7. Araf Suresi / 34.ayet

Her toplumun bir vadesi vardır. Vadeleri geldiğinde; o süre ne bir saat ertelenir ne de öne alınır.

Bknz: (10/49)(15/5)(16/61)(23/43)(39/42)(63/11)

Mustafa Çavdar Meali

Araf 34 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Her ümmetin başına gelecek musibete bir zaman takdir edilmiştir. Mukadder olan o zaman gelip çattı mı o musibeti ne bir an geriye atabilirler, ne bir an ileriye alabilirler.

(Araf 34)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Her ümmet için bir ecel vardır. (Her medeniyet ve devletin belli bir ömrü bulunmaktadır.) Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenip geri kalır, ne de öne alınır (tam zamanında çöküp dağılır. Adaleti uygulayan ve ilme dayanan devletler ayakta kalır, zulüm yapan ve geri kalan devletler yıkılır.)

(Araf 34)

Abdullah Parlıyan Meali:

Her toplumun, yaşayacağı belli bir süre vardır. Süresi dolunca, onların yok edilmeleri ne bir an gecikebilir, ne de öne geçebilir.

(Araf 34)

Adem Uğur Meali:

Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.

(Araf 34)

Ahmet Hulusi Meali:

Her topluluğun takdir edilmiş bir ömrü vardır... Onların ömrünün sonu geldiğinde, ne bir an ertelenebilir, ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Ahmet Tekin Meali:

Her millet, (toplum, devlet, medeniyet) için bir vade belirlenmiştir. Vadeleri dolduğu zaman, ne erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Ahmet Varol Meali

Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir saat geriye bırakabilirler ve ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Ali Bulaç Meali:

Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.)

(Araf 34)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Her ümmet için takdir edilen bir zaman (ecel) var. Müddetleri gelince bir an geri kalamazlar ve öne de geçmezler.

(Araf 34)

Ali Rıza Sefa Meali:

Her toplum için bir süre belirlenmiştir. Sonunda süreleri dolduğunda, ne bir saat ertelenirler ne de öne alınırlar.

(Araf 34)

Ali Ünal Meali:

Bilin ki, her ümmet için takdir edilmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiğinde, onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.

(Araf 34)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve her toplumun belli bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman, bir an bile ne gecikirler ne de öne geçebilirler.

(Araf 34)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince, ne bir an geri kalırlar ne de bir an öne gelebilirler.

(Araf 34)

Bekir Sadak Meali:

Her ummet icin belirli bir sure vardir; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de one gecebilirler.

(Araf 34)

Besim Atalay Meali:

Her bir ümmetin, bir sonucu vardır, günleri geldiğinde ne bir saat gecikirler, ne de öne geçirilir

(Araf 34)

Celal Yıldırım Meali:

Her ümmetin (her milletin) son bulması için belirlenmiş bir vakti vardır, o gelince ne bir an geri kalırlar, ne de ileri geçerler.

(Araf 34)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve her toplum için bir vade belirlenmiştir. Öyle ki, vadeleri dolduğunda ne bir an geri kalabilirler ne de bir an öne geçebilirler.*

(Araf 34)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de öne geçebilirler.

(Araf 34)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.

(Araf 34)

Diyanet Vakfı Meali:

Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.  *

(Araf 34)

Edip Yüksel Meali:

Her bir toplumun bir süresi vardır. Süreleri gelince ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Elmalılı Orjinal Meali:

Her ümmet için bir müddet mukadder, müddetleri gelince bir lahza geri de kalmazlar, öne de geçemezler

(Araf 34)

Elmalılı Yeni Meali:

Her milletin bir sonu vardır ve o son gelince bir an geri de kalmazlar öne de geçemezler.

(Araf 34)

Erhan Aktaş Meali:

Her ümmetin[1] bir eceli[2] vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir saat ertelenir ne de bir saat öne alınır.

1)Toplumun.
2)Süresi, her ümmete tanınmış süre.

(Araf 34)

Gültekin Onan Meali:

Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler [tam zamanında çökerler].

(Araf 34)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve her önderli toplum için bir süre sonu vardır. Onun için süre sonları geldiğinde, ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir saat/bir an onun gerisinde kalır ne de önüne geçebilirler.

(Araf 34)

Harun Yıldırım Meali:

Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir an ertelenirler ne de öne alınırlar.

(Araf 34)

Hasan Basri Çantay:

Her ümmetin (mukadder) bir eceli vardır. Binaen'aleyh o müddetleri gelince bir saat ne geri bırakabilirler, ne öne alabilirler.

(Araf 34)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve her ümmetin (büyük-küçük her topluluğun) bir eceli vardır.(2) Artık ecelleri geldiği zaman, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler!*

(Araf 34)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Her bir topluluk için bir süre sonu vardır. Artık, süre sonları gelince bir saat olarak ertelemeyi isteyemezler ve öne almayı isteyemezler.

(Araf 34)

Hüseyin Atay Meali:

Her millet için bir süre vardır. Süreleri geldiği zaman, bir an geri bırakılmaz ve öne de alınmazlar.

(Araf 34)

İbni Kesir Meali:

Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince; ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gidebilirler.

(Araf 34)

İlyas Yorulmaz Meali:

Her toplum (ümmet) için bir zaman belirlenmiştir. Zamanları dolduğunda, ne bir saat geri, nede bir saat ileri alınır.

(Araf 34)

İskender Ali Mihr Meali:

Bütün ümmetler için bir ecel (süre, zaman dilimi, müddet) vardır. Onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat ileri, ne bir saat geri alınmaz

(Araf 34)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Her ulus için bir son vardır. Onun için bu son gelince, bu ne bir göz kırpması kadar geciktirilir, ne de öne alınır.

(Araf 34)

Kadri Çelik Meali:

Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca (artık ondan) ne bir saat gecikebilir, ne de öne geçebilirler.

(Araf 34)

Mahmut Kısa Meali:

Her toplumun ilâhî-toplumsal yasalara göre belirlenmiş bir hayat süresi, yani bir eceli vardır. O ecelleri gelip çattı mı, ölüm vaktini ne bir an geciktirebilir, ne de öne alabilirler. Şu hâlde:

(Araf 34)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Filvaki her ümmet için beli bir ecel takdir edilmiştir. Zaman-ı mukadder Ayan beyan olunca ne bir saat ertelenir ne de bir saat öne alınabilir.

(Araf 34)

Mehmet Türk Meali:

Her ümmet için verilen bir süre vardır. Süreleri dolunca onlar (o süreyi) bir an bile kısaltamadıkları gibi, uzatamazlar da.1*

(Araf 34)

Muhammed Celal Şems Meali:

Her ümmet için belli bir süre tayin edilmiştir. (Sona erme) zamanları gelince, ne bir an gecikebilirler, ne (de) bir an ileri gidebilirler.

(Araf 34)

Muhammed Esed Meali:

Ve her toplum için bir vade belirlenmiştir: Öyle ki, vadeleri dolduğunda onu bir tek an olsun, ne geciktirebilirler ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Her toplum için belirlenmiş bir süre vardır. Süreleri dolunca ne bir saat ileri giderler ne de geri kalırlar.

(Araf 34)

Mustafa Çavdar Meali:

Her toplumun bir vadesi vardır. Vadeleri geldiğinde; o süre ne bir saat ertelenir ne de öne alınır.

Bknz: (10/49) - (15/5) - (16/61) - (23/43) - (39/42) - (63/11)

(Araf 34)

Mustafa Çevik Meali:

Allah her toplum için bir vade belirlemiştir. Şartlar oluşup da vadeleri dolun ca onu ne bir an geciktirebilirler ne de bir an öne alabilirler.

(Araf 34)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Her toplumun bir vadesi vardır: Vadeleri dolduğu vakit, onu bir an ne erteleyebilirler ve ne öne alabilirler.

(Araf 34)

Osman Okur Meali:

Her ümmetin bir eceli (belirlenmiş bir süresi) vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.

(Araf 34)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Her ümmet için bir ecel vardır. Artık onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri bırakabilirler, ve ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Ömer Öngüt Meali:

Her ümmetin belirli bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne öne geçebilirler.

(Araf 34)

Ömer Sevinçgül Meali:

Her topluluk için bir yaşama süresi belirlenmiştir. Bu süre dolunca, ecellerini ne bir an geri bırakabilirler, ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Sadık Türkmen Meali:

(Suçlu) her toplumun bir sonu/bir süresi vardır. Sonları/süreleri geldiği zaman; ne bir an geri kalırlar, ne de bir an ileri gidebilirler.

(Araf 34)

Seyyid Kutub Meali:

Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve ne de bir an öne alabilirler.

(Araf 34)

Suat Yıldırım Meali:

Her ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır. Vadeleri gelince ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an öne alabilirler.

(Araf 34)

Süleyman Ateş Meali:

Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince (onlar), ne bir an geri kalırlar, ne de öne geçerler, (tam vaktinde batıp giderler).

(Araf 34)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Her toplumun (ümmet) bir eceli vardır. Ecelleri gelince onu ne erteleyebilirler, ne de ecelleri gelmeden onun öne alınmasını sağlayabilirler[1].

1)  Benzeşik (müteşabih ayetler) Araf 7/34, Hicr 15/5, Yunus 19/49, Nahl 16/61, Müminun 23/43

(Araf 34)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Her toplumun belirli bir süresi vardır, bu süreyi ne uzatabilirler, ne de kısaltabilirler.

(Araf 34)

Şaban Piriş Meali:

Her toplumun bir sonu vardır. Sonları geldiğinde; ne bir süre ertelenebilir ne de öne alınabilir.

(Araf 34)

Talat Koçyiğit Meali:

Her milletin bir eceli vardır; buna göre, ecelleri geldiği zaman, ne bir saat geri kalırlar, ne de öne geçerler.

(Araf 34)

Tefhimul Kuran Meali:

Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler) .

(Araf 34)

Ümit Şimşek Meali:

Her milletin bir eceli vardır. Vadeleri eriştiğinde onu ne bir an erteleyebilir, ne de öne alabilirler.

(Araf 34)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Süreleri dolunca ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçerler.

(Araf 34)