54. Kamer Suresi / 40.ayet

Andolsun ki biz bu Kuran’ı öğüt ve ibret olsun diye kolaylaştırdık. Hani var mı anlayıp öğüt ve ibret alan?

Bknz: (6/116)

Mustafa Çavdar Meali

Kamer 40 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'an'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?

(Kamer 40)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ve Kur’an öğüt almak ve gerçeği bulmak için kolaylaştırılmıştır, fakat öğüt alıp düşünen var mı?

(Kamer 40)

Abdullah Parlıyan Meali:

Bu sebeple biz Kur'ân'ı okumak, öğrenmek, ezberlemek, yaşamak ve öğüt almak için kolaylaştırdık, fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?

(Kamer 40)

Adem Uğur Meali:

Andolsun biz Kur'an'ı, öğüt almak için kolaylaştırdık. O halde düşünüp ibret alan yok mu?

(Kamer 40)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki Kuran'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Buna göre bir düşünen yok mu?

(Kamer 40)

Ahmet Tekin Meali:

Biz Kur'ân'ı okunarak ibadet edilsin, öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünen, öğüt alan, okuyarak ibadet eden var mı hiç?

(Kamer 40)

Ahmet Varol Meali

Andolsun ki, Kur'an'ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alan var mı?

(Kamer 40)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

(Kamer 40)

Ali Fikri Yavuz Meali:

And olsun ki, biz Kur'an'ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?

(Kamer 40)

Ali Rıza Sefa Meali:

Üstelik gerçek şu ki, Kur'an'ı, düşünmek için kolaylaştırdık. Artık, öğüt alan var mı?

(Kamer 40)

Ali Ünal Meali:

Gerçek şu ki, Kur’ân’ı (insanın dilinde indirmekle) Allah’ı anma, onu indirmekteki gayesini anlama ve ondan gereken dersi alma adına kolaylaştırdık. Yok mudur düşünüp ders alacak?

(Kamer 40)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Andolsun! Biz Kur’anı, zikir için kolaylaştırdık. Artık öğüt alan yok mudur?

(Kamer 40)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Andolsun ki Kur'an'ı,düşünenler için kolaylaştırdık. Düşünen var mı?

(Kamer 40)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki, Kuran'i ogut olsun diye kolaylastirdik; ogut alan yok mudur? *

(Kamer 40)

Besim Atalay Meali:

Öğütlenilmekçin biz Kur'anı kolaylattık, öğütlenen var mıdır?

(Kamer 40)

Celal Yıldırım Meali:

And olsun ki biz, Kur'ân'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır?

(Kamer 40)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Andolsun ki biz, Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? *

(Kamer 40)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?*

(Kamer 40)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun, biz Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

(Kamer 40)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun biz Kur'an'ı, öğüt almak için kolaylaştırdık. O halde düşünüp ibret alan yok mu?

(Kamer 40)

Edip Yüksel Meali:

Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

(Kamer 40)

Elmalılı Orjinal Meali:

Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

(Kamer 40)

Elmalılı Yeni Meali:

Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen mi var?

(Kamer 40)

Erhan Aktaş Meali:

Ant olsun Biz, Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Var mı öğüt alıp düşünen?

(Kamer 40)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

(Kamer 40)

Hakkı Yılmaz Meali:

Andolsun Biz Kur’ân'ı düşünme/ öğüt için kolaylaştırdık/ hazırladık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen?

(Kamer 40)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki biz, Kur’ân’ı, öğüt alınması için kolaylaştırdık. Peki, var mı öğüt alan?

(Kamer 40)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun biz Kur’an’ı zikir için kolaylaştırdık. O halde var mı ibret alıp düşünen?

(Kamer 40)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki biz Kur'anı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı düşünen?

(Kamer 40)

Hayrat Neşriyat Meali:

Şânım hakkı için, (biz) Kur'ân'ı nasîhat alınsın diye kolaylaştırdık; fakat bir nasîhat alan var mı?

(Kamer 40)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Elbetteki, hatırlatmak için kur'an'ı kolaylaştırdık. Artık, hiçbir öğüt alan yok mudur?

(Kamer 40)

Hüseyin Atay Meali:

38-40 Andolsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap bastırıverdi. Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın! Andolsun ki, Kur'anı anlasınlar diye kolaylaştırdık; hatırlayıp anlayan var mıdır?

(Kamer 40)

İbni Kesir Meali:

Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp ibret alan var mı?

(Kamer 40)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz Kur'an'ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Yok mu düşünen?

(Kamer 40)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki Biz, Kur’ân’ı zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?

(Kamer 40)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ant olsun ki Biz Kur'an'ın anlaşılmasını kolaylaştırdık, öğütlensinler diye. Hani, öğütlenen nerede?

(Kamer 40)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz biz Kur'an'ı hatırlatma olsun diye kolaylaştırdık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?

(Kamer 40)

Mahmut Kısa Meali:

Andolsun Biz, ayetlerimizi anlayıp öğüt alabilmeniz için bu Kur’an’ı kolaylaştırdık; o hâlde, yok mu onu okuyup öğüt alan?

(Kamer 40)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Misallerle ibretler alınsın diye Kur'an'ı kolaylaştırdık. Andolsun ibret alan var mıdır?

(Kamer 40)

Mehmet Türk Meali:

Yemin olsun ki, Biz Kur’an’ı düşünülmesi için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı? 1 *

(Kamer 40)

Muhammed Celal Şems Meali:

Şüphesiz Biz, Kur’an’ı nasihat (almanız) için kolay kıldık. Öyleyse nasihat almak isteyen var mı?

(Kamer 40)

Muhammed Esed Meali:

Bu nedenle, Biz bu Kuran'ı akılda kolay tutulur kıldık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?

(Kamer 40)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?

(Kamer 40)

Mustafa Çavdar Meali:

Andolsun ki biz bu Kuran’ı öğüt ve ibret olsun diye kolaylaştırdık. Hani var mı anlayıp öğüt ve ibret alan?

Bknz: (6/116)

(Kamer 40)

Mustafa Çevik Meali:

Biz bu kıssalarla Kur’an’ı akılda tutulup, iyice anlaşılması ve ibret alınması için kolaylaştırdık. Öyleyse ibret almak isteyenler bunları düşünsün.

(Kamer 40)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İşte Biz bu Kur'an'ı ders alınsın diye kolaylaştırdır: öyleyse yok mudur ders alan!

(Kamer 40)

Osman Okur Meali:

Andolsun ki, Kuran'ı anlaşılıp öğüt alınsın diye kolay kıldık; öğüt alan yok mudur?

(Kamer 40)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

(Kamer 40)

Ömer Öngüt Meali:

Andolsun ki biz Kur'an'ı anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

(Kamer 40)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kur’an’ı insanlar düşünebilsinler diye kolaylaştırdık. Fakat nerde düşünen!

(Kamer 40)

Sadık Türkmen Meali:

Ant olsun, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt/ibret alan yok mudur?

(Kamer 40)

Seyyid Kutub Meali:

Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan?

(Kamer 40)

Suat Yıldırım Meali:

Yemin olsun: Biz, ders alınsın diye Kur'an'ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi, var mı düşünen ve ibret alan?

(Kamer 40)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun biz Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

(Kamer 40)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Doğru bilgiye ulaşılsın diye Kur'an'ı (ayetler kümesini bulmayı) kolaylaştırdık. O bilgiye ulaşan var mı?

(Kamer 40)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bu Kur'an'ı öğüt alınsın diye anlaşılır kıldık. Öğüt alan yok mu?

(Kamer 40)

Şaban Piriş Meali:

Andolsun ki öğüt olması için Kur'an'ı kolaylaştırdık. İbret alan var mı?

(Kamer 40)

Talat Koçyiğit Meali:

Gerçek şu ki, biz Kur'ân'ı öğüt olması için kolaylaştırdık; şimdi öğüt alacak yok mu?

(Kamer 40)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun biz Kur'an'ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

(Kamer 40)

Ümit Şimşek Meali:

And olsun, Biz Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Fakat hani ibret alacak olan?

(Kamer 40)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!

(Kamer 40)