kendileri nefislerine (inkâr yapmakla) zulüm yapıyorlardı.

(Rum 9)

Ali Rıza Sefa Meali:

Yeryüzünde dolaşıp da öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmıyorlar mı? Onlar, güç yönünden daha üstündüler. Toprağı altüst etmişler ve diğerlerinin yaptığı bayındırlıktan daha çok bayındırlık yapmışlardı. Ve elçiler onlara açık kanıtlarla gelmişlerdi. Allah, onlara haksızlık etmedi. Tam tersine, onlar, kendilerine yazık ettiler.

(Rum 9)

Ali Ünal Meali:

Hiç yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki, kendilerinden önce gelen (inkârcıların) âkıbeti nasıl oldu görüp ibret alsınlar? Onlar, bunlardan daha güçlü idi; toprağı işlemiş, (su ve maden kaynaklarını ortaya çıkarıp onlardan yararlanmış ve) bunlardan çok daha fazla olarak yeri imar etmişlerdi. (Bunlara geldiği gibi,) onlara da kendileri için tayin edilen rasûller apaçık delillerle gelmişlerdi. Allah, onlara asla zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Ki onlardan daha güçlü idiler. Yeryüzünü onlardan daha çok değerlendirmiş idiler. Bunların yeryüzünü imar etmesinden daha çok imar etmişlerdi. Onların peygamberleri onlara açık mucizeler ile gelmişlerdi… Allah onlara zulmedecek olmadı. Fakat onlar kendi kendilerine zulmettiler.

(Rum 9)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler; toprağı ekmişler, orayı bunlardan daha fazla imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara nice açık deliller getirmişti. Sonunda Allah, onlara haksızlık etmedi. Onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.

(Rum 9)

Bekir Sadak Meali:

Yeryuzunde dolasip, kendilerinden once gecmis kimselerin sonlarinin nasil olduguna bakmazlar mi? Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler, yeryuzunu kazip alt ust ederek onlardan cok imar etmis kimseydiler ve onlara belgelerle peygamberler gelmisti. Bylece Allah onlara zulmetmiyor, onlar kendilerine zulmediyorlardi.

(Rum 9)

Besim Atalay Meali:

Yeryüzünde gezerek, kendilerinden önce, geçmiş olanların sonları ne olmuş görmüyorlar mı? Güçleri bunlardan daha çoktu, yeryüzünde ektiler, bunların yaptığından daha da çok bayındırlık yapmışlardı, belgelerle peygamberleri onlara geldi, zulmeder olmadı Allah onlara, onlarsa zulmetti kendilerine

(Rum 9)

Celal Yıldırım Meali:

Onlar yeryüzünde gezip de kendilerinden önceki (millet)lerin sonlarının ne olduğuna bakmıyorlar mı ? Ki onlar kuvvetçe bunlardan üstün idiler, üstelik yeryüzünü kazıp sürmüşler, toprağı alt-üst etmişler ve (bulundukları) yeri bunlardan daha çok bayındır hale getirmişlerdi. Peygamberleri onlara açık belgelerle, mu'cizelerle gelmişlerdi. Allah onlara haksızlık eder olmadı; ama onlar kendilerine zulmettiler.

(Rum 9)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin (yaptıkları yüzünden) nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar ki daha kudretliydiler, yeryüzünde daha derin izler bırakmışlardı ve dünyayı daha iyi imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişti. Allah onlara zulmetmiyordu, fakat onlar (isyan ettikleri ve hakka karşı direndikleri için) kendi kendilerine zulmediyordu. *

(Rum 9)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce geçmiş kimselerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler, yeryüzünü kazıp alt üst ederek onlardan çok imar etmiş kimseydiler ve onlara belgelerle peygamberler gelmişti. Böylece Allah onlara zulmetmiyor, onlar kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(Yine) onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah, onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Diyanet Vakfı Meali:

Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nice olduğuna bakmadılar mı? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp alt-üst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Zaten Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler.  *

(Rum 9)

Edip Yüksel Meali:

Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı? Onlardan daha güçlü idiler, toprağı işlediler ve onlardan daha fazla üretimde bulundular. Elçileri onlara apaçık delillerle gitmişlerdi. Onlara zulmeden ALLAH değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ya Yer yüzünde gezib bir bakmadılar da mı? Nasıl olmuş akıbeti kendilerinden evvelkilerin? Kuvvetçe kendilerinden daha şiddetli idiler, Arzı aktarmışlar ve onu kendilerinin ı'marından ziyade ı'mar etmişlerdi, Peygamberleri de onlara beyyinat ile gelmişlerdi, demek Allah onlara zulmetmiyordu velakin kendileri nefislerine zulmediyorlardı

(Rum 9)

Elmalılı Yeni Meali:

Yeryüzünde gezip bir bakmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur. Onlar kendilerinden daha güçlü idiler, yeri aktarmışlar ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık deliller ile gelmişlerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Erhan Aktaş Meali:

Onlar, yeryüzünde gezip dolaşarak, kendilerinden öncekilerinin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlüydüler; yeryüzünü alt üst etmişlerdi; onu, kendilerinin imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Rasulleri, onlara nice açık belgelerle gelmişti. Allah onlara haksızlık yapmamış, onlar kendi kendilerine haksızlık yapmışlardı.

(Rum 9)

Gültekin Onan Meali:

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Tanrı onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de onlara nice açık delilleri getirmişlerdi. O hâlde Allah onlara haksızlık edecek değildi, fakat onlar şirk koşarak kendilerine haksızlık etmekteydiler.

(Rum 9)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kendilerinden önce (yaşayanların) akıbetinin nasıl olduğunu görmek için yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı? Onlar (eskiler), kendilerinden çok daha güçlüydüler. Yerin altını üstüne getirmiş (ekin ekmiş, sığınaklar yapmış, yerin altındaki zenginlikleri çıkarmışlardı). Kendilerinin imar ettiğinden çok daha fazlasını imar etmişlerdi. Resûlleri, onlara apaçık delillerle gelmişlerdi. (Tüm bunlar, onları Allah’ın azabından kurtarmadı.) Allah, onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar, (Allah’a şirk koşup, resûllerini yalanlayarak) kendilerine zulmetmekteydiler.

(Rum 9)

Harun Yıldırım Meali:

Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nice olduğuna bakmadılar mı? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Zaten Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler.

(Rum 9)

Hasan Basri Çantay:

Onlar yer (yüzün) de gezib de kendilerinden evvelkilerin aakıbetinin nice olduğuna bakmadılar mı? Onlar kuvvetçe kendilerinden daha şiddetli idiler. Toprağı ekmişler, alt üst etmişler, onu bunların i'maar etdiklerinden daha çok i'maar eylemişlerdi. Peygamberleri onlara da nice açık hüccetler getirmişlerdi. Demek, onlara Allah zulm etmiyordu, fakat kendilerine bizzat kendileri zulm ediyorlardı.

(Rum 9)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Onlar) yeryüzünde (hiç) dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbeti nasıl olmuştur, baksınlar! (Onlar) kendilerinden kuvvetçe daha şiddetliydiler; hem yeryüzünü işlemişler ve onu bunların i'mârından daha çok i'mâr etmişlerdi; peygamberleri de onlara mu'cizeler getirmişti. Demek Allah onlara zulmetmiyordu, fakat (onlar, bu isyanlarıyla) kendi nefislerine zulmediyorlardı.(2)*

(Rum 9)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Yerde [dünyada] gezip kendilerinden öncekilerin sonucunun nasıl olduğuna bakıp düşünmezler mi? Onlar, kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydü. Yeri [toprağı] sürmüşlerdi, kendilerinin onu [yeri] onarmasından daha çok onlar onu [toprağı] onarmışlardı ve Elçileri kendilerine apaçık kanıtlar getirmişti. Allah kendilerine zulüm edecek değildi; fakat, onlar kendi canlarına zulüm etmekteydi.

(Rum 9)

Hüseyin Atay Meali:

Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce geçmiş kimselerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler ve yeryüzünü işleyip onların imarından daha çok imar etmişlerdi. Onlara da açık belgelerle elçiler gelmişti. Ancak, Allah onlara haksızlık edecek değildi; ne var ki, onlar kendilerine paksızlık ediyorlardı.

(Rum 9)

İbni Kesir Meali:

Onlar; yeryüzünde dolaşıp gezmezler mi ki, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğunu görsünler. Onlat, kendilerinden daha kuvvetliydiler. Toprağı altüst etmişler ve onu kendilerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri onlara nice açık deliller getirmişti. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlar yeryüzünde hiç gezip dolaşmıyorlar mı? Elçilerimiz onlara açıklayıcı, güçlü delillerle gelmiş olduğu halde, kendi yaşadıklarından daha çok yaşamış, yer yüzünde eserler bırakmış ve onlardan daha güçlü olan, kendilerinden önce yaşamış toplulukların sonları nasıl olmuş, bir baksınlar. Allah onlara haksızlık edici olmadığı halde, onlar yalnızca kendi nefislerine haksızlık ediyorlardı.

(Rum 9)

İskender Ali Mihr Meali:

Onlar, yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki onlardan öncekilerin akıbetinin nasıl olduğuna baksınlar? Kuvvet bakımından onlardan daha güçlüydüler ve yeri (toprağı) altüst etmişlerdi. Onların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Onların resûlleri onlara beyyinelerle (ispat vasıtaları ve delillerle) gelmişti. Allah, onlara zulmetmiyordu ve lâkin onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bunlar yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden önce gelenlerin sonunun nice olduğunu görmüyorlar mı? Kaldı ki o gelip geçenler kendilerinden daha güçlü kimselerdi. Yeri ekip biçmişler, onların oraları şenlendirdiğinden daha çok şenlendirmişlerdi. Elçileri de onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Demek ki Allah onlara kıymış olmuyordu, onlar kendi kendilerine kıymış oluyorlardı.

(Rum 9)

Kadri Çelik Meali:

Yeryüzünde gezip kendilerinden önceki insanların sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Onlar güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt üst etmişler ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Mahmut Kısa Meali:

Peki bu inkârcılar, hiç yeryüzünü dolaşıp da, kendilerinden önceki zâlimlerin sonlarının ne olduğunu görmüyorlar mı? Üstelik geçmişte yaşamış bu toplumlar, her bakımdan kendilerinden daha güçlüydüler. Nitekim, ziraat, madencilik, inşaat ve benzeri amaçlarla toprağı büyük bir ustalıkla sürüp işlemişler ve yeryüzünü, bu günkü insanlardan çok daha ileri düzeyde geliştirip imar etmişlerdi. Ve şimdi size olduğu gibi, onlara da elçileri apaçık delillerle gelmişti fakat elçilere başkaldırmış ve bu yüzden helâk olup gitmişlerdi. Allah, cezalarını vermekle onlara haksızlık etmiş değildi; ne var ki, bile bile kötülüğü tercih ederek onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Mobil olup yeryüzünde gezip görmezler mi? Kendilerinden evvelkilerin akıbetini görsünler. (Rahatlık) ve güç bakımından kendilerinden çok daha üstündüler. Toprağı alt-üst etmişler. Umur, imarette onlardan çok daha fazlasını yapmışlardı. Elçileri de açık delillerle gelmiştir. Malum ki; Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulüm etmişlerdir.

(Rum 9)

Mehmet Türk Meali:

O (kâfirler,) yeryüzünde gezip dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının ne olduğunu hiç görmüyorlar mı? Hâlbuki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler, toprağı altüst etmişler1 ve onu kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara apaçık deliller getirmişti. Allah onlara asla zulmetmedi, bilakis onlar (helâki getirecek suçu işleyerek) kendi kendilerine zulmettiler.2*

(Rum 9)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bunlar yeryüzünde gezip, kendilerinden öncekilerin sonları nasıldı (onu) görmediler mi? Onlar, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündüler. Onlar, toprağı sürdüler ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok bayındırlaştırdılar. Peygamberleri onlara apaçık mucizelerle geldiler. Sonunda Allah onlara zulmedecek değildi, ama onlar kendi canlarına zulmettiler.

(Rum 9)

Muhammed Esed Meali:

Onlar, hiç yeryüzünü dolaşıp kendilerinden önce yaşamış olan (hakikati inkar edenler)in sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Onlar ki daha kudretliydiler, yeryüzünde daha derin izler bırakmışlardı ve dünyayı daha iyi imar etmişlerdi; onlara (da) peygamberleri hakikatin bütün kanıtlarıyla gelmişti; ama (hakikati reddettikleri ve sonuçta yok olup gittiklerinde) Allah onlara haksızlık yapmış değildi, ama onlar kendi kendilerine haksızlık yapmışlardı.

(Rum 9)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar, onlardan daha güçlüydüler; toprağın altını üstüne getirmişler ve yeryüzünü bunlardan daha fazla bayındır kılmışlardı. Onlara da Tanrı elçileri apaçık kanıtlar getirmişti. Tanrı elbette ki onlara bir haksızlık edecek değildi; ama onlar kendilerine haksızlık edip duruyorlardı.

(Rum 9)

Mustafa Çavdar Meali:

Ayrıca onlar bu topraklarda hiç gezip dolaşarak kendilerinden önceki kimselerin sonlarının ne olduğuna bakıp ibret almıyorlar mı? Oysa onlar, kendilerinden daha güçlü idiler, onlardan daha derin izler bırakmışlar ve o memleketleri berikilerden daha fazla mamur ve müreffeh bir hale getirmişlerdi, üstelik elçileri onlara hakikatin apaçık belgeleriyle gelmişlerdi. Neticede onlara haksızlık yapan Allah değildi ama onlar kendi kendilerine zulmedip yazık ediyorlardı.

Bknz: (14/44)»(14/45) - (24/34)

(Rum 9)

Mustafa Çevik Meali:

9-10 O müşrikler yeryüzünü gezip dolaşırken, kendilerinden öncekilerin, sonlarının nasıl olduğunu hiç düşünmezler mi? Hâlbuki onlar, kendilerinden daha güçlüydüler, yeryüzünde daha da derin izler bırakmış, yaşadıkları yerleri daha çok imar edip mamur hale getirmişlerdi. Onları da peygamberleri, Allah adına kitaplarla ve mucizelerle uyarmışlar, fıtratlarına en uygun olan nizam ile yaşamaya davet etmişlerdi. Fakat onlar, bu gerçeklerden yüz çevirip azabı hak ederek kendi kendilerine zulmetmişlerdi. Şüphesiz Allah’a nankörlük edip, davetini umursamayan, yalan sayıp alay edenlerin sonu hüsran olacaktır.

(Rum 9)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onlar yeryüzünde dolaşmıyorlar mı? Artık kendilerinden öncekilerin nasıl bir akıbete uğradıklarını görselerdi bari: Onlar kendilerinden daha güçlüydü ve yeryüzünde daha derin izler bırakmışlardı; dahası onlar orayı, berikilerden çok daha fazla mamur ve müreffeh hale getirmişlerdi; üstelik, onlara da elçileri hakikatin apaçık belgeleriyle gelmişti: neticede onlara zulmeden Allah değildi, ama asıl onlar kendi kendilerine zulmettiler.

(Rum 9)

Osman Okur Meali:

Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce geçmiş kimselerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler, yer yüzünü kazıp alt üst ederek onlardan çok imar etmiş kimseydiler ve onlara delillerle Elçiler gelmişti. Böylece Allah onlara zulmetmiyor, onlar kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Yeryüzünde gezip de bakmadılar mı ki, onlardan evvelkilerin akibetleri nasıl olmuştur? Onlardan kuvvetce daha şiddetli idiler ve onların imar ettiklerinden daha ziyâde yeri altüst etmiş ve imarda bulunmuşlardı ve onlara peygamberleri zahir hüccetler ile gelmişlerdi. Artık Allah onlara zulmeder olmadı, velâkin onlar kendi nefislerine zulmeder oldular.

(Rum 9)

Ömer Öngüt Meali:

Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin âkibetlerinin nasıl olduğunu görmediler mi? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Yeryüzünü kazıp alt-üst etmişler ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Allah onlara zulmetmiyordu, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Ömer Sevinçgül Meali:

Yeryüzünde bir dolaşıp da kendilerinden önce geçmiş kimselerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı! Oysa onlar, kendilerinden daha kuvvetliydiler. Yerin altını üstüne getirmişlerdi. Onu, bunlardan daha fazla imar etmişlerdi. Onlara, ellerinde apaçık ayetler, deliller, belgeler bulunan peygamberler de gelmişti. Allah onlara haksızlık etmiyordu, ama onlar ‘gerçeğe inanmamakla’ kendilerine yazık ediyorlardı.

(Rum 9)

Sadık Türkmen Meali:

Onlar yeryüzünde gezip de bir bakmadılar mı? Kendilerinden önceki kimselerin sonu, nasıl olmuştur? Onlar kuvvet olarak kendilerinden daha şiddetli idiler. Toprağı kazıp işlemişler/alt üst etmişler, bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri onlara, açık delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Seyyid Kutub Meali:

Yeryüzünde gezip, kendilerinden önceki insanların sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Yeryüzünü kazıp altüst etmişler ve onu, bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdir. Onlara da elçileri, delillerle gelmişti. Böylece Allah onlara zulmetmiyor, onlar kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Suat Yıldırım Meali:

Onlar dünyayı hiç dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden önce yaşayanların akıbetlerinin nasıl olduğunu görsünler? Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler. Toprağı altüst etmiş, sular, maden, ekin gibi nimetlerden yararlanmış ve şimdikilerin yeri imar edişlerinden daha fazlasıyla imar etmişler, resulleri de kendilerine aşikar, parlak deliller getirmişlerdi. Ama hakikati reddettiler ve sonuçta yok olup gittiler. Allah onlara asla zulmetmedi, lakin onlar kendi öz canlarına zulmettiler.

(Rum 9)

Süleyman Ateş Meali:

Yeryüzünde gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna baksınlar. Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; (sular, madenler çıkarmak, ekin ekmek, ağaç dikmek için) toprağı (kazmış), alt üst etmişler ve onu, bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da elçileri, deliller getirmişti. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar, kendi kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Yeryüzünde de dolaşmadılar mı ki, kendilerinden önce gelenlerin sonunun ne olduğunu görsünler. Öncekiler bunlardan çok daha güçlü kimselerdi. Toprağı işlemişler ve bunların şenlendirmelerinden daha çok şenlendirmişlerdi. Elçileri de onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Allah onlara yanlış yapmamıştı; yanlışı onlar kendilerine yaptılar.

(Rum 9)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önceki kafirlerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler, yeryüzünde daha görkemli eserler bırakmışlardı ve dünyayı daha bayındır hale getirmişlerdi. Elçileri onlara da hakikati anlatmıştı. Allah onlara zulmetmedi, ama onlar kendilerine zulmettiler.

(Rum 9)

Şaban Piriş Meali:

Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden önceki kimselerin akibetinin nasıl olduğuna bir baksınlar? Onlardan daha güçlü idiler, toprağı sürmüşler, onu, bunların imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara peygamberleri belgelerle gelmişlerdi. Allah, onlara zulmetmiş değildi. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Talat Koçyiğit Meali:

Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin akıbetinin nasıl olduğuna hiç bakmamışlar mıdır? Halbuki onlar, kendilerinden çok daha kuvvetli idiler: toprağı kazıp onu, bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. (Fakat onlar, yine de helak olmuşlardır). Böylece Allah onlara zulmetmemiş, takat onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdir.

(Rum 9)

Tefhimul Kuran Meali:

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

(Rum 9)

Ümit Şimşek Meali:

Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin âkıbetlerine bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha güçlüydüler; toprağın altını üstüne getirmişler ve yeryüzünü bunlardan daha fazla imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişti. Allah elbette ki onlara bir haksızlık edecek değildi; fakat onlar kendilerine zulmedip duruyorlardı.

(Rum 9)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yeryüzünde dolaşıp bir bakmıyorlar mı ki, nasıl oldu kendilerinden öncekilerin sonu? Onlar kuvvet yönünden bunlardan daha ağır ve baskındılar. Toprağı eşip deşip didik didik etmişlerdi. Ve yeryüzünü, bunların imar ettiklerinden çok daha fazla imar etmişlerdi. Ve resulleri onlara açık seçik deliller getirmişti. O halde, Allah onlara zulmediyor değildi. Doğrusu, onlardı öz benliklerine zulmedip duranlar.

(Rum 9)