6. Enam Suresi / 82.ayet

İman edenler ve imanlarına zulüm/şirk bulaştırmayanlar, işte korkudan emin olmak bunların hakkıdır. Ve doğru yolda olanlar da bunlardır.

Bknz: (4/115)(31/2)»(31/5)(31/13)(28/50)(47/25)

Mustafa Çavdar Meali

Enam 82 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

İnananlar ve inançlarını haksızlıkla karıştırmayanlardır emin olmaya hak kazananlar ve onlardır doğru yolu bulmuş olanlar.

(Enam 82)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

İman edip de imanlarına zulüm kisvesi giydirmeyen kimseler (şirke düşmeyen, haksızlık ve ahlâksızlık ameli işlemeyenler) var ya; işte güven (emniyet ve saadet) onlar içindir. Ve bunlar hidayet üzerindedir.

(Enam 82)

Abdullah Parlıyan Meali:

İman edip, imanlarını varlık sebebine aykırı davranarak karartmayanlar, işte onlardır, güven içinde olacak olan ve doğru yola ulaşmış olanlar.

(Enam 82)

Adem Uğur Meali:

İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.

(Enam 82)

Ahmet Hulusi Meali:

İman edenler ve imanlarını zulüm (gizli şirk) ile karıştırmayanlar... İşte güvende olma hakkı onlarındır... Doğru yolu bulanlar onlardır!

(Enam 82)

Ahmet Tekin Meali:

İman edenler ve imanlarına şirk, baskı, zulüm, işkence, haksızlık, isyan ve inkâr bulaştırmayanlar, bunlara âlet olmayanlar, işte onlar güven içindedirler. Doğru, hak yolda, İslâm'da sebat edenlerdir."

(Enam 82)

Ahmet Varol Meali

İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar; işte güven onlaradır ve doğru yolda olanlar da onlardır.

(Enam 82)

Ali Bulaç Meali:

İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.

(Enam 82)

Ali Fikri Yavuz Meali:

İman edip de imanlarını zulüm ve şirkle bulaştırmayanlar (var ya), işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidâyete erenler de onlardır.

(Enam 82)

Ali Rıza Sefa Meali:

"İnananlar ve inançlarına haksızlık karıştırmayanlar; işte onlar, güven içindedirler. Doğru yola erişenler zaten onlardır!"

(Enam 82)

Ali Ünal Meali:

İman edip, imanlarına en büyük zulüm olan şirki hiçbir şekliyle bulaştırmayanlar: işte onların hakkıdır emniyet ve onlardır her bakımdan hidayet üzere (doğru yolda) olanlar.

(Enam 82)

Bahaeddin Sağlam Meali:

İnanıp da imanlarını zulüm ile örtmeyenler, işte güven, asıl olarak onlar için vardır. Ve onlar doğru yoldadırlar.

(Enam 82)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İnanıp da imanlarına herhangi bir şirki bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.

(Enam 82)

Bekir Sadak Meali:

Iste guven; onlara, inanip haksizlik karistirmayanlaradir. Onlar dogru yoldadirlar. *

(Enam 82)

Besim Atalay Meali:

İnan etmiş olup da, İnanlarını zulm ile, kirletmiş bulunmayanlar, güvenilmeye yaraşırlar, işte bunlar doğru yolu bulanlar

(Enam 82)

Celal Yıldırım Meali:

İimân edip imânlarını hiçbir haksızlıkla karıştırmayanlar var ya, işte güven onlaradır; doğru yola erişenler de onlardır.

(Enam 82)

Cemal Külünkoğlu Meali:

İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya; işte onlardır güven içinde olacak olanlar. Çünkü onlar doğru yolu bulmuşlardır.

(Enam 82)

Diyanet İşleri Eski Meali:

İşte güven; onlara, inanıp haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar.*

(Enam 82)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.

(Enam 82)

Diyanet Vakfı Meali:

İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.

(Enam 82)

Edip Yüksel Meali:

İnananlar ve imanlarını bir zulümle bulaştırmayanlar güvenliği hakketmişlerdir ve onlar doğruyu bulmuşlardır.

(Enam 82)

Elmalılı Orjinal Meali:

İyman edib de iymanlarını bir haksızlıkla telbis etmiyen kimseler işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler onlardır

(Enam 82)

Elmalılı Yeni Meali:

İman edip de imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayan kimseler, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler de onlardır.

(Enam 82)

Erhan Aktaş Meali:

İman etmiş ve imanlarına zulmü[1] bulaştırmamış olanlar var ya işte emniyet içinde olanlar da hidayete ermiş olanlar[2] da onlardır.

1)Şirk.
2)Doğru yolu bulanlar.

(Enam 82)

Gültekin Onan Meali:

inananlar ve inançlarını zulmle karıştırmayanlar, işte güvenlik (emnü) onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.

(Enam 82)

Hakkı Yılmaz Meali:

Şu iman edenler ve imanlarına yanlış; kendi zararlarına olan iş giydirmeyenler/ ortak koşma inancı karıştırmayanlar, işte onlar, güven kendilerinin olanlardır. Kılavuzlandıkları doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Enam 82)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

İman eden ve imanlarına zulüm/şirk bulaştırmayanlar (var ya); işte bunlara (Allah’ın azabından) emin olma vardır. Ve onlar hidayete erenlerdir.

(Enam 82)

Harun Yıldırım Meali:

İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlara gelince işte güven onlar içindir; hidayete erenler de onlardır.

(Enam 82)

Hasan Basri Çantay:

İman edenler, bununla beraber imanlarını haksızlıkla da bulaşdırmayanlar, işte (ancak) onlardır ki (korkudan) emin olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulmuş kimselerdir.

(Enam 82)

Hayrat Neşriyat Meali:

Îmân edip de îmanlarını bir zulümle (şirkle) bulaştırmayanlara gelince, işte onlar var ya, kendileri için (ebedî azab korkusundan) emîn olmak vardır ve onlar hidâyete erenlerdir.

(Enam 82)

Hubeyb Öndeş Meali: /

İnanmış ve inançlarına herhangi bir zulmü asla karıştırmamış olanlar (evet!) işte, yolu bulanlar olarak 'emniyet' kendilerine ait olanlar bunlardır.¹

(Enam 82)

Hüseyin Atay Meali:

inananlar ve inançlarına bir zulüm karıştırmayanlar, işte onlara güven vardır ve onlar doğru yoldadırlar.

(Enam 82)

İbni Kesir Meali:

İman edenler, imanlarını zulüm ile bulaştırmayanlar, işte onlaradır emniyet. Ve işte onlar, hidayete ermiş olanlardır.

(Enam 82)

İlyas Yorulmaz Meali:

İman etmiş olanlar ve haksızlık yaparak (zulümle) imanlarını yok etmeyenler, işte onlar güven içinde olup, doğru yol üzerindedirler.

(Enam 82)

İskender Ali Mihr Meali:

Âmenû olan kimseler ve îmânlarını zulümle karıştırmayanlar, işte onlar (korkudan) emindirler. Ve onlar hidayete erenlerdir.

(Enam 82)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O kimseler ki inanırlar, inançlarını kıyıcılıkla bozmazlar, işte güvene kavuşacak olanlar onlardır, doğru yolu tutanlar da onlardır.

(Enam 82)

Kadri Çelik Meali:

İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar (var ya), işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete erenlerdir.

(Enam 82)

Mahmut Kısa Meali:

“Evet, Allah’a ve âhiret gününe yürekten inanan ve imanlarını şirk, inkâr, isyankârlık gibi herhangi bir zulüm ile kirletmeyenler var ya, işte her türlü tehlikeden kurtulup güvene kavuşmak onların hakkıdır; doğru yolda olanlar da, yalnızca onlardır.”

(Enam 82)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Emin olmaya hak kazananlar, inananlar ve inançlarını karıştırmayanlardır. Nitekim güvenlik onlar içindir. Onlar doğru yola ermiş kimselerdir.

(Enam 82)

Mehmet Türk Meali:

Îman edip de bu îmanlarına, zulüm1 karıştırmayanlar var ya gerçekten güven içerisinde ve doğru yolda olanlar, onlardır. *

(Enam 82)

Muhammed Celal Şems Meali:

Ancak inanıp, imanlarını zulüm ile şüpheye düşürmemiş olanlara, güvenlik (mukadderdir). Doğru yol bulmuş olanlar (da,) ancak onlardır.

(Enam 82)

Muhammed Esed Meali:

"İmana ermiş olan ve zulüm işleyerek imanlarını karartmayanlar, işte onlardır güven içinde olacak olanlar, çünkü doğru yolu bulanlar onlardır!" dedi.

(Enam 82)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İnananlar ve inançlarını bir haksızlıkla kirletmeyenler var ya, işte güvenlik onlar içindir ve onlar doğru yola ermişlerdir.

(Enam 82)

Mustafa Çavdar Meali:

İman edenler ve imanlarına zulüm/şirk bulaştırmayanlar, işte korkudan emin olmak bunların hakkıdır. Ve doğru yolda olanlar da bunlardır.

Bknz: (4/115) - (31/2)»(31/5) - (31/13) - (28/50) - (47/25)

(Enam 82)

Mustafa Çevik Meali:

80-82 Bunun üzerine kavmi, İbrahim ile tartışmaya başladı. İbrahim de onlara şöyle dedi: “Rabbim beni yaratılışımızın sebebi olan doğru yola iletmişken, siz kalkmış benimle tartışıyorsunuz. Ben sizin Allah’tan başka ilahlık yakıştırdıklarınızdan korkmuyorum. Rabbim dilemedikçe hiç kimse bana zarar veremez, Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. O, her şeyi görüp gözetendir.” Sizler hiçbir delile dayanmadan düzmece ilahlar edinip Allah’a ortak koşmaktan korkmazken ben neden sizin ortak koştuklarınızdan korkacak mışım? Şimdi söyleyin bakalım iki taraftan hangisi korkudan emin olmak bakımından kendisini daha güvende hissetmeli, siz mi yoksa ben mi?” Şüphesiz, Allah’a yürekten iman edip, imanlarına şirk ve küfür karıştırmayan kimseler güvende olmayı hak etmişlerdir. Çünkü bunlar doğru yolda olanlardır.

(Enam 82)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İmana ulaşan ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya: işte onlardır güvene layık olanlar; zira onlar doğru yoldadırlar."

(Enam 82)

Osman Okur Meali:

İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.

(Enam 82)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

O kimseler ki, imân etmişler ve imânlarını bir zulme bulaştırmamışlardır. İşte korkudan emin olmak onlara aittir. Ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır.

(Enam 82)

Ömer Öngüt Meali:

İman edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır ve doğru yolda olanlar da onlardır.

(Enam 82)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Güvende olanlar, inanıp da inancını zulümle lekelemeyenlerdir. İşte onlardır doğru yolda olanlar!”

(Enam 82)

Sadık Türkmen Meali:

İman eden ve imanlarına zulüm (şirk) karıştırmayanlar var ya; işte onlar, güven onların(hakkı)dır. Doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Enam 82)

Seyyid Kutub Meali:

İman edenler ve bu imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya, güven işte onlar içindir, doğru yolda olanlar onlardır.

(Enam 82)

Suat Yıldırım Meali:

İman edip imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olma onların hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır.

(Enam 82)

Süleyman Ateş Meali:

İnananlar ve imanlarını bir haksızlıkla bulamayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

(Enam 82)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Kimler inanıp güvenir ve bu imanlarına bir yanlışı[1] karıştırmazsa, güven onların hakkıdır. Onlar doğru yoldadırlar.

1) Zulüm Arap dilinde yanlış yapma anlamındadır. (Müfredat)  Burada imanda yapılan yanlışa dikkat çekilmektedir. O yanlış şirktir. 

(Enam 82)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

İman edip de, zulüm işleyerek imanlarını karartmayanlar var ya, işte güven içinde olanlar onlardır, çünkü onlar doğru yoldadırlar.

(Enam 82)

Şaban Piriş Meali:

İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlar, işte emniyet onlar içindir, hidayette olanlar da onlardır.

(Enam 82)

Talat Koçyiğit Meali:

"İman edenler ve imanlarına şirk bulaştırmayanlar, işte emniyet onlar içindir ve doğru yola iletilmiş olanlar da onlardır."

(Enam 82)

Tefhimul Kuran Meali:

İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.

(Enam 82)

Ümit Şimşek Meali:

İman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar—korkudan emin olmak işte onların hakkıdır; doğru yolda olanlar da onlardır.(13)*

(Enam 82)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.

(Enam 82)