3. Ali İmran Suresi / 8.ayet

Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi kaydırma. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen bol bol verensin.

Bknz: (2/120)(61/5)

Mustafa Çavdar Meali

Ali İmran 8 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Rabbimiz, bizi doğru yola sevk ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve kendi katından bize rahmet bağışla, şüphe yok ki sen, fazlasıyla bağışlayansın.

(Ali İmran 8)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sen’sin Sen.”

(Ali İmran 8)

Abdullah Parlıyan Meali:

O derin kavrayış sahipleri şöyle yakarırlar: “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi bu gerçeklerden bir daha saptırma, katından bize rahmet ver, şüphesiz bağışı ençok olan sensin sen.”

(Ali İmran 8)

Adem Uğur Meali:

(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.

(Ali İmran 8)

Ahmet Hulusi Meali:

Rabbimiz, bize hidayet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra şuurumuzu (nefsaniyete - egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla. Muhakkak sen Vehhab'sın.

(Ali İmran 8)

Ahmet Tekin Meali:

“Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, akıllarımızı, gönüllerimizi haktan ayırma. Bize kendi katından rahmet ihsan eyle. Şüphesiz Sen, bol ihsan sahibi Sensin”

(Ali İmran 8)

Ahmet Varol Meali

"Ey Rabbimiz bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma ve bize kendi katından bir rahmet ver. Şüphesiz ki, sen pek çok ihsan sahibi olansın."

(Ali İmran 8)

Ali Bulaç Meali:

"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen."

(Ali İmran 8)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Rabbimiz! Bize hidayet verdikten sonra kalblerimizi saptırma; katından bize bir rahmet ihsan et! Şüphesiz ki sen, çok çok bağışlayansın.

(Ali İmran 8)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Efendimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra yüreklerimizi saptırma ve Senin katından bir rahmet bağışla. Kuşkusuz, Sen, Bağışı Sonsuzsun!"

(Ali İmran 8)

Ali Ünal Meali:

(Ve o gerçek akıl ve idrak sahipleri, şöyle yalvarırlar): “Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalbimizi eğriltme ve (Rabbimiz, Sen’in rahmetin olmadan ayakta kalmamız mümkün değildir; o halde) bize Kendi katından bir rahmet bağışla. Şüphesiz ki Vehhâb (bağışı pek bol olan)’sın Sen.

(Ali İmran 8)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar: “Ey Rabbimiz! Bize doğru yolu gösterdikten sonra kalbimizi kaydırma, bize kendi katından bir rahmet ver. Gerçekten her şeyi veren Sen’sin.” derler. (Yani, Allah’a gerçekten inanırlar. Yine onlar:)

(Ali İmran 8)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi haktan bir daha saptırma ve bize rahmetini bağışla, gerçek lütuf sahibi sensin.

(Ali İmran 8)

Bekir Sadak Meali:

Rabbimiz! Bizi dogru yola erdirdikten sonra kalblerimizi egriltme, katindan bize rahmet bagisla; suphesiz Sen sonsuz bagista bulunansin.

(Ali İmran 8)

Besim Atalay Meali:

Ey Tanrımız! Doğru yolu gösterdikten sonra, gönlümüzü şaşırtma, bize kendi katından rahmet bağışla, ancak sensin bağışlayan

(Ali İmran 8)

Celal Yıldırım Meali:

Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi meylettirip saptırma. Kendi katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz ki Sen (evet) Sen çokça bağışta bulunansın.

(Ali İmran 8)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Onlar derler ki): “Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma! Yüce katından bir rahmet ver! Kuşkusuz sen çok bağışlayansın.”

(Ali İmran 8)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın.

(Ali İmran 8)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(Onlar şöyle yakarırlar): "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin."

(Ali İmran 8)

Diyanet Vakfı Meali:

(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.

(Ali İmran 8)

Edip Yüksel Meali:

'Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize rahmetini yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın.'

(Ali İmran 8)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen.

(Ali İmran 8)

Elmalılı Yeni Meali:

Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi yamultma ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin.

(Ali İmran 8)

Erhan Aktaş Meali:

Onlar derler ki: Rabb'imiz! Verdiğin hidayetten sonra kalplerimizi saptırma. Bize katından rahmet bağışla. Çünkü bağışlayıcı olan yalnız Sen'sin.

(Ali İmran 8)

Gültekin Onan Meali:

"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan sensin sen."

(Ali İmran 8)

Hakkı Yılmaz Meali:

(7-9) Allah, sana bu kitabı indirendir. Bu kitaptan bir kısmı yasa içeren âyetlerdir ki bunlar, kitabın anasıdır. Diğerleri de benzeşen anlamlılardır. Amma, durum bu iken, kalplerinde kaypaklık/tutarsızlık olan kimseler, insanları dinden çıkarmak, ortak koşmaya sürüklemek ve onun anlamlarından en uygununun tesbitine yeltenmek için hemen ondan benzeşen anlamlı olanlarının peşine düşerler. Hâlbuki onun anlamlarından en uygun olanının tesbitini ancak Allah ve –“Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır. Rabbimiz! Bize kılavuzluk ettikten sonra kalplerimizi çevirme! Bize Kendi nezdinden rahmet lütfet! Şüphesiz Sen, bol bol lütfedenin ta kendisisin. Rabbimiz! Şüphesiz Sen, insanları, kendisinde hiçbir şüphe olmayan gün için toplayansın. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez” diyen– o bilgide uzman olanlar bilirler. Ve sadece kavrama yetenekleri olanlar öğüt alırlar.

(Ali İmran 8)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Rabbimiz! Hidayet ettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize kendi katından bir rahmet ver. Şüphesiz ki sen, (karşılıksız olarak kullarına hibe eden) El-Vehhâb’sın.

(Ali İmran 8)

Harun Yıldırım Meali:

“Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme! Bize katından bir rahmet bahşet; şüphesiz Vehhab olan sensin, yalnız sen!”

(Ali İmran 8)

Hasan Basri Çantay:

Ey Rabbimiz, bizi doğru yola iletdikden sonra kalblerimizi (Hakdan) sapdırma. Bize kendi canibinden bir rahmet ver. Şübhesiz bağışı en çok olan Sensin Sen.

(Ali İmran 8)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Hem onlar derler ki:) “Rabbimiz! Bizi hidâyete erdirdikten sonra kalblerimizi(haktan) eğriltme! Ve bize, tarafından bir rahmet ihsân eyle! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan, ancak sensin!”

(Ali İmran 8)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"RAB'bimiz, bize bir vakit yol gösterdikten sonra kalplerimizi yanlış yola meyil ettirme. Bize tarafından bir rahmet bağışla. Kesinlikle sen çokça hediye verenin ta kendisisin." [derler]¹

(Ali İmran 8)

Hüseyin Atay Meali:

Rabbimiz! Bize doğru yol gösterdikten sonra gönüllerimizi kaydırma. Katından bize rahmet ver. Doğrusu, Sen pek bağış yapansın.

(Ali İmran 8)

İbni Kesir Meali:

Ey Rabbımız; bizi, hidayetine erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme. Katında bize rehmet lutfet. Şüphesiz en çok lütfeden Sen'sin Sen.

(Ali İmran 8)

İlyas Yorulmaz Meali:

Akıl sahipleri “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra, kalplerimizi kaydırma, katından bize (kalplerimizin kaymaması için) rahmet bağışla, en çok bağışlayan sensin” diye dua ederler.

(Ali İmran 8)

İskender Ali Mihr Meali:

Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Senin katından bize vehbi olarak rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab'sın (vehbi olarak bağışlayansın).

(Ali İmran 8)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ey çalabımız! Sen bizi doğru yola ilettikten sonra gönlümüzü artık oradan kaydırma. Sen bize kendi katından bir esirgeyicilik bağışla. Çünkü bağışlayıcı olan yalnız sensin.

(Ali İmran 8)

Kadri Çelik Meali:

Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme ve katından bize rahmet bağışla. Şüphesiz çok bağışlayan sensin.

(Ali İmran 8)

Mahmut Kısa Meali:

“Ey Rabb’imiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet bağışla! Çünkü sen, sonsuz nîmetleri cömertçe bağışlayansın!”

(Ali İmran 8)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Akıl sahipleri: "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kaydırma kalbimizi Lahuti katından bize bir rahmet ihsan et. Şüphesiz Sensin, en çok ihsan sahibi.

(Ali İmran 8)

Mehmet Türk Meali:

(Böyle kimseler): “Ey Rabbimiz! Bizleri doğru yola ulaştırdıktan sonra, kalplerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet bağışla. Şüphesiz, karşılıksız veren, sadece Sensin.”

(Ali İmran 8)

Muhammed Celal Şems Meali:

Ey Rabbimiz, bize doğru yol gösterdikten sonra kalplerimizi hidayetten saptırma ve bize Katından rahmet bağışla. Şüphesiz Sen, çok bahşedensin.

(Ali İmran 8)

Muhammed Esed Meali:

"Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi."

(Ali İmran 8)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Rabbimiz, bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize katından rahmetini yağdır. Kuşkusuz sen bağışta bulunansın."

(Ali İmran 8)

Mustafa Çavdar Meali:

Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi kaydırma. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen bol bol verensin.

Bknz: (2/120) - (61/5)

(Ali İmran 8)

Mustafa Çevik Meali:

8-9 İman edenler şöyle dua ederler: “Rabbimiz! Bizleri davetin olan hayat nizamına kavuşturup yaşamayı nasip ettikten sonra kalplerimizi bozulmaktan koru, gücümüzü artır, bizlere merhamet, rahmet ve şefkatinle muamele et. Şüphesiz Sen sınırsız lütuf sahibisin. Rabbimiz biz biliyor ve inanıyoruz ki, Sen Hesap Günü bütün insanları diriltip bir araya toplayacak, dünya hayatlarını kime ve neye göre yaşadıklarından hesap soracak, herkese hak ettiği karşılığı vereceksin.

(Ali İmran 8)

Mustafa İslamoğlu Meali:

"Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve bize katından bir rahmet bahşet: çünkü yalnızca Sensin hiç karşılıksız sınırsızca lutfeden."

(Ali İmran 8)

Osman Okur Meali:

(Onlar şöyle yalvarırlar) Rabbimiz, bizi doğru yola yönelttikten sonra, kalplerimizi haktan /doğru yoldan sapmaktan alıkoy. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın.

(Ali İmran 8)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ey Rabbimiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi (haktan) saptırma ve kendi cânib-i izzetinden bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki vehhâb olan ancak Sen'sin.

(Ali İmran 8)

Ömer Öngüt Meali:

(Onlar şöyle yalvarırlar): “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola hidayet ettikten sonra kalplerimizi saptırıp döndürme. Bize kendi nezdinden bir rahmet ver. Şüphesiz ki bağışı en bol olan sensin. ”

(Ali İmran 8)

Ömer Sevinçgül Meali:

‘İlimde derinleşenler şöyle yakarırlar:’ “Ey Rabbimiz! Bizi dosdoğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından rahmet ver. Sen gerçekten vehhabsın ‘merhameti gereği verensin’.

(Ali İmran 8)

Sadık Türkmen Meali:

(Onlar şöyle yalvarırlar): “Rabbimiz! Biz hidayeti (doğru hayat rehberini) anladıktan sonra kalplerimizi eğriltmek istemiyoruz! Bize katından bir rahmet (iyilik) bahşet. Şüphesiz Sen çok bahşedensin.”

(Ali İmran 8)

Seyyid Kutub Meali:

(Böyleleri şöyle der): «Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın.

(Ali İmran 8)

Suat Yıldırım Meali:

(ve şöyle yalvarırlar:) "Ey bizim kerim Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!"

(Ali İmran 8)

Süleyman Ateş Meali:

(Onlar derler ki): "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."

(Ali İmran 8)

Süleymaniye Vakfı Meali:

(Onlar şöyle derler:) Sahibimiz! Bizi yoluna kabul ettikten sonra, kalplerimizin eğrilmesine izin verme[1]. Bize katından iyilikte bulun! Hep bağış yapan Sen'sin.

1) Allah, kimseyi yoldan çıkarmaz. Yoldan çıkan insanın kendisidir. Bu dua, kişinin doğru yolda olma kararlılığını gösterir. Bir gün Musa toplumuna şöyle demişti: "Ey toplumum! Beni niçin incitiyorsunuz? İyi biliyorsunuz ki ben, Allah'ın size gönderdiği elçiyim." Ne zaman ki onlar yoldan kaydı, Allah da onların kalplerini kaydırdı. Allah, yoldan çıkan bir toplumu yola getirmez. (Saf 61/5)

(Ali İmran 8)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra bir daha ayırma. Bize katından rahmet bağışla. Çünkü Sen, çok bağışlayıcısın."

(Ali İmran 8)

Şaban Piriş Meali:

Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın.

(Ali İmran 8)

Talat Koçyiğit Meali:

Rabbımız! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi (bu yoldan) saptırma ve bize kendi katından bir rahmet bağışla; şüphesiz bağış sahibi olan yalnız sensin.

(Ali İmran 8)

Tefhimul Kuran Meali:

«Rabbimiz, bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve yanından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.»

(Ali İmran 8)

Ümit Şimşek Meali:

Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi tekrar sapıklığa meylettirme. Bize yüce katından bir rahmet bağışla. İstediklerimizi bize bağışlayan Sensin.

(Ali İmran 8)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla. Sen, yalnız sen Vahhab'sın, bol bol bağışta bulunansın.

(Ali İmran 8)