6. Enam Suresi / 44.ayet

Ve kendilerine yapılan bütün uyarıları kulak ardı ettiler. Biz de onlara bütün nimet kapılarını ardına kadar açtık ve sunulan nimetlerin hazzıyla şımarmış bir haldeyken, ansızın öyle bir cezalandırdık ki ümitsizlik girdabına düştüler.

Bknz: (11/10)(16/112)(23/64)(33/67)(34/34)

Mustafa Çavdar Meali

Enam 44 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Derken söylenenleri, verilen öğütleri unuttukları zaman her şeyin kapılarını açtık onlara ve onlar, kendilerine verilen şeylerle genişliğe ulaştıkları gibi hemen ve ansızın onları tutup alıverdik de bütün umduklarından mahrum oldular.

(Enam 44)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Derken, kendilerine öğretilip hatırlatılan (İlahi gerçekleri ve uhrevi mesuliyetleri) unutup (Hakk’tan ve hayırdan sapıtarak bâtıla ve barbarlığa yanaştıklarında, Biz de tutup), onların üzerine (dünyalık zenginlik ve etkinlik gibi) her şeyin kapısını açtık. (Ve onları nefsi hevâları ve şeytanlarıyla baş başa bıraktık). Öyle ki, kendilerine verilen (bu fani ve fena lezzetlerle) ferahlanıp şımardıkları (zahiren mü’min ve müttaki rolü oynadıkları halde, hakikatte iman huzurunu, kulluk sorumluluğunu ve cihad şuurunu unutup gaflet içinde oyalandıkları) bir sırada, ansızın onları (ölümle) yakaladık. Artık bütün ümitleri tükenmiş (müblis ve müflis) kimseler olarak onları (mahrum ve mahcup şekilde Ahirete yolladık).

(Enam 44)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ne vakit ki, kendilerine yapılan hatırlatmayı gözardı edip unuttular. Biz de, bütün güzel şeylerin kapılarını onlara, ardına kadar açtık ve kendilerine bağışlanan şeylerden, şımararak zevk alıp haddi aşarak yararlanmaya devam ederlerken, onları apansız yakaladık. İşte o anda bütün ümitlerini kaybettiler.

(Enam 44)

Adem Uğur Meali:

Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.

(Enam 44)

Ahmet Hulusi Meali:

Ne zaman ki kendilerine hatırlatılan şeyi (Allah için yaratılmış olduklarını) unuttular, onlara her şeyin (dünya güzelliklerinin) kapılarını açtık... Nihayet (kendilerine) verilenler ile keyiflenip şımardıkları bir sırada, onları ansızın yakaladık! Bir anda tüm umutları sönerek çaresiz kaldılar!

(Enam 44)

Ahmet Tekin Meali:

Kendilerine tebliğ edilenleri, uyarıları unuttuklarında, başlarındaki belâları ve sıkıntıları kaldırıp, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihâyet, kendilerine verilen nimetlerle sevinip zevke dalınca da, azabımızla ansızın onları yakalayıverdik. Onlar şaşkına dönüp, birdenbire bütün ümitlerini yitirdiler.

(Enam 44)

Ahmet Varol Meali

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında onlara her şeyin kapılarını açtık. Kendilerine verilenden dolayı sevince daldıklarında onları ansızın yakaladık ve o an bütün her şeyden ümitleri kesildi.

(Enam 44)

Ali Bulaç Meali:

Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyleki kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.

(Enam 44)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Böylece, ne zaman ki yapılan ihtarları unuttular, üzerlerine nimet ve zevklerden her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam ferahlandıkları sırada, onları ansızın yakaladık. Artık o anda, bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.

(Enam 44)

Ali Rıza Sefa Meali:

Öğretiyi unuttuklarında, verilenlerle sevinip şımarıncaya değin, her şeyin kapılarını onların üzerine açtık. Onları ansızın yakaladığımızda, artık, tüm umutlarını yitirdiler.

(Enam 44)

Ali Ünal Meali:

Ne zaman ki kendilerine yapılan hatırlatmaları, ikazları, verilen öğütleri bütün bütün unuttular, işte o zaman üzerlerine her şeyin kapısını ardına kadar açtık. Kendilerine bahşedilen nimetler içinde feruhferah yaşayıp giderlerken onları birden yakalayıverdik de, bir anda büsbütün ümitsiz kalakaldılar.

(Enam 44)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Kendisiyle uyarıldıkları mesajı unuttuklarından her şeyin bereket kapısını onlara açtık. Ta ki içinde oldukları durumdan dolayı sevinçler içine boğulunca, onları aniden yakaladık. Ve onlar tam bir mahrumiyet ve üzüntü içinde kaldılar.

(Enam 44)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenler yüzündenşımardıkları sırada onları ansızın yakaladık, birden bire bütün umutlarını yitirdiler.

(Enam 44)

Bekir Sadak Meali:

Kendilerine hatirlatilani unuttuklarinda, onlara her seyin kapisini actik; kendilerine verilene sevinince ansizin onlari yakaladik da umutsuz kaliverdiler.

(Enam 44)

Besim Atalay Meali:

Ne zaman ki öğütlerini unuttuklarında, bütün kapıları açtık onlara, verdiğimiz şeye sevinirlerken, birdenbire yakaladık onları, umutların yitirdiler

(Enam 44)

Celal Yıldırım Meali:

Ne vakit ki kendilerine yapılan hatırlatmayı unuttular; her şeyin kapılarını onlara açtık; sonunda verilen şeylerle sevinip ferahladıklarında ansızın kendilerini yakalayıverdik de ümitlerini yitirdiler.

(Enam 44)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca (önce) bütün nimetlerin kapılarını yüzlerine açtık, nihayet sahip oldukları (bol) nimetler yüzünden şımarıklığa/günaha kapıldıklarında kendilerini ansızın, kıskıvrak yakalayıverdik de bütün ümitleri suya düştü!

(Enam 44)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık; kendilerine verilene sevinince ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler.

(Enam 44)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.

(Enam 44)

Diyanet Vakfı Meali:

Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.  *

(Enam 44)

Edip Yüksel Meali:

Kendilerine iletilen mesajı unuttuklarında kendilerine her şeyin kapısını ardına kadar açtık. Kendilerine verilenlerle şımarınca onları ansızın yakaladık ve böylece şaşkın ve umutsuz kaldılar.

(Enam 44)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bu sebeble vaktaki edilen ıhtarları unuttular, üzerlerine her şey'in kapılarını açıverdik, nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbeslik ile tam ferahlandıkları sırada ansızın tuttuk kendilerini yakalayıverdik ne bakarsın hepsi bir anda bütün ümidlerinden mahrum düştüler

(Enam 44)

Elmalılı Yeni Meali:

Vakta ki yapılan uyarıları unuttular, üzerlerine herşeyin kapılarını açıverdik. Nihayet kendilerine verilen bu bolluk ve serbestlik ile tam ferahlandıkları, düzlüğe çıktıkları sırada ansızın kendilerini yakalayıverdik! Hepsi bir anda bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.

(Enam 44)

Erhan Aktaş Meali:

Onlar, verilen öğüdü unutunca, onlara her şeyin kapılarını açtık; kendilerine verilen şeylerle sevince daldıkları sırada onları ansızın yakalayıverdik. O zaman bütün ümitleri boşa çıktı.

(Enam 44)

Gültekin Onan Meali:

Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyle ki, kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.

(Enam 44)

Hakkı Yılmaz Meali:

Derken kendilerine hatırlatılanı terk ettiklerinde, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyle ki, kendilerine verilen şeylerle ‘sevince kapılıp şımarınca’, onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar, umutları suya düşenler oldular.

(Enam 44)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kendilerine hatırlatılan (öğüdü) unuttuklarında, üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Kendilerine verilenlerle sevinmeye/şımarmaya başlayınca da onları ansızın yakalayıverdik. (Azabı gördüklerinde kurtulmaya dair) tüm ümitlerini yitirdiler.

(Enam 44)

Harun Yıldırım Meali:

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında biz de üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler ile şımardıklarında onları ansızın yakalayıverdik. Böylece onlar ümitlerini kestiler.

(Enam 44)

Hasan Basri Çantay:

Onun için bunlar kendilerine ne hatırlatıldı, öğüd verildiyse onları unutunca üzerlerine her şey'in (her zevkin, her nimetin) kapılarını açdık, nihayet kendilerine verilen o şeyler (o genişlik ve o serbestlik) yüzünden (tam şımarıb) ferahlandıkları vakit da onları ansızın tutub yakalayıverdik ve artık o anda onlar bütün ümidlerinden mahrum kaldılar.

(Enam 44)

Hayrat Neşriyat Meali:

Buna rağmen kendisiyle nasîhat edildikleri şeyleri unutunca, üzerlerine herşeyin(bütün ni'metlerin) kapılarını açtık (ve kendilerini bollukla imtihân ettik). Nihâyet kendilerine verilenler yüzünden (tam) ferahlandıkları zaman, onları ansızın yakaladık; bir anda hepsi ümidsizliğe düşen kimseler oldular.

(Enam 44)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından kendisiyle hatırlatıldıklarını (zikir olunduklarını) unuttukları anda onların üzerine her şeyin kapılarını açtık. Sonunda, kendilerine verilmiş [şeylere] sevindikleri zaman aniden kendilerini yakaladık. Ne beklersin? onlar tamamen ümit kesenler [oldular].

(Enam 44)

Hüseyin Atay Meali:

Kendilerine hatırlatılan şeyi unuttuklarında, her şeyin kapısını onlara açtık. Kendilerine verilenlerle sevinç içinde oldukları sırada, ansızın onları yakalayıverdik, hemen üzüntüden dillerini yuttular.

(Enam 44)

İbni Kesir Meali:

Onlar, kendilerine hatırlatılan şeyleri unutunca; Biz de kendilerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen o şeyler yüzünden sevinince; onları, ansızın yakaladık ve bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.

(Enam 44)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlar, kendilerine hatırlatılan mesajları unuttukları zaman, onlara her şeyin kapısını açtık, kendilerine verilenlerle sevindiklerinde, bizde onları ansızın yakaladık. O zaman bütün ümitlerini birden bire kaybettiler.

(Enam 44)

İskender Ali Mihr Meali:

Hatırlatıldıkları (onunla uyarıldıkları) şeyleri unuttukları zaman, verilen şeylerle ferahlayıncaya (sevininceye) kadar herşeyin kapısını onlara açtık. Ansızın onları yakaladığımız (aldığımız) zaman, artık onlar ümitlerini kestiler.

(Enam 44)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bundan ötürü onlar kendilerine verilen öğütleri unut­tular. Bunun üzerine Biz de onlara bütün varlık kapılarını açtık. Kendilerine verdiğimiz varlıklarla genleştikleri bir sırada da onları birdenbire çarptık. Onlar da umutsuzluğa düştüler.

(Enam 44)

Kadri Çelik Meali:

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Kendilerine verilene sevinince, ansızın onları yakaladık da böylece umutları suya düşenler oldular.

(Enam 44)

Mahmut Kısa Meali:

Derken, kendilerine yapılan bu öğüt ve uyarıları unuttular; Biz de ceza olarak, başlarındaki sıkıntı ve belâları kaldırdık ve önlerinde bütün nîmet ve refah kapılarını ardına kadar açtık. Ve nihâyet, kendilerine bahşedilen bu zenginlik ve nîmetler yüzünden küstahlık edip şımardıkları ve Allah’ı, âhireti unutarak zevk ve sefaya daldıkları bir sırada, bir âfet, bir deprem, bir kaza, bir hastalık, bir ölüm ile onları ansızın yakaladık ve işte o anda, bütün ümitleri sönüverdi!

(Enam 44)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Eh ne zaman ki, kendilerine yapılan uyarıları, hatırlatmaları unuttu onlar Ne varsa, her şeyin kapısını açtık önlerine. Öyle ki verilenlerle şımardılar. Apansız bir anda onları yakalayıverdik. Artık bütün ümitlerini kaybettiler

(Enam 44)

Mehmet Türk Meali:

Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca, onlara her şeyin kapılarını açtık. Sonunda tam kendilerine verilenlerle şımardıkları zaman, onları ansızın helâk ediverdik. İşte o anda tüm ümitlerini yitirerek şaşırıp kaldılar.

(Enam 44)

Muhammed Celal Şems Meali:

Kendilerine hatırlatılanı unuttukları zaman, Biz onlara her şeyin kapısını açtık. Kendilerine verilene böbürlendiklerinde, onları birdenbire azaba uğratınca (da,) hemen ümitsizliğe kapıldılar.

(Enam 44)

Muhammed Esed Meali:

Sonra, kendilerine yapılan uyarıları gözardı ettiklerinde bütün (güzel) şeylerin kapılarını onlara ardına kadar açtık ve kendilerine bağışlanan şeylerden zevk alarak yararlanmaya devam ederlerken onları apansız yakaladık: işte o anda bütün ümitlerini kaybettiler;

(Enam 44)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açıverdik; kendilerine verilene sevinince ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler.

(Enam 44)

Mustafa Çavdar Meali:

Ve kendilerine yapılan bütün uyarıları kulak ardı ettiler. Biz de onlara bütün nimet kapılarını ardına kadar açtık ve sunulan nimetlerin hazzıyla şımarmış bir haldeyken, ansızın öyle bir cezalandırdık ki ümitsizlik girdabına düştüler.

Bknz: (11/10) - (16/112) - (23/64) - (33/67) - (34/34)

(Enam 44)

Mustafa Çevik Meali:

42-45 Biz sizden önceki toplumlara da peygamberler gönderdik, onlar da Allah adına yapılan çağrıyı reddettiler. Onları da sıkıntı ve zorluklarla imtihan ettik. Fakat başlarına gelen sıkıntılara musibetlere rağmen davet edildikleri hayat tarzına uymadılar. Şirk onların gözlerini köreltmiş, kalplerini taşlaştırmış, böylece şeytan da onlara yaptıklarını güzel ve doğru olarak göstermişti. Onlar, kendilerine öğüt ve uyarılarla yapılan daveti umursamayıp, sırtlarını döndüler. Biz de onlara her türlü nimet kapılarını ardına kadar açtık, kendilerine verilen nimetlerin sarhoşluğu ile şımarıp azgınlaştıklarında, ansızın hiç beklemedikleri bir anda onları azabımızla yakaladık. İşte o zaman bütün hayalleri, ümitleri, hevesleri boşa çıktı. Sonunda hak ettikleri azap ile helak edildiler. Şükredilmeye ve her türlü övgüye layık olan yalnızca Allah’tır.

(Enam 44)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Öyle ki, onlar kendilerine yapılan bütün uyarıları kulak ardı ettiler. Biz de nimet kapılarını ardına kadar açtık. Onlar kendilerine verilen nimetlerin hazzıyla sermest bir haldeyken, kendilerini apansız yakalayıverdik: İşte o vakit, tüm umutlarını yitirdiler.

(Enam 44)

Osman Okur Meali:

Kendilerine verilen öğütleri unutmadıklarında , üzerlerine her şeyin kapılarını açmıştık. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları (ve öğütlerin dışına, vayhin tersine döndükleri için) ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler.

(Enam 44)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Vaktâ ki, onlar kendilerine ne ile öğüt verildiğini unuttular, onların üzerine herşeyin kapılarını açıverdik, nihâyet kendilerine verilen şeyler ile ferahlandıkları vakit onları ansızın tuttuk. Artık onlar o anda bütün umduklarından mahrum kaldılar.

(Enam 44)

Ömer Öngüt Meali:

Kendilerine yapılan uyarıları unutunca, üzerlerine (nimet ve zevklerden) her şeyin kapılarını açıverdik. Nihayet kendilerine verilenlerle şımarıp ferahlandıkları sırada da ansızın onları yakaladık. Birden bire bütün umutlarını yitirdiler.

(Enam 44)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kendilerine yapılan hatırlatmaları unuttukları zaman, üzerlerine her türlü nimetin kapısını açıverdik. Verilen şeylerle sevindikleri sırada, onları ansızın yakaladık. Böylece, bütün ümitlerini yitirdiler.

(Enam 44)

Sadık Türkmen Meali:

Kendileriyle uyarıldıkları şeyleri unutunca, Biz de herşeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilen şeyle sevince daldıkları zaman, onları ansızın yakaladık. O zaman bütün umutları suya düşenler oldular!

(Enam 44)

Seyyid Kutub Meali:

Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca bütün nimetlerin kapılarını yüzlerine açtık, nihayet sahip oldukları nimetler yüzünden şımarıklığa kapıldıklarında kendilerini ansızın, kıskıvrak yakalayıverdik de bütün ümitleri suya düştü!

(Enam 44)

Suat Yıldırım Meali:

Kendilerine verilen öğütleri terk edip unutunca üzerlerine her şeyin, her zevk ve nimetin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam ferahlandıkları sırada, ansızın onları kıskıvrak yakaladık da bir anda bütün ümitlerini kaybediverdiler!

(Enam 44)

Süleyman Ateş Meali:

Kendileri yapılan uyarıları unutunca, üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik; kendilerine verilenle sevince daldıkları sırada da ansızın onları yakaladık, birden bire bütün umutlarını yitirdiler.

(Enam 44)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Kendilerine hatırlatılan görevleri unuttukları zaman önlerine bütün kapıları açarız. Verilen nimetlerle şımardıkları bir sırada da onları yakalayıveririz. Birden bire umutsuzluğa düşerler.

(Enam 44)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Kendilerine verilen öğüde kulak asmadıklarında, onlara her türlü nimetin kapısım açtık. Kendilerine verilenlere sevindiklerinde de onları ansızın yakalayıverdik ve bütün umutlarını yitirdiler.

(Enam 44)

Şaban Piriş Meali:

Verilen öğütleri unuttukları bir sırada, her şeyin kapılarını onlara açtık. Kendilerine verilenler ile şımarıp, azdıkları zaman, onları ansızın bütün ümitlerini yitirmiş bir halde yakaladık.

(Enam 44)

Talat Koçyiğit Meali:

(Peygamberlerimiz vasıtasıyla) yapılan ihtarları unutunca, her şeyin kapılarını onlara açıvermiş, kendilerine verilenlerle sevince gark oldukları bir sırada da ansızın onları yakalayıvermiştik; onlar ise, bütün ümidlerini yitirmişlerdi.

(Enam 44)

Tefhimul Kuran Meali:

Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyleki kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.

(Enam 44)

Ümit Şimşek Meali:

Kendilerine verilen öğütü unuttuklarında, bu defa onlara bütün nimetlerin kapılarını açtık. Nihayet, kendilerine verilenle şımardıkları zaman, onları ansızın yakalayıverdik de umduklarından mahrum kaldılar.

(Enam 44)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Öğütlenmeye çağırıldıkları şeyi unutunca, her şeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları bir sırada, ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler.

(Enam 44)