6. Enam Suresi / 25.ayet

Onlardan kimileri de var ki sanki sana kulak veriyor. Onlar her türlü ayeti görseler bile ayetlerimize inanmazlar çünkü kalplerini bilgiye kapatmışlar ve kulakları ile duymak istemiyorlar. Bir de seninle tartışmak için derler ki: “Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.”

Bknz: (8/31)(16/24)(46/17)(83/14)

Mustafa Çavdar Meali

Enam 25 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Onlardan seni dinleyenler de var ve biz, dinledikleri sözleri anlamamaları için kalplerini perdeleriz, kulaklarını ağırlaştırırız da bütün delilleri görseler gene de inanmazlar onlara. Nihayet de yanına geldiler mi çekişmeye başlarlar seninle ve bunlar, ancak evvelce gelip geçenlere ait masallar derler.

(Enam 25)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Onlardan (niyeti ve tıyneti bozuk olanlardan) Sana kulak verip (aktardığın ayetleri ve hadisleri) dinleyenler de vardır; oysa Biz, Onu (Kur’an’ı) kavrayıp anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, bütün ayetleri (mucize ve delilleri) görseler (bile), yine de Ona inanmayacaklardır. Öyle ki, o inkâr edecek olanlar Sana geldiklerinde, Seninle tartışmaya girerek (Kur’an’ın haber ve hükümleri için) : "Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir" diyerek (küfre sapmaktadırlar).

(Enam 25)

Abdullah Parlıyan Meali:

Onların içinde, senin okuduğun Kur'ân'a inanmaksızın alaycı şekilde kulak verip dinleyenler vardır. Halbuki biz onu iyice anlayabilmelerine mani olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar istedikleri her mucizeyi görseler, yine de ona inanmazlar. Hatta o Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmeye çalışanlar sana geldikleri zaman, seninle çekişmeye kalkışarak: “Bu Kur'ân, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” derler.

(Enam 25)

Adem Uğur Meali:

Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kâfirler sana geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyerek seninle tartışırlar.

(Enam 25)

Ahmet Hulusi Meali:

Onlardan seni duyanlar vardır... Fakat biz, O'nu algılamalarına engel olması için kalplerinin (şuurlarının - anlayışlarının) üstüne perdeler, kulaklarının içine de (anlayışlarına) ağırlık koyduk! Ne kadar delil görseler yine de iman etmezler... Üstelik sana geldiklerinde seninle tartışan o hakikat inkarcıları şöyle derler: "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değil!"

(Enam 25)

Ahmet Tekin Meali:

Onlardan sana kulak verenler, Kur'ân'ı dinleyenler de var. Fakat Kur'ân'ı anlamalarına engel olmak için kafalarına, kalplerine örtüler koyarız, kulaklarına ağırlık veririz. Onlar, Allah'ın birliğini, kudretini anlatan bütün âyetleri, bütün mûcizeleri görseler bile yine ona inanmayacaklar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: "- Bu kesinlikle öncekilerin masalları" derler.*

(Enam 25)

Ahmet Varol Meali

Onlardan seni dinleyenler var. Ancak biz, onu anlamamaları için kalplerinin üstüne örtüler kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Onlar bütün mucizeleri görseler yine de ona iman etmezler. Nitekim sana geldiklerinde de seninle tartışırlar; inkar edenler: "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

Ali Bulaç Meali:

Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa biz, onu kavrayıp anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi 'apaçık-belgeyi' görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o inkar etmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek: "Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Müşriklerden bazıları, seni Kur'an okurken dinlerler; fakat biz, kalblerine, onu anlamalarına engel perdeler ve kulaklarının içine de ağırlık (sağırlık) koyduk. Onlar, her mucizeyi görseler, yine de ona iman etmezler. Hattâ o kâfirler, sana geldikleri zaman, seninle çekişerek şöyle derler: “- Bu Kur'an, eskilerin masallarından başka bir şey değildir!”

(Enam 25)

Ali Rıza Sefa Meali:

Onların arasında, seni dinleyenler de vardır. Ama Onu anlamamaları için, yüreklerine örtü ve kulaklarına ağırlık koyduk. Her türlü mucizeyi görseler de Ona inanmazlar. Öyle ki, seninle tartışmak için geldiklerinde, nankörlük edenler, şöyle derler: "Öncekilerin söylencelerinden başka bir şey değil bu!"

(Enam 25)

Ali Ünal Meali:

İçlerinde kendilerini alamayıp seni (Kur’ân okurken) dinleyenler var. Ama kalblerinin üzerine (suiniyetleri, zulümleri, kibirleri, kısaca inanma kabiliyetini yitirmiş bulunmalarının oluşturduğu ve) onu hakkıyla anlayıp da gerçeği görmelerine mani kat kat örtüler gerdik ve kulaklarının içine de duymalarına mani bir ağırlık yerleştirdik. Artık, (Allah’ın birliği ve diğer iman hakikatlerini apaçık gösteren) hangi delil, işaret ve mucizeyi görürlerse görsünler yine de iman etmezler. O kadar ki (ey Rasûlüm,) yanına geldikleri zaman seninle münakaşaya girişirler ve küfürde batıp gitmiş olanlar, “Bunlar, eskilerin uydurması masallardan, hurafelerden başka bir şey değil!” derler.

(Enam 25)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlardan bir kısmı sana kulak verirler. Fakat o Kur’anı anlamamaları için kalplerine kılıflar geçirdik, kulaklarına ağırlık koyduk. (İçten ve dıştan gelen mesajları alamıyorlar.) Demek bütün mucizeleri de görseler inanmayacaklar. Öyle ki sana ancak mücadele etmek için gelirler. (Çünkü) o kâfirler, Kur’an için “bu ancak eskilerin efsaneleridir” diyorlar.

(Enam 25)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İçlerinden seni dinleyenler vardır; fakat biz onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne kılıflar, kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar her mucizeyi görseler de yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde, seninle tartışırlar. O kafirler, "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

Bekir Sadak Meali:

Onlardan seni dinleyenler vardir, Kuran'i anlarlar diye kalblerine ortuler kulaklarina da agirlik koyduk. Onlar her turlu mucizeyi gorseler bile, yine de ona inanmazlar, nihayet sana geldiklerinde de seninle cekisirler. Inkar edenler, «Bu, oncekilerin masallarÙndan ba_ka bir _ey deildir» derler.

(Enam 25)

Besim Atalay Meali:

Onların içlerinden, seni dinliyenler de var, anlamasınlar diye gönülleri üstüne örtüler çekmişizdir, kulaklarında dahi, ağırlık yaratmışız, bütün âyetleri de görmüş olsalar bile, inan etmezler ona, sana geldiklerinde seninle tartışırlar, kâfir olanlar derler ki: «Ancak bu, eskilerin masalları!»

(Enam 25)

Celal Yıldırım Meali:

Onlardan bir kısmı da sana kulak verip dinlerler, (inandıkları için dinlemezler, kusur bulmak için kulak kabartırlar). Biz, anlamamaları için kalblerinin üzerine kat kat örtü gerdik ; kulaklarına da bir ağırlık koyduk ; artık onlar bütün belge ve mu'cizeleri de görseler yine inanmazlar. O kadar ki, sana geldiklerinde seninle tartışıp çekişirler; küfredenler, «bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir» derler.

(Enam 25)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onların bir kısmı seni dinler (inanmak istedikleri için değil, fitne çıkarmak için kulak kabartırlar). Buna karşı biz de (kötüye yorumlamamaları için) kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Onlar hakikatin bütün işaretlerini görseler yine de inanmazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartışırlar ve inkârcılar: “Bu (Kur'an) eskilerin masallarından başka bir şey değildir” derler.*

(Enam 25)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Onlardan seni dinleyenler vardır, Kuran'ı anlarlar diye kalblerine örtüler kulaklarına da ağırlık koyduk. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile, yine de ona inanmazlar, nihayet sana geldiklerinde de seninle çekişirler. İnkar edenler, "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

İçlerinden, (Kur'an okurken) seni dinleyenler de var. Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler (gereriz), kulaklarına ağırlık koyarız. Her türlü mucizeyi görseler de onlara inanmazlar. Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde inkar edenler, "Bu (Kur'an) evvelkilerin masallarından başka bir şey değil" derler.

(Enam 25)

Diyanet Vakfı Meali:

Onlardan seni (okuduğun Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kâfirler sana geldiklerinde: «Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir» diyerek seninle tartışırlar.

(Enam 25)

Edip Yüksel Meali:

Onların bir kısmı seni dinler. Fakat, kalpleri üzerine anlamalarına engel olacak örtüler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Her bir mucizeyi görseler de ona inanmazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartışır ve inkarcılar, 'Bu ancak bir efsanedir,' der.

(Enam 25)

Elmalılı Orjinal Meali:

İçlerinden kimi de vardır seni Kur'an okurken dinler fakat biz onların kalblerine onu zevkıyle anlamalarına mani' kabuklar geçirmişizdir, kulaklarında da bir ağırlık vardır, her mu'cizeyi görseler de iyman etmezler, hatta sana geldiklerinde seninle cidal yapmağa kalkışarak der ki o hak tanımaz kafirler: "bu, eskilerin esatırinden başka bir şey değil"

(Enam 25)

Elmalılı Yeni Meali:

İçlerinden bazıları da seni Kur'an okurken dinlerler, fakat Biz, kalplerine onu zevkiyle anlamalarına engel kabuklar geçirmişizdir. Kulaklarında da bir ağırlık vardır. Bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Hatta sana geldiklerinde, seninle tartışmaya kalkışarak, o hak tanımaz kafirler: "Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir." derler.

(Enam 25)

Erhan Aktaş Meali:

Onlardan seni dinleyenler[1] vardır; oysa onların kalplerine perde, kulaklarına ağırlık koyduk.[2] Onlar her türlü ayeti[3] görseler de yine de ona iman etmezler. Gerçeği yalanlayan nankörler sana geldiklerinde, "Bunlar ancak geçmişin masallarıdır." diye seninle tartışırlar.

1)Dinliyormuş gibi yapan.
2)Küfürde kalmaya inat etmeleri ve bunu kararlılıkla sürdürmeleri nedeniyle.
3)Gösterge, kanıt.

(Enam 25)

Gültekin Onan Meali:

Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa biz onu kavramalarına (yefkahuhü) (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi ayeti görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o küfredenler sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek: "Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlardan sana kulak verenler vardır; oysa Biz, onu kavrayıp anlamalarına; kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık oluşturduk. Onlar, bütün alâmetleri/göstergeleri görseler de ona inanmazlar. Öyle ki, o kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek “Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir” derler.

(Enam 25)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onlardan sana kulak verenler vardır. Biz, onu (vahyi) anlayamasınlar diye kalplerine örtüler, kulaklarında da ağırlık kıldık. Ayetlerin tamamını görecek olsalar yine de iman etmezler. Öyle ki; sana gelecek olsalar seninle tartışır ve o kâfir olanlar: “Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir.” derler.

(Enam 25)

Harun Yıldırım Meali:

Onlardan seni dinleyenler vardır; halbuki biz onu anlamalarına engel kalpleri üzerine perdeler koyduk, kulaklarına ağırlık yerleştirdik. Onlar her ayeti görseler de onlara iman etmezler. Hatta küfre girenler sana geldikleri zaman: “Bu öncekilerin masallarıdır.” diye seninle mücadele ederler.

(Enam 25)

Hasan Basri Çantay:

İçlerinden sana kulak verib de (okuduğun Kur'anı) dinleyenler vardır. Halbuki biz, onu iyice anlayabilmelerine mani olmak için yüreklerinin üstüne perdeler, kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar (istedikleri) her mu'cizeyi görseler yine ona inanmazlar. Hatta o küfredenler sana geldikleri zaman seninle çekişmiye kalkışarak: "Bu (Kur'an), eskilerin masallarından başka (bir şey) değildir der (ler).

(Enam 25)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hem içlerinden seni (Kur'ân okurken samîmiyetsiz olarak) dinleyenler vardır. Fakat (kendileri anlamak istemediklerinden, bir cezâ olarak biz de) onu anlarlar diye kalblerinin üzerine perdeler, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Onlar (zâten inanmıyorlardı, artık bu hâlleriyle) bütün mu'cizeleri de görseler, (yine) ona inanmazlar! Hattâ sana geldikleri zaman o inkâr edenler, seninle mücâdeleye kalkışarak: “Bu (Kur'ân), evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir!” derler.

(Enam 25)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(25-26) Onlardan [müşriklerden] sana kulak veren kimseler var. Onu [kur'an'ı] anlamamaları için¹ kalplerinin üzerine kalkanlar ve kulaklarının içine bir ağırlık yaptık.² Onlar her ayeti [mucizeyi] görseler onlara [o mucizelere] inanmazlar. Hatta, seninle mücadele ederek sana geldikleri zaman, gerçeği örtmüş olanlar, ondan [kur'an'dan] şiddetle geri çevirerek ve kendileri de ondan [kur'an'dan] uzaklaşarak "Bu ancak öncülerin-öncekilerin satırlarıdır [uydurmalarıdır]" derler.

(Enam 25)

Hüseyin Atay Meali:

İçlerinde seni dinleyenler vardır. Ama, onu anlarlar diye kalplerine örtüler ve kulaklarına ağırlık koyduk. Onlar her belgeyi görseler de ona inanmazlar. Sana geldiklerinde seninle tartışırlar. İnkâr edenler ise, "Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

İbni Kesir Meali:

İçlerinden seni dinleyenler vardır. Halbuki Biz, onu anlarlar diye, kalblerine örtüler, kulaklarına da ağrılık koyduk. Onlar her ayeti görseler de yine inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde, seninle çekişirler. O küfredenler derler ki; Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir.

(Enam 25)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onların içinde, kalplerine anlamalarını engelleyen perdeler çektiğimiz ve kulaklarına da dinlemelerine mani olan ağırlıklar koyduğumuz kimseler var ki, mucizelerimizin tamamını görseler de inanmazlar. Ve birde sana geldiklerinde “Bu öncekilerin masalları” diyerek seninle mücadele ederler.

(Enam 25)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlardan kim seni dinlerse, onu anlamalarına karşı (anlamamaları için) kalplerinin üzerine ekinnet koyduk ve kulaklarında vakra (ağırlık) vardır. Ve onlar bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Hatta sana geldikleri zaman, seninle tartışırlar (mücâdele ederler). Kâfir olanlar: “Bu ancak evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir.” derler.

(Enam 25)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İçlerinde senin okuduğunu dinliyenler vardır. Biz onların yüreklerini katılaştırdık, kulaklarını da tıkadık, senin okuduklarını anlamasınlar diye. Onlar bütün belgelerimizi görecek olsalar bile yine de onlara inanmıyacaklardır. Bu kadar da değil, onlar seninle çekişmiye de gelirler. İnanmıyan bu kimseler şunu derler: «Bunlar olsa olsa eski çağların masallarıdır.»

(Enam 25)

Kadri Çelik Meali:

Onlardan (iman etmedikleri halde, Kur'an okurken) seni dinleyenler vardır. Onu anlarlar (da tartışma konusu edinirler) diye kalplerine örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk. Onlar her türlü ayeti görseler bile, yine de ona iman etmezler. Nihayet sana geldiklerinde de seninle tartışırlar. Küfre sapanlar, “Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir” derler.

(Enam 25)

Mahmut Kısa Meali:

İçlerinde, sana Kur’an okurken kulak verenler de var. Ama Biz onların kalplerine, Kur’an’ısağlıklı olarak anlamalarına engel olacak perdeler geçirmiş, kulaklarına da sağırlık vermişizdir. Bunun içindir ki, insanın özüne yerleştirdiğimiz fıtri özellikler gereğince, kibir, bencillik, inat, önyargı gibi saplantılarla Kur’an’a yaklaşanlar, onu doğru ve sağlıklı bir şekilde değerlendiremez, onun yol göstericiliğinden faydalanamazlar. Onların alışkanlık hâline getirdiği kötülükler, zamanla kalplerini iyi ve erdemli olan her şeye kapalı hâle getirmiş ve böylece kalpleri mühürlenmiştir. Bu sebep-sonuç ilişkisini bir yasa olarak koyan Allah olduğu için, kalpleri mühürleyen Allah’tır fakat bu mühürlemeye sebep insan olduğu için, sorumluluk insana aittir. İşte, gerek günahkârca tutum ve davranışları alışkanlık hâline getiren, gerekse geleneksel anlayışlara, önyargılara körü körüne ve inatla sarılan kimseler, zamanla Kur’an’ın güzelliklerini göremez hâle gelirler: Artık her türlü mûcizeyi görseler bile, yine de ona inanmazlar. O kadar ki, bu inkârcılar senin yanına geldiklerinde, “Bu Kur’an, eskilerin efsane ve masallarından başka bir şey değildir!” diyerek seninle tartışmaya girişirler.

(Enam 25)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Mutlaka onlardan seni dinleyenler de var, oysa onlar kavrayıp anlamazlar, Elbet biz onların kalpleri üstlerine kat kat perdeler, kulaklarına da ağırlıklar Naklederiz. Bütün delilleri apaçık görseler de, onlara yine de inanmazlar. Ayağına geldikleri zamanlarda inkar edenler, seninle çekişmeye başlarlar Masallardır bunlar, geçmiştekilere ait şeylerdir bunlar deyip dururlar.

(Enam 25)

Mehmet Türk Meali:

Onların içerisinden bir kısmı, seni dinler (gibi yaparlar) fakat Biz onların kalplerine, o (âyetleri) hakkıyla kavrayıp anlamalarını engelleyen bir kapalılık,1 kulaklarına da bir ağırlık verdik. Bu yüzden o kâfirler senden ne kadar mûcize görürlerse görsünler, inanmadıkları gibi senin yanına geldiklerinde de: “Bu Kur’an, kesinlikle eskilerin masallarından2 başka bir şey değildir.” diyerek seninle tartışırlar.*

(Enam 25)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlardan bazıları senin (sözlerine) kulak verirler. Ancak anlamasınlar diye kalplerine perde, kulaklarına (ise) ağırlık koyduk. Her türlü mucizeyi görseler (de,) yine (de) ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde, seninle tartışırlar. Kâfirler, “Bu (Kur’an) eskilerin masallarından başka bir şey değil,” derler.

(Enam 25)

Muhammed Esed Meali:

Onlar arasında öyleleri var ki (ey Peygamber) seni dinler (görünür)ler: Ama kalplerinin üstüne, onları hakikati kavramaktan alıkoyan perdeler yerleştirdik, kulaklarına da sağırlık. Ve (hakikatin) bütün işaretleri(ni) görselerdi yine de ona inanmazlardı; o kadar ki, onlar tartışmak için sana geldiklerinde, hakikati inkara şartlanmış olanlar, "Bu, eski zamanların masallarından başka bir şey değil!" derler.

(Enam 25)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onlardan seni işitenler de vardır. Fakat biz onların kalpleri üzerine, işittiklerini anlamalarına engel olan bir örtü geçirdik, kulaklarına da ağırlık verdik. Onun için her türlü ayeti görseler de yine inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde o inkarcılar, seninle tartışır ve; "Bu eskilerin masallarından başka bir şey değil," derler.

(Enam 25)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlardan kimileri de var ki sanki sana kulak veriyor. Onlar her türlü ayeti görseler bile ayetlerimize inanmazlar çünkü kalplerini bilgiye kapatmışlar ve kulakları ile duymak istemiyorlar. Bir de seninle tartışmak için derler ki: “Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.”

Bknz: (8/31) - (16/24) - (46/17) - (83/14)

(Enam 25)

Mustafa Çevik Meali:

25-30 Ey Peygamber! Müşriklerin bir kısmı, sen Kur’an’ı okurken dinliyormuş gibi yaparlar. Onlar âdeta Kur’an’ı anlamamak için kalplerini perdeleyip kulaklarına tıkaçlar yerleştirmişlerdir. Onlar gerçeği tüm delilleriyle görüp, her türlü mucize ile karşılaşsalar da yine inanıp iman etmezler. Üstelik seninle tartışıp, “Bunlar eskilerin masalları.” demekten de geri durmazlar. Ayrıca başkalarının da Kur’an’ı dinleyip anlamasına engel olmaya çalışırlar ve böylece kendilerini cehenneme sürüklerken onları da peşlerine takarlar ama bunun farkında değiller. Sen onların ateşin karşısına getirildiklerinde yaşadıkları aczi ve pişmanlık içinde, “Ah keşke dünyaya dönmek için bize bir fırsat daha verilse de Rabbimizin davetine iman edip sarılan mü’minlerden olabilsek.” deyişlerini bir bilsen. Fakat artık çok geç, daha önce başlarına geleceklerle uyarılmalarına rağmen, umursamayıp yüz çevirmişlerdi. Onlar yeniden dünya hayatlarına döndürülseler yine Allah’la birlikte başka ilahlar edinip, müşrik olmayı seçerlerdi. Çünkü onlar dünya hayatından başka bir hayatın, ölümden sonra dirilişin ve Hesap Günü’nün olmadığına kendilerini şartlandırmış yalancılardır. Bir de sen onların Rablerinin karşısına çıkarıldıklarında, “Ölümden sonra diriltilme ve Hesap Günü gerçek değil miymiş?” diye kendilerine sorulduğundaki hallerini bir görsen! İşte o zaman onlar hep bir ağızdan, “Rabbimize andolsun ki ölümden sonra diriltilmek ve Hesap Günü gerçeğin ta kendisiymiş.” diye seslenirler. Allah da onlara, “Bu gerçeği inkâr ederek yaşamanızın cezasını çekin.” diyecektir.

(Enam 25)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onlar arasında öyleleri var ki, sana kulak verir(miş gibi yapar). Fakat kalplerinin üzerine, onları hakikati kavramaktan aciz bırakan örtüler yerleştirdik, kulaklarına da kurşun. Ve hakikatin bütün belgelerini görseler dahi artık iman etmezler. Öyle ki, tartışmak için sana geldiklerinde inkara saplanmış olanlar derler ki: "Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir."

(Enam 25)

Osman Okur Meali:

Onlardan seni (okuduğun kuranı) işitenler de vardır. Onların kalplerinin perdeli olduğunu, kulaklarında ağırlık olduğunu (sana) bildirdik. Onlar hakikatın bütün işaretlerini görseler de inanmıyorlarlar. Hatta o kafirler sana geldiklerinde: Bu (kuran) eskilerin satırlarından (yani önceki kitapların alıntısından) başka bir şey değildir: diyerek seninle tartışırlar.

(Enam 25)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat onların kalbleri üzerine onu hakkı yalanlamalarına mani olacak kat kat perdeler ve kulaklarının içine de ağırlık koymuşuzdur. Ve eğer her bir mûcizeyi görseler ona yine inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle mücadelede bulunurlar. Kâfir olanlar der ki: «Bu, eskilerin uydurmalarından başka değildir.»

(Enam 25)

Ömer Öngüt Meali:

İçlerinden bazıları da (Kur'an okurken) sana kulak verirler. Halbuki biz onların kalpleri üzerine, onu anlamamaları için örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk. Onlar her türlü âyeti görseler bile, yine de ona iman etmezler. Hatta sana geldiklerinde seninle mücadele ederler ve o kâfirler: “Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir. ” derler.

(Enam 25)

Ömer Sevinçgül Meali:

Onlardan seni dinleyenler de vardır, ama ‘samimi olmamaları yüzünden’ kalplerine Kur’an’ı kavramalarına engel olacak perdeler, kulaklarına da bir ağırlık koymuşuzdur. ‘Gerçeği belgeleyen’ her ayeti görseler de inanmazlar. ‘İnanmamakla da kalmaz’ yanına geldiklerinde seninle tartışır, “Bunlar eskilerin masallarından başka bir şey değil!” derler.

(Enam 25)

Sadık Türkmen Meali:

İçlerinden sana kulak veren kimseler var; zekâlarını işletmiyorlar, anlamak istemiyorlar, duymak istemiyorlar. Onlar, her türlü mucizeyi görseler yine de ona inanmak istemiyorlar. Hatta sana geldikleri zaman seninle tartışırlar. İnkârcı kimseler derler ki: “Bu ancak öncekilerin masallarıdır.”

(Enam 25)

Seyyid Kutub Meali:

Onların içinde seni dinleyenler vardır, biz onların kalblerini, Kur'an'ı anlamalarına engel oluşturacak biçimde, perdeledik, kulaklarını da sağırlaştırdık. Bu yüzden her türlü mucizeyi görseler bile ona inanmazlar. Nitekim bu kâfirler tartışmak için yanına geldiklerinde sana «Bu Kur'an, eskilerin masallarından başka bir şey değildir» derler.

(Enam 25)

Suat Yıldırım Meali:

Onlardan seni Kur'an okurken dinleyenler de vardır. Fakat Biz onu layık olduğu şekilde anlamalarına mani olmak için, onların kalplerine kat kat örtüler gerdik. Kulaklarının içine de, gereği gibi işitmelerini engelleyen ağırlıklar koyduk. Artık onlar her türlü mucize ve belgeyi de görseler yine iman etmezler. O kadar ki yanına geldikleri zaman seninle münakaşaya girişerek "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir." derler. [KM, İşaya 6,10; Matta 13,13]

(Enam 25)

Süleyman Ateş Meali:

İçlerinden seni dinleyenler vardır; fakat biz onu anlamalarına engel olmak için kalblerinin üstüne kılıflar, kulaklarının içine de ağırlık koyduk. (Onlar) her mu'cizeyi görseler de yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar; o kafirler: "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Bunların içinde seni dinleyenler vardır ama Kur'an'a yaklaşım biçimlerini kalpleri üzerinde örtülere ve kulaklarında ağırlığa dönüştürmüş oluruz[1]. Bütün delilleri (ayetleri) görseler inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle çekişirler. Ayetleri görmezlikten gelen o kimseler derler ki "Bunlar, olsa olsa eskilerin masallarıdır."

1)Kur'an duygusallıkla kavranmaz, bu sebeple bütün vurgular insan aklına yapılmaktadır.

(Enam 25)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onların içinde sana kulak verenler de var. Ama hakikati anlamasınlar diye kalplerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyduk. Artık her türlü âyeti görseler bile ona inanmazlar. Kâfirler, tartışmak için sana geldiklerinde: "Bunlar, eskilerin uydurmalarından başka bir şey değildir" derler.

(Enam 25)

Şaban Piriş Meali:

İçlerinden seni dinleyenler vardır. Biz onların kalpleri üzerine, anlamamaları için örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk. Her mucizeyi görseler de ona yine inanmazlar. Seninle tartışmak için sana geldiklerinde, o küfredenler derler ki: - Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.

(Enam 25)

Talat Koçyiğit Meali:

İçlerinden sana kulak verip dinleyenler vardır; bununla beraber biz onların kalbleri üzerine, anlamamaları için perdeler, kulaklarına da, (iyice işitmemeleri için) ağırlık koymuşuzdur. Her mucizeyi görseler bile, ona yine de inanmazlar. Seninle mücadele etmek için sana geldiklerinde, o küfredenler, (Kur'ân da yeralan bu haberlerin), geçmiş milletlerin hurafeleri olduğunu söylerler.

(Enam 25)

Tefhimul Kuran Meali:

Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa biz, onu kavrayıp anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi 'apaçık-belgeyi' görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o küfretmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek: «Bu, öncekilerin uydurma-masallarından başka bir şey değildir» derler.

(Enam 25)

Ümit Şimşek Meali:

Onlardan seni işitenler de vardır. Lâkin Biz onların kalpleri üzerine, işittiklerini anlamalarına engel bir örtü geçirdik, kulaklarına da ağırlık verdik.(3) Onun için her türlü âyeti görseler de yine inanmazlar. Hattâ sana geldiklerinde o kâfirler seninle tartışır ve “Bu eskilerin masallarından başka birşey değil” derler.*

(Enam 25)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İçlerinden sana kulak verenler vardır; ama biz onu gereğince anlamamaları için kalplerine kılıflar geçirmiş, kulaklarına bir ağırlık koymuşuzdur. Tüm mucizeleri görseler de onlara inanmazlar. Nihayet sana gelip seninle çekişerek söyle derler küfre sapanlar: "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir."

(Enam 25)