2. Bakara Suresi / 180.ayet

Sizden birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakmışsa; anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyeti yerine getirmek sorumlu davrananlara bir borçtur.

Bknz: (4/7)»(4/12)(5/106)

Mustafa Çavdar Meali

Bakara 180 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Biriniz ölürken kendisinden sonra bir hayır bırakacaksa anasına, babasına ve yakınlarına, örfe uyarak vasiyette bulunmalı. Bu, sakınanlara bir haktır, bir borçtur.

(Bakara 180)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır(lı mal ve diğer imkânlar) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya (ve alâkalı olanlara) bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı ama sonra hükmü kaldırıldı).

(Bakara 180)

Abdullah Parlıyan Meali:

Herhangi birinize ölüm yaklaştığında, eğer arkasında yeterli bir servet bırakıyorsa; ana, baba ve diğer yakın akrabalarına uygun şekilde vasiyette bulunmak size farz kılındı. Bu, hayat proğramını Allah'ın kitabıyla belirleyenler için bir yükümlülüktür.

(Bakara 180)

Adem Uğur Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.

(Bakara 180)

Ahmet Hulusi Meali:

Birinize ölüm yaklaştığında eğer bir hayır (miras - mal) bırakacaksa, ana-babası veya akrabaları için vasiyet etsin. Bu korunmak isteyenler için bir haktır!

(Bakara 180)

Ahmet Tekin Meali:

Ölüm hastalığı anında, bırakabileceği malı, serveti olanlarınıza, Kur'ân'ın ve sünnetin hükümlerine göre, meşrû, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun bir şekilde anaya, babaya, akrabalara vasiyet yapması farz kılındı. Bu vasiyetleri icra etmek, yerine getirmek de, Allah'a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü'minlerin üzerine düşen bir sorumluluktur.*

(Bakara 180)

Ahmet Varol Meali

Sizden birine ölüm geldiğinde arkasında bir varlık bırakırsa, anne, babaya ve yakınlara iyilik üzere vasiyette bulunmak üzerinize farz kılındı. Bu, takva sahiplerinin üzerine bir haktır. [36]*

(Bakara 180)

Ali Bulaç Meali:

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı).

(Bakara 180)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Sizden birinize ölüm alâmetleri belirdiği zaman, eğer geriye mal bırakacaksa, babasına, anasına ve akrabasına malının üçte birinden çok olmıyacak şekilde vasiyyet etmek farz kılındı. Bu vasiyyet, ebeveyn ve akrabasını mahrum etmemek için takva sahiplerine hak oldu. (Bu âyeti kerimenin hükmü, daha ileride gelecek olan Nisa sûresindeki miras âyeti ile kaldırılmış, nesh edilmiştir.)

(Bakara 180)

Ali Rıza Sefa Meali:

Birinize ölüm geldiğinde, arkasında bir iyilik bırakacaksa, annebabaya ve akrabalara, uygun bir son istekte bulunması, sorumluluk bilinci taşıyanların üzerine bir yükümlülüktür.

(Bakara 180)

Ali Ünal Meali:

İçinizden birine artık ölümün gelmekte olduğu anlaşılır da, o kişi arkada (çok sayılabilecek) bir mal bırakıyorsa, ebeveyni ve en yakın akrabası için uygun ve meşrû tarzda vasiyette bulunması üzerinize farz kılındı. Bu vasiyeti yapmak ve arkada kalanların onu yerine getirmesi, takva en önemli hususiyeti olan gerçek mü’minler için bir vazifedir.

(Bakara 180)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ölüm birinize geldiğinde, eğer malı varsa, ana babasına, akrabalarına örfe göre bir vasiyet yapması, size farz kılındı. Bu, kendini koruyanlar üzerine bir hak ve görevdir. (Vasiyet imkânı olmadan, öldürülme gibi sebeplerle kişi ölürse, malı miras kanununa göre dağıtılır. Yoksa özel vasiyet, Allah’ın bir emridir… Malın üçte birini geçmemek şartıyla…)

(Bakara 180)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek sakınanlar üzerine bir borçtur.

(Bakara 180)

Bekir Sadak Meali:

Birinize olum geldigi zaman, eger mal birakiyorsa, ana babaya, yakinlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah'a karsi gelmekten sakinanlara bir borc olarak size farz kilindi.

(Bakara 180)

Besim Atalay Meali:

İçinizden birine ölüm yaklaştığında, bir mal bırakırsa, görenekçe belirtin, anaya, babaya, hısımlara vasiyet kılmak, sakınçlara hak olarak, farzoldu

(Bakara 180)

Celal Yıldırım Meali:

Birinize ölüm geldiğinde, bir hayr (çokça mal) bırakacaksa, ana - babaya, yakınlara uygun ve meşru' bir biçimde vasiyette bulunması, —Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlara yerine getirilmesi bir hak olmak üzere— size farz kılındı.

(Bakara 180)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Herhangi birinize ölüm yaklaştığında eğer geride bir servet bırakıyorsa anaya, babaya ve yakın akrabalara geleneklere uygun biçimde vasiyette bulunması, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar üzerine bir borçtur. *

(Bakara 180)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer mal bırakıyorsa, ana babaya, yakınlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir borç olarak size farz kılındı.

(Bakara 180)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı.

(Bakara 180)

Diyanet Vakfı Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.*

(Bakara 180)

Edip Yüksel Meali:

Sizden birine ölüm yaklaştığında, bir mal bırakacaksa anaya babaya, yakınlara, uygun bir biçimde vasiyet etmesi farz kılındı. Bu, erdemliler için bir görevdir.

(Bakara 180)

Elmalılı Orjinal Meali:

Birinize ölüm geldiği vakit bir hayır -bir mal- bırakacaksa, babası ve anası ve en yakın akrıbası için meşru bir surette vasıyyet etmek müttekiler üzerine icrası vacib bir hak olarak üzerinize yazıldı

(Bakara 180)

Elmalılı Yeni Meali:

Birinize ölüm geldiği vakit, bir mal bırakacaksa, babası, annesi ve en yakın akrabası için meşru bir biçimde vasiyette bulunması, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar üzerine yapılması gerekli bir hak olarak üzerinize yazıldı.

(Bakara 180)

Erhan Aktaş Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman; eğer geride bir hayır[1] bırakıyorsa, anneye, babaya, yakın akrabaya örfe uygun bir şekilde vasiyette bulunmak, muttakilerin[2] üzerine bir hak olarak yazıldı.[3]

1)Mal, mülk, varlık.
2)Takva sahibi olanların; Allah'ın buyruklarına içtenlikle uyarak, o buyruklarla kötü ve zararlı şeylere karşı kendisini korumaya/güvenceye alanların.
3)Farz kılındı.

(Bakara 180)

Gültekin Onan Meali:

Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması - Tanrı'ya karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak - size yazıldı.

(Bakara 180)

Hakkı Yılmaz Meali:

Sizden birinize ölüm hazır olduğu vakit, eğer bir hayır/mal bıraktıysa, Allah'ın koruması altına girmiş kişiler üzerine bir hak olarak, babası-anası ve en yakın akrabası için, örfe uygun; herkesçe kabul gören bir şekilde vasiyet etmek zorunlu görev kılındı.

(Bakara 180)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Sizden birine ölüm yaklaşır ve geriye bırakacağı bir malı/serveti varsa, ebeveyne ve yakın akrabaya örfe uygun/münasip bir vasiyet bırakması farz kılındı. Bu, takva sahipleri üzerine bir haktır.

(Bakara 180)

Harun Yıldırım Meali:

Sizden birine ölüm gelip çattığı zaman, eğer bir hayır bırakacaksa, anaya, babaya ve akrabalara örfe uygun bir şekilde vasiyet etmek, muttakiler üzerine bir hak olarak size yazıldı.

(Bakara 180)

Hasan Basri Çantay:

Sizden birinize ölüm gelib çatdığı vakit eğer mal bırakacaksa anaya, babaya, yakın akrabaya meşru' bir suretde vasıyyetde bulunmak takvaa sahihleri üzerinde bir hak olarak farzedildi.

(Bakara 180)

Hayrat Neşriyat Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (bir mal) bırakacaksa, ana-babaya ve akrabâlara meşrû' bir sûrette vasiyet etmek, takvâ sâhiblerine bir borç olarak üzerinize farz kılındı!(4)*

(Bakara 180)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Birinize ölüm geldiği zaman eğer bir hayır bıraktı ise meydana getirenler [anne ve baba] ve akrabalar için tanınan iyilikle [uygun bir biçimde] vasiyet etmek -korunup sakınanlara (mutakilere) bir Hak olarak- size yazıldı.

(Bakara 180)

Hüseyin Atay Meali:

Sizden birine ölüm geldiği zaman, eğer bir servet bırakıyorsa, ana babaya, en yakınlara uygun bir tarzda vasiyet etmesi, saygılı olan sizlere gerçek olarak yazıldı.

(Bakara 180)

İbni Kesir Meali:

Sizden birinize ölüm geldiği zaman; eğer bir hayır bırakacaksa; anaya, babaya, yakın akrabaya, ma'ruf şekilde vasiyette bulunması farz kılındı. Bu, takva sahibleri üzerinde bir haktır.

(Bakara 180)

İlyas Yorulmaz Meali:

Sizden birisine ölüm geldiğinde, geride bıraktığı mal varlığı varsa, ana babaya ve akrabaya, örflere (mevcut uygulamalara) göre vasiyet etmesi farz kılındı, vasiyet etmek Allah dan sakınanlar üzerine de zorunlu bir haktır.

(Bakara 180)

İskender Ali Mihr Meali:

Sizden birinize ölüm geldiği zaman eğer bir hayır (mal v.s) bırakırsa, anne-babaya ve yakınlarına (akrabalarına) marufla (örf ve adete uygun olarak) vasiyet etmek, siz muttekilerin (takva sahiplerinin) üzerine (yerine getirilmesi gereken) bir hakk (bir borç) olarak farz kılındı.

(Bakara 180)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İçinizden biri ölüm döşeğine düşünce eğer mal bırakıyorsa bunu anasına, babasına, yakınlarına töreye uygun olarak vasiyet etmesi boynunun borcudur. Bu, sakınanlar için bir ödevdir.

(Bakara 180)

Kadri Çelik Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakıyorsa, anaya babaya ve yakınlara, uygun bir tarzda vasiyet etmesi, takva sahiplerine bir hak olarak size de yazıldı.

(Bakara 180)

Mahmut Kısa Meali:

İçinizden birine ölüm yaklaştığında, eğer geride bırakacağı kayda değer miktarda malı varsa ve bırakacağı mirasın âdil olarak paylaştırılamayacağından endişe ediyorsa, ana babaya ve diğer yakın akrabalara uygun biçimde vasiyet etmeniz ve bunun için gerekli önlemleri almanız, size farz kılınmıştır. Bu, haksızlık etmekten özenle sakınıp korunanlar için, mutlaka yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Daha sonra inen miras ayetleriyle (4. Nisâ: 11,12) buradaki vasiyet zorunluluğu kaldırılmış ve vasiyetin kapsamı daraltılmıştır. Allah’ın Elçisi’nin uygulamalarında da görüleceği üzere, vasiyetin iki şartı vardır: 1. Vasiyet edilen miktar, mirasın üçte birini aşmamalıdır. 2. Mirastan pay alan akrabalar için vasiyet yapılamaz. Bununla birlikte, mirasın adil bir şekilde taksim edilmeme ihtimali ortaya çıkarsa, yine bu ayet (2. Bakara: 180) devreye girer ve yakın akrabaya vasiyet etmek farz olur.

(Bakara 180)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ayrılma vakti, ölüm birinize gelip yaklaştığında, geride bir mal bırakırsa eğer, Kalan maldan anaya, babaya ve yakınlarına örfe uygun vasiyet farz kılınmıştır. Allah'a karşı gelmekten sakınan takva sahipleri için belirlenen bir yükümlülüktür.

(Bakara 180)

Mehmet Türk Meali:

İçinizden biri ölmek üzereyken eğer geride mal bırakmışsa anaya, babaya ve yakın akrabalara uygun bir biçimde (adaletlice) vasiyette1 bulunması Allah’tan hakkıyla sakınanlar üzerine farz kılınmıştır.2*

(Bakara 180)

Muhammed Celal Şems Meali:

Birinize ölüm geldiğinde, eğer o, çok mal bırakıyorsa, onun ana, baba ve akrabalarına (uygun) bir vasiyette bulunması şarttır. Bu, takva sahiplerinin üzerine bir hak olarak farz kılınmıştır.

(Bakara 180)

Muhammed Esed Meali:

Herhangi birinize ölüm yaklaştığında, eğer arkasında yeterli bir servet bırakıyorsa, ebeveynine ve (diğer) yakın akrabalarına uygun şekilde vasiyette bulunmak size farz kılındı: Bu, Allah'a karşı sorumluluk bilincini duyanlar için bir yükümlülüktür.

(Bakara 180)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İçinizden birine ölüm yaklaştığında, sakınanlar için bir görev olarak onun üzerine yazıldı ki, eğer bir mal bırakacaksa; onu, ana baba ve yakınlarına, uygun bir biçimde vasiyet etsin.

(Bakara 180)

Mustafa Çavdar Meali:

Sizden birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakmışsa; anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyeti yerine getirmek sorumlu davrananlara bir borçtur.

Bknz: (4/7)»(4/12) - (5/106)

(Bakara 180)

Mustafa Çevik Meali:

180-181 Ey mü’minler! Sizden biriniz ölüm döşeğine düşerse ve geride bıraktığı bir malı da varsa, ana babasına ve akrabalarına, örfe uygun vasiyette bulunması ona farz kılınmıştır. Bu, Allah’a itaatsizlikten kaçınanlar ve hak-hukuk gözetenler için bir yükümlülüktür. Her kim de bu vasiyeti öğrendikten sonra değiştirirse, günahı değiştiren kimsenin üzerinedir. Şüphesiz Allah söylenen her sözü işitir, her şeyin tek doğru olanını bilir.

(Bakara 180)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Herhangi birinize ölüm yaklaştığında eğer geriye bir değer bırakıyorsa, münasip bir biçimde anne-babaya ve yakın akrabaya vasiyet etmek size farz kılındı. Bu, Allah'a karşı sorumluluk duyanların uymaları gereken bir hakikattir.

(Bakara 180)

Osman Okur Meali:

Herhangi birinize ölüm yaklaştığında eğer geride bir hayr (herhangi birşey) bırakıyorsa anaya, babaya ve yakın akrabalara geleneklere uygun biçimde vasiyette bulunması, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar üzerine bir borçtur.

(Bakara 180)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Birinize ölüm yaklaştığı zaman eğer fazla bir mal terkedecekse anasına, babasına ve en yakınlarına mâruf veçhile vasiyette bulunması farz kılınmıştır. Bu muttakîler üzerine terettüp eden bir vecibedir.

(Bakara 180)

Ömer Öngüt Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer geriye bir hayır (mal) bırakacak olursa, anaya, babaya ve yakın akrabaya usulüne uygun bir şekilde vasiyette bulunmak takvâ sahipleri üzerine bir hak olarak yazıldı.

(Bakara 180)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sizden birinizin ölüm zamanı yaklaştığında geriye mal bırakıyorsa, ana babaya, yakınlara, uygun bir biçimde vasiyet etmesi, içtenlikle inanıp kötülüklerden sakınanlara bir borç olarak farz kılınmıştır.

(Bakara 180)

Sadık Türkmen Meali:

SİZDEN BİRİNİZE ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa; anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda o vasiyette bulunması;-Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olaraksize farz kılındı.

(Bakara 180)

Seyyid Kutub Meali:

İçinizden biri ölmek üzereyken eğer geride mal (hayır) bırakıyorsa anaya, babaya ve yakın akrabalara geleneklere uygun biçimde vasiyyette bulunması, Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur.

(Bakara 180)

Suat Yıldırım Meali:

Sizden öleceğini hisseden herhangi biriniz, geriye mal bırakacaksa; Annesi, babası ve akrabaları için, münasip bir tarzda vasiyet etmesi size farz kılındı. Bu, haksızlık yapmaktan korunan takvalılar üzerine borçtur.

(Bakara 180)

Süleyman Ateş Meali:

Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakacaksa, anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyyet etmek, korunanlar üzerine bir borçtur.

(Bakara 180)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Birinize ölüm gelir de geriye mal bırakmış olursa, onu, anası, babası ve en yakınları arasında belirlenmiş paylara göre bölüştürmek,[1] içinizden Allah'tan çekinerek kendini koruyanlar üzerine farz kılınmıştır.

1)Paylara göre bölüştürme görevi" diye tercüme ettiğimiz kelime "الْوَصِيَّةُ = el-vasiyyeh/o vasiyet"tir. Vasiyet birine bir görev yüklemektir. (Lisan). el-vasiyyeh'deki "el" takısı muzafun ileyhten ıvazdır; vassiyet'üt-taksim = paylaştırma görevi, anlamındadır. Bu görev, ilgili ayetlerdeki ölçülere göre mirası paylaştırma görevidir. 

(Bakara 180)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Birinin ölümü yaklaştığında, eğer mal bırakıyorsa, ana babasına ve yakınlarına uygun bir biçimde vasiyette bulunması farz kılındı. Bu, Allah'ın azabından korunmak isteyenler için bir yükümlülüktür.

(Bakara 180)

Şaban Piriş Meali:

Sizden birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir mal bırakacaksa; anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek, muttakiler üzerine bir borç olarak yazıldı.

(Bakara 180)

Talat Koçyiğit Meali:

İçinizden birine ölüm yaklaştığında, eğer mal bırakacaksa, Allah'tan sakınanlara bir hak olmak üzere, anaya, babaya ve akrabaya, bilinen bir şekilde vasiyette bulunması, üzerinize farz kılındı.

(Bakara 180)

Tefhimul Kuran Meali:

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı) .

(Bakara 180)

Ümit Şimşek Meali:

Sizden birisine ölüm yaklaştığında, eğer ardında mal bırakacaksa, vasiyet etmek farz kılındı. Bu vasiyetin anne ve baba ile akrabaya uygun şekilde yapılması gerekir. Bu, takvâ sahipleri üzerine bir borçtur.(85)*

(Bakara 180)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İçinizden birine ölüm geldiğinde, eğer bir hayır bırakacaksa, üzerinize yazılan şudur: Ana-babaya, akrabaya, örfe uygun vasiyette bulunmak. Takva sahipleri üstüne bir hak olarak...

(Bakara 180)