7. Araf Suresi / 108.ayet

Ve elini koynundan çıkardı, o anda o seyredenlere bembeyaz bir el oldu!

Bknz: (26/33)(28/32)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 108 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Elini koltuğuna sokup çıkarınca bakanlar gördüler ki bembeyaz, parılparıl parlayan bir el.

(Araf 108)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Bir de) Elini (soktuğu koltuk altından) sıyırıp çıkardı, o da anında bakanlara (nurdan ışıklar saçarak) bembeyaz (görünüvermişti).

(Araf 108)

Abdullah Parlıyan Meali:

Elini koynundan çıkardı, ne görsünler bembeyaz, pırıl pırıl parlıyor.

(Araf 108)

Adem Uğur Meali:

Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.

(Araf 108)

Ahmet Hulusi Meali:

Ve (Musa) elini çekip çıkardı, birden o (el) parlayan beyaz ışık halinde göründü!

(Araf 108)

Ahmet Tekin Meali:

Mûsâ elini koynundan çıkardı. Eli bembeyaz, ışıl ışıl olmuştu. Bakanların gözünü kamaştırıyordu.*

(Araf 108)

Ahmet Varol Meali

Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.

(Araf 108)

Ali Bulaç Meali:

(Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi).

(Araf 108)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bir de elini (koynundan) çıkardı ki, ne görsünler; seyredenlere, eli bembeyaz ışık saçıyor.

(Araf 108)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve elini çekip çıkardığında, o ışıltıyı seyrettiler.

(Araf 108)

Ali Ünal Meali:

Sonra, (koynuna götürdüğü) sağ elini de sıyırıp çıkarıverdi; o da, orada bulunan herkesin hayret dolu bakışları altında bembeyaz ve parlak mı parlaktı!

(Araf 108)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Elini koynundan çıkardı, ona bakanlar için bembeyaz bir ışık saçıyordu.

(Araf 108)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Elini çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.

(Araf 108)

Bekir Sadak Meali:

(107-108) Musa, asasini yere atar atmaz apacik bir yilan oluverdi; elini cikardi, bakanlar bembeyaz oldugunu gorduler. *

(Araf 108)

Besim Atalay Meali:

Elini de çıkardı hemen, bakanlara akpak göründü Firavun ulusundan, öne gelenler dediler ki: «Bu usta bir büyücüdür!

(Araf 108)

Celal Yıldırım Meali:

Ve elini (koynuna sokup) çıkarıverdi de o, bakanlara bembeyaz (ışık saçan, pırıl pırıl) oluverdi.

(Araf 108)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve elini (koynuna sokup) çıkardı ki, bir de ne görsünler o, bakan kimseler için parlak ve ışık saçan bir el haline gelmiş!

(Araf 108)

Diyanet İşleri Eski Meali:

107,108. Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.

(Araf 108)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş.

(Araf 108)

Diyanet Vakfı Meali:

Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.  *

(Araf 108)

Edip Yüksel Meali:

Elini çıkardı, bakanlar için bembeyaz oluverdi.

(Araf 108)

Elmalılı Orjinal Meali:

ve elini sıyırdı çıkardı, ne baksın o bakanlara bembeyaz parlıyor

(Araf 108)

Elmalılı Yeni Meali:

Elini sıyırıp çıkardı, ne baksın; o seyredenlere ışık saçan bembeyaz bir el!

(Araf 108)

Erhan Aktaş Meali:

Ve elini çıkardığı zaman, eli bakanlar için bembeyaz parlayıverdi.

(Araf 108)

Gültekin Onan Meali:

(Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi).

(Araf 108)

Hakkı Yılmaz Meali:

107-108 Bunun üzerine Mûsâ, bilgi birikimini ortaya attı, o da birdenbire apaçık bir “silip süpüren” kesiliverdi. Gücünü de sıyırıp açığa koydu; artık gücü, izleyenler için mükemmel, tam kusursuzca idi.

(Araf 108)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Elini (koynundan) çekti. (Bir de ne görsün!) Bakanların (gözünü alacak kadar) bembeyaz (bir ele dönüşüvermiş).

(Araf 108)

Harun Yıldırım Meali:

Elini çıkardı, o da hemen bakanlara bembeyaz parlayıverdi.

(Araf 108)

Hasan Basri Çantay:

Elini çıkardı. Ne görsünler: O da temaşa edenlere (ışıklar saçan) bembeyaz (bir el).

(Araf 108)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve elini (koynundan) çıkardı, bir de ne görsünler, o da bakanlara bembeyaz (nûr saçan bir el)!

(Araf 108)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Elini çekip çıkardı, seyredenler için¹ bir anda bembeyaz [oldu]!

(Araf 108)

Hüseyin Atay Meali:

Ve elini çıkardı, bakanlar için bembeyaz bir şey oldu.

(Araf 108)

İbni Kesir Meali:

Elini çıkardı, ne görsün; o da bakanlara bembeyaz.

(Araf 108)

İlyas Yorulmaz Meali:

Elini koynundan çekince, bakanlar elinin bembeyaz olduğunu gördü.

(Araf 108)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve elini (göğsünden) çekip çıkardığı zaman bakanlar, onun (elinin) beyaz olduğunu (gördüler).

(Araf 108)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Musa elini kaldırınca da eli bakanların gözüne parlak göründü.

(Araf 108)

Kadri Çelik Meali:

Elini çıkardı, (bir de ne görsün) bakanlara bembeyaz (oluverdi)!

(Araf 108)

Mahmut Kısa Meali:

Ve elini koynuna sokup çıkardı; bir de ne görsünler, koynuna sokmadan önce normal olan eli, şimdi görenlere hayranlık verecek derecede ışıl ışıl, bembeyaz! Böylece Firavunun ve adamlarının, Mûsâ’nın doğru söylediğine dâir en ufak bir kuşkuları kalmadı. Fakat kibir ve ihtirâsları onları imandan alıkoydu. Bu yüzden, Mûsâ’nın dâvetini etkisiz kılmak amacıyla plânlar kurmaya başladılar:

(Araf 108)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Filvaki ardından elini koynundan çıkardı, bakanlara bembeyaz görünüverdi

(Araf 108)

Mehmet Türk Meali:

(Sonra) elini (koynundan) çıkardı. Bir de baktılar ki o da seyredenlere bembeyaz (görünüverdi.)1*

(Araf 108)

Muhammed Celal Şems Meali:

Ayrıca elini çıkardı. O da, görenlere bembeyaz göründü.

(Araf 108)

Muhammed Esed Meali:

Ve (sonra) elini yukarı kaldırdı: Oo! Bir de baktılar, bembeyaz, ışıl ışıl!

(Araf 108)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bir de elini çekip çıkardı. Birden o el, bakanların önünde bembeyaz kesildi.

(Araf 108)

Mustafa Çavdar Meali:

Ve elini koynundan çıkardı, o anda o seyredenlere bembeyaz bir el oldu!

Bknz: (26/33) - (28/32)

(Araf 108)

Mustafa Çevik Meali:

106-108 Bunun üzerine Firavun Musa’ya dedi ki: “Şu bize getirdiğin delilleri ortaya koy da, gerçekten peygamber misin görelim.” Musa da bunun ardından asasını yere bıraktı, asa birden büyük bir yılana, sonra da elini koynuna sokup çıkarınca, eli de bembeyaz bir ışık kaynağına dönüştü.

(Araf 108)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve elini çıkardı: Bir de baktılar ki, göz kamaştırıcı bir parlaklık!

(Araf 108)

Osman Okur Meali:

Ve elini (cebinden) çıkardı. Birden bire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.

(Araf 108)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve elini (cebinden) çıkardı, o hemen bakanlar için bembeyaz (bir nûr) kesildi.

(Araf 108)

Ömer Öngüt Meali:

Ve elini çıkardı. Bir de ne görsünler! O da bakanlara bembeyaz görünüyor!

(Araf 108)

Ömer Sevinçgül Meali:

Elini sıyırıp yukarı kaldırdı. Baktılar, bembeyaz parlıyor!

(Araf 108)

Sadık Türkmen Meali:

Elini çıkardı, o da ne?! Bakanlar için parlayan bembeyaz bir şey!

(Araf 108)

Seyyid Kutub Meali:

Ve elini yeninin altından çıkardı, bakanlar onun ak bir parıltı saçtığını gördüler.

(Araf 108)

Suat Yıldırım Meali:

(107-108) Bunun üzerine Musa, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş!

(Araf 108)

Süleyman Ateş Meali:

Ve elini (böğründen) çıkardı, birden o, bakanlar için, bembeyaz parlayan bir şey oldu.

(Araf 108)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Elini çıkardı, ona bakanlar için bembeyaz oluverdi.

(Araf 108)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Elini çıkardı, bembeyaz göründü.

(Araf 108)

Şaban Piriş Meali:

Elini koynuna soktu. O şimdi bakanların (gözünü kamaştıran) bembeyaz bir el idi

(Araf 108)

Talat Koçyiğit Meali:

(Bu arada Mûsâ) elini, (sokmuş olduğu cebinden) çıkarmıştı ki, o da, bakanlar için (ışıklar saçan) bembeyaz bir şey oluvermişti.

(Araf 108)

Tefhimul Kuran Meali:

(Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi) .

(Araf 108)

Ümit Şimşek Meali:

Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı.

(Araf 108)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Elini çekip çıkardı; birden o el, bakanların önünde bembeyaz kesildi.

(Araf 108)