3. Ali İmran Suresi / 143.ayet

Oysa siz, ölümle yüz yüze gelmeden önce ölümü arzuluyordunuz. İşte şimdi onu gördüğünüz halde öylece bakıp duruyorsunuz.

Bknz: (2/146)»(2/253)(22/58)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 143 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Andolsun, ölümle karşılaşmadan önce arzulamıştınız ölümü. İşte onu gördünüz, bakıp duruyordunuz ona.

(Ali İmran 143)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun, siz (Uhud’da düşman önünde) ölümle karşılaşmadan önce (hani) onu (şehit olmayı güya) temenni ediyor (ve kahramanlık taslıyordunuz?Haydi) İşte şimdi onu gördünüz, ama (hücum edeceğiniz yerde) bakıp duruyorsunuz. (Bu ne şaşkınlıktır?)

(Ali İmran 143)

Abdullah Parlıyan Meali:

Siz ölümle yüz yüze gelmeden Allah yolunda ölmeyi arzuluyordunuz. İşte onu şimdi gözlerinizle görmektesiniz, ama ona atılmayıp bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Adem Uğur Meali:

Andolsun ki siz, ölümle yüzyüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz.

(Ali İmran 143)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun siz, ölümle karşı karşıya kalmadan önce şehid olmayı temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, bakıp duruyorsunuz!

(Ali İmran 143)

Ahmet Tekin Meali:

Andolsun ki siz, savaşa girmeden önce, zafere ulaşmak için şehitliği, ölümü temenni ediyordunuz. İşte âkıbetinizi gördünüz. Bunun sebeplerini düşünmeli, tahlil etmelisiniz.

(Ali İmran 143)

Ahmet Varol Meali

Siz ona kavuşmadan önce ölümü arzuluyordunuz. İşte onu gördünüz; ama öyle bakıp duruyordunuz. [18]*

(Ali İmran 143)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Gerçekten siz, savaşa tutuşmazdan önce, ölüp şehid olmayı arzu etmiştiniz. Fakat işte onu gördüğünüz halde bakıp duruyorsunuz. (Bu âyet-i kerime, Bedir savaşında bulunamayıp Medine'de kalanlar hakkında nâzil olmuştur. Bunlar Bedir savaşında bulunup şehid olmayı arzu etmişlerdi. Fakat daha sonra Uhud savaşında bulundukları halde, çokları savaşa karşı ayak direyememişti).

(Ali İmran 143)

Ali Rıza Sefa Meali:

Gerçek şu ki, karşınıza çıkmadan önce, ölümü istiyordunuz. İşte, onu gördünüz; ama bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Ali Ünal Meali:

Hani, onunla yüz yüze gelmeden ölümü temenni ediyordunuz! İşte o şimdi karşınızda, ama (seyirci gibi) bakıp duruyorsunuz!

(Ali İmran 143)

Bahaeddin Sağlam Meali:

And olsun! Siz ölümle karşılaşmadan onu arzuluyordunuz. İşte, karşılaştığınız halde ona bakıp durdunuz. (Ölüme atılmadınız.)

(Ali İmran 143)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Andolsun ki siz ölümle yüzyüze gelmeden önce, onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu kendi gözlerinizle görmektesiniz.

(Ali İmran 143)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki, olumle karsilasmadan once onu temenni ediyordunuz; iste onu gozlerinizle bakarak gordunuz. *

(Ali İmran 143)

Besim Atalay Meali:

Ölümle sizler karşılaşmadan, ölmeyi isterdiniz, imdi onu gördünüz, sizler bakıyordunuz

(Ali İmran 143)

Celal Yıldırım Meali:

And olsun ki, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni edip duruyordunuz. İşte onu gözlerinizle bakarak görüyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Gerçekten siz, savaşa tutuşmazdan önce, ölmeyi (şehid olmayı) arzu etmiştiniz. Fakat (Uhud gününde) onu gördüğünüz halde (seyirci gibi) bakıp duruyordunuz.*

(Ali İmran 143)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz; işte onu gözlerinizle bakarak gördünüz.*

(Ali İmran 143)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun ki siz, ölümle yüzyüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz.  *

(Ali İmran 143)

Edip Yüksel Meali:

Siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. Fakat şimdi onu gördüğünüz halde bekliyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Elmalılı Orjinal Meali:

Celalim hakkı için siz o ölümle karşılaşmadan evvel onu temenni ediyordunuz, fakat işte onu gördünüz bakıb duruyordunuz

(Ali İmran 143)

Elmalılı Yeni Meali:

Andolsun ki, siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. Fakat işte onu gördünüz, izleyiciler gibi bakıp duruyordunuz.

(Ali İmran 143)

Erhan Aktaş Meali:

Siz, ölümle yüz yüze gelmeden önce, ölmeyi temenni ediyordunuz; ama onu görünce de bakakaldınız.

(Ali İmran 143)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Hakkı Yılmaz Meali:

Andolsun ki siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. İşte bakıp duruyorken onu gerçekten gördünüz.

(Ali İmran 143)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. (Savaş meydanına) bakıp dururken gördünüz işte onu. (Niçin savaş meydanına atılmıyor da kaçıyorsunuz?)

(Ali İmran 143)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun ki siz onunla karşılaşmadan önce ölümü arzuluyordunuz. İşte onu kesin olarak gördüğünüz halde bakıp duruyorsunuz?

(Ali İmran 143)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzulamışdınız. İşte onu gerçekden gördünüz de. (Fakat) siz (seyirciler gibi) bakıyordunuz.

(Ali İmran 143)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve and olsun ki (siz) onunla karşılaşmadan önce ölümü (şehâdeti) temennî ediyordunuz; işte siz (kardeşleriniz şehîd edilirken) bakakaldığınız bir hâlde, yakinen onu(ölümü) gördünüz.

(Ali İmran 143)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Elbetteki, kendisiyle karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz, Artık bakıp dururken, onu görmüştünüz.

(Ali İmran 143)

Hüseyin Atay Meali:

Andolsun ki, ölümle karşılaşmadan önce, onu istiyordunuz. İşte, onu gördünüz de bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

İbni Kesir Meali:

Gerçekten siz, ölümle karşılaşmadan önce onu arzulamıştınız. İşte onu gördüğünüz halde bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ölümle karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. Sizler ölümü (savaşı) beklerken, işte ölümü (savaşı) gördünüz (savaşsanız ya).

(Ali İmran 143)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki siz, ölümü (şehit olmayı), onunla karşılaşmadan (yüzyüze gelmeden) önce, temenni ediyordunuz. İşte şimdi onu görmüş oldunuz. Ve (oysa) siz (şehit olarak ölmeyi) bekliyordunuz.

(Ali İmran 143)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Gerçekten, siz ölümle karşılaşmadan önce onu dileyip duruyordunuz. Ölümü görünce de baka kaldınız!

(Ali İmran 143)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz ölümle (cihatla) karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz; (ama şimdi) ölümü görünce (tedirgin gözlerle) bakıyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Mahmut Kısa Meali:

Hani siz, ölümle yüz yüze gelmeden önce, şehit olmak için can atıyordunuz ya; işte şimdi o fırsatı yakaladınız, fakat kahramanca çarpışacağınız yerde, korku ve dehşete düşmüş, öylece bakıp duruyorsunuz! Üstelik, Peygamberin öldürüldüğünü zannederek, nasıl da ümitsizlik ve yılgınlığa kapılmıştınız! Oysa şunu bilmeniz gerekirdi ki:

(Ali İmran 143)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Andolsun onunla karşılaşmadan önce ölümü arzu edip duruyordunuz Nitekim onu gördünüz siz ve şimdi de ona öylece bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Mehmet Türk Meali:

Siz, ölümle1 karşılaşmadan önce onu arzulayıp duruyordunuz. Ama onunla karşılaşınca da baka kaldınız.1 *

(Ali İmran 143)

Muhammed Celal Şems Meali:

Siz ölümle karşılaşmadan önce (şehit olmayı) temenni ediyordunuz. Şimdi onu gördüğünüz halde, bazılarınız ondan neden kaçıyor?

(Ali İmran 143)

Muhammed Esed Meali:

Nitekim siz, ölümle yüzyüze gelmeden önce, (Allah yolunda) ölmeyi arzuladınız: işte şimdi kendi gözlerinizle onu görmektesiniz!

(Ali İmran 143)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki, siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. Fakat şimdi onu gördüğünüz halde bekleyip duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Mustafa Çavdar Meali:

Oysa siz, ölümle yüz yüze gelmeden önce ölümü arzuluyordunuz. İşte şimdi onu gördüğünüz halde öylece bakıp duruyorsunuz.

Bknz: (2/146)»(2/253) - (22/58)

(Ali İmran 143)

Mustafa Çevik Meali:

142-143 Yoksa Allah, içinizden O’nun yolunda gayret gösterip cihat edenleri ve bu yolda zorluklara karşı direnenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Hani siz Allah yolunda çarpışırken ölüp de şehit olmayı istiyordunuz? İşte size fırsat, haydi samimiyetinizi gösterin de görelim.

(Ali İmran 143)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Nitekim siz, ölümle yüz yüze gelmeden önce (Allah yolunda) can vermeyi arzuluyordunuz; işte şimdi onu gösterdiğimiz halde seyirci kalan da (yine) siz oluyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Osman Okur Meali:

Gerçekten siz, savaşa tutuşmazdan önce, ölmeyi (şehid olmayı) arzu etmiştiniz. Fakat (Uhud gününde) onu gördüğünüz halde (seyirci gibi) bakıp duruyordunuz.

(Ali İmran 143)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Andolsun ki, siz ölümü onunla karşılaşmadan evvel temenni ediyordunuz. İşte siz bekleyip durduğunuz halde onu görüverdiniz.

(Ali İmran 143)

Ömer Öngüt Meali:

Andolsun ki siz ölümle yüz yüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. Şimdi onunla karşılaştınız ve gözlerinizle bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Ömer Sevinçgül Meali:

Andolsun, ölümle yüz yüze gelmeden önce onu temenni ediyordunuz. İşte, şimdi onu gözlerinizle görüyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Sadık Türkmen Meali:

Andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz ama bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Seyyid Kutub Meali:

Sizler ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. Oysa onu görünce bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Suat Yıldırım Meali:

Siz ölümle yüzyüze gelmeden önce, şehid olmayı temenni etmiştiniz. İşte şimdi onu ayan beyan gördünüz.

(Ali İmran 143)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun ki, siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Ölümle burun buruna gelinceye kadar, ölmek istiyordunuz. Ama ölümü görünce donup kaldınız!

(Ali İmran 143)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Ölümle yüz yüze gelmeden önce onu temenni ediyordunuz. İşte onunla karşı karşıya kaldınız.

(Ali İmran 143)

Şaban Piriş Meali:

Oysa siz, (Uhud'da) ölümle karşılaşmadan önce (Allah yolunda) ölmeyi arzuladınız. İşte şimdi onu gözlerinizle gördünüz.

(Ali İmran 143)

Talat Koçyiğit Meali:

Oysa siz, (uhud'da düşmanla ve) ölümle karşılaşmadan önce, ölümü (ve şenîd olmayı) temenni etmiştiniz, işte şimdi bakıp onu (karşınızda) görüyorsunuz. (O halde mağlûbiyet korkusu ve üzüntüsü niye?!)

(Ali İmran 143)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)

Ümit Şimşek Meali:

Oysa siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz;(27) şimdi ise, onu beklemekteyken karşınızda görüverdiniz.*

(Ali İmran 143)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun ki siz, onunla karşılaşmadan önce ölümü arzuluyordunuz. İşte gördünüz onu ve bakıp duruyorsunuz.

(Ali İmran 143)