7. Araf Suresi / 102.ayet

Biz onların çoğunu ahitlerinde/sözlerinde durur bulmadık. Aksine onların çoğunu yoldan çıkmış fasıklar olarak bulduk.

Bknz: (5/49)(7/135)(61/2)»(61/3)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 102 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onların çoğunu, sözlerinde durur bulmadık ve çoğunu ancak hadlerini aşmış kötü kişiler bulduk.

(Araf 102)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Onların çoğunda 'verdikleri söze bağlılık' bulamadık, ama onların çoğunu (iman ve itaatten çıkan) fasıklar (yoldan sapanlar) olarak bulup (yakaladık.Maalesef çoğunluk kendi hevâsına ve dünyalık hesabına dalan insanlardı.)

(Araf 102)

Abdullah Parlıyan Meali:

Biz o insanların çoğunda, ahde vefanın izini bile bulamadık. Tersine onların çoğunu itaatten çıkmış günahkar kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Adem Uğur Meali:

Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

(Araf 102)

Ahmet Hulusi Meali:

Onların çoğunluğunda, verdikleri söze sadakat bulamadık... Onların çoğunluğunu, Hakk'a itaatten çıkmış bulduk.

(Araf 102)

Ahmet Tekin Meali:

Onların çoğunda, sözünde durma diye birşey bulamadık, gerçek şu ki, onların çoğunun, doğru ve mantıklı düşünmenin dışına çıktığını, fâsık, âsi, bozguncu olduklarını gördük.*

(Araf 102)

Ahmet Varol Meali

Onların çoğunda bir ahde bağlılık görmedik. Çoğunu ancak fasık kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Ali Bulaç Meali:

Onların çoğunda 'verdikleri söze bağlılık' görmedik, ama onların çoğunu fasıklar (yoldan çıkanlar) olarak gördük.

(Araf 102)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Adı geçen ümmetlerin çoğunda, verdikleri söze bağlılık bulmadık. Şu bir gerçek ki, onların çoğunu, itaatten çıkan kimseler bulduk.

(Araf 102)

Ali Rıza Sefa Meali:

Onların çoğunda, verdikleri söze bağlılık bulmadık. Üstelik onların çoğunu, kesinlikle yoldan çıkmış olarak bulduk.

(Araf 102)

Ali Ünal Meali:

Onların çoğunda ahde vefa diye bir şey görmedik. Buna karşılık, onların çoğunu ancak, büyük günahları açıktan ve çekinmeden işleyen yoldan çıkmış (fasık)lar olarak bulduk.

(Araf 102)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve Biz insanların çoğunu, sözünde duranlar olarak görmedik. Ancak çoğunu yasaları çiğneyenler olarak bulduk.

(Araf 102)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

(Araf 102)

Bekir Sadak Meali:

Onlarin cogunda ahde baglilik gormedik, cogunu fasik kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Besim Atalay Meali:

Onların pek çoklarını sözlerinde durur bulmadık, pek çoklarım da, buyrum tutmaz bulmuşuz

(Araf 102)

Celal Yıldırım Meali:

Biz onların çoğunda ahde vefanın (izini) bulamadık. Çoğunu, şüphe yok ki fâsık (ilâhî buyruk ve sınırın dışına çıkmış) bulduk.

(Araf 102)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve biz onların çoğunda doğru olan şeylere karşı (içsel) bir bağlılık (sadakat) bulmadık. Tersine, onların çoğunu yoldan çıkmış günahkârlar olarak bulduk.

(Araf 102)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onların çoğunda ahde bağlılık görmedik, çoğunu fasık kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Biz onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulmadık. Ama gerçekten onların çoklarını yoldan çıkmış kimseler bulduk.

(Araf 102)

Diyanet Vakfı Meali:

Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.  *

(Araf 102)

Edip Yüksel Meali:

Çoğunu, verdikleri sözü tutanlar olarak bulmadık, aksine çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

(Araf 102)

Elmalılı Orjinal Meali:

Hem ekserisinde ahde vefa görmedik, şu muhakkak ki ekserisini taatten çıkar fasıklar gördük

(Araf 102)

Elmalılı Yeni Meali:

Çoğunda verdikleri söze bağlılık görmedik. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış fasıklar gördük.

(Araf 102)

Erhan Aktaş Meali:

Onların çoğunda, sözlerine bağlılık bulmadık. Ama onların çoğunu fasık[1] olarak bulduk.

1)Vahyin belirlediği sınırların dışına çıkan. İyi, doğru, temiz ve güzel şeylerden uzak kalan.

(Araf 102)

Gültekin Onan Meali:

Onların çoğunda 'verdikleri söze bağlılık' görmedik, ama onların çoğunu fasık (olarak) gördük.

(Araf 102)

Hakkı Yılmaz Meali:

101-102 İşte o kentler ki, sana onların önemli haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık deliller ile gelmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları şeylere iman etmemiş idiler. İşte kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselerin kalplerinin üzerine Allah böyle damga basar/ mühürler. Onların çoğunda, sözde durma ilkesini bulmadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış kimseler bulduk.

(Araf 102)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onların çoğunda söze bağlılık (ahlakı) görmedik. Ama onların çoğunun gerçekten fasıklar olduğunu gördük.

(Araf 102)

Harun Yıldırım Meali:

Onların pek çoğunda ahde vefa görmedik. Onların pek çoğunu fasıklar olarak gördük.

(Araf 102)

Hasan Basri Çantay:

Biz onların çoğunda ahd (e vefa) bulmadık, onların çoğunu muhakkak ki itaatden çıkmış kimseler bulduk.

(Araf 102)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hem onların çoğunda ahde vefâ diye bir şey bulmadık. Fakat doğrusu onların çoğunu gerçekten fâsık kimseler bulduk.(1)*

(Araf 102)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Çoğuna ait hiçbir 'anlaşma[ya bağlılık]' bulamadık. Gerçekten çoğunu kesinlikle hadlerini aşanlar olarak bulduk.

(Araf 102)

Hüseyin Atay Meali:

Onların çoğunda anta bağlılık görmedik. Doğrusu, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

(Araf 102)

İbni Kesir Meali:

Onların çoğunda Biz, ahde vefa görmedik. Onların çoğunu fasıklar olarak bulduk.

(Araf 102)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz onların çoğunun antlaşmalara uymadıklarını gördük. Ancak onların pek çoğunu doğru yoldan çıkmışlar olarak bulduk.

(Araf 102)

İskender Ali Mihr Meali:

Onların çoğunu ahdlerini yerine getirir (ahdlerine vefa eder) bulmadık. Ve onların çoğunu gerçekten fasıklar olarak bulduk.

(Araf 102)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz onların pek çoğunu sözünü tutar kimseler bulmadık. Pek çoğunu da karıştırıcı kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Kadri Çelik Meali:

Onların çoğunda söze bağlılık bulmadık ve gerçekten çoğunu fasıklar olarak bulduk.

(Araf 102)

Mahmut Kısa Meali:

Çünkü Biz onların çoğunda, en ufak bir doğruluk, dürüstlük, vefâkârlık görmedik; tam tersine, pek çoklarının sözünde durmayan, ahlâksız ve yoldan çıkmış günahkâr kimseler olduğunu gördük!

(Araf 102)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Filvaki çoğunda ahde vefa görmedik. Çoğunda fasıklık bulduk.

(Araf 102)

Mehmet Türk Meali:

Biz oların çoğunda, (kendilerine gönderilenlere) sahip çıkma (diye bir şey) bulamadığımız gibi, pek çoğunu onları kesinlikle bozar bulduk.

(Araf 102)

Muhammed Celal Şems Meali:

Biz onların çoğunun, hiçbir sözlerine sadık kaldıklarını görmedik. Şüphesiz onların çoğunun, isyankârlar olduğunu gördük.

(Araf 102)

Muhammed Esed Meali:

Ve Biz onların çoğunda doğru olan şeylere karşı (içsel) bir bağlılık bulmadık tersine, onların çoğunu onmaz günahkarlar olarak bulduk.

(Araf 102)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onların çoğunda verdikleri söze bağlılık görmedik. Gerçek şu ki, onların çoğunu bozguncular olarak bulduk.

(Araf 102)

Mustafa Çavdar Meali:

Biz onların çoğunu ahitlerinde/sözlerinde durur bulmadık. Aksine onların çoğunu yoldan çıkmış fasıklar olarak bulduk.

Bknz: (5/49) - (7/135) - (61/2)»(61/3)

(Araf 102)

Mustafa Çevik Meali:

Oysa Biz insanı yaratıp, doğru ile yanlışı birbirlerinden ayırt etme kapasitesi ile donatıp, Rabbinin (sahibinin) de Allah olduğunu ona bildirmiştik. Fakat buna rağ men onların çoğunu Rablerine bağlı bulmadık, aksine nankörlük ederek yüz çevirdiler.

(Araf 102)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve biz onların çoğunu (fıtrat) sözleşmesine sadık bulmadık; aksine onların çoğunu sapıtmış bulduk.

(Araf 102)

Osman Okur Meali:

Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

(Araf 102)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve Biz onların çokları için ahde vefa görmedik. Ve şüphesiz ki, Biz onların ekserisini fâsık kimseler bulduk.

(Araf 102)

Ömer Öngüt Meali:

Onların çoğunda sözünde durma diye bir şey bulamadık, onların çoğunu yoldan çıkmış fâsık kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Ömer Sevinçgül Meali:

Onların çoğunu, sözünde durur kimseler olarak bulmadık. Tersine, yoldan çıkmış azgınlar olarak bulduk.

(Araf 102)

Sadık Türkmen Meali:

Onların birçoğunda sözde durma diye bir şey bulamadık! Birçoğunu da yoldan çıkmış/sapıklık içinde bulduk.

(Araf 102)

Seyyid Kutub Meali:

Onların çoğunda söze bağlılık diye bir şey bulamadık, tersine çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

(Araf 102)

Suat Yıldırım Meali:

Biz onların çoğunda sözünde durma diye bir şey bulmadık; onların ekserisinin sadece itaat dışına çıkmış kimseler olduğunu gördük.

(Araf 102)

Süleyman Ateş Meali:

Onların çoklarını yoldan çıkmış bulduk ama, çoklarında sözde durma diye bir şey bulmadık.

(Araf 102)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Onların çoğunun verdiği sözü tutmadığını gördük. Onların çoğunun yoldan çıktığını gördük.

(Araf 102)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Çünkü onların çoğu, hiçbir sorumluluk tanımayan fâsık kimselerdi.

(Araf 102)

Şaban Piriş Meali:

Onların çoğunu sözünde durur bulmadık. Aksine onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

(Araf 102)

Talat Koçyiğit Meali:

Onların çoğunu ahde sâdık bulmadık ama, çoğunu yoldan çıkmış kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Tefhimul Kuran Meali:

Onların çoğunda 'verdikleri söze bağlılık' görmedik, ama onların çoğunu fasıklar (yoldan çıkanlar) olarak gördük.

(Araf 102)

Ümit Şimşek Meali:

Onların çoğunda Biz ahde vefadan eser görmedik. Çoğunu da yoldan çıkmış kimseler olarak bulduk.

(Araf 102)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onların birçoğunda ahde vefadan eser bulamadık. Onların birçoğunu, tam fasıklar olarak bulduk.

(Araf 102)