3. Ali İmran Suresi / 168.ayet

“Savaşa katılmayıp evlerinde oturanlar, savaşa katılan kardeşlerine, bizi dinleselerdi şimdi öldürülmüş olmayacaklardı.” Dediler. De ki; “Haydi sözünüzde doğruysanız başınıza geldiğinde ölümü kendinizden savın.”

Bknz: (2/96)(62/6)»(62/8)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 168 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onlar öyle kişilerdir ki otururlar da kardeşlerine, eğer derler, bizi dinleselerdi öldürülmeyeceklerdi. De ki: Ölümü çevirin kendinizden sözünüz doğruysa.

(Ali İmran 168)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Onlar, kendileri evlerinde oturup (sefere çıkan) kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse" (görelim).

(Ali İmran 168)

Abdullah Parlıyan Meali:

Savaştan geri kalıp evlerinde oturarak öldürülen kardeşleri hakkında, sonradan “Bizi dinleselerdi, öldürülmezlerdi” diyenlere söyle: “Eğer doğruysanız, ölümü engellesenize.”

(Ali İmran 168)

Adem Uğur Meali:

(Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: "Bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyenlere, "Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!" de.

(Ali İmran 168)

Ahmet Hulusi Meali:

O savaşa katılmayanlar, kardeşleri için "Eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi" dediler. De ki: "Dediğiniz doğru ise ölümü uzak kılın başınızdan bakalım!"

(Ali İmran 168)

Ahmet Tekin Meali:

Evlerinde oturup da, kardeşlerine: “Bize uysalardı, öldürülmezlerdi” diyenlere: “Eğer iddianızda doğru iseniz, kendinizden ölümü uzaklaştırın, bakalım” de.

(Ali İmran 168)

Ahmet Varol Meali

Onlar kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri hakkında: "Eğer bizim sözümüzü tutsalardı öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlü iseniz ölümü kendinizden savın bakalım!."

(Ali İmran 168)

Ali Bulaç Meali:

Onlar, kendileri oturup kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."

(Ali İmran 168)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Uhud gününde Medine'de oturup, savaşta ölen yakınları hakkında: “- Eğer bizi dinleselerdi ölmiyeceklerdi” diyen o münafıklara şöyle söyle: “- Öyle ise, kendinizden ölümü geri çevirin, eğer sadıklardansanız.”

(Ali İmran 168)

Ali Rıza Sefa Meali:

Kendileri oturmalarına karşın, kardeşleri hakkında, şöyle dediler: "Bizi dinleselerdi, öldürülmezlerdi!" De ki: "Ölümü, kendinizden uzaklaştırın; eğer doğruyu söylüyorsanız?"

(Ali İmran 168)

Ali Ünal Meali:

Savaşa çıkmayıp, savunmaya da girişmeyerek evde oturup kalmaları yetmiyormuş gibi, bir de kalkmış, (aynı halka mensup bulunmaları ve aynı coğrafyayı paylaşmaları sebebiyle) kardeşleri (konumunda) bulunan (şehitler) hakkında, “Bizi dinleselerdi, öldürülmezlerdi!” şeklinde konuşuyorlar. (Onlara) de ki: “Eğer şu söylediklerinizde tutarlı iseniz, elinizden de geliyorsa, haydi ölümü kendinizden savın da görelim!”

(Ali İmran 168)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar ki; savaştan geri kalıp oturdular ve kardeşleri için: “Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi” dediler. Sen söyle: “Eğer doğru iseniz, başınıza gelecek ölümü (giderebilirseniz) giderin.”

(Ali İmran 168)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Evlerinde oturup da kardeşleri hakkında "Bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyenlere, "Eğer doğru sözlü insanlar iseniz canlarınızı ölümden kurtarınız bakalım" de!

(Ali İmran 168)

Bekir Sadak Meali:

Onlar oturup, kardesleri icin: «Bize itaat etselerdi oldurulmezlerdi» dediler. De ki: «Eger dogru sozlu iseniz, olumu kendinizden savin".

(Ali İmran 168)

Besim Atalay Meali:

«Evlerinde oturarak onlar bize uysaydı öldürülmezlerdi» derler kardeşlerine, diyesin ki : «Eğer siz gerçekseniz, uzak tutun kendinizi ölümden»

(Ali İmran 168)

Celal Yıldırım Meali:

O münafıklar ki, oturdular da savaşa katılan kardeşleri için, «Bize uyup kalsalardı öldürülmezlerdi» dediler. De ki: Eğer doğrulardan iseniz haydi kendinizden ölümü geri çevirin !

(Ali İmran 168)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Uhud gününde Medine'de) kendileri oturup (savaşta şehid olan) kardeşleri için: “Eğer bize itaat edip (Medine'de) kalsalardı, öldürülmezlerdi” diyen o münafıklara şöyle de: “Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın bakalım!”

(Ali İmran 168)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onlar oturup, kardeşleri için: "Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi" dediler. De ki: "Eğer doğru sözlü iseniz, ölümü kendinizden savın".

(Ali İmran 168)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(Onlar), kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için, "Eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi" diyen kimselerdir. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü savın."

(Ali İmran 168)

Diyanet Vakfı Meali:

(Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: «Bize uysalardı öldürülmezlerdi» diyenlere, «Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!» de.

(Ali İmran 168)

Edip Yüksel Meali:

Onlar oturup, akrabaları için şunu söylediler: 'Bize uysalardı öldürülmeyeceklerdi.' De ki, 'Ölümü kendinizden savın da doğru sözlü olduğunuzu kanıtlayın.'

(Ali İmran 168)

Elmalılı Orjinal Meali:

Onlar ki oturdular da muharebeye giden ihvanları için "bizi dinleselerdi katl olunmazlardı" dediler, deki haydin o halde kendinizden ölümü def'edin eğer gerçekseniz

(Ali İmran 168)

Elmalılı Yeni Meali:

Kendileri oturarak savaşa giden kardeşleri için: "Bizi dinleselerdi öldürülmezlerdi." diyenlere de ki: "Haydi, o halde kendinizden ölümü geri çevirin, eğer gerçeği söylüyorsanız!

(Ali İmran 168)

Erhan Aktaş Meali:

Savaşa katılmayanlar, kardeşleri için: "Eğer onlar bize uysalardı öldürülmezlerdi." dediler. De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, o zaman ölümü kendinizden savın.".

(Ali İmran 168)

Gültekin Onan Meali:

Onlar, kendileri oturup kardeşleri için "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki "Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse."

(Ali İmran 168)

Hakkı Yılmaz Meali:

(166-168) İki topluluğun karşılaştığı günde size dokunan şeyler de Allah'ın izniyledir/bilgisiyledir. Ve mü’minleri bilsin ve münâfıklık yapan kimseleri –kendileri oturup dururken kardeşleri için: “Eğer bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi” diyen kimseleri– bilsin diyedir. Ve onlara: “Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya savunma yapınız” denilmişti. Onlar: “Biz, savaşı bilseydik kesinlikle size uyardık” dediler. Onlar o gün, imandan çok Allah'ın ilâhlığını, rabliğini örmeye yakındılar. Onlar, kalplerinde olmayan şeyleri ağızlarıyla söylüyorlar. Allah, gizledikleri şeyleri daha iyi bilendir. De ki: “Eğer doğru kimseler iseniz, haydi kendinizden ölümü uzaklaştırınız.”

(Ali İmran 168)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

O (münafıklar) ki; oturdukları yerden kardeşlerine şöyle dediler: “Şayet bize itaat edip (Medine’de kalsalar, Uhud’a çıkmasalardı) öldürülmezlerdi.” De ki: “Şayet doğru sözlülerden iseniz (ecel geldiğinde) ölümü kendinizden savın (da görelim).”

(Ali İmran 168)

Harun Yıldırım Meali:

Onlar öyle kimselerdir ki oturdukları halde kardeşleri için: “Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi?!” dediler. De ki: “Doğru kimselerseniz ölümü kendinizden uzaklaştırın!”

(Ali İmran 168)

Hasan Basri Çantay:

Kendileri (evlerinde) oturarak kardeşlerine: "Eğer bizi dinleselerdi ölmeyeceklerdi" diyen o adamlara de ki: "öyle ise kendi nefislerinizden ölümü geri çevirin, eğer doğrucu (adam) larsanız".

(Ali İmran 168)

Hayrat Neşriyat Meali:

Onlar ki (savaşa gitmeyip, evlerinde) oturdukları hâlde, (Uhud günü şehîd edilen)kardeşleri için: “Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi!” dediler. (Ey Habîbim!) De ki: “Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, haydi kendinizden ölümü def' edin!”

(Ali İmran 168)

Hubeyb Öndeş Meali: /

[ikiyüzlülük yapanlar] ki oturdular, kardeşleri için "bize gönülden itaat etmiş olsalardı, öldürülmezlerdi" dediler. "Eğer dürüst idiyseniz, ölümü kendi canınızdan savın!" de.

(Ali İmran 168)

Hüseyin Atay Meali:

Onlar, oturup kardeşleri için "Bize uysalardı öldürülmezlerdi" dediler. De ki: "Eğer, doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden savın."

(Ali İmran 168)

İbni Kesir Meali:

Kendileri oturarak kardeşleri için: Bize uysalardı öldürülmezlerdi, diyenlere, de ki: Şayet sadıklardan iseniz, kendi nefislerinizden ölümü geri çevirin.

(Ali İmran 168)

İlyas Yorulmaz Meali:

Savaşa gitmeyip oturdukları halde, (savaşta ölen) kardeşleri için, “Eğer bizi dinleyip savaşa gitmeselerdi ölmezlerdi” diyenlere “Eğer söylediklerinizde samimi iseniz ölümü kendinizden uzaklaştırın” de.

(Ali İmran 168)

İskender Ali Mihr Meali:

Onlar (münafıklar), kendileri oturdukları (savaşa gitmedikleri) halde, savaşa katılan kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi." dediler. (Onlara) de ki: "Eğer (sözünüzde) sâdık kimselerseniz, haydi ölümü kendinizden savın."

(Ali İmran 168)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O kimseler ki geride kalıp da din kardeşleri için şunu dediler: «Eğer bizim sözümüzü dinlemiş olsalardı Öldürülmiyeceklerdi.» Sen onlara de ki: «Eğer siz doğru sözlü kimselerseniz ölümü kendinizden uzaklaştırın bakalım.»

(Ali İmran 168)

Kadri Çelik Meali:

Onlar oturup kardeşleri için, “Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi” dediler. De ki: “Eğer doğru sözlü iseniz, ölümü kendinizden savın.”

(Ali İmran 168)

Mahmut Kısa Meali:

Onlar, hem kendileri savaştan kaçıp evlerinde oturdular, hem de şehit düşen dost ve akrabaları hakkında: “Eğer sözümüzü dinleselerdi, o gün orada öldürülmüş olmayacaklardı!” dediler. Onlara de ki: “Eğer “Peygamberle birlikte savaşa katılanlar, bizi dinleyip evlerinde otursalardı ölmeyeceklerdi.” şeklindeki iddianızda gerçekten samîmî iseniz, haydi kendinizi ölümden kurtarsanıza! Kendinizi kurtarmaya gücünüz yokken, Allah için ölenleri kınamaya ne hakkınız var?” Onun için, ey mümin!

(Ali İmran 168)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Açıkçası onlar, oturup da kardeşlerine: "Bize itaat etselerdi onlar eğer, Neticede öldürülmezlerdi" diyenlerdir. Sen de: "Doğru söylüyorsanız eğer, Akıbetin belli olduğu ölümü kendinizden savın da gitsin bakalım" deyiver.

(Ali İmran 168)

Mehmet Türk Meali:

Onlar, (bir de) kendileri (evlerinde) oturup, (savaşa katılan) kardeşleri için: “Eğer onlar da bize uysalardı öldürülmezlerdi” dediler.1 (Sen) onlara: “Eğer doğru söylüyorsanız, haydi kendinizi ölümün elinden kurtarın bakalım!” de.*

(Ali İmran 168)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlar (evlerinde) oturup kardeşleri hakkında, “Bunlar sözümüzü dinleselerdi, öldürülmezlerdi,” dediler. Sen onlara, “Eğer doğru iseniz, ölümü kendinizden uzaklaştırın,” de.

(Ali İmran 168)

Muhammed Esed Meali:

kendilerini (savaştan) geri tutanlar, (öldürülen) kardeşleri hakkında, (sonradan,) "Bizi dinleselerdi öldürülmüş olmayacaklardı" dediler. De ki: "Peki, sözünüzde samimi iseniz ölümü başınızdan savın bakalım!"

(Ali İmran 168)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Yerlerinde oturup da şehit kardeşleri için, "Bizi dinleseler öldürülmezlerdi," diyenlere sen de de ki; "Eğer doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden uzaklaştırın."

(Ali İmran 168)

Mustafa Çavdar Meali:

“Savaşa katılmayıp evlerinde oturanlar, savaşa katılan kardeşlerine, bizi dinleselerdi şimdi öldürülmüş olmayacaklardı.” Dediler. De ki; “Haydi sözünüzde doğruysanız başınıza geldiğinde ölümü kendinizden savın.”

Bknz: (2/96) - (62/6)»(62/8)

(Ali İmran 168)

Mustafa Çevik Meali:

167-168 Münafıklara, “Gelin İslamî hayatı yaşamak uğrunda savaşa katılın. Yahut şehirde kalıp yaşlı, kadın ve çocukları korumak üzere savaş mevzileri oluşturup savunmada kalın” denildiğinde “Biz savaşmayı bilmeyiz, şayet bilseydik zaten size katılırdık.” derler. Onlar aslında kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylemekteler. Çünkü onlar mü’min olmaktan ziyade şirke ve küfre daha yatkın ve yakındırlar. Hâlbuki Allah onların kalplerinde olanı en iyi bilendir. İşte bunlar aynı zamanda savaşa katılıp, şehit olanlar için de “Şayet sözümüzü dinleyip bizim gibi evlerinde otursalardı, bugün ölmemiş olacaklardı” diyenlerdir.

(Ali İmran 168)

Mustafa İslamoğlu Meali:

kendileri evlerinde oturdukları halde, kardeşleri hakkında şöyle dediklerini: "Eğer bize uysalardı, öldürülmüş olmayacaklardı". De ki: "Hadi eğer sözünüzün arkasında duruyorsanız, başınızdan savın bakalım ölümü?"

(Ali İmran 168)

Osman Okur Meali:

(Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: «Bize uysalardı öldürülmezlerdi» diyenlere, «Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!» de.

(Ali İmran 168)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Onlar ki, kendileri oturdukları halde kardeşleri için «Eğer bize itaat etseydiler öldürülmezler idi,» dediler. De ki: «Öyle ise kendi nefislerinizden ölümü defediniz! Eğer sâdık kimseler iseniz.»

(Ali İmran 168)

Ömer Öngüt Meali:

Onlar (evlerinde) oturup da kardeşleri için: “Bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi. ” dediler. Resulüm! De ki: “Eğer doğru sözlü iseniz ölümü kendinizden savın. ”

(Ali İmran 168)

Ömer Sevinçgül Meali:

Onlar yerlerinde oturdular da kardeşleri için, “Bize uysalardı öldürülmezlerdi” dediler. “Sözünüzün eriyseniz, haydi kendinizden ölümü def edin bakalım!” de.

(Ali İmran 168)

Sadık Türkmen Meali:

(Onlar), kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için: “Eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi” diyen kimselerdir. De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi kendinizden ölümü uzaklaştırın!”

(Ali İmran 168)

Seyyid Kutub Meali:

Onlar, evlerinde oturup savaşa katılan kardeşleri için «Eğer bizim sözümüzü dinleselerdi, öldürülmezlerdi» diyenlerdir. De ki; «Eğer doğru söylüyorsanız, ölümü kendi başınızdan savın bakalım.»

(Ali İmran 168)

Suat Yıldırım Meali:

Onlar o münafıklardır ki kendileri savaşa çıkmayıp evde oturmaları yetmiyor gibi, bir de kalkıp (bilgiçlik taslayarak) savaşta şehid olan arkadaşları hakkında: "Sözümüze kulak verselerdi böyle öldürülmezlerdi." derler. De ki: "Eğer, iddianızda tutarlı iseniz, haydi elinizden geliyorsa kendinizi ölümün elinden kurtarın bakalım!"

(Ali İmran 168)

Süleyman Ateş Meali:

(Savaştan geri kalıp) Oturarak, kardeşleri için "Bizim sözümüzü tutsalardı, öldürülmezlerdi." diyenlere söyle: "Eğer doğru iseniz, kendinizden ölümü savınız!"

(Ali İmran 168)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Oturdukları yerden, kardeşleri için şöyle diyorlardı: "Bizi dinleselerdi öldürülmezlerdi." De ki "İddianızda haklı iseniz kendi ölümünüzü engelleyin."

(Ali İmran 168)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Kendileri yerlerinde oturup savaşa giden kardeşleri için: "Bizi dinleselerdi, öldürülmeyeceklerdi" dediler. De ki: "Doğru söylüyorsanız kendi ölümünüze engel olsanıza."

(Ali İmran 168)

Şaban Piriş Meali:

Oturdukları yerden, öldürülen kardeşleri için: -Bize uysalardı öldürülmezlerdi, diyen kimselere de ki: -Haydi, doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden savın!

(Ali İmran 168)

Talat Koçyiğit Meali:

(Ey Muhammed!) Evlerinde oturup da kardeşlerine "bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi" diyenlere de ki: "Mademki öyle, eğer doğruyu söyleyen kimseler iseniz, ölümü kendinizden uzaklaştırın bakalım!."

(Ali İmran 168)

Tefhimul Kuran Meali:

Onlar, kendileri oturup kardeşleri için: «Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi» diyenlerdir. De ki: «Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın öyleyse.»

(Ali İmran 168)

Ümit Şimşek Meali:

Evlerinde oturup da şehit kardeşleri için “Bizi dinleseler öldürülmezlerdi” diyenlere sen de ki: Eğer doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden uzaklaştırın.

(Ali İmran 168)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yerlerinde oturup da kardeşleri için, "Bizi dinlemiş olsalardı öldürülmeyeceklerdi." diyenlere şöyle söyle: "Eğer doğru sözlüler iseniz, kendi benliklerinizden uzaklaştırın ölümü!"

(Ali İmran 168)