14. İbrahim Suresi / 22.ayet

Ve hüküm kesinleşip iş bitince şeytan diyecek ki: “Allah’ın size vaat ettiklerin hepsi gerçekti, ben ise size birtakım vaatlerde bulundum; ama verdiğim bu vaatleri tutmadım. Aslında benim sizin üzerinizde hiçbir yaptırım gücüm de yoktu. Ben sizi sadece davet ediyordum; siz de benim çağrıma uyuyordunuz. Dolayısıyla beni suçlamayın, kendinizi suçlayın. Şimdi ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Zaten daha önce sizin beni Allah’a şirk ortak koşmanızı asla kabul etmemiştim.” Şu bir gerçek ki şeytanın yolundan giden zalimlere acıklı bir azap vardır.

Bknz: (17/61)»(17/65)(36/60)»(36/67)

Mustafa Çavdar Meali

İbrahim 22 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

İş olup bitince Şeytan der ki: Şüphe yok ki Allah, gerçek olarak vaitte bulundu size. Ben de size vaat ettim ama vaadimde durmadım ve zaten de size karşı bir gücümkuvvetim yoktu, ancak sizi davet ettim, siz de icabet ettiniz bana; beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ne benim size bir yardımım dokunabilir, ne sizin bana bir yardımınız dokunabilir. Zaten daha önceden de beni ona eş tutmanızı tanımamıştım ben. Şüphe yok ki zulmedenlere elemli bir azap var.

(İbrahim 22)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Hesap günü) İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, size gerçek olan va’adi, Allah va’ad etti. (Evet) Ben de size va’adde bulundum, ama sizi aldatıp yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, sadece size (vesvese üfleyip kötülüğe) davet ettim, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, kendi nefislerinizi kınayın. (Artık) Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da kabul etmemiştim. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır. (Herkes müstahak olduğu akıbete erişecektir.) "

(İbrahim 22)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve herşey olup bittikten sonra, şeytan der ki: “Allah size, sözün en doğrusunu söyledi. Ben de size söz verdim, ama sizi hep yüzüstü bıraktım yine de, benim sizin üzerinizde hiçbir baskım, gücüm, kuvvetim yoktu. Sizi sadece çağırıyordum, siz de bu çağrıya icabet ediyordunuz. Bunun içindir ki, beni suçlamayın, yalnızca kendinizi suçlayın. Ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım, ne de siz benim imdadıma yetişebilecek kimselersiniz. Sizin önceden, beni Allah'a ortak koşmanızı da ben kabul etmiyordum, reddediyordum. Doğrusu tüm varoluş gayesi dışında davrananlara, can yakıcı bir azap vardır.”

(İbrahim 22)

Adem Uğur Meali:

(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: "Şüphesiz Allah size gerçek olanı vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim." Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Ahmet Hulusi Meali:

İş bitirildiğinde (hakikat ortaya çıktığında), şeytan der ki: "Muhakkak ki Allah size Hak vaadi bildirdi... Ben de size vaatte bulundum, fakat hemen sonra vaadimden döndüm... Ben (zaten) sizin üzerinizde bir sultaya (zorlayıcı güce) sahip olmadım... Sadece size fikir ilham ettim, siz de benim verdiğim fikre (nefsinize hoş geldiği için) uydunuz! O halde beni suçlamayın, nefslerinizi suçlayın! Ne ben sizin imdadınıza koşarım, ne de siz benim imdadıma koşup kurtarabilirsiniz. Daha önce beni ortak tutmanızı da ben kesinlikle kabul etmemiştim! Muhakkak ki zalimler için acı bir azap vardır. "

(İbrahim 22)

Ahmet Tekin Meali:

Hesap görülüp, ilâhî plan, hüküm icra edilirken şeytan: “Allah size gerçek olanı va'detti. Ben de size vaatlerde bulundum. Size yalancı çıktım. Zaten sizin üzerinizde kullanabileceğim bir gücüm, bir yetkim yoktu. Ben sadece sizi inkâra çağırdım. Siz de benim davetimi kabul edip yerine getirdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi, birbirinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim. Ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Daha önce, beni, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah'a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim." der. İnkârda, isyanda, şirkte ısrar eden zâlimlere can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.*

(İbrahim 22)

Ahmet Varol Meali

İş olup bitince şeytan der ki: "Şüphesiz Allah size gerçek olanı vaad etti. Ben de vaad ettim. Ama ben vaadimden döndüm. Zaten ben sizin üstünüzde bir nüfuza sahip değildim. Sadece ben sizi çağırdım siz de çağrıma uydunuz. O halde beni kınamayın kendi kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Daha önce beni (Allah'a) ortak koşmanızı da tanımamıştım zaten. Gerçekten zalimler için pek acıklı bir azap vardır."

(İbrahim 22)

Ali Bulaç Meali:

İş hükme bağlanıp bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtacak değilim, siz de beni kurtacak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azab vardır."

(İbrahim 22)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İş bitince (Cennetlik cennete ve cehennemlikler cehenneme girince), Şeytan ateşte olanlara der ki: “- Doğrusu Allah size gerçeği vaad etti. Ben de size vaad ettim ama size yalancı çıktım. Aslında benim sizin üzerinizde bir hâkimiyetim yoktu; ancak sizi (bâtıla) çağırdım, siz de hemen bana uydunuz. Artık beni kötülemeyiniz, nefislerinizi kötüleyin. Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Doğrusu ben, bundan önce, sizin beni Allah'a ortak koşmanıza inanmamıştım.” Muhakkak ki, zalimlere acıklı bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Ali Rıza Sefa Meali:

İş bitirilince, şeytan, şöyle diyecek: "Aslında, Allah, size gerçeğin sözünü verdi. Ben de size söz verdim, ama sözümden döndüm. Sizin üzerinizde bir gücüm yoktu. Sizi yalnızca çağırdım; siz de bana uydunuz. Artık, beni suçlamayın; kendinizi suçlayın. Ne ben size yardım edebilirim ne de siz bana yardım edebilirsiniz. Aslında, beni ortak koşmanızı daha önce kabul etmemiştim!" Haksızlık yapanlar için kesinlikle acı bir ceza vardır.

(İbrahim 22)

Ali Ünal Meali:

Hesaplar görülüp iş tamamlanınca, şeytan da onlara şöyle konuşur: “Allah, size gerçekleşmesi kesin olan va’dde bulundu; ben ise öylesine va’dlerde bulundum ama sonra da caydım. Kaldı ki, benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm de yoktu. Benim yaptığım, sadece sizi davet etmekten ibaretti, siz de davetime uydunuz. Bu bakımdan, şimdi beni kınamayın; ancak kendinizi kınayın. Bugün ne ben sizin feryadınıza yetişebilirim, ne de siz benim feryadıma yetişebilirsiniz. Dünyada iken (inanç, ibadet ve davranışlarınızda bana uyup, böylece) beni Allah’a ortak tanımış olmanızı da reddediyorum.” O zalimler ki, onların hakkı pek acı bir azaptır.

(İbrahim 22)

Bahaeddin Sağlam Meali:

İş bittikten sonra şeytan der ki: “Allah size hak olan bir vaatte bulundu. Ben de size vaatte bulundum. Fakat ben sözümde durmadım. Size karşı bir gücüm de yoktu. Yalnızca sizi çağırdım, siz de cevap verdiniz. Artık beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz… Ben dahi, beni Allah’a eş koşmanızı zaten kabul etmemiştim.” Şüphesiz zalimler için, elem verici bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Allah'ın hükmü yerine getirilince Şeytan şöyle diyecektir: "Şüphesiz Allah size gerçek olanı vaad etti, ben de size vaad ettim; ama size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de benim çağrıma hemen koştunuz. O halde beni kınamayınız, kendinizi kınayınız. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Şüphesiz daha önce ben, beni ortak koşmanızı inkar ettim/kabul etmedim." Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Bekir Sadak Meali:

Is olup bitince, seytan: «Dogrusu Allah size gercegi soz vermisti. Ben de size soz verdim ama, sonra caydim; esasen sizi zorlayacak bir nufuzum yoktu; sadece cagirdim, siz de geldiniz. O halde, beni degil kendinizi kinayin. Artik ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsiniz. Beni Allah'a ortak kosmanizi daha once kabul etmemistim; dogrusu zalimlere can yakan bir azap vardir» der.

(İbrahim 22)

Besim Atalay Meali:

İş olup bitecek, şeytan dahi diyecek: «Allah size hak olarak doğru vadetti, ben vadettim, size yalan söyledim, benim üstünüzde bir baskım yoktu, ancak sizi çağırdım, siz de bana uydunuz, beni yermeyiniz, kendinizi yerin; ben ne sizi kurtarırım, ne de siz beni, önce Allaha eş koşmuş olmanızı ben tanımıyorum», zalim olan uluslara acı azap var

(İbrahim 22)

Celal Yıldırım Meali:

İş olup bitince, ilâhî hüküm yerine gelince, şeytan der ki: «Doğrusu Allah size gerçek bir va'dde bulunmuştu, ben de size söz vermiştim, ama sözümden döndüm, (döneklik yaptım). Zaten üzerinizde bir sultam ve nüfuzum da yoktu, sadece sizi davet ettim, siz de olumlu karşılayıp bana geldiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ben sizin feryadınıza koşup kurtaramam; siz de benim feryadıma koşup beni kurtaramazsınız. Aslında beni daha önce Allah'a ortak tutmanızı da tanımamıştım.» Şüphesiz ki zâlimlere elem verici azâb vardır.

(İbrahim 22)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Hesap görülüp) iş bitirilince şeytan (cehennem ehline) diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı (ahireti) vaad etmişti. Ben de size (ahiretin olmadığını) vaad etmiştim. Söz verdim ama (gördüğünüz gibi) yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm de yoktu. Ben sizi sadece (isyana ve inkâra) çağırdım, (işinize geldiği için) siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Aslında, beni Allah'a ortak koşmanızı (Allah'ın peygamberlerine uymak yerine benim arkamdan koşmanızı) onaylamış da değildim. Hiç kuşkusuz zalimlere pek de acıklı bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Diyanet İşleri Eski Meali:

İş olup bitince, şeytan: "Doğrusu Allah size gerçeği söz vermişti. Ben de size söz verdim ama, sonra caydım; esasen sizi zorlayacak bir nüfuzum yoktu; sadece çağırdım, siz de geldiniz. O halde, beni değil kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam,siz de beni kurtaramazsınız. Beni Allah'a ortak koşmanızı daha önce kabul etmemiştim; doğrusu zalimlere can yakan bir azap vardır" der.

(İbrahim 22)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

İş bitirilince şeytan da diyecek ki: "Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah'a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır."

(İbrahim 22)

Diyanet Vakfı Meali:

(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: «Şüphesiz Allah size gerçek olanı vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim.» Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Edip Yüksel Meali:

Karar yayımlandıktan sonra şeytan onlara şöyle dedi: 'ALLAH size gerçeği söz verdi, ben ise size söz verdim ve sözümden caydım. Benim sizin üzerinize herhangi bir gücüm yoktu; ben sizi çağırdım, siz de bana katıldınız. Bundan dolayı beni kınamayın, yalnızca kendinizi kınayın. Ne siz beni kurtarabilirsiniz ne de ben sizi kurtarabilirim. Beni ortak koşmanızı zaten önce de inkar etmiştim. Zalimler için acı bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Elmalılı Orjinal Meali:

İş bitince Şeytan da der ki: doğrusu Allah size hak va'di va'd buyurdu, ben de bir va'd yaptım size yalan çıktım, maamafih benim size karşı bir sültam yoktu, ancak sizi da'vet ettim siz de bana icabet eylediniz, o halde beni levmetmeyiniz nefislerinizi levmediniz, ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız, ben sizin bundan evvel beni şerik koşmanızı tanımadım, her halde zalimlerin hakkı elim bir azabdır

(İbrahim 22)

Elmalılı Yeni Meali:

İş bitince şeytan da der ki: "Allah size gerçek olanı va'detti; ben de bir va'd yaptım, size karşı yalancı çıktım! Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu; ancak sizi çağırdım, siz de bana uydunuz; o halde beni kınamayınız, kendinizi kınayınız! Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Bundan önce de ben, sizin beni Allah'a ortak koşmanızı tanımamıştım; muhakkak ki, zalimlerin hakkı acı bir azaptır!"

(İbrahim 22)

Erhan Aktaş Meali:

Ne zaman ki hüküm gerçekleşti, şeytan onlara: "Şüphesiz ki Allah'ın vaktiyle yaptığı uyarıların hepsi gerçekleşti. Benim verdiğim sözler ise boş çıktı. Zaten benim size karşı zorlayıcı bir gücüm[1] yoktu. Ben size sadece çağrıda bulundum siz de kendiliğinizden çağrıma uydunuz. O halde beni değil, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Gerçekten ben, daha önce beni Allah'a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim." dedi. Zalimlerin hakkı acı bir azaptır.

1)Yetkim.

(İbrahim 22)

Gültekin Onan Meali:

Buyruk yerine getirilince / tamamlanınca / bitirilince (kaza) şeytan der ki: "Doğrusu, Tanrı size gerçek olan vaadi vaadetti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtacak değilim, siz de beni kurtacak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım (küfr). Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azab vardır.

(İbrahim 22)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve iş bitince şeytan [İblis/düşünce yetisi] onlara, “Şüphesiz ki Allah size gerçek vaadi vaat etti, ben de size vaat ettim, hemen de caydım. Zaten benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi çağırdım siz de bana karşılık verdiniz. O nedenle beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ben sizi kurtaramam, siz de benim kurtarıcım değilsiniz! Şüphesiz ben, önceden beni Allah'a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim” dedi. –Şüphesiz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar, kendileri için acı bir azap olanlardır!

(İbrahim 22)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

İş olup bittikten sonra şeytan da şöyle diyecek: “Şüphesiz ki Allah, size gerçek bir söz verdi, ben de size bir söz verdim ama sözümde durmadım. Zaten benim sizin üzerinizde bir otoritem de yoktu. Yalnızca ben çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. (Öyleyse) beni kınamayın. Yalnızca kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Gerçek şu ki; daha önce beni Allah’a ortak koşmanızı da reddetmiştim. Şüphesiz ki zalimlere can yakıcı bir azap vardır.”

(İbrahim 22)

Harun Yıldırım Meali:

(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: "Şüphesiz Allah size gerçek olanı vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim." Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Hasan Basri Çantay:

İş olub bitince şeytan der ki: "Şübhesiz Allah size sözün doğrusunu söyledi. Ben de size va'd etdim amma, size yalancı çıkdım. Zaten benim, sizin üzerinizde hiç bir hükmüm, nüfuzum da yokdu. Yalınız ben sizi çağırdım, siz de bana hemen icabet etdiniz. O halde kusuru bana yüklemeyin. Kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Esasen beni evvelce (Allaha) ortak tutmanızı da muhakkak tanımamışdım ya! Zaalimlerin, (evet) onların hakkı elbette pek acıklı bir azabdır".

(İbrahim 22)

Hayrat Neşriyat Meali:

Nihâyet (hesabları görülüp) iş(leri) bitirilince şeytan (onlara) şöyle der: “Muhakkak ki Allah, size gerçek bir va'd ile söz verdi; (ben de) size va'd ettim; fakat size sözümde durmadım. Bununla berâber benim için sizin üzerinize (zorlayacak) bir güç yoktu;(1) sizi sâdece çağırdım (siz de) hemen (ve hiç sonunu düşünmeden) bana uydunuz. Öyle ise beni kınamayın; bil'akis kendinizi kınayın! (Bugün artık) ne ben sizin kurtarıcınızım, ne de siz benim kurtarıcımsınız! Daha önce (dünyada iken) beni (Allah'a) ortak koşmanızı doğrusu ben (bu gün) inkâr ettim.” Şübhesiz ki o zâlimler yok mu, onlar için (pek) elemli bir azab vardır.*

(İbrahim 22)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İş tamamlandığında şeytan "Gerçekten Allah, hak vaad olarak size söz verdi. Ben de size söz verdim de size aykırı davrandım [sözümden döndüm]. Benim için, üzerinizde ancak sizi davet etme yetkisi vardı. Hemen bana olumlu cevap verdiniz. Artık beni kınamayın, kendi nefsinizi kınayın. Ben, size yardıma yetişecek değilim; siz de bana yardıma yetişecek değilsiniz. Gerçekten ben, önceden beni ortak yapmanızı reddetmiştim. Gerçekten zalimler için (evet!) onlar için can yakıcı bir azap vardır." dedi.

(İbrahim 22)

Hüseyin Atay Meali:

İş bittikten sonra, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah size gerçek sözü vermişti. Ben de size söz verdim, ama caydım. Aslında sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Yalnız sizi çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni yermeyin, kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Daha önce de beni Allah’a ortak koşmanızı inkâr etmiştim. Doğrusu, haksızlık yapanlara acıklı azap vardır."

(İbrahim 22)

İbni Kesir Meali:

İş olup bitince; şeytan dedi ki: Gerçekten Allah, size sözün doğrusunu söylemişti. Ben de size söz verdim, ama caydım. Sizi zorlayacak hiç bir gücüm de yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Esasen daha önce, beni Allah'a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.

(İbrahim 22)

İlyas Yorulmaz Meali:

Emir verilip de yeniden diriliş olduğunda şeytan “(Dünya hayatında) Allah size doğru şeyleri vaat etmişti. Bunun yanı sıra bende size bir takım vaatlerde bulunarak sizleri çelişki içinde bıraktım (size vaat ettiğimin tersini yaptım). Benim vaat ettiklerim hususunda sizi zorlayacak gücüm yoktu. Ben size vaatte bulundum sizde benim çağrıma icabet ettiniz. Şimdi bu saatte beni suçlamayın, kendi kendinizi suçlayın. Şu anda ne ben sizi kurtarabilirim, nede siz beni kurtarabilirsiniz. Dünyada iken beni Allah'a ortak koşmanızı reddediyorum. Elbetteki haksızlık yapanlar için acıklı bir azap var” dedi.

(İbrahim 22)

İskender Ali Mihr Meali:

Şeytan, emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadini” vaadetti. Ve ben de size vaadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben, sizin yardımcınız değilim. Siz de, benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim. Muhakkak ki; zalimlere acı azap vardır.”

(İbrahim 22)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İş olup bittikten sonra Şeytan der ki: «Gerçekten Allah'ın size verdiği söz doğru idi. Ben de size söz verdim, ancak, ben sözümü tutmadım. Benim sizin üzerinizde hiçbir baskım da yoktu. Ben sizi yalnız çağırdım, okadar. Siz de benim bu çağrıma uyuverdiniz. Böyle oldu diye beni kınamayın, siz kendi kendinizi kınayın. Artık ne benim size bir yardımım dokunabilir, ne de sizin bana. Üstelik ben sizin beni Allah'a eş koşmanızı da hiç tanımıyorum. Çünkü kıyıcılar için acıklı bir azap vardır.»

(İbrahim 22)

Kadri Çelik Meali:

İş hükme bağlanıp bitince şeytan der ki: “Doğrusu Allah, size gerçek olan sözü vaat etti, ben de size vaatte bulundum, ama size sözümden caydım. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu; yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtarıcı değilim, siz de beni kurtarıcı değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Şüphesiz zalimlere acıklı bir azap vardır.”

(İbrahim 22)

Mahmut Kısa Meali:

Herkesin hesabı görülüp nihâî hüküm verildikten sonra, şeytan ortaya çıkarak kâfirlere diyecek ki: “Doğrusunu isterseniz, Allah size gerçek bir vaatte bulunmuştu. Ben de size bir şeylervaadetmiştim, fakat size verdiğim bütün vaatler boşa çıktı. Aslında benim, sizin üzerinizde zorlayıcı bir otoritem de yoktu; ben yalnızca sizi hakikati inkâra çağırdım, siz de dâvetimi kendi arzunuzla kabul ettiniz. O hâlde beni değil, kendinizi kınayın! Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Zaten ben, vaktiyle beni bir ilâh gibi yüceltip Allah’a ortak koşmanızı hiçbir zaman kabul etmemiştim. Çünkü her ne kadar sizi inkâr ve isyankârlığa yönelttiysem de, asla ilâh olduğumu iddia etmedim. Dolayısıyla, siz zulüm ve haksızlıkta hiç de benden aşağı kalmazsınız. Şüphesiz, zâlimler için can yakıcı bir azap vardır!”

(İbrahim 22)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Hükme bağlanıp iş bitince şeytan: "Gerçek şu ki Allah vaad etti, bende size vaadler İle yalan söyledim. Benim kesinlikle size karşı zorlayıcı gücüm yoktu. Sadece çağrılar Misali davet ettim. Siz de icabet ettiniz. Ne benim size ne de sizin bana yardımınız olur. İşte siz beni kınamayın kendi kendinizi kınayın. Zaten önceden de beni ortak koşar Belleyişinizi de tanımamıştım. Gerçek şudur. Zulmedenlere acı bir azap vardır" der.

(İbrahim 22)

Mehmet Türk Meali:

(Âhirette) hesap işi bitince şeytan (kendisine uyanlara): “Allah size kesinlikle mutlak doğruları vâdetti,1 ben de size (hep bir şeyler) vâdettim ve hep sözümden caydım. (Aslında) benim kesinlikle sizi (günâha ve küfre) çağırmaktan başka zorlayıcı bir gücüm de yoktu,2 (ama) siz de bana hemen uyuverdiniz.3 Öyleyse siz beni kınayacağınıza, (oturun) kendinizi kınayın. (Bugün zâten) ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Bundan önce beni (dünyada Allah’a) ortak koşmanızı4 da (işte bugün) inkâr ettim. Gerçek şu ki, zâlimler acıklı azabı (tam) hak edenlerdir.” dedi. *

(İbrahim 22)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Bütün) mesele hükme bağlandığında, şeytan (insanlara) diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size kesin bir söz verdi. Ben (de) size söz verdim. Ancak size (verdiğim sözü) tutmadım. Sizin üzerinizde (de) bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım. Siz (de) kabul ettiniz. Onun için beni ayıplamayın. Aksine kendinizi ayıplayın. (Şimdi) ne ben sizin imdadınıza yetişebilirim, ne (de) siz benim imdadıma yetişebilirsiniz. Ben, daha önce beni Allah’a ortak koştuğunuzu kesinlikle reddediyorum.” Zalimlere muhakkak acı bir azap (mukadderdir).

(İbrahim 22)

Muhammed Esed Meali:

Ve her şey olup bittikten, hüküm yerine geldikten sonra Şeytan: "Gerçek şu ki, Allah size gerçekleşmesi kaçınılmaz bir söz vermişti! Bense (her fırsatta) size birtakım sözler verdim ama sizi hep yüzüstü bıraktım. Yine de benim sizin üzerinizde gerçekte bir nüfuzum yoktu: Sizi sadece çağırıyordum; siz de (bu çağrıya) icabet ediyordunuz. Bunun içindir ki, beni suçlamayın, yalnızca kendinizi suçlayın. Ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım; ne de siz benim imdadıma yetişebilecek kimselersiniz; çünkü, bakın ben, sizin vaktiyle beni (Allah'a) ortak koşmanızda bir doğruluk payı olduğunu her zaman reddetmişimdir". Doğrusu, tüm zalimleri çok can yakıcı bir azap beklemektedir.

(İbrahim 22)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İş bitince Şeytan da diyecek ki: "Allah size gerçek olanı vaat etti; ben de bir vaat yaptım, size karşı yalancı çıktım! Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu; ancak sizi çağırdım, siz de bana uydunuz; o halde beni kınamayınız, kendinizi kınayınız! Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Bundan önce de ben, sizin beni Allah'a ortak koşmanızı tanımamıştım; kesin olan şu ki, zalimlerin hakkı acı bir azaptır!"

(İbrahim 22)

Mustafa Çavdar Meali:

Ve hüküm kesinleşip iş bitince şeytan diyecek ki: “Allah’ın size vaat ettiklerin hepsi gerçekti, ben ise size birtakım vaatlerde bulundum; ama verdiğim bu vaatleri tutmadım. Aslında benim sizin üzerinizde hiçbir yaptırım gücüm de yoktu. Ben sizi sadece davet ediyordum; siz de benim çağrıma uyuyordunuz. Dolayısıyla beni suçlamayın, kendinizi suçlayın. Şimdi ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Zaten daha önce sizin beni Allah’a şirk ortak koşmanızı asla kabul etmemiştim.” Şu bir gerçek ki şeytanın yolundan giden zalimlere acıklı bir azap vardır.

Bknz: (17/61)»(17/65) - (36/60)»(36/67)

(İbrahim 22)

Mustafa Çevik Meali:

Hesap Günü yargılama süreci bitip de herkes hak ettiği ile yüz yüze gelince şeytan da, “Cehenneme girmemize sen sebep oldun.” diyenlere şöyle cevap verecek: “Allah’ın sizi daveti gerçek idi. Ben ise size boş vaatlerde bulundum, yalanlar söyleyip aldattım. Aslında benim sizler üzerinde istediğimi yaptıracak bir gücüm de yoktu. Sadece davet edip şirke, küfre çağırdım. Siz de Allah’ın davetine değil de, benim davetime yönelip uydunuz. Şimdi kendi suçunuzdan dolayı beni kınayıp suçlamayın, dönüp kendinize bakın. Suçlanıp kınanacak olanlar sizlersiniz. Bugün artık ne ben ne de Allah’la birlikte ilah edindikleriniz feryadınızı duyup, imdadınıza yetişemeyiz ve beni de Allah’ın azabından hiç kimse kurtaramaz. Zaten ben Allah’a ortak koşulmasının yanlış olduğunu biliyordum. Fakat bu yanlışı size fısıldayınca hiç düşünmeden kabul ettiniz.” Gerçek şu ki, şeytan ve onun takipçileri çok şiddetli bir azabı hak etmişlerdir.

(İbrahim 22)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve hüküm kesinleşip iş bitince Şeytan dedi ki: "İşte hakikat: Allah size gerçekleşmesi kesin olan bir söz vermişti, ben de size söz vermiştim: fakat size verdiğim sözü tutmadım. Zira benim sizin üzerinizde yaptırım gücüm bulunmamaktaydı. Ne var ki sizi sadece davet ediyordum, siz de benim davetime yumuluyordunuz. Dolayısıyla beni suçlamayın, asıl kendinizi suçlayın! Ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım, ne de siz benim imdadıma. İşin gerçeği ben, sizin daha önce beni Allah'a ortak koşma girişimlerinizi de zaten (baştan beri) benimsememiştim! Elbette zalimleri, can yakıcı bir azap beklemektedir.

(İbrahim 22)

Osman Okur Meali:

(Hesapları görülüp) iş bitirilince, şeytan diyecek ki: «Şüphesiz Allah size gerçek olanı vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir sultanım (gücüm) yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtara bilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koşmanızı reddettim.» Şüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardır.

(İbrahim 22)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve iş hükme iktiran edince şeytan der ki: «Şüphesiz Allah size hak bir vaad ile vaadetmişti. Ben de size vaadetmiştim, sonra size vaadimden caydım. Ve benim için sizin üzerinize bir tahakküm yoktur. Ben sizi ancak dâvet ettim, siz de bana hemen icabet ettiniz. Artık beni kınamayınız, kendi nefislerinizi kınayınız. Ve ben sizi kurtarıcı değilim, siz de beni kurtarıcı değilsiniz. Şüphe yok ki beni evvelce şerik koşmanızı ben inkar etmiş oldum. Muhakkaktır ki, zalimler için pek acı bir azap vardır.»

(İbrahim 22)

Ömer Öngüt Meali:

İş olup bitince, ilâhî hüküm yerine gelince şeytan ateşte olanlara der ki: “Gerçekten Allah size sözün doğrusunu söylemiş, gerçek bir vaadde bulunmuştu. Ben de size söz vermiştim amma, sonra sözümden caydım. Esasen sizi zorlayacak bir nüfuzum da yoktu. Sadece sizi dâvet ettim, siz de bana hemen uydunuz. O halde beni değil kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni! Daha önce beni Allah'a ortak koşmanıza da inanmamıştım zaten. ” Doğrusu zâlimlere can yakıcı azap vardır.

(İbrahim 22)

Ömer Sevinçgül Meali:

İş olup bitince, şeytan, “Allah size kesinlikle gerçekleştirilecek bir söz vermişti. Size ben de söz verdim, ama sözümden caydım. Benim sizin üzerinizde zorlayıcı bir gücüm yoktu, ben sadece çağırıyordum, siz de geliyordunuz. Bu durumda beni suçlamayın da kendinizi suçlayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslına bakarsanız, sizin beni Allah’a eş koşmanızı hiçbir zaman onaylamış değilim. Doğrusu, bütün zalimleri can yakıcı bir azap beklemektedir!” der.

(İbrahim 22)

Sadık Türkmen Meali:

İŞ/HÜKÜM yerine getirildikten sonra, şeytan dedi ki: “Şüphesiz ki Allah size gerçek olanı vadetti, ben de size vadettim; ama ben, sözümden caydım/yalancı çıktım! Zaten, benim size karşı hiçbir gücüm yoktu ki. Ben sadece sizi çağırdım, siz de benim çağrıma uydunuz. O halde beni kınamayın; siz, kendi kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Zaten ben, daha önce beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul edemezdim! Şüphesiz zalimler/hainler için, acıklı bir azap vardır.”

(İbrahim 22)

Seyyid Kutub Meali:

Herkese ilişkin hüküm verilip iş işten geçtikten sonra şeytan, cehennemliklere der ki; «Hiç kuşkusuz Allah'ın size yönelik vaadi doğru idi, ben ise size verdiğim sözü yerine getirmedim. Benim size yönelik, somut bir yaptırım gücüm yoktu, sadece sizi yoluma çağırdım, siz de çağrıma uyuverdiniz. O halde beni suçlamayınız, kendinizi suçlayınız, şimdi ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında vaktiyle beni Allah'a ortak koşmanızı da onaylamış değildim. Hiç kuşkusuz zalimler, acıklı bir azap çekeceklerdir.

(İbrahim 22)

Suat Yıldırım Meali:

Hesaplar görülüp iş tamamlanınca Şeytan onlara şöyle diyecek: "Allah size doğru vaadde bulundu. Ben de size bir şeyler vaad ettim, ama sözümden caydım. Doğrusu, benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm yoktu. Sadece ben sizi davet ettim, siz de çağrımı kabul ettiniz. O halde beni ayıplamayın, kendi kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Ben, sizin daha önce beni Allah'a şerik yapmanızı da reddetmiştim." Elbette, böyle zalimlerin hakkı gayet acı bir azaptır.

(İbrahim 22)

Süleyman Ateş Meali:

İş bitirildikten sonra şeytan (onlara) şöyle dedi: "Allah size gerçek va'detti, ben de size va'dettim ama ben sözümden caydım! Benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Sadece sizi (küfür ve isyana) davet ettim. Siz de benim da'vetime koştunuz. O halde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni (Allah'a) ortak koşmanızı da tanımamıştım zaten. Doğrusu zalimler için acı bir azab vardır!"

(İbrahim 22)

Süleymaniye Vakfı Meali:

İş bitince Şeytan der ki "Allah'ın size verdiği söz doğru idi. Ben de söz verdim ama yalanım ortaya çıktı. Zaten sizi zorlayacak bir üstünlüğüm (gücüm, yetkim)yoktu; sadece çağırdım, siz de hemen bana uyuverdiniz. Öyleyse beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Dünyada beni Allah'a ortak saymanızı da reddetmiştim. Yanlış yapanların payına düşen acıklı bir azaptır."

(İbrahim 22)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

İş bitirildiğinde, şeytan onlara: "Allah size mutlaka yerine gelecek bir söz vermiştir. Ben de size bir takım sözler verdim ama yalan söyledim. Aslında benim sizi etkileyecek bir gücüm yoktu. Ben sadece çağırıyordum, siz de bana uyuyordunuz. Öyleyse beni değil, kendinizi suçlayın. Şimdi ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Beni Allah'a ortak koşmanızın doğru olduğunu hiçbir zaman kabul etmemiştim. Zalimler can yakıcı bir azaba uğrayacaklar" der.

(İbrahim 22)

Şaban Piriş Meali:

İş olup bitince, şeytan: -Allah, size gerçeği vaadetmişti. Ben de size vaadettim, sonra caydım; sizi zorlayacak bir gücüm yoktu; sadece çağırdım, siz de geldiniz. Öyleyse, beni değil kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Beni ortak koşmanızı daha önce kabul etmemiştim; doğrusu zalimlere can yakan bir azap vardır, der.

(İbrahim 22)

Talat Koçyiğit Meali:

İş bitirilince, şeytan da der ki: "Allah size hak olan bir va'dde bulunmuştu. Ben de size va'detmiştim, fakat sonra sözümden döndüm. Benim, sizin üzerinizde herhangi bir kuvvetim yoktu; ancak ben sizi davet ettim; siz de bana icabet ettiniz. Bu itibarla beni değil kendinizi kötüleyin. Ben sizi kurtaramam; siz de beni kurtaramazsınız. Daha önce, (dünyada iken) sizin beni şirk koşmanızı bugün inkâr etmiş bulunuyorum. Muhakkak ki zâlimler için çok acı bir azâb vardır."

(İbrahim 22)

Tefhimul Kuran Meali:

İş hükme bağlanıp bitince, şeytan der ki: «Doğrusu Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acıklı bir azab vardır.»

(İbrahim 22)

Ümit Şimşek Meali:

Hüküm verildiğinde Şeytan der ki: “Allah size gerçek bir vaadde bulundu. Ben de size bir vaadde bulundum ve yalancı çıktım. Ama sizin üzerinizde benim bir gücüm yoktu. Sizi çağırdım, siz de kabul ettiniz. Onun için beni değil, kendinizi kınayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne siz beni kurtarabilirsiniz. Sizin beni Allah'a ortak koşmanızı ben zaten kabul etmiyordum ki!” Zalimlerin hakkı işte böyle acı bir azaptır.

(İbrahim 22)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür."

(İbrahim 22)