29. Ankebut Suresi / 38.ayet

Biz Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Evlerinin kalıntıları size bunu açıkça göstermektedir. Şeytan, onlara yaptıkları kötülükleri güzel göstermiş böylece onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onların gerçeği görebilecek kabiliyetleri vardı.

Bknz: (9/70)(16/63)

Mustafa Çavdar Meali

Ankebut 38 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve Âd'le Semud'u da helak etmiştik ve gerçekten de yerlerinden apaçık anlamaktasınız ve Şeytan, onların yaptıklarını, bezemişti kendilerine ve gerçeği gördükleri halde yoldan çelmişti onları.

(Ankebut 38)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Azgınlaşan kavimler olan) Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık) . Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden (geriye kalan çöküntülerden) size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan (kendilerine) süsleyip-çekici kıldı, böylece onları (Hakk) yoldan alıkoyup (saptırmıştı) . Oysa onlar görebilen (gerçeği sezen ve açıkgöz geçinen) kimselerdi. (Buna rağmen nefislerine uyup yoldan çıktılar.)

(Ankebut 38)

Abdullah Parlıyan Meali:

Âd ve Semûd toplumlarını helak ettiğimiz bölgelerde kalıntı ve harabeleriyle size apaçık gözükmektedir. Şeytan onlara yapıp ettiklerini güzel gösterip, böylece onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri de az çok gözü açık uyanık kimselerdi.

(Ankebut 38)

Adem Uğur Meali:

Âd ve Semûd'u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.

(Ankebut 38)

Ahmet Hulusi Meali:

Ad ve Semud'a (da böyle yaptık)... Onların meskenlerinden durumlarını anlamışsınızdır... Şeytan kendilerine yaptıklarını süsledi de onları (Hak) yoldan engelledi... Gerçeği anlayacak halde olmalarına rağmen!

(Ankebut 38)

Ahmet Tekin Meali:

Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Oturdukları yurtlarından, onların başına neler geldiğini anlamışsınızdır. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler onlara yaptıkları işleri süsleyip güzel göstermişti. Onları doğru yoldan, İslâmî hayatı yaşamaktan alıkoymuş, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellemişti. Oysa onlar da, hakkı bâtıldan ayırıp görebilecek, anlayabilecek durumdaydılar.

(Ankebut 38)

Ahmet Varol Meali

Ad ve Semud'u da (helak ettik). (Başlarına nelerin geldiği) size oturdukları yerlerden belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını süsledi, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görüp anlayabilecek durumdaydılar. [2]*

(Ankebut 38)

Ali Bulaç Meali:

Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

(Ankebut 38)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Ad ile Semûd'u da helak ettik. (Ey Mekke halkı), onlara ne yapıldı, meskenlerinin harabından size belli olmaktadır. Görgü sahibleri oldukları halde, şeytan, onların amellerini kendilerine süslemiş (güzel göstermiş) de, onları hak yoldan çevirmişti.

(Ankebut 38)

Ali Rıza Sefa Meali:

Âd ve Semud da öyle. Yerleşim yerlerinden açıkça belli oluyor. Şeytan, yaptıklarını kendilerine çekici göstermiş; böylece yoldan alıkoymuştu. Oysa gerçeği görebilirlerdi.

(Ankebut 38)

Ali Ünal Meali:

Bu arada Âd’ı ve Semûd’u da hatırlayın: Onların başına gelenleri meskenlerinin halinden elbette anlıyorsunuz. Şeytan, yaptıklarını onlara süsleyip püsledi, güzel gösterdi ve böylece onları doğru yolu takipten alıkoydu. Halbuki gerçeği görebilecek kadar zekî ve keskin görüşlüydüler.

(Ankebut 38)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Siz, onların evlerini görmüşsünüzdür. Şeytan, onların yaptıklarını onlara güzel gösterdi de onları doğru yoldan saptırdı. Hâlbuki onlar, (hak ve hakikati) görebiliyorlardı.

(Ankebut 38)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Ad ve Semud toplumlarını da helak ettik. Helakleri, evlerinin kalıntılarından size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterip, onları doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.

(Ankebut 38)

Bekir Sadak Meali:

Ad ve Semud milletlerini de yok ettik. Bunu, oturduklari yerler gostermektedir. seytan kendilerine, islediklerini guzel gosterdi; onlari dogru yoldan alikoydu. Oysa kendileri bunu anliyacak durumda idiler.

(Ankebut 38)

Besim Atalay Meali:

Hem Âd'i yok eyledik, hem de Semud'u, onların yurtlarından, size her şey bellidir, iç görüleri varken, yaptıkları işi şeytan bezeyip yoldan çıkardı

(Ankebut 38)

Celal Yıldırım Meali:

Âd ve Semûd'u da yok ettik. Gerçekten onların oturduğu yerlerin kalıntıları size açık ve ortadadır. Şeytan, onlara amellerini süslemişti de böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri (az-çok) gözü açık kimseler idi.

(Ankebut 38)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ad ve Semûd (kavimleri)ni de (yaptıkları yüzünden) helâk ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. Hâlbuki onlar (gerçeği görebilecek kadar) aklı fikri yerinde, gözü açık kimselerdi.

(Ankebut 38)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ad ve Semud milletlerini de yok ettik. Bunu, oturdukları yerler göstermektedir. Şeytan kendilerine, işlediklerini güzel gösterdi; onları doğru yoldan alıkoydu. Oysa kendileri bunu anlayacak durumda idiler.

(Ankebut 38)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Halbuki onlar gözü açık kimselerdi.

(Ankebut 38)

Diyanet Vakfı Meali:

Âd ve Semûd'u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.

(Ankebut 38)

Edip Yüksel Meali:

Aynı şekilde, Ad ve Semud'u da... Akibetleri, oturmuş oldukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytan işlerini onlara süslü göstererek onları yoldan saptırdı. Halbuki görüp anlayacak yeteneğe sahiptiler.

(Ankebut 38)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ade de, Semude de ki size bunlar meskenlerinden belli olmaktadır, Şeytan onlara amellerini tezyin etmişti de kendilerini yoldan çevirmişti, halbuki gözleri açık adamlar idiler

(Ankebut 38)

Elmalılı Yeni Meali:

Ad ve Semud'a da (peygamberler gönderdik) ki, size bunlar, meskenlerinden belli olmaktadır. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve kendilerini yoldan çevirmişti; halbuki, gözleri açık adamlardılar.

(Ankebut 38)

Erhan Aktaş Meali:

Ad ve Semud'un sonları da yurtlarının durumundan size belli olmaktadır. Şeytan yaptıklarını güzel göstererek onların yanlış yolu seçmelerine sebep oldu. Oysaki doğruyu görebilirlerdi.

(Ankebut 38)

Gültekin Onan Meali:

Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

(Ankebut 38)

Hakkı Yılmaz Meali:

Âd ve Semûd toplumlarını değişime/ yıkıma uğrattık. Onların değişime/ yıkıma uğramaları, onların yurtlarından size kesinlikle besbelli olmuştur. Ve şeytan onlara, yaptıklarını süsledi de onları yoldan alıkoydu. Hâlbuki onlar görüp anlayan kimselerdi.

(Ankebut 38)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Âd ve Semud’u da (helak ettik). Onların oturdukları yerlerden, (kendilerini helak etmiş olduğumuz) sizin için açığa çıkmıştır. Şeytan, amellerini kendilerine süslü gösterdi ve (böylece) onları (dosdoğru) yoldan saptırdı. (Aslında onlar hakikati anlayabilecek) gözü açık, aklı başında insanlardı.

(Ankebut 38)

Harun Yıldırım Meali:

Âd ve Semûd'u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.

(Ankebut 38)

Hasan Basri Çantay:

Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların başına neler geldiği) hakıykat sizin için el'an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde şeytan onların amel (ve hareket) lerini süsleyib kendilerini yoldan sapdırmışdır.

(Ankebut 38)

Hayrat Neşriyat Meali:

Âd ve Semûd'u da (helâk ettik); (onların başına ne geldiği, harâb olmuş)meskenlerinden size elbette belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süslü gösterdi de onları yoldan çıkardı; hâlbuki (onlar, esâsen) bakıp görebilecek (akıl sâhibi) kimselerdi.

(Ankebut 38)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ad [milletini] ve Semud [milletini] de [helak ettik].¹ Onların yurtlarından, [kendilerinin durumu] size belli olmuştur. Şeytan, onların eylemlerini kendileri için süsledi. Böylece, onları (o) yoldan çevirdi. Hâlbuki onlar, görmeyi isteyenlerdi.

(Ankebut 38)

Hüseyin Atay Meali:

Ve Âd ve Semûd! Doğrusu bu oturdukları yerler size belli olmuştur. Şeytan kendilerine, işlediklerini güzel gösterdi; onları doğru yoldan alıkoydu. Oysa anlayacak durumda idiler.

(Ankebut 38)

İbni Kesir Meali:

Ad ve Semud kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden anlamaktasınız. Şeytan kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler.

(Ankebut 38)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ad kavmine, Semud kavmine ve yaşadıkları yerlerden size açıkça görülen yerlerde (harabelerde) yaşamış olanlara şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş, sonra onlar doğruları görebilecek yeteneğe sahip oldukları halde, şeytan onları doğru yoldan çevirmiştir.

(Ankebut 38)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve Ad ve Semud kavmi, size beyan edildi (gösterildi). Onların meskenlerinden (bahsedilerek) ve şeytan onlara amellerini süsledi. Böylece onları (Allah’ın) yolundan alıkoydu. Ve onlar görebilenlerdi (görerek inkâr edenlerdi).

(Ankebut 38)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Âd ile Semut'un barınak kalıntılarına bakıp başlarına gelenleri anlıyorsunuz. Şeytan onlara yol göstermiştir. Bunun üzerine onlar doğru yoldan ayrılmışlardır. Oysaki onlar ilerisini görebilen kimselerdi.

(Ankebut 38)

Kadri Çelik Meali:

Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Şüphesiz (başlarına neler geldiği) kendi oturdukları (kalıntı) yerlerden size belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını şeytan onlara süsleyip çekici kılmış, böylece onları yoldan alıkoymuştu. Oysa onlar basiret sahibi kimselerdi.

(Ankebut 38)

Mahmut Kısa Meali:

Aynı şekilde, Âd ve Semud kavimlerini de helâk etmiştik. Nitekim, şimdi birer harâbe olan saraylarından, evlerinden geriye kalan kalıntılara bakarak, onların nasıl bir azaba uğradığını açıkça görebilirsiniz. Şeytan, yaptıkları çirkin işleri onlara güzel göstererek hepsini doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar, gerçeği pekâlâ görebilecek durumdaydılar.

(Ankebut 38)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Eh işte Ad ve Semud kavmini helak ettik. Oturdukları yerlerde durumları belli olmaktadır. Beğendirip güzel gösterdi şeytan, kendi yaptıklarını. Alıkoydu onları. Halbuki uyanıklardır.

(Ankebut 38)

Mehmet Türk Meali:

Âd ve Semûd (kavimlerini) de (helâk ettiğimiz,) memleketlerinin halinden sizce de açıkça anlaşılabilecek durumdadır. Zîrâ onlar (kendi sapkınlıklarını) beğenip dururlarken,1 şeytan, yaptıklarını süslü gösterip onları hak yoldan çevirmişti.*

(Ankebut 38)

Muhammed Celal Şems Meali:

Âd ile Semûd’u (da depremlerle helâk ettik.) Onların evlerinin (kalıntılarından, bu gerçek) size iyice belli olmuştur. Şeytan yaptıklarını onlara pek hoş olarak (gösterdi.) Bunun sonucu onları (Allah) yolundan alıkoydu. Oysa onlar (gerçeği) iyice görüyorlardı.

(Ankebut 38)

Muhammed Esed Meali:

Mesken ve barınakların(ın kalıntıların)dan açıkça görüleceği gibi, Ad ve Semud (kavimlerini de yok ettik). (Onlar yıkılıp gittiler.) Çünkü Şeytan onlara işledikleri (günahları) güzel gösterdi ve böylece onları, hakikati kavrama yeteneğine sahip oldukları halde, (Allah'ın) yol(un)dan alıkoydu.

(Ankebut 38)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ad'ı, Semud'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki onlar bakıp gerçeği görebilecek insanlardı.

(Ankebut 38)

Mustafa Çavdar Meali:

Biz Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Evlerinin kalıntıları size bunu açıkça göstermektedir. Şeytan, onlara yaptıkları kötülükleri güzel göstermiş böylece onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onların gerçeği görebilecek kabiliyetleri vardı.

Bknz: (9/70) - (16/63)

(Ankebut 38)

Mustafa Çevik Meali:

Biz Âd ve Semûd kavimlerini de davetimizden yüz çevirip azgınlık ve isyanda inatla direnmeleri sebebi ile azaba uğratıp helak ettik. Dileyen onların yurtlarından ve meskenlerinden geriye kalanları görüp de dersler alabilir. Şeytan onlara şirk, küfür ve zulüm nizamlarını güzel göstermiş, onlar da onun peşine düşüp batılı seçmişlerdi.

(Ankebut 38)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onlara ait mesken kalıntılarının da ayan açık önünüze koyduğu gibi, Ad ve Semut da (benzer bir akıbete uğradı); zira Şeytan onlara işledikleri (kötülükleri) süslü göstermişti: sonunda onlar, üstelik açıkgöz ve uyanık (geçinen) kimseler oldukları halde yoldan saptılar.

(Ankebut 38)

Osman Okur Meali:

Ad ve Semûd (kavimleri)ni de (yaptıkları yüzünden) helâk ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. Hâlbuki onlar (gerçeği görebilecek kadar) aklı fikri yerinde, gözü açık kimselerdi.

(Ankebut 38)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve Âd ve Semûd (kavmini de helâk ettik). Muhakkak ki, sizin için onların oturmuş oldukları yerlerden (başlarına gelen felaketler) açıklanmıştır ve şeytan onların yaptıkları işleri süslü göstermiş de onları yoldan saptırmıştır. Halbuki, gözleri görür kimseler olmuşlardı.

(Ankebut 38)

Ömer Öngüt Meali:

Âd ve Semud'u da helâk ettik. Bu, oturdukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip, onları doğru yoldan çıkardı. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler, (bakıp ibret alabilirlerdi).

(Ankebut 38)

Ömer Sevinçgül Meali:

Âd halkını ve Semud halkını da yerle bir ettik. Bunu görmek için evlerinin yıkıntılarına bakmak yeterlidir. Şeytan, yaptıklarını kendilerine güzel göstermiş, onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar, baktıklarını görebilecek kimselerdi.

(Ankebut 38)

Sadık Türkmen Meali:

VE ÂD ve Semud’u da! Bu size onlardan kalan harabelerden belli olmaktadır! Şeytan onlara yaptıkları işleri süslü gösterdi. Onlar doğru yoldan saptılar. Oysa gerçeği düşünebilecek aklı olan kimseler idiler!

(Ankebut 38)

Seyyid Kutub Meali:

Adoğulları ile Semudoğulları'nı da yok ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. oysa isteselerdi gerçeği görebilirlerdi.

(Ankebut 38)

Suat Yıldırım Meali:

Ad ve Semud halklarını da imha ettik. Siz ey (Mekkeliler) bunu, kalan ev harabelerinden anlıyorsunuzdur.Şeytan onlara yaptıkları kötü işleri süsledi ve onları yoldan çıkardı. Halbuki onlar aklı fikri yerinde, açıkgöz kimselerdi.

(Ankebut 38)

Süleyman Ateş Meali:

Ad ve Semud'u da (helak ettik). Bu, oturdukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri süsleyip onları yoldan çıkardı. Oysa bakıp ibret alabilirlerdi (ama almadılar).

(Ankebut 38)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Ad ile Semud'un başına gelenleri de kalıntılarına bakıp kesin olarak anlarsınız. Şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar ilerisini görebilen kimselerdi.

(Ankebut 38)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Âd ve Semûd toplumlarını da yok ettik. Bunu, evlerinin yıkıntılarından anlayabilirsiniz. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi ve onları, hakikati kavrama yeteneğine sahip oldukları halde doğru yoldan uzaklaştırdı.

(Ankebut 38)

Şaban Piriş Meali:

Ad ve Semud kavimlerini yok ettik. Onların meskenlerinden bu apaçık size belli olmuştur. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.

(Ankebut 38)

Talat Koçyiğit Meali:

Ad ve Semûd kavimlerini de helak etmiştik. Oturdukları yerlerden bu size açıkça belli olmuştur. Şeytan, onlara amellerini süslü göstermiş ve böylece onları doğru yoldan alıkoymuştu. Oysa kendileri bunu anlayabilecek kimseler idiler.

(Ankebut 38)

Tefhimul Kuran Meali:

Âd'ı ve Semûd'u da (yıkıma uğrattık) . Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını şeytan onlara süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

(Ankebut 38)

Ümit Şimşek Meali:

Âd ve Semud kavimlerini de helâk ettik ki, meskenlerinin hali size bunu açıkça göstermiştir. Şeytan onlara yaptıklarını süsledi ve onları yoldan çıkardı. Oysa onlar gerçeği görebilecek kimselerdi.

(Ankebut 38)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ad'ı, Semud'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı.

(Ankebut 38)