3. Ali İmran Suresi / 184.ayet

Eğer seni yalancılıkla suçluyorlarsa, bil ki senden önce apaçık delilleri, hikmet yüklü sahifeleri ve aydınlatıcı vahyi getiren nice elçiler de yalancılıkla suçlanmıştı.

Bknz: (6/34)(41/43)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 184 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Seni yalan sayarlarsa senden önce apaçık delillerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitapla gelen peygamberler de yalan sayılmıştır.

(Ali İmran 184)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Ey Resulüm!) Eğer Seni yalanlarlarsa (aldırma, çünkü) Senden önce apaçık belgeler (mucizeler), Zeburlar (hüküm ve hikmet içerikli kutsal sahifeler) ve nurlu kitapla gelen elçileri de yalanlayıp (inkâr ve itiraz etmişlerdi).

(Ali İmran 184)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ey peygamber! Eğer seni yalanlarlar ise yadırgama, gerçekten senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberleri de yalanlamışlardı.

(Ali İmran 184)

Adem Uğur Meali:

(Resûlüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.

(Ali İmran 184)

Ahmet Hulusi Meali:

Onlar, seni yalanladılarsa; senden önce açık deliller olarak; kutsal bilgilerle, nurlu - aydınlatıcı bilgilerle gelmiş Rasulleri de yalanlamışlardı.

(Ali İmran 184)

Ahmet Tekin Meali:

Eğer senin peygamberliğini yalanlarlarsa, senden önceki bütün peygamberler yalanlanmış olur. Senden öncekiler de apaçık âyetlerle, mûcizelerle, vahyin içeriğini açıklayan beyanlarla, tavsiyelerle, hak peygamber olduklarını tasdik eden delillerle, hikmet dolu sayfalarla, aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.*

(Ali İmran 184)

Ahmet Varol Meali

Eğer seni yalanladılarsa, senden önce de açık deliller, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamber de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Ali Bulaç Meali:

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.

(Ali İmran 184)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Rasûlüm), şimdi seni tekzip ettilerse (yalanladılarsa), senden önce o açık mûcizeleri, hikmetli sahifeleri ve nurlu kitabı getiren peygamberler de tekzip olundu.

(Ali İmran 184)

Ali Rıza Sefa Meali:

Seni yalanlarlarsa, senden önce açık kanıtlar, kutsal sayfalar ve Aydınlatıcı Kitap'ı getiren elçiler de yalanlanmıştı.[76]

76)"Önceki elçiler de yalanlanmıştı." anlamındaki tümce kimi Kur'an çevirilerinde, "Önceki elçileri de yalanlamış olurlar." biçiminde çevrilmiştir. Ayette bildirilen ve "Kutsal sayfalar" olarak yazdığımız "Zuburi" terimi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Zeburlar" veya "Yazılı sayfalar" veya "Hikmetli sayfalar" veya "Tanrı sevgisini dile getiren ilahiler" biçiminde çevrilmiştir.

(Ali İmran 184)

Ali Ünal Meali:

(Ey Rasûlüm!) Şimdi seni yalanlıyor (Allah’ın rasûlü olduğunu kabûl etmiyor) larsa, (hiç üzülüp tasalanma!) Senden önce de, (rasûl olduklarını gösteren) apaçık deliller, hikmet ve öğüt dolu Sahifeler ve (insanların kalblerini, zihinlerini ve yollarını) aydınlatan (Tevrat ve İncil gibi) kitap(lar)la pek çok rasûller geldi ve onlar da, aynı şekilde ret ve yalanlanmaya maruz kaldılar.

(Ali İmran 184)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Eğer seni yalanladılarsa, muhakkak senden önce gelen nice elçileri de, -mucizeler, sayfalar ve aydınlatıcı kitapla geldikleri halde- yalanladılar. (Peygamberleri ve İlahî mesajları inkâr etmenin asıl sebebi; ahiret hayatına inanmamak, dünyayı ebedî sanmaktır. Hâlbuki:)

(Ali İmran 184)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.

(Ali İmran 184)

Bekir Sadak Meali:

Seni yalanci saydilarsa, Senden once belgeler, sahifeler ve aydinlatici kitab getiren peygamberler de yalanlanmisti.

(Ali İmran 184)

Besim Atalay Meali:

Onlar seni yalanlıyorlarsa, senden önce belgelerle, Zeburlarla, nur saçan kitapla gelmiş olan, nice nice peygamberler de yalanlanıldı

(Ali İmran 184)

Celal Yıldırım Meali:

Ey Muhammed ! Eğer seni(n peygamberliğini) yalan saydılarsa, senden önceki birçok peygamberler de yalanlanmıştır ki, onlar açık belgeler, mu'cizeler, irşâd dolu sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.

(Ali İmran 184)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Ey Resulüm!) Şayet onlar senin peygamberliğini yalanlarlarsa (üzülme, çünkü) senden önce hakikatin tüm kanıtlarını, ilahi hikmet yüklü kitapları ve aydınlık saçan sayfaları getiren peygamberler de yalanlanmıştır.

(Ali İmran 184)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Seni yalancı saydılarsa, senden önce belgeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık delilleri, hikmetli sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Diyanet Vakfı Meali:

(Resûlüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.

(Ali İmran 184)

Edip Yüksel Meali:

Seni yalanlarlarsa (şaşma), senden önce apaçık deliller, Zeburlar (Tanrı sevgisini dile getiren ilahiler) ve aydınlatıcı kitap getiren elçiler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Elmalılı Orjinal Meali:

Şimdi seni tekzib ettilerse senden evvel de bir çok Resuller tekzib olundu ki o beyyineler ve o hikmetli sahifeler, ve o nurlu kitab ile gelmişlerdi

(Ali İmran 184)

Elmalılı Yeni Meali:

Şimdi seni yalanladılarsa, senden önce de o apaçık delillerle o hikmetli sayfalarla ve o nurlu kitapla gelmiş olan bir çok peygamberler yalanlandı.

(Ali İmran 184)

Erhan Aktaş Meali:

Şimdi seni yalanlayanlar; senden önce açık kanıtlarla, sayfalar ve aydınlatıcı kitaplarla gelen rasulleri de yalanlamışlardı.

(Ali İmran 184)

Gültekin Onan Meali:

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen eçileri de yalanlamışlardır.

(Ali İmran 184)

Hakkı Yılmaz Meali:

Eğer şimdi seni yalanladılarsa, bil ki senden önce açık deliller, sayfalar ve aydınlatıcı kitap ile gelen elçiler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Şayet seni yalanlarlarsa, şüphesiz senden önce apaçık deliller, (hikmetli öğütler taşıyan) Zeburlar ve aydınlatıcı kitapla gelen resûller de yalanlandı.

(Ali İmran 184)

Harun Yıldırım Meali:

Buna rağmen seni yalanlarsa elbette senden önce açık deliller, sahifeler ve aydınlatıcı kitap ile gelen rasuller de yalanlanmışlardı.

(Ali İmran 184)

Hasan Basri Çantay:

(Habibim) onlar seni (n tebliğlerini) yalan sayarlarsa senden evvel o apaçık mu'cizeleri, Sahifeleri ve nur verici Kitab (lar) ı getiren peygamberler de yalana çıkarılmışdır.

(Ali İmran 184)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Habîbim, yâ Muhammed!) Artık seni yalanladılarsa (üzülme ve bil ki), şübhesiz senden önce apaçık mu'cizeler, sayfalar ve nûrlandırıcı kitab getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Artık seni yalanladılar ise, [bil ki] senden önce açık kanıtlar, zubur¹ ve aydınlatıcı kitap ile gelen Elçiler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Hüseyin Atay Meali:

Eğer seni yalancı sayıyorlarsa, senden önce açık belgeler, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren elçiler de yalanlanmıştır.

(Ali İmran 184)

İbni Kesir Meali:

Seni yalanladılarsa senden önce açık mucizeler, sahifeler ve nurlu kitabı getirenler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

İlyas Yorulmaz Meali:

Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, senden önce açıklayıcı ayetler, sayfalar ve onları aydınlatıcı kitaplarla gelen elçileri de yalanladılar.

(Ali İmran 184)

İskender Ali Mihr Meali:

Artık seni yalanlarlarsa (üzülme), halbuki, senden önceki, açık belgeler, yazılı sayfalar ve nurlu kitaplar getiren resûller de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Şimdi seni nasıl yalancı saydılarsa işte senden önce açıklayıcı belgelerle, sayfalarla ışık saçarak gelen elçileri de öylece yalancı saymışlardı.

(Ali İmran 184)

Kadri Çelik Meali:

Seni yalancı saydılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Mahmut Kısa Meali:

Ey Muhammed! Eğer bu insanlar seni yalanladılarsa, bundan dolayı üzülme! Zira, senden önce de, apaçık mûcizeler, hikmet dolu sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getiren nice elçiler yalanlanmıştı. İlâhî hikmet gereğince her Peygamber, böyle zorluklarla imtihân edilegelmiştir. O hâlde, başınıza gelebilecek sıkıntılara sabredin, iyiliklerinizin karşılığının hemencecik verilmesini de beklemeyin:

(Ali İmran 184)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(Resulüm) onlar seni yalanlıyorlarsa eğer, senden önce apaçık deliller, Aydınlatıcı kitap ve sahifelerle gelen elçileri de yalanlamışlardır.

(Ali İmran 184)

Mehmet Türk Meali:

(Ey Muhammed!) Eğer onlar, seni yalanladılarsa (unutma ki) senden önce apaçık mûcizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getiren Peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Muhammed Celal Şems Meali:

Eğer onlar seni yalanlıyorlarsa, senden önce apaçık deliller, (İlâhi) yazılar ve parlak (şeriat içeren) Kitap ile gelmiş olan nice peygamberler (de) yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Muhammed Esed Meali:

Ve şayet seni yalanlıyorlarsa (bil ki) aynı şekilde, senden önce hakikatin tüm kanıtlarını, ilahi hikmet yüklü kitapları ve aydınlık saçan vahyi getiren (diğer) peygamberler de yalanlanmış bulunuyorlar.

(Ali İmran 184)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Eğer onlar seni yalanlarlarsa, üzülme! Zaten senden önce açık kanıtlar, yazılı belgeler ve aydınlık kitaplar getiren nice elçiler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Mustafa Çavdar Meali:

Eğer seni yalancılıkla suçluyorlarsa, bil ki senden önce apaçık delilleri, hikmet yüklü sahifeleri ve aydınlatıcı vahyi getiren nice elçiler de yalancılıkla suçlanmıştı.

Bknz: (6/34) - (41/43)

(Ali İmran 184)

Mustafa Çevik Meali:

183-184 Ey Peygamber! Kitap ehlinden bir kısmı, “Allah, bize gökten indirdiği bir kurbanı ateşle pişirdiğini göstermedikçe, bir kimsenin peygamber olduğuna inanılmaması gerektiğini emretti” diyorlar. Sen bunu söyleyen o Yahudilere de ki: “Benden önce de peygamberler, bu söylediklerinizden çok daha fazla mucizelerle gelmişlerdi. Onların davetinin kabul edilmeyip bazılarının neden öldürüldüklerini bir düşünün.” Ey Peygamber! Onlar davet olundukları gerçeği inkâra inatla devam ederlerse, bil ki ataları da kendilerine apaçık delillerle gelen peygamberlerin davetini reddetmişler, yalancılıkla suçlamışlardı.

(Ali İmran 184)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve seni yalancılıkla suçladılarsa; unutma ki senden önce hakikatin apaçık delilleriyle, ilahi hikmet yüklü kitaplarla ve aydınlık saçan vahiyle gelen peygamberler de yalancılıkla suçlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Osman Okur Meali:

Ve şayet seni yalanlıyorlarsa (bil ki) aynı şekilde, senden önce hakikatin tüm kanıtlarını, ilahi hikmet yüklü kitapları ve aydınlık saçan vahyi getiren (diğer) nebiler de yalanlanmış bulunuyorlar.

(Ali İmran 184)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

İmdi seni tekzîp ederlerse şüphe yok senden evvel de peygamberler tekzîp olunmuşlardı ki, beyyineler ile, hikmet dolu sahifeler ve nûrlu kitap ile gelmişlerdi.

(Ali İmran 184)

Ömer Öngüt Meali:

Eğer seni yalanladılarsa, senden önce apaçık deliller, sahifeler ve nur saçan kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Ömer Sevinçgül Meali:

Seni yalanladılarsa bilesin, senden önce nice deliller, belgeler, sayfalar, aydınlatıcı kitaplar getiren öbür peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Sadık Türkmen Meali:

Eğer seni yalanladılarsa senden önce açık delilleri, hikmetleri, sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren rasûller/elçiler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Seyyid Kutub Meali:

Bunlar eğer seni yalanlıyorlarsa (bilesin ki) senden önce açık mucizeler, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren birçok peygamberi de yalanlamışlardı.

(Ali İmran 184)

Suat Yıldırım Meali:

Eğer onlar senin nübüvvetini yalan saydılarsa, üzülme! Zaten senden önce açık deliller, mucizeler, sahifeler ve nurlu kitaplar getiren nice resullere de yalancı denilmişti.

(Ali İmran 184)

Süleyman Ateş Meali:

Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Seni yalanlarlarsa yalanlasınlar, senden önceki elçiler de yalanlanmıştı. Onlar; mucizeler, hikmet dolu sayfalar[1] ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.

1) (Ali- imran 3/81.) ayete göre nebiler, kitap ve hikmet ile geldiği için bu ayetteki zübür, hikmet dolu sayfalar, anlamında olmalıdır.  

(Ali İmran 184)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Seni yalanlıyorlarsa bil ki, senden önce apaçık deliller, hikmet dolu Kitaplar ve ışık saçan vahiyler getiren elçiler de yalanlandı.

(Ali İmran 184)

Şaban Piriş Meali:

Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlar, senden önceki apaçık delilleri, sahifeleri ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberleri de yalanlamışlardı.

(Ali İmran 184)

Talat Koçyiğit Meali:

Eğer seni yalanladılarsa zaten senden önce apaçık delilleri, sahifeleri ve aydınlatıcı kitabı getiren peygamberlerde yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Tefhimul Kuran Meali:

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen peygamberleri de yalanlamışlardır.

(Ali İmran 184)

Ümit Şimşek Meali:

Onlar seni yalanladılarsa, senden önce de apaçık delillerle, hikmet dolu sayfalar ve nurlu kitaplarla gelen nice peygamberler de yalanlanmıştı.

(Ali İmran 184)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı Kitap'ı getirmişlerdi onlar.

(Ali İmran 184)