29. Ankebut Suresi / 52.ayet

De ki:
– Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. Çünkü O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Asılsız şeylere inanarak Allah’a inanmayanlar var ya işte onlar hepten kaybedenlerdir.

Bknz: (13/43)(10/61)(34/3)

Mustafa Çavdar Meali

Ankebut 52 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

De ki: Aramda ve aranızda tanık olarak Allah yeter; bilir ne varsa göklerde ve yeryüzünde ve batıla inanıp Allah'a kafir olanlara gelince: Onlardır ziyan edenlerin ta kendileri.

(Ankebut 52)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Bâtıla inanan ve Allah'ı inkâr edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.” (Aslında bunlar, Müslüman görüntülü münafıklardır. Ve Hakka değil bâtıla inanıp zulme destek çıkan, böyleceAllah'ınva’adini ve kudretiniinkâr edip sapıtaninsanlardır.)

(Ankebut 52)

Abdullah Parlıyan Meali:

İman etmeyecek olanlara de ki: “Benimle sizin aranızda, şahit olarak Allah yeter. O göklerde ve yerde olan herşeyi bilir. Geçersiz ve uydurma şeylere inananlara ve Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte gerçek zarar eden onlardır.”

(Ankebut 52)

Adem Uğur Meali:

De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır.

(Ankebut 52)

Ahmet Hulusi Meali:

De ki: "Benimle aranızda şahitlik itibarıyla Esma'sıyla hakikatim olan Allah yeterlidir! Semalarda ve arzda olanı bilir! Batıla inanıp (kendilerini toprak olacak beden kabul edip); Esma'sıyla nefslerinin hakikati olan Allah'ı inkar edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir!"

(Ankebut 52)

Ahmet Tekin Meali:

“Benimle sizin aranızdaki konularda, benim hak peygamber olduğum konusunda şâhit olarak Allah yeter. O, göklerdekileri ve yerdekileri bilir. Bâtıla inanıp, Allah'ı inkârda ısrar edenler, işte ziyana uğrayacak olanlar onlardır.” de.*

(Ankebut 52)

Ahmet Varol Meali

De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler ise, işte onlar ziyana uğrayanlardır."

(Ankebut 52)

Ali Bulaç Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkar edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır."

(Ankebut 52)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Ey Rasûlüm), de ki: “- Benimle sizin aranızda (peygamber olduğuma dair) Allah şahid olarak yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir. Batıla inanıb Allah'ı inkâr edenler, (küfre varanlar) işte onlar, tamamen aldananlardır.

(Ankebut 52)

Ali Rıza Sefa Meali:

De ki: "Aramızda Tanık olarak, Allah yeterlidir. Göklerde ve yeryüzünde olan her şeyi bilir!" Gerçeğe aykırı şeylere inananlar ve Allah'a nankörlük edenler; yitime uğrayanlar, işte onlardır.

(Ankebut 52)

Ali Ünal Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan, olupbiten her şeyi bilir. Gerçek dururken bâtıla iman edip, (indirdiği Kitabı ve gönderdiği Rasûl’ü inkâr ederek) Allah’ı reddedenler, işte onlardır gerçekten kaybedenler ve kendilerini helâke sürükleyenler.

(Ankebut 52)

Bahaeddin Sağlam Meali:

De ki: “Benim ile sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilendir. Allah’ı inkâr edip de boş şeylere inananlar, işte gerçek zarar edenler onlardır.

(Ankebut 52)

Bayraktar Bayraklı Meali:

De ki:"Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler var ya, işte ziyana uğrayacaklar onlardır."

(Ankebut 52)

Bekir Sadak Meali:

De ki: «Allah benimle sizin aranizda sahit olarak yeter. O, goklerde ve yerde olani, batila inananlari ve Allah'i inkar edenleri bilir.» Iste kaybedenler bunlardir.

(Ankebut 52)

Besim Atalay Meali:

Diyesin ki: «Sizinle aramda, Tanrı yeter tanıklığa; göklerde, yerde olanı bilir, bâtıla inananlar, Allaha küfredenler, işte bunlar ziyandadır»

(Ankebut 52)

Celal Yıldırım Meali:

De ki: Aramızda şâhid olarak Allah yeter; O göklerde ve yerde olanları bilir. Bâtıla inananlar ve Allah'ı inkâr edenler var ya, işte onlar zarara uğrayanlardır.

(Ankebut 52)

Cemal Külünkoğlu Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter! O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkâr edenler var ya, işte hüsrana uğrayanlar onlardır!

(Ankebut 52)

Diyanet İşleri Eski Meali:

De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahit olarak yeter. O, göklerde ve yerde olanı, batıla inananları ve Allah'ı inkar edenleri bilir." İşte kaybedenler bunlardır.

(Ankebut 52)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır."

(Ankebut 52)

Diyanet Vakfı Meali:

De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır.

(Ankebut 52)

Edip Yüksel Meali:

De ki, 'Benimle sizin aranızda tanık olarak ALLAH yeter. Göklerde ve yerde ne varsa bilir. Yanlışa inanıp, ALLAH'a inanmıyanlar, asıl zarara uğrayanlardır.'

(Ankebut 52)

Elmalılı Orjinal Meali:

De ki benimle sizin aranızda şahid, Allah yeter, o Göklerde ve Yerde ne varsa bilir, batıla iyman edip de Allaha küfredenler, işte onlardır hep husrana düşenler

(Ankebut 52)

Elmalılı Yeni Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler, işte zarara düşenler hep onlardır.

(Ankebut 52)

Erhan Aktaş Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir." Batıla inananlar ve Allah'ı yalanlayan kimseler, işte onlar hüsranda olanlardır.

(Ankebut 52)

Gültekin Onan Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Tanrı yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Tanrı'ya küfredenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır."

(Ankebut 52)

Hakkı Yılmaz Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan şeyleri bilir. Bâtıla inanan ve Allah'ı bilerek reddeden/ inanmayan kimseler, işte onlar, zarara/ kayba uğrayıp acı çekenlerin ta kendileridir.

(Ankebut 52)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Göklerde ve yerde olanların tamamını bilir. Batıla inanıp Allah’a kâfir olanlar, işte bunlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

(Ankebut 52)

Harun Yıldırım Meali:

De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır.

(Ankebut 52)

Hasan Basri Çantay:

De ki: "Benimle sizin aranızda Allahın hakkıyle şahid olması yeter. Göklerde, yerde ne varsa O bilir. Baatıla iman ve Allahı (inkar ile) kafir olanlar (Yok mu?) İşte onlar hüsranda kalanların ta kendileridir.

(Ankebut 52)

Hayrat Neşriyat Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şâhid olarak, Allah yeter! (O,) göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler ise, işte onlar hüsrâna uğrayanların ta kendileridir!”

(Ankebut 52)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Göklerde ve yerde [tüm evrende] bulunanları devamlı bilen bir şahit olarak, benimle sizin aranızda Allah yetti." de. Yalana inanmış ve Allah'ı göz ardı etmiş olanlar (evet!) işte onlar kaybedenlerin ta kendileridir.

(Ankebut 52)

Hüseyin Atay Meali:

De ki: "Allah benimle sizin aranızda tanık olarak yeter, O, göklerde ve yerde olanı, saçmalığa inananları ve Allah’ı inkâr edenleri bilir." İşte, kaybedenler bunlardır.

(Ankebut 52)

İbni Kesir Meali:

De ki: Şahid olarak benimle sizin aranızda Allah yeter. O; göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanıp Allah'a küfredenler, işte onlar hüsrana uğrayanların kendileridir.

(Ankebut 52)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlara deki “Benimle sizin aranızda (bu kitabın Allah dan indiğine) şahit olarak Allah yeter. Göklerde ve yerde olanları, batıla inananları ve Allah'ı inkar edenleri O bilir. İşte böyleleri açıkça kaybedenlerdir.

(Ankebut 52)

İskender Ali Mihr Meali:

De ki: "Sizinle benim aramda şahit olarak Allah, kâfidir. Göklerde ve yerde ne varsa bilir." Batıla inananlar ve Allah’ı inkâr edenler, işte onlar hüsranda olanlardır.

(Ankebut 52)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

De ki: «Allah'ın benimle sizin aranızda tanık olması yeter. Allah yerlerde, göklerde olanı bilir. O kimseler ki eğriye inanıp da Allah'ı tanımazlar, kendilerine yazık edenler işte onlardır.

(Ankebut 52)

Kadri Çelik Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte onlar hüsrana uğrayanlardır.”

(Ankebut 52)

Mahmut Kısa Meali:

Ey Müslüman! Kur’an gibi apaçık mûcizeye rağmen yine de inkârda diretecek olurlarsa, onlara de ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter!Çünkü O, göklerde ve yerde olan her şeyi en mükemmel şekilde bilir. İlâhî kaynaklı olmayan ve hiçbir geçerli bilgi ve belgeye dayanmayan; yani bâtıla inanan ve Allah’ın ayetlerini inkâr eden kimseler var ya, işte gerçek anlamda kayba uğrayanlar onlardır!” Hal böyleyken:

(Ankebut 52)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Uzlaşma için benimle sizin aranızda Allah'ın şahit olması yeter. Batıla iman edeni Allah bilir. Tamamıyla gökte ve yerde olanı hakkıyla haberdardır. İşte gerçekten kaybedenler bunlardır.

(Ankebut 52)

Mehmet Türk Meali:

(Ey Muhammed! Kâfirlere): “Benimle sizin aranızda (benim doğruluğuma) şahit olarak, göklerde ve yerde olanı bilen Allah yeter. Allah’ı inkâr ederek bâtıla inananlar ise gerçekten hüsrana uğrayanlardır.” de.

(Ankebut 52)

Muhammed Celal Şems Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak, Allah yeterlidir.” O, göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanan ve Allah’ı inkâr edenlerse, işte zarara uğrayanlar (da,) ancak bunlardır.

(Ankebut 52)

Muhammed Esed Meali:

(İman etmeyecek olanlara) De ki: "Benim ile sizin aranızda şahit olarak Allah yeter! O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Geçersiz ve uydurma şeylere inananlara ve bu suretle Allah'ı inkara şartlanmış olanlara gelince; işte ziyanda olanlar onlardır!"

(Ankebut 52)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

De ki; "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilmektedir. Allah'ı inkar ederek yanlış olana inananlar ise yıkıma uğrayanların ta kendileridir."

(Ankebut 52)

Mustafa Çavdar Meali:

De ki: – Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. Çünkü O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Asılsız şeylere inanarak Allah’a inanmayanlar var ya işte onlar hepten kaybedenlerdir.

Bknz: (13/43) - (10/61) - (34/3)

(Ankebut 52)

Mustafa Çevik Meali:

Bunca öğüt ve uyarılara aldırmayıp, müşrik ve kâfir kalmakta ısrarla direnen nankörlere de ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları da olacakları da bilir.” Allah’la birlikte başka ilahlar edinip de onlara uyanlar, sonunda mutlaka hüsrana uğrayacaklar.

(Ankebut 52)

Mustafa İslamoğlu Meali:

(Onlara) de ki: "Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter; O göklerde ve yerde olan her şeyi bilir; yine (bilir) ki: Batıl inançlara saplanan ve Allah'a nankörlük eden kimseler hüsrana uğrayacak olanların ta kendisidirler."

(Ankebut 52)

Osman Okur Meali:

De ki: "Allah benimle sizin aranız da şahit olarak yeter. O, göklerde ve yerde olanı, batıla inananları ve Allah'ı inkar edenleri bilir." İşte kaybedenler bunlardır.

(Ankebut 52)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

De ki: «Benimle sizin aranızda Allah Teâlâ'nın şahit olması kifâyet eder. Göklerde ve yerde ne olduğunu bilir. Ve o kimseler ki, bâtıla inanmışlar ve Allah'ı inkar etmişlerdir. İşte hüsrâna düşmüş olanlar, ancak onlardır.»

(Ankebut 52)

Ömer Öngüt Meali:

De ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Bâtıla inanan ve Allah'ı inkâr edenler; işte onlar hüsrana uğrayanların tâ kendileridir. ”

(Ankebut 52)

Ömer Sevinçgül Meali:

İnanmayanlara, “Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı biliyor. Batıla inanıp Allah’ı inkâr edenlere gelince, işte onlardır zararda olanlar!” de.

(Ankebut 52)

Sadık Türkmen Meali:

DE Kİ: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Göklerde ve yeryüzünde ne varsa onları bilir. Gerçek dışı şeylere/bâtıla/yalana inanıp da, Allah’a karşı nankörlük edenler; işte onlar zarara uğrayanların ta kendileridir.”

(Ankebut 52)

Seyyid Kutub Meali:

Onlara de ki; «Benimle sizin aranızda Allah'ın tanıklığı yeterlidir. O göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir. Batıla, eğriye inanıp Allah'ı inkar edenler var ya, onlar hüsrana uğrayacak kimselerdir.»

(Ankebut 52)

Suat Yıldırım Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Gerçek ortada iken, batıla iman edip Allah'ı inkar edenler, işte asıl ziyana ve hüsrana uğrayanlar onlar olacaktır."

(Ankebut 52)

Süleyman Ateş Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah'a karşı nankörlük edenler, işte ziyana uğrayacaklar onlardır."

(Ankebut 52)

Süleymaniye Vakfı Meali:

De ki: "Sizinle aramızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir." Allah'ı görmezlikten gelerek batıla inananlar var ya, kaybedecek olanlar işte onlardır.

(Ankebut 52)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

De ki: "Aramızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Aslı olmayan şeylere inanıp Allah'ı inkar edenler hüsrana uğrayacaklardır.

(Ankebut 52)

Şaban Piriş Meali:

De ki:-Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inananlar ve Allah'ı tanımayanlar ise, işte onlar, hüsrana uğrayacak olanlardır.

(Ankebut 52)

Talat Koçyiğit Meali:

De ki: "Benimle sizin aranızdan şahit olarak, göklerde ve yerde olan her şeyi bâtıla inananları ve Allah'ı inkâr edenleri bilen Allah yeter. İşte, hüsrana uğrayacak olanlar bunlardır.

(Ankebut 52)

Tefhimul Kuran Meali:

De ki: «Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkâr edip küfredenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.»

(Ankebut 52)

Ümit Şimşek Meali:

De ki: Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan herşeyi bilir. Allah'ı inkâr ederek bâtıla inananlar ise hüsrana düşenlerin tâ kendileridir.

(Ankebut 52)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Batıla iman edip Allah'ı inkar edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir."

(Ankebut 52)