7. Araf Suresi / 135.ayet

Ama ne zaman verdikleri sözü yerine getirecek kadar bir süre onlardan belaları kaldırsak her seferinde onlar verdikleri sözü hemen bozuyorlardı.

Bknz: (2/100)(7/102)(13/25)(16/95)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 135 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Uğrayacakları son belayadek üstlerine çöken musibeti giderdik mi derhal yeminlerini bozuyorlardı.

(Araf 135)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ne zaman ki, onların erişebileceği (takdir edilen) bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip-giderdik, onlar yine andlarını bozup (inkâr ve isyana geri döndüler).

(Araf 135)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ama ne zaman ki, sözlerini yerine getirebilecekleri kadar bir zaman verip de, bu azabı kendilerinden kaldırsak, hemen verdikleri sözden geri dönerlerdi.

(Araf 135)

Adem Uğur Meali:

Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler.

(Araf 135)

Ahmet Hulusi Meali:

Kendilerine verdiğimiz mühlet sona erene kadar onlardan bu azabı kaldırdığımızda, bir de bakarsın ki onlar yine sözlerinden dönmüşler!

(Araf 135)

Ahmet Tekin Meali:

Biz, erişecekleri bir vakte, denizde boğulmalarına kadar, bir müddet, onlardan azâbı kaldırınca, derhal yeminlerini bozdular.

(Araf 135)

Ahmet Varol Meali

Üzerlerinden, erişecekleri belli bir zamana kadar o felaketi kaldırdığımızda onlar derhal sözlerinden dönüyorlardı.

(Araf 135)

Ali Bulaç Meali:

Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular.

(Araf 135)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Vaktaki (azaba) erişecekleri bir müddete kadar üzerlerinden biz azabı kaldırdık, hemen yeminlerini bozdular.

(Araf 135)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ama bir süreyi dolduruncaya dek, onların üzerinden yıkımı giderdiğimizde, sözlerinden döndüler.

(Araf 135)

Ali Ünal Meali:

Biz verdikleri sözü yerine getirebilecekleri bir süre için musibeti üzerlerinden kaldırınca da, sözlerinden hemen dönüveriyorlardı.

(Araf 135)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onların ulaşacağı belli bir süreye kadar o pis azabı onlardan giderdiğimizde, yeminlerini bozarlardı.

(Araf 135)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler.

(Araf 135)

Bekir Sadak Meali:

Azabi nasil olsa sonuna gelecekleri bir muddet icin uzerlerinden kaldirinca, hemen sozlerinden cayiyorlardi.

(Araf 135)

Besim Atalay Meali:

Bizim âyetlerimizi, yalanlayarak ona karşı, göz yummalarından, denizde boğarak, onlardan öcümüzü aldık biz

(Araf 135)

Celal Yıldırım Meali:

Ne vakit ki, erişecekleri (mukadder) süreye kadar azabı kendilerinden kaldırdık, bir de ne bakarsın yeminlerini yerine getirmiyorlardı.

(Araf 135)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye (boğulma vaktine) kadar, o iğrenç azabı üzerlerinden kaldırdık, onlar yine yeminlerini bozdular (sözlerine durmadılar).

(Araf 135)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Azabı nasıl olsa sonuna gelecekleri bir müddet için üzerlerinden kaldırınca, hemen sözlerinden cayıyorlardı.

(Araf 135)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Fakat erişecekleri bir süreye kadar biz azabı üzerlerinden kaldırınca hemen yeminlerini bozarlar.

(Araf 135)

Diyanet Vakfı Meali:

Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler.

(Araf 135)

Edip Yüksel Meali:

Onları söz konusu felaketlerden herhangi bir süre için kurtarınca da sözlerinden dönüyorlardı.

(Araf 135)

Elmalılı Orjinal Meali:

Vaktaki irişecekleri bir müddete kadar azabı kendilerinden sıyırdık derhal yeminlerini bozdular

(Araf 135)

Elmalılı Yeni Meali:

Erişecekleri belirli bir süreye kadar azabı kendilerinden sıyırdığımız zaman, derhal yeminlerini bozdular.

(Araf 135)

Erhan Aktaş Meali:

Belli bir süreye kadar onlardan azabı kaldırınca da, hemen sözlerinden dönüverdiler.

(Araf 135)

Gültekin Onan Meali:

Ne zaman ki onların erişebilecekleri bir ecele kadar o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular.

(Araf 135)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ne zaman ki, ulaşacakları belli bir süreye kadar onlardan cezayı kaldırdık, derhal sözlerinden cayıveriyorlar.

(Araf 135)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Sözlerini tutup tutmayacaklarını sınamak için) bir zamana kadar azabı kaldırınca, (bir de ne göresin) onlar sözlerini bozmuşlar bile.

(Araf 135)

Harun Yıldırım Meali:

Erişebilecekleri bir süreye kadar azabı kendilerinden giderince derhal ahitlerini bozdular.

(Araf 135)

Hasan Basri Çantay:

Vaktaki biz, kendilerinin erişecekleri bir müddete kadar, onlardan azabı giderdik, bir de ne bakarsın: Onlar yeminlerini bozuyorlar bile.

(Araf 135)

Hayrat Neşriyat Meali:

Nihâyet onların kendisine erişici oldukları bir vakte kadar (biz) kendilerindenazâbı kaldırınca, onlar hemen yeminlerini bozdular.

(Araf 135)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Kendisine ulaşıcı oldukları bir süre sonuna kadar kendilerinden ricz'i (azabı-sarsıntıyı) kaldırdığımız anda ne beklersin? Onlar döneklik yapıyorlar.

(Araf 135)

Hüseyin Atay Meali:

Biz, varacakları bir süreye kadar azabı onlardan kaldırınca, hemen cayıyorlardı.

(Araf 135)

İbni Kesir Meali:

Onların erişecekleri bir süreye kadar azabı üzerlerinden kaldırınca; bir de bakarsın, onlar sözlerinden cayıyorlardı.

(Araf 135)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlardan belaları bir vakte kadar kaldırdığımızda, huzura kavuştular ve hemen verdikleri sözleri bozdular.

(Araf 135)

İskender Ali Mihr Meali:

Böylece onlar, o ecele (sona) ulaşana kadar onlardan azabı kaldırdığımız (açtığımız) zaman, onlar sözlerini nakzediyorlar (sözlerinden dönüyorlar).

(Araf 135)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün Biz de kırlağanı onların üzerlerinden bir süre için kaldırdık. Sonunda sözlerinden döndüler.

(Araf 135)

Kadri Çelik Meali:

Azabı belli bir müddet için (iman etmeleri şartıyla) üzerlerinden kaldırınca, o müddete eriştiklerinde hemen sözlerinden caydılar.

(Araf 135)

Mahmut Kısa Meali:

Fakat başlarındaki azâbı —geçici bir süre için— kaldırdığımız anda, hemen verdikleri sözden cayıveriyorlardı.

(Araf 135)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Rastlayacakları son azap gelinceye kadar üstlerindekini giderdiğimiz anlar Anında yine sözlerinden dönüyorlardı. (Bu böyle devam etmiştir.)

(Araf 135)

Mehmet Türk Meali:

Onlardan azabı ulaşacakları belirli bir süreye kadar kaldırınca da hemen yeminlerini bozdular.

(Araf 135)

Muhammed Celal Şems Meali:

Ancak Biz, (kendileri için mukadder kılınan) azabı belli bir süreye kadar onlardan uzaklaştırınca, hemen sözlerinden dönerlerdi.

(Araf 135)

Muhammed Esed Meali:

Ama ne zaman ki sözlerini gereğince yerine getirmeleri için kendilerine süre verip de bu musibeti üzerlerinden kaldırsak, (hemen) sözlerinden geri dönerlerdi.

(Araf 135)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Erişecekleri bir süreye kadar onlardan musibeti kaldırdığımızda ise sözlerinden dönüverdiler.

(Araf 135)

Mustafa Çavdar Meali:

Ama ne zaman verdikleri sözü yerine getirecek kadar bir süre onlardan belaları kaldırsak her seferinde onlar verdikleri sözü hemen bozuyorlardı.

Bknz: (2/100) - (7/102) - (13/25) - (16/95)

(Araf 135)

Mustafa Çevik Meali:

134-135 Bu felaketlerle karşılaştıklarında Musa’ya gelip, “Ey Musa! Rabbine sana verdiği peygamberlik adına dua et, şayet bu musibetten bizi kurtarırsa, senin Allah adına yaptığın daveti kabul edip ona uyacağız ve İsrailoğullarının da seninle gitmesine izin vereceğiz.” derlerdi. Fakat ne zaman o musibeti üzerlerinden kaldırıp da kendilerine sözlerini yerine getirecek kadar süre versek, her seferinde sözlerinden döner eski hallerini devam ettirirlerdi.

(Araf 135)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Fakat ne zaman sözlerini gerçekleştirmeye yetecek bir süre musibeti kaldırsak, her seferinde gerisin geri sözlerinden dönerlerdi.

(Araf 135)

Osman Okur Meali:

Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye (boğulma vaktine) kadar, o iğrenç azabı üzerlerinden kaldırdık, onlar yine yeminlerini bozdular (sözlerinde durmadılar).

(Araf 135)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Vaktâ ki onların erişecekleri bir müddete kadar kendilerinden azabı açıverdik. Onlar derhal yeminlerini bozar oldular.

(Araf 135)

Ömer Öngüt Meali:

Biz onlardan, geçinecekleri bir süreye kadar azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler.

(Araf 135)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bir süre verir, azabı üzerlerinden kaldırırdık. Sözlerinde durmaz, hemen eski hâllerine dönüverirlerdi.

(Araf 135)

Sadık Türkmen Meali:

Üzerlerinden bir süre için cezayı kaldırdığımız zaman, hemen yeminlerini/sözlerini bozmaya başladılar.

(Araf 135)

Seyyid Kutub Meali:

Fakat o azabı günün birinde dolduracakları belirli bir sürenin sonuna kadar başlarından savar- savmaz hemen sözlerinden dönüverdiler.

(Araf 135)

Suat Yıldırım Meali:

Biz, geçirecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırınca da yeminlerinden döndüler.

(Araf 135)

Süleyman Ateş Meali:

Biz onlardan, geçirecekleri bir süreye kadar azabı kaldırınca, hemen yeminlerini bozmağa başladılar.

(Araf 135)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Her afeti üzerlerinden bir süre için kaldırınca, anında sözlerinden dönüyorlardı.

(Araf 135)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Geçici bir süre üzerlerinden belayı kaldırdığımızda, sözlerinden hemen dönüyorlardı.

(Araf 135)

Şaban Piriş Meali:

Onlardan azabı, onlara ulaşacak belirli bir süreye kadar kaldırdığımız zaman; onlar verdikleri sözü o an bozuyorlardı.

(Araf 135)

Talat Koçyiğit Meali:

Ne var ki. biz onlardan, dolduracakları bir süreye kadar azabı kaldırınca, onlar, yine verdikleri sözden dönmeye başlamışlardı.

(Araf 135)

Tefhimul Kuran Meali:

Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip gideriverdik, onlar yine andlarını bozdular.

(Araf 135)

Ümit Şimşek Meali:

Erişecekleri bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdığımızda ise sözlerinden dönerlerdi.

(Araf 135)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dolduracakları bir süreye kadar kendilerinden azabı kaldırdığımızda, hemen yeminlerini bozdular.

(Araf 135)