29. Ankebut Suresi / 37.ayet

Ama onu yalanladılar, bunun üzerine onları ansızın korkunç bir sarsıntı/deprem yakaladı ki yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.

Bknz: (11/84)»(11/95)

Mustafa Çavdar Meali

Ankebut 37 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Derken yalanlamışlardı onu da onları bir sarsıntı, helak edivermişti, derken evlerinde diz çökmüş bir halde yerlere yığılıp helak oluvermişlerdi.

(Ankebut 37)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş (ve helake düşmüş) olarak sabahladılar.

(Ankebut 37)

Abdullah Parlıyan Meali:

Fakat halkı O'nu yalanladı. Bu yüzden onları bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında, cansız bir şekilde serilip kaldılar.

(Ankebut 37)

Adem Uğur Meali:

Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

(Ankebut 37)

Ahmet Hulusi Meali:

Onu (Şuayb'ı) yalanladılar... Bu yüzden onları o şiddetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökmüş halde kaldılar.

(Ankebut 37)

Ahmet Tekin Meali:

Onu da yalanladılar. Onların işini şiddetli bir gürleme halinde âni bir sarsıntı bitirdi. Sabahleyin, yurtlarında yere çarpılarak çakılıp kalanlar oldular.

(Ankebut 37)

Ahmet Varol Meali

Ancak onu yalanladılar. Bunun üzerine onları kuvvetli bir sarsıntı aldı ve yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Ali Bulaç Meali:

Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Ankebut 37)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Buna karşı, onu tekzib ettiler. Derken onları şiddetli sarsıntı yakalayıverdi de yurdlarında dizleri üstü çökekaldılar (öldüler).

(Ankebut 37)

Ali Rıza Sefa Meali:

Yine de Onu yalanladılar. Sonunda, zorlu bir sarsıntı onları yakaladı ve kendi ülkelerinde diz üstü çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Ali Ünal Meali:

Fakat O’nu yalanladılar ve neticede korkunç bir sarsıntı kendilerini kıskıvrak yakalayıverdi de, yurtlarında meskenleri içinde cansız çökekaldılar.

(Ankebut 37)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar ise, onu yalanladılar. Bunun üzerine bir deprem, onları yakalayıverdi; evleri içinde dizüstü yığılmış olarak kaldılar.

(Ankebut 37)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Fakat onu yalanladılar; bu yüzden, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında dizüstü çöküverdiler.

(Ankebut 37)

Bekir Sadak Meali:

Ama onu yalanladilar. Bu yuden onlari bir titreme aldi ve olduklari yerde diz ustu cokuverdiler.

(Ankebut 37)

Besim Atalay Meali:

Onu yalanladılar, hemencek onları bir deprem yakaladı, evlerinde dizi üstü düştüler

(Ankebut 37)

Celal Yıldırım Meali:

Buna karşı onu yalanladılar. O sebeple onları şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi, derken kendi yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar (öldüler).

(Ankebut 37)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ama onu yalanladılar. Bu yüzden onları bir titreme aldı ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.

(Ankebut 37)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini o malum sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

(Ankebut 37)

Diyanet Vakfı Meali:

Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.  *

(Ankebut 37)

Edip Yüksel Meali:

Onu yalanladılar, nihayet kendilerini bir deprem yakaladı ve evlerinde diz üstü çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Elmalılı Orjinal Meali:

Buna karşı onu tekzib ettiler, derken onları o recfe tutuverdi de yurdlarında dizleri üstü çöke kaldılar

(Ankebut 37)

Elmalılı Yeni Meali:

Buna karşı onu yalanladılar. Derken, onları o sarsıntı tutuverdi de yurtlarında dizleri üstü çöke kaldılar.

(Ankebut 37)

Erhan Aktaş Meali:

Fakat onu yalanladılar. Bu nedenle onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı; yurtlarında yerle bir oldular.

(Ankebut 37)

Gültekin Onan Meali:

Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Ankebut 37)

Hakkı Yılmaz Meali:

Bunun üzerine o'nu yalanladılar, sonra da kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

(Ankebut 37)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onu yalanladılar. (Bunun üzerine) onları korkunç bir sarsıntı tuttu ve öz yurtlarında dizleri üstüne çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Harun Yıldırım Meali:

Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

(Ankebut 37)

Hasan Basri Çantay:

Fakat onu tekzib etdiler. Derken kendilerini şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi de yurdlarından hepsi (ölü olarak) diz üstü çöke kaldılar.

(Ankebut 37)

Hayrat Neşriyat Meali:

Fakat onu yalanladılar; derken kendilerini o sarsıntı yakaladı da bulundukları yurtta (dizleri üstüne) çöküp kalan kimseler oldular.

(Ankebut 37)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından [milleti] onu yalanladı, böylece şiddetli sarsıntı onları yakaladı da kendi bölgelerinde çökmüş bir halde sabahladılar.

(Ankebut 37)

Hüseyin Atay Meali:

Bunun üzerine onu yalanladılar. Bu yüzden onları bir titreme aldı ve oldukları yerde dizüstü çöküverdiler.

(Ankebut 37)

İbni Kesir Meali:

Ama onu yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi de oldukları yerde diz üstü çökekaldılar.

(Ankebut 37)

İlyas Yorulmaz Meali:

Şuayb'ı yalanladılar ve onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı ve dizlerinin üzerlerine çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

İskender Ali Mihr Meali:

Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı. Böylece kendi diyarlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar (helâk oldular).

(Ankebut 37)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ancak onlar Şuayb'ı yalancı saydılar. Bunun üzerine onlar öyle bir yer sarsıntısına uğradılar ki hepsi de evlerinde yerlere serilip kaldılar.

(Ankebut 37)

Kadri Çelik Meali:

Ancak onu yalanladılar, bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüşler olarak sabahladılar.

(Ankebut 37)

Mahmut Kısa Meali:

Fakat hemşehrileri onu yalanladılar; bunun üzerine, ansızın dehşet verici bir gürültüyle patlayan ve şehrin altını üstüne getiren korkunç bir sarsıntı çarpıverdi onları; böylece yurtlarında, cansız bir hâlde, yüzüstü yere serildiler!

(Ankebut 37)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Kavmi onu yalanladı. O an, amansız sarsıntı yakalayıverdi. Yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Mehmet Türk Meali:

Onlar onu yalanlar yalanlamaz, hemen onları büyük bir sarsıntı yakalayıverdi ve oldukları yerde, diz üstü çöke kaldılar.1*

(Ankebut 37)

Muhammed Celal Şems Meali:

Bunun üzerine onlar, onu yalanladılar. Sonra bir deprem kendilerini yakaladı. Böylece evlerinde diz üstü çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Muhammed Esed Meali:

Fakat, halkı o'nu yalanladı. Bu yüzden bir yer sarsıntısına maruz kaldılar ve yurtlarında cansız bir şekilde yere serildiler.

(Ankebut 37)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve oldukları yerde çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Mustafa Çavdar Meali:

Ama onu yalanladılar, bunun üzerine onları ansızın korkunç bir sarsıntı/deprem yakaladı ki yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.

Bknz: (11/84)»(11/95)

(Ankebut 37)

Mustafa Çevik Meali:

36-37 Medyen halkına da soydaşları Şuayb’ı peygamber olarak gönderdik. O da kavmine “Ey kavmim! Allah’ı layıkıyla tanıyın ve fıtratınıza uygun olan Allah merkezli nizam ve ahlak ile yaşamaya yönelin. Öldükten sonra diriltilip hesaba çekileceksiniz, sakın Allah’la birlikte ilahlar edinip yeryüzünde fesat çıkarmayın.” dedi. Fakat Şuayb’ın kavmi de onun tebliğine inanmayıp, davetini reddettiler. Bunun üzerine Biz de onları müthiş bir sarsıntı ile yere serip azabımızla helak ettik.

(Ankebut 37)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ne var ki onu yalanladılar; derken şiddetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve kendi yurtlarında cansız donakaldılar.

(Ankebut 37)

Osman Okur Meali:

Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar (öldüler).

(Ankebut 37)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Halbuki, O'nu tekzîp ettiler, artık onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında dizleri üzerine çöküvermiş kimseler olarak sabahladılar.

(Ankebut 37)

Ömer Öngüt Meali:

Fakat onu yalanladılar. Derken kendilerini müthiş bir sarsıntı yakalayıverdi, yurtlarında dizüstü çökekaldılar.

(Ankebut 37)

Ömer Sevinçgül Meali:

Fakat halkı onu yalanladı. Bu sebeple, onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı. Bulundukları yerde cansız cisim kesildiler!

(Ankebut 37)

Sadık Türkmen Meali:

Onu yalanladılar. Hemen onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da, yurtlarında diz üstü çöküp kalanlar oldular.

(Ankebut 37)

Seyyid Kutub Meali:

Fakat Medyenliler Şuayb'ı yalanladılar. Bunun üzerine ani bir yer sarsıntısına tutuldular da oldukları yerde yığılıp kalıverdiler.

(Ankebut 37)

Suat Yıldırım Meali:

Fakat onlar kendisini yalancı saydılar. Bunun üzerine müthiş bir zelzele, kendilerini kıskıvrak yakalayıverdi, oldukları yerde çökekaldılar.

(Ankebut 37)

Süleyman Ateş Meali:

Onu yalanladılar, bu yüzden onları (o müthiş) deprem yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

(Ankebut 37)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Ama onlar Şuayb'a yalancı, dediler. Bunun üzerine onları, bir yer sarsıntısı yakaladı da yurtlarında dize geldiler.

(Ankebut 37)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Buna rağmen onu yalanladılar. Ama sonunda korkunç bir deprem oldu ve yurtlarında yere serildiler.

(Ankebut 37)

Şaban Piriş Meali:

Ama onu yalanladılar, bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve oldukları yerde yapışıp kaldılar.

(Ankebut 37)

Talat Koçyiğit Meali:

Ne var ki kavmi onu yalanlamıştı. Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı yakalamış ve yerlerinde çakılıp kalmışlardı.

(Ankebut 37)

Tefhimul Kuran Meali:

Ancak onu yalanladılar, bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

(Ankebut 37)

Ümit Şimşek Meali:

Onlar Şuayb'ı yalanladılar. Derken onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar.

(Ankebut 37)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.

(Ankebut 37)