6. Enam Suresi / 112.ayet

Onlar birbirlerine insanları aldatmak için akıl çelici birtakım yaldızlı sözler fısıldamalarından dolayı görünür görünmez şeytanlar, her nebiye düşman oldular. Gerçi Rabbin seçme hakkı vermeseydi onu da yapamazlardı ya. Öyleyse onlardan ve uyduruk dinlerinden uzak dur!

Bknz: (4/60)(4/120)(14/12)(14/22)(16/63)(27/24)(47/24)»(47/25)

Mustafa Çavdar Meali

Enam 112 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

İşte biz, böylece her peygambere insan ve cin Şeytanlarını düşman ettik; bazısı, bazısına yaldızlı sözler söyleyerek aldatır. Rabbin dileseydi yapamazlardı bunu, onları da bırak, iftiralarını da.

(Enam 112)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Böylece bütün Nebilere (ve Hakk dava elçilerine), insan ve cinn şeytanlarından düşmanlar kıldık. Onlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler fısıldaşırlar. (Hakka davetçilerin yakın çevresindeki bazı şeytani ekipler, sanki birbirlerine güveniyormuş tavrıyla sahte iltifatlar yağdırırlar.) Rabbin dileseydi (izin vermeseydi, elbette) bunu yapamazlardı. Öyleyse onları (Hakk davaya sızmış insan suretli şeytanları) yalan olarak uydurmakta oldukları iftiralarıyla baş başa bırak. (Seyret ki sonları nasıl olacaktır!)

(Enam 112)

Abdullah Parlıyan Meali:

Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; bunlar birbirlerini aldatmak için zihin çelmeyi amaçlayan, yaldızlı parlak sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onlar bunu yapamazlardı. Bırak onları düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar.

(Enam 112)

Adem Uğur Meali:

Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

(Enam 112)

Ahmet Hulusi Meali:

Böylece her Nebiye (ölümsüz sonsuz gelecek yaşam habercisine) insan şeytanlarını (kendini beden kabul edip yalnızca bedenin zevkleri için yaşayanları) ve cin şeytanlarını düşman kıldık... Onlardan bazısı bazısına, aldatmak için yaldızlı söz vahyeder! Eğer Rabbin dileseydi onu yapmazlardı... Artık bırak onları iftiraları ile baş başa!

(Enam 112)

Ahmet Tekin Meali:

Ey peygamber, senin karşına kıyasıya mücadele eden düşmanlar çıkardığımız gibi, biz her peygambere insanların ve cinlerin şeytanlarını, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlarını düşman haline getirdik. Bunlar, birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözlerle vesvese verirler. Eğer Rabbinin sünneti düzeninin yasaları içinde iradesinin tecellisine uygun olsaydı onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.*

(Enam 112)

Ahmet Varol Meali

Bu şekilde her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman ettik. Onlar aldatmak için, birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Sen onları uydurduklarıyla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Ali Bulaç Meali:

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Böylece biz her Peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. O şeytanlar, aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde, onları, uydurmakta oldukları yalanlarıyla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve işte böylece, insan ve cin şeytanlarını her peygambere düşmanlar yaptık. Aldatmak için, birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Oysa Efendin dileseydi, bunu yapamazlardı. Artık, onlara ve karalamalarına aldırış etme.

(Enam 112)

Ali Ünal Meali:

İşte, (tekvinî kanunlarımız çerçevesinde) her peygamberin karşısında insan ve cin şeytanlarından oluşan bir düşman şebeke var etmişizdir: birbirlerine tamamen aldanıştan ibaret yaldızlı sözler fısıldayıp telkinde bulunurlar –Eğer Rabbin dilemiş olsaydı, böyle yapmazlardı. (O’nun meşietine teslim ol, çünkü bu işin yolu budur). Bu bakımdan, onları düzmekte oldukları yalanlarla başbaşa bırak!

(Enam 112)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve böylece her peygambere, cin ve insan şeytanlarını düşman kıldık. (İnsanları) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi, onlar bunu yapamazdı. Artık onları ve iftiralarını kaale alma.

(Enam 112)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onu da yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.

(Enam 112)

Bekir Sadak Meali:

(112-113) Aldatmak icin birbirlerine cazip sozler fisildayan cin ve insan seytanlarini her peygambere dusman yaptik. Bu seytanlar ahirete inanmayanlarin kalblerinin o sozlere yonelmesi, ondan hosnut olmasi ve kendilerinin isledikleri suclari islemeleri icin böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile başbaşa bırak.

(Enam 112)

Besim Atalay Meali:

Böylece, her peygambere insanların, cinlerin şeytanlarını düşman kılmışız, birbirin aldatmakçin, yaldızlı sözler fısıldıyorlar, eğer Tanrı dileseydi, bunu yapamazlardı, imdi bırak onları iftira etsinler

(Enam 112)

Celal Yıldırım Meali:

İşte bunun gibi her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; onlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Onları da, iftira edip durdukları şeyleri de (başbaşa) bırak.

(Enam 112)

Cemal Külünkoğlu Meali:

İşte böylece biz, her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi (onlar da inat etmeseydi) bunu yapmazlardı. Öyleyse onları uydurdukları iftiralarıyla baş başa bırak.

(Enam 112)

Diyanet İşleri Eski Meali:

112,113. Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hoşnut olması ve kendilerinin işledikleri suçları işlemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile başbaşa bırak;

(Enam 112)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.

(Enam 112)

Diyanet Vakfı Meali:

Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

(Enam 112)

Edip Yüksel Meali:

Böylece, her peygambere insanlardan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahyederler. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma.

(Enam 112)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve böyle biz her peygambere ins-ü cinn şeytanlarını düşman kılmışızdır, bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını telkın eder dururlar, eğer rabbın dilese idi bunu yapmazlardı, o halde bırak şunları uydurdukları hurafat ile haşrolsunlar

(Enam 112)

Elmalılı Yeni Meali:

Böylece Biz, her peygambere insanların ve cinlerin şeytanlarını düşman etmişizdir; bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi bunları yapmazlardı. O halde onları iftiraları ile başbaşa bırak!

(Enam 112)

Erhan Aktaş Meali:

Böylece her nebiye ins[1] ve cinn şeytanları düşman yaptık. Onların kimileri kimilerine aldatıcı yaldızlı sözler vahyederler.[2] Eğer Rabb'in dileseydi bunu yapamazlardı. Onları iftiralarıyla baş başa bırak.

1)Yerli- yabancı, tanıdık- tanımadık, bilinen- bilinmeyen kimseler.
2)Fısıldarlar.

(Enam 112)

Gültekin Onan Meali:

Böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yap(a)mazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Hakkı Yılmaz Meali:

(112,113) Böylece Biz, her peygamber için gizli-açık şeytanlarını düşman yaptık: Ki dünya malına aldanmaktan dolayı, âhirete inanmayan kimselerin kalpleri ona kansın, ondan hoşnut olsun ve yapmakta olduklarını yapsınlar diye bunların bazısı bazısına sözün süslüsünü gizlice telkinde bulunur/fısıldar. –Ve şâyet Rabbin dileseydi onu yapmazlardı. Öyleyse onları ve uydurdukları şeyleri bırak!–

(Enam 112)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Böylece her peygambere insanların ve cinlerin şeytan olanlarını düşmanlar kıldık. Bazısı diğer bir kısmını aldatmak için sözün yaldızlısını vahyeder/fısıldar. Şayet Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. (Öyleyse) onları uydurdukları iftiralarıyla baş başa bırak.

(Enam 112)

Harun Yıldırım Meali:

Biz böylece her nebiye insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onlardan kimisi kimini aldatmak için yaldızlı sözler fısıldar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık sen de onları iftiraları ile başbaşa bırak.

(Enam 112)

Hasan Basri Çantay:

Biz, (sana yapdığımız gibi) her peygambere de insan ve cin şeytanlarını böylece düşman yapdık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için, yaldızlı bir takım söz (ler ve vesveseler) telkıyn eder. Eğer Rabbin dileseydi bunu (bu telkıyni) yapmazlardı. Öyle ise onları düzmekde oldukları yalanlarıyla beraber (baş başa) bırak.

(Enam 112)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; (bunlar)aldatmak için birbirlerine (bâtıl) sözün yaldızlısını fısıldarlar. Hâlbuki Rabbin dileseydi onu(aslâ) yapamazlardı; öyleyse onları ve uydurmakta oldukları şeyleri bırak!

(Enam 112)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İşte bunun gibi, insanın ve cinin şeytanlarının¹, aldatıcılar olarak sözün yaldızını birbirlerine vahiy ederlerken, her bir nebi için birer² düşman [olduklarına] hüküm ettik³. RAB'bin [zorlamayı] tercih etseydi onu yapmazlardı. Artık onları uydurmalarıyla birlikte bırak.

(Enam 112)

Hüseyin Atay Meali:

Böylece, aldatmak için birbirine yaldızlı sözler fısıldayan cinlerin ve insanların şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Rabbin dilemiş olsaydı, bunu yapamazlardı. Öyle ise, onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

(Enam 112)

İbni Kesir Meali:

İşte böylece Biz, her peygambere insan ve cinn şeytanlarını düşman yaptık. Onlardan kimi, kimini aldatmak için cazip sözler fısıldarlar. Eğer Rabbın dileseydi; bunu yapamazlardı. Öyleyse onları iftiraları ile başbaşa bırak.

(Enam 112)

İlyas Yorulmaz Meali:

Böylece biz her peygamber için bilinen ve bilinmeyen, doğruya karşı çıkanları (şeytanları) düşmanlar yaptık. Kendilerini aldatmak için, süslü sözlerle birbirleriyle fısıltılaşıyorlar. Rabbin dileseydi bunları yapamazlardı.O halde onları uydurdukları ila baş başa bırak.

(Enam 112)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve böylece peygamberlerin hepsine, insan ve cin şeytanları düşman kıldık. Onlar, birbirlerine aldatarak güzel (süslü) sözler vahyederler (fısıldarlar). Ve eğer Rabbin dileseydi, onu yapamazlardı. Artık onları ve iftira ettikleri şeyleri terket (bırak).

(Enam 112)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Böylece Biz her peygambere insanlar, cinler arasından şeytanları düşman kıldık. Onlar da kurumlanmak için biribirlerine yaldızlı sözler gönderirler. Eğer Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları da, uydurduklarıyla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Kadri Çelik Meali:

Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar) Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak.

(Enam 112)

Mahmut Kısa Meali:

İşte böylece Biz, hem insanlar, hem de cinler arasından azgın kâfirleri, yani şeytanları, gelmiş geçmiş bütün Peygamberlerin ve onların izleyicilerinin can düşmanı yaptık! Bu şeytanlar, hakîkati tersyüz ederek insanları aldatmak amacıyla, birbirlerine gerçekte zararlı olduğu hâlde, görünüşte son derece çekici ve baştan çıkarıcı olan yaldızlı sözler ve şeytânî fikirler ilham ederler. Gerçi Rabb’in dileseydi, irâdelerini ellerinden alırdı ve bunların hiçbirini yapamazlardı. Fakat Allah, imtihân hikmeti gereğince onlara biraz mühlet veriyor. Demek ki Allah, onları zorla imana getirmeyi dilememiş ve özgür irâdeleriyle hakîkate teslim olmadıkları sürece onları imana lâyık görmemiştir!O hâlde, ey Müslüman, onları imana getireceğim diye kendini yiyip bitirme; bırak onları, uydurdukları saçma gelenek ve hurâfeleri ile baş başa kalsınlar! Sen, bu çağrıya kulak verecek tertemiz gönüllere ulaşıncaya dek, bıkıp usanmadan tebliğine devam et! Peki, bu şeytanlar ne amaçla birbirlerine yaldızlı sözler ilham eder?

(Enam 112)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ayrıca her peygamberlere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık Mübalağalı, yaldızlı sözler fısıldayarak bazısı bazılarını aldatır. Eğer Rabbin dileseydi, bunları yapamazlardı. Onları iftiralarıyla bırak!

(Enam 112)

Mehmet Türk Meali:

112,113. İşte böylece Biz her Peygambere, birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler söyleyen insan ve cin şeytanlarını,1 düşman yaptık. Eğer Rabbin dileseydi onlar bunu yapamazlardı.2 Artık sen onları âhirete inanmayanların kalplerini o yaldızlı sözlerle kandırmak, ondan hoşlanmalarını sağlamak ve yaptıkları kötülükleri yapmaya devam ettirmek için uydurdukları iftiraları ile baş başa bırak.*

(Enam 112)

Muhammed Celal Şems Meali:

Böylece Biz, insanlar ve cinler (Bknz. 6:100) arasından asi olanları her peygambere aynı şekilde düşman kıldık. Onlar, aldatmak için yaldızlı sözlerle birbirlerine kötü düşünceler aşılarlar. Rabbin isteseydi, bunu yapamazlardı. Sen onları (da,) uydurdukları (yalanları da,) bırak.

(Enam 112)

Muhammed Esed Meali:

Ve işte böylece, biz, hem insanlar hem de görünmez varlıklar içinden zihin çelmeyi amaçlayan yaldızlı/parlak yarı hakikatleri birbirine fısıldayan şeytani güçleri peygambere düşman kıldık. Ama Rabbin dilemedikçe onlar bunu yapamazlardı: o halde, onlardan ve onların mesnetsiz hayallerinden uzak durun!

(Enam 112)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Her Tanrı elçisine insan ve cin şeytanlarını biz işte böylece düşman ettik ki, onlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler ilham ederler. Eğer rabbin dileseydi onlar bunu yapamazdı. Öyleyse sen onları uydurduklarıyla baş başa bırak.

(Enam 112)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlar birbirlerine insanları aldatmak için akıl çelici birtakım yaldızlı sözler fısıldamalarından dolayı görünür görünmez şeytanlar, her nebiye düşman oldular. Gerçi Rabbin seçme hakkı vermeseydi onu da yapamazlardı ya. Öyleyse onlardan ve uyduruk dinlerinden uzak dur!

Bknz: (4/60) - (4/120) - (14/12) - (14/22) - (16/63) - (27/24) - (47/24)»(47/25)

(Enam 112)

Mustafa Çevik Meali:

112-114 Kendilerini şeytanın akıl çelen yaldızlı, süslü yalanlarına teslim eden insanlar ve bunları insanlara fısıldayan şeytanlar, bu eğilimleri sebebi ile her peygambere ve peygamberlerin Allah adına yapmakta oldukları davete düşmanlık ederler. Rabbin onları imtihan için serbest bırakmasaydı onlar bunu yapamazlardı. O halde siz onların kışkırtmalarından, aklınızı çelmesinden uzak durun, tuzaklarına düşmeyin. Bu şeytanlar ve onların izinden gitmekte olanların amacı, âhirete inanmak istemeyenleri, yaldızlı yalanlar ve boş hayallerle kendilerine bağlamak, Allah’tan uzaklaştırıp kendilerine kul, köle etmektir. Sen onlara de ki: “Niçin yaratıldığımızı ve nasıl yaşamamız gerektiğini apaçık ortaya koyan bu ilahi kitap gelmişken neyin doğru, neyin yanlış olduğuna hüküm vermek konusunda ondan başka hakem mi arayacağım?” Ey Peygamber! Kendilerine daha önce vahiylerimizi içeren kitaplar verdiklerimiz de iyi bilirler ki bu Kur’an, insanları en doğru olanı yaşamaya davet için indirilmiş gerçeğin ta kendisidir. Bundan asla şüpheniz olmasın.

(Enam 112)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve böylece Biz, görünür-görünmez şeytanları her peygambere düşman kıldık. Onlar aldatmak amacıyla birbirlerine yaldızlı yalanları telkin ediyorlar. Ama eğer Rabbin dileseydi, onlar bunu yapamazlardı: o halde onlardan da, uyduruk teorilerinden de uzak dur!

(Enam 112)

Osman Okur Meali:

Böylece biz, her nebiye insan ve cin şeytan düşmanlarını bildirdik. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin zorlayıcı (cebri) düzen koysaydı, onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak .

(Enam 112)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve böyle her peygamber için insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onların bazısı bazısına, aldatmak için sözün yaldızlısını telkin eder. Ve eğer Rabbin dilemiş olsaydı onu yapmazlardı, artık onları ve iftira eder oldukları şeyleri bırak.

(Enam 112)

Ömer Öngüt Meali:

Biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık sen onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak!

(Enam 112)

Ömer Sevinçgül Meali:

Her peygambere cin ve insan şeytanlarını düşman yaptık. Onlar, aldatmak niyetiyle birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Sen onları uydurma hayalleriyle baş başa bırak!

(Enam 112)

Sadık Türkmen Meali:

İşte böylece; her nebiye, insan ve cin şeytanlar düşmanlık yaptılar. Aldatmak için sözün yaldızlısını birbirlerine fısıldarlar. Eğer Rabbin özgür irade vermeseydi bunu yapamazlardı! Artık onları uydurup iftira ettikleri şeylerle baş başa bırak!

(Enam 112)

Seyyid Kutub Meali:

Böylece biz insandan ve cinden şeytanları her peygambere düşman kıldık. Bunlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler söylerler. Eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. Onları asılsız uydurmalarıyla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Suat Yıldırım Meali:

Böylece biz her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için birtakım yaldızlı sözler fısıldayıp telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde onları, düzmekte oldukları yalanlarıyla baş başa bırak!

(Enam 112)

Süleyman Ateş Meali:

Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.

(Enam 112)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Her nebiye insan ve cin şeytanlarından, tıpkı bunlar gibi düşmanlar oluşturmuşuzdur. Bu, yaldızlı sözler fısıldayarak (yanlışlar içindeki o kimselerin) birbirlerini aldatmaları içindir. Rabbinin tercihi farklı olsaydı (zorlayıcı bir düzen kursaydı)[1] bunu yapamazlardı. Onları uydurduklarıyla baş başa bırak.

1)AAllah Teala, insanlara  ve cinlere, iradelerini kullanarak kendi tercihlerini yapma özelliği vermiştir. Eğer Allah'ın tercihi farklı olsaydı (tercihi kendisi yapsaydı) yerde ve göklerde O'na iman etmeyecek kimse olamazdı Bkz. Bakara 2/20 ve Maide 5/48 ve dipnotları

(Enam 112)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(112-113) Ahirete iman etmeyenler ona meyletsin, ondan hoşnut olsun ve kötülük işlemeye devam etsinler diye, birbirlerini kandırmak için yaldızlı sözler fısıldayan insan ve cin şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. Öyleyse onları, uydurdukları yalanlarla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Şaban Piriş Meali:

Böylece, Biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler telkin ederler, Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.

(Enam 112)

Talat Koçyiğit Meali:

Keza biz, her peygambere, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler telkin eden insan ve cin şeytanlarını düşman etmişizdir. Eğer Rabbın dileseydi bunu yapamazlardı. Fakat onları, yaptıkları iftiralarla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Tefhimul Kuran Meali:

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatma için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.

(Enam 112)

Ümit Şimşek Meali:

Her peygambere insan ve cin şeytanlarını Biz böylece düşman ettik ki, bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler ilham ederler. Eğer Rabbin dileseydi onlar bunu yapamazdı; onun için sen onları uydurduklarıyla baş başa bırak.

(Enam 112)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar;

(Enam 112)