11. Hud Suresi / 10.ayet

Eğer ona dokunan sıkıntı ve darlıktan sonra onu nimetlere gark etmiş olsak bütün kötülükler benden uzaklaştı onlardan kurtuldum der ve küstahça bir övünce kapılır.

Bknz: (10/12)(16/53)»(16/54)(39/7)»(39/8)(39/49)(89/15)»(89/16)

Mustafa Çavdar Meali

Hud 10 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Fakat ona, bir dertten, bir musibetten sonra nimeti tattırırsak benden bütün kötülükler gitti der. Şüphe yok ki o şımarır, böbürlenmeye övünmeye koyulur.

(Hud 10)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ve andolsun ki (insan) eğer kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra (tekrar eski nimet ve faziletine döndürülecek olsa) yine kesinlikle; “Kötülükler benden (uzaklaşıp) gitti, (kendi bilgim ve becerimle bunu başarıp kurtuldum) ” diyerek (gaflet ve cehalete dalacaktır) . Çünkü o, şımarık (bir şaşkındır ve boş yere) böbürlenen ve gururlanandır.

(Hud 10)

Abdullah Parlıyan Meali:

Yine başına gelen bir darlık ve sıkıntıdan sonra, bir bolluk bir genişlik tattıracak olursak, hemen “Musibetler yakamı bıraktı” diyerek çokca sevinir ve böbürlenir.

(Hud 10)

Adem Uğur Meali:

Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette "Kötülükler benden gitti" der. Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir.

(Hud 10)

Ahmet Hulusi Meali:

Şayet yaşadığı bir sıkıntıdan sonra ona nimet tattırsak, elbette: "(Kendi aklımla) kötülüklerden kurtuldum" der... Muhakkak ki o, sevinçli ve kendiyle övünendir!

(Hud 10)

Ahmet Tekin Meali:

Eğer bir zarar, bir sıkıntı dokunduktan sonra ona bir nimet tattırırsak, “Artık felâketler yakamı bıraktı.” der. Ne kadar gururlu, ne kadar şımarık biridir.

(Hud 10)

Ahmet Varol Meali

Kendisine dokunan bir darlıktan sonra ona bir nimet tattırırsak mutlaka: "Kötülükler artık benden gitti" der, şımarık ve böbürlenen biri oluverir.

(Hud 10)

Ali Bulaç Meali:

Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet taddırsak, kuşkusuz; "Kötülükler benden gidiverdi" der. Çünkü o, şımarıktır, böbürlenendir.

(Hud 10)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Fakat ona dokunan bir dertten sonra, kendisine bir nimet taddırırsak, “ - Doğrusu benden bütün fenalıklar gitti.” der ve şüphesiz sevinir, öğünür.

(Hud 10)

Ali Rıza Sefa Meali:

Başına gelen bir zorluktan sonra, ona nimet tattırsak, kesinlikle; "Kötülükler benden uzaklaştı!" der. Çünkü şımarık ve kendini beğenmiştir.

(Hud 10)

Ali Ünal Meali:

Buna karşılık, başına gelen bir sıkıntıdan sonra kendisine bir nimet tattırsak, hiç şüphe etmeyin ki, bu defa “Artık bütün dertler, sıkıntılar bitti!” der. Dengesiz bir sevinç içinde tam bir şımarık ve mağrurun tekidir artık.

(Hud 10)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Şayet kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırsak, işte o zaman, “kötülükler beni bıraktı” der, böbürlenerek sevinir ve övünür.

(Hud 10)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, "Elbette kötülükler benden gitti" der. Çünkü o şımarıktır; kibirlidir.

(Hud 10)

Bekir Sadak Meali:

Basina gelen sikintidan sonra, ona bir nimet tattirirsak «Musibetler basimdan gitti» der; dogrusu o, simarip boburlenen biridir.

(Hud 10)

Besim Atalay Meali:

Biz insana, sıkıntıdan sonra nimetler verirsek: «Artık benden sıkıntı kalktı» der, o şımarıktır, öğünücüdür

(Hud 10)

Celal Yıldırım Meali:

Eğer kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra nîmet tattırsak, and olsun ki o, «sıkıntılar ve kötülükler benden ayrılıp gitti» der. Şüphesiz ki o (bu durumda) çokça sevinir ve böbürlenir.

(Hud 10)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve Andolsun ki, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırsak, kuşkusuz: “Kötülükler benden gidiverdi” der. Çünkü o, şımarıktır, kibirlidir.

(Hud 10)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Başına gelen sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak, "Musibetler başımdan gitti" der; doğrusu o, şımarıp böbürlenen biridir.

(Hud 10)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak mutlaka, "Kötülükler benden gitti" diyecektir. Çünkü o, şımarık ve böbürlenen biridir.

(Hud 10)

Diyanet Vakfı Meali:

Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette «Kötülükler benden gitti» der. Çünkü o (bunu derken)  şımarıktır, kibirlidir.

(Hud 10)

Edip Yüksel Meali:

Kendisine dokunan zararlardan sonra ona nimetler tattırsak, 'Kötülükler benden gitti,' der. Bu kez sevinçlidir, kibirlidir.

(Hud 10)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve şayed ona dokunan bir zarruretten sonra bir saadet tattırıverirsek, her halde benden bütün seyyiat gitti der ve şüphesiz sevinir öğünür

(Hud 10)

Elmalılı Yeni Meali:

Şayet ona, dokunan bir sıkıntıdan sonra bir mutluluk tattırıverirsek: "Her halde benden bütün kötülükler gitti." der ve mutlaka sevinir, övünür.

(Hud 10)

Erhan Aktaş Meali:

Eğer, kendisine dokunan bir zarardan sonra, ona bir nimet tattırsak, "Kötülüklerden kurtuldum." diye[1] böbürlenir ve şımarmaya başlar.

1)Kurtulmayı kendisinden bilerek.

(Hud 10)

Gültekin Onan Meali:

Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırsak, kuşkusuz "Kötülükler benden gidiverdi" der. Çünkü o, şımarıktır, böbürlenendir.

(Hud 10)

Hakkı Yılmaz Meali:

(9-11) Ve eğer, sabreden ve düzeltmeye yönelik işleri yapan kişilerin –işte bunlar, bağışlanma ve büyük ödül kendileri için olanlardır– dışındaki insanlara, tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra da onu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o umutsuzdur, çok nankördür. Ve eğer, kendisine dokunan mutsuzluktan sonra, ona mutluluğu tattırsak, elbette, “Kötülükler benden gitti” der. Ve kuşkusuz o, şımarıktır, böbürlenen biridir.

(Hud 10)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Ona dokunan sıkıntıdan sonra nimeti tattıracak olsak: “Kötülükler beni bırakıp gitti.” der. Şüphesiz ki o, şımarık ve böbürlenme (ahlakına) sahiptir.

(Hud 10)

Harun Yıldırım Meali:

Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir rahmet taddırsak, kuşkusuz; “Kötülükler benden gidiverdi.” der. Çünkü o, şımarıktır, böbürlenendir.

(Hud 10)

Hasan Basri Çantay:

Şayed kendisine dokunan bir derdden sonra ona ni'meti tatdırırsak andolsun diyecek ki: "Benden kötülükler (bir daha gelmemek üzere) uzaklaşıb gitdi". Çünkü o (bu anda) şımarıkdır, (halka karşı) böbürlenendir.

(Hud 10)

Hayrat Neşriyat Meali:

Hem muhakkak ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra ona (o insana) bir ni'met tattırsak, mutlaka: “Kötülükler benden gitti” der. Çünki o gerçekten çok şımarık, çok böbürlenen kimsedir.

(Hud 10)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(10-11) kendisine temas etmiş bir sıkıntın ardından kendisine bir nimet/bolluk tattırsak, mutlaka "kötülükler benden gitti!" der. Kesinlikle O, bir şımarandır, bir böbürlenendir; ancak, sabır etmiş ve düzgün-iyi eylemlerde bulunmuş olanlar hariç. işte, kendileri için bir bağışlanma ve büyük bir ödül olanlar onlardır.

(Hud 10)

Hüseyin Atay Meali:

Başına gelen bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırsak, "Artık kötülükler benden gitti" der. Doğrusu, o, sevinçli, böbürlenen biridir.

(Hud 10)

İbni Kesir Meali:

Şayet başına gelen bir sıkıntıdan sonra ona bir nimet tattırırsak; kötülükler başımdan gitti der, şımarır ve öğünür.

(Hud 10)

İlyas Yorulmaz Meali:

Yine, ona isabet eden bir zarardan sonra nimetleri tattırırsak “Zarar benden uzaklaştı (gitti)” diye hemen övünerek sevinir.

(Hud 10)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve eğer ona darlık isabet ettikten sonra, ona ni’met tattırırsak, mutlaka: “Kötülükler benden gitti.” der. Muhakkak ki o, şımarık bir övünen (böbürlenen)dir.

(Hud 10)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Eğer Biz insanın önce sıkıntılarını giderir, sonra da ona iyiliklerimizi tattıracak olursak bu sefer de o: «Artık hiçbir sıkıntım kalmadı» diyecektir. Çünkü artık iyice şımarmıştır, böbürlenmektedir.

(Hud 10)

Kadri Çelik Meali:

Başına gelen sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak “Musibetler başımdan gitti” der. Doğrusu o, sevinerek şımaran ve böbürlenen biridir.

(Hud 10)

Mahmut Kısa Meali:

Ve yine, eğer kendisine dokunan bir sıkıntının ardındanbaşındaki belâyı giderip ona bir nîmet tattıracak olsak, o zaman da, “Nasıl olsa belâlardan kurtuldum!” der ve bir daha hiç sıkıntıya düşmeyecekmiş gibi hemen şımarmaya, o nîmetleri kendisine veren yaratıcıyı unutarak kibirlenmeye, büyüklük taslamaya başlar. Nîmetleri düşünür de, onları bahşeden yüce kudreti düşünmez; belâlardan ödü kopar, fakat o belâlarla insanları imtihan Allah’a karşı gelmekten çekinmez.

(Hud 10)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Uğradığı bir zarar ve kötülükten sonra kendisine nimet tattırsak eğer Dokunan kötülükler artık benden gitti der. Çünkü o şımarık ve kibirlidir.

(Hud 10)

Mehmet Türk Meali:

Ve (yine) yemin olsun ki; kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nîmet tattırırsak (o zaman da) kesinlikle: “kötülükler benden gidiverdi”1 der ve mutlaka böbürlenerek şımarır.*

(Hud 10)

Muhammed Celal Şems Meali:

Eğer herhangi bir sıkıntıya uğradıktan sonra, kendisine (büyük bir) nimet tattırırsak, o mutlaka, “Bütün sıkıntılar (artık) benden gitti,” diyecektir. Şüphesiz o, şımarık (ve) böbürlenen bir kimsedir.

(Hud 10)

Muhammed Esed Meali:

Yine, başına gelen bir darlıktan, sıkıntıdan sonra bir bolluk, bir genişlik tattıracak olsak hemen "Musibetler yakamı bıraktı!" diyerek, kendinden bilir, kurumlu boş bir sevince kaptırır kendini.

(Hud 10)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Eğer başına gelen bir sıkıntıdan sonra ona nimetler tattıracak olsak, bu sefer de; "Bütün kötülükler benden uzaklaştı," deyiverir. Çünkü o şımarmış ve böbürlenmiştir.

(Hud 10)

Mustafa Çavdar Meali:

Eğer ona dokunan sıkıntı ve darlıktan sonra onu nimetlere gark etmiş olsak bütün kötülükler benden uzaklaştı onlardan kurtuldum der ve küstahça bir övünce kapılır.

Bknz: (10/12) - (16/53)»(16/54) - (39/7)»(39/8) - (39/49) - (89/15)»(89/16)

(Hud 10)

Mustafa Çevik Meali:

9-10 Biz insanoğlunu katımızdan nimetlere kavuşturduktan sonra, onları çekip geri alsak, derhal bize karşı nankörleşir ve verdiklerimizi unutup umutsuzluğa düşer. Yahut başına gelen bir sıkıntıdan, musibetten sonra onu esenliğe ve bol nimetlere kavuştursak, dönüp bize şükredip, itaat etmek yerine, “Musibetler yakamı bıraktı, sıkıntılarımdan kurtuldum, beni bu hale düşüren sebepleri ortadan kaldırdım.” diyerek olup bitenleri kendinden bilip kibirlenip, şımarıp, küstahlaşır.

(Hud 10)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Yok eğer kendisine dokunan bir sıkıntı ve darlığın ardından ona esenlik ve bolluk tattırmış olsak, hemen der ki: "kötülük(veren güç)ler benden uzaklaştı"; (ve) bir anda küstahça bir övünce kapılır.

(Hud 10)

Osman Okur Meali:

Ve eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet taddırsak, mutlaka: "Kötülükler benden gitti" der, sevinir, övünür.

(Hud 10)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve eğer ona isabet eden bir zahmetten sonra bir nîmet tattırırsak elbette der ki: «Benden bütün kötülükler gidiverdi.» Şüphe yok ki, O bu halde pek sevinen, çok öğünendir.

(Hud 10)

Ömer Öngüt Meali:

Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırsak: “Kötülükler benden gitti. ” der, şımarır ve öğünür.

(Hud 10)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra bir nimet tattırırsak, “Bütün kötülükler benden gitti!” diyerek sevinir, kurumlanıp övünür.

(Hud 10)

Sadık Türkmen Meali:

Kendisine dokunan bir zarardan sonra, ona bir nimet versek/mutluluk tattırsak: “Benden kötülükler gitti“ der. Çünkü o şımarıktır, böbürlenendir!

(Hud 10)

Seyyid Kutub Meali:

Eğer insanın başına gelen bir sıkıntının ardından kendisine mutluluk tattıracak olursak, kesinlikle «Kötü günler artık geride kaldı» diyecektir. İnsan gerçekten kendini beğenmiş bir şımarıktır.

(Hud 10)

Suat Yıldırım Meali:

Fakat başına gelen bir dertten sonra kendisine bir nimet tattırırsak: "Artık bütün dertler ve belalar bir daha gelmemek üzere bitti gitti!" der, sevinir, övünür durur.

(Hud 10)

Süleyman Ateş Meali:

Ve eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir ni'met taddırsak, mutlaka: "Kötülükler benden gitti" der, sevinir, övünür.

(Hud 10)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Çektiği darlıktan sonra ona bir mutluluk tattırsak bu defa da "Sıkıntılar geride kaldı." der. Artık o, şımarığın ve kendini beğenmişin tekidir.

(Hud 10)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Eğer başına gelen bir sıkıntıdan sonra bir nimet tattırırsak: "Musibetler benden uzaklaştı" der; boş bir sevince kapılıp övünür.

(Hud 10)

Şaban Piriş Meali:

Eğer ona, kendisine dokunan sıkıntıdan sonra nimetler verirsek şöyle söyleyecektir: -Kötülükler benden uzaklaştı. O, gerçekten şımaracak ve övünecektir.

(Hud 10)

Talat Koçyiğit Meali:

Başına gelmiş bir sıkıntıdan sonra kendisine bir hayır taddırsak,"kötülükler artık benden gitti" der. O sırada kendisi son derece neşeli ve kibirlidir.

(Hud 10)

Tefhimul Kuran Meali:

Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet taddırırsak, kuşkusuz: «Kötülükler benden gidiverdi» der. Çünkü o, şımarıktır, böbürlenendir.

(Hud 10)

Ümit Şimşek Meali:

Eğer başına gelen bir sıkıntıdan sonra ona nimetler tattıracak olsak, bu defa da “Bütün kötülükler benden uzaklaştı” deyiverir; şımarıp böbürlenir.

(Hud 10)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve eğer ona, kendisine gelip çatan bir zorluk ve kederden sonra bolluk ve nimet tattırırsak, hiç kuşkusuz şöyle diyecektir: "Tüm sıkıntı ve kötülükler benden uzaklaşmıştır." Bu durumda o, bir sevinç şımarığı, bir kendini beğenmiş olur.

(Hud 10)