21. Enbiya Suresi / 40.ayet

Aksine o ansızın gelecek ve onları dehşete düşürecektir. Artık onu ne geri çevirebilecekler ne de kendilerine bir mühlet verilecek.

Bknz: (6/31)(33/63)(40/59)(79/42)

Mustafa Çavdar Meali

Enbiya 40 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Hatta o gün, onlara birdenbire geliverecek de şaşırtacak onları ve onu reddetmeye güçleri yetmeyeceği gibi mühlet de verilmeyecek onlara.

(Enbiya 40)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Hayır, doğrusu (o azap) onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecektir; öyle ki artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacaktı.

(Enbiya 40)

Abdullah Parlıyan Meali:

Hayır, o kıyamet onlara aniden gelecek de, kendilerini şaşırtacak ve artık onu geri çevirmeye güç yetiremeyecekler ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

(Enbiya 40)

Adem Uğur Meali:

Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

(Enbiya 40)

Ahmet Hulusi Meali:

Bilakis (vadolunanı yaşatacak vefat {bedenin hayatiyetini yitirmesiyle meydana gelen kopuş}) onlara ansızın gelir de, kendilerini şaşkına çevirir! Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter ve ne de kendilerine mühlet verilir.

(Enbiya 40)

Ahmet Tekin Meali:

Doğrusu bu azap onlara, ansızın gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne tevbeleri ve özür dilemeleri sebebiyle cezaları geciktirilecek, ne de kendilerine göz açtırılacaktır.

(Enbiya 40)

Ahmet Varol Meali

Hayır o, onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkına çevirecek. Artık ne onu geri çevirmeye güç yetirebilecekler ne de kendilerine süre tanınacak.

(Enbiya 40)

Ali Bulaç Meali:

Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.

(Enbiya 40)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Doğrusu bu azab (kıyamet), onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.

(Enbiya 40)

Ali Rıza Sefa Meali:

Hayır! Ansızın gelecek; onları şaşkına çevirecektir. Artık, ne onu geri çevirmeye güçleri yeter ne de onlara göz açtırılır.

(Enbiya 40)

Ali Ünal Meali:

Azap, başlarında ansızın patlayıp onları öyle bir şaşırtacak ki, yerlerinde mıhlayacak. Artık ne onu savmaya güçleri yetecek, ne de kendilerine ondan kurtulma adına bir süre tanınacaktır.

(Enbiya 40)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Hayır! O kıyamet onlara ansızın gelecektir. Onları şaşkına uğratacak. Ne onu geri çevirebileceklerdir ne de kendilerine mühlet tanınacaktır.

(Enbiya 40)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Bilakis, kendilerine o öyle ani gelir ki, onları şaşırtır. Artık ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

(Enbiya 40)

Bekir Sadak Meali:

Belki aniden gelecek de onlari sasirtacaktir. Artik onu geri ceviremezler; kendileri de ertelenmez.

(Enbiya 40)

Besim Atalay Meali:

O, ansızın gelecektir, şaşırtacak onları, onu geri döndüremezler, hem de bekletilmezler

(Enbiya 40)

Celal Yıldırım Meali:

Hayır, o onlara aniden gelecek de kendilerini şaşırtacak ve artık onu geri çevirmeye güç getiremiyecekler ve onlara süre de tanınmıyacak..

(Enbiya 40)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Doğrusu o aniden gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecek ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

(Enbiya 40)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Belki aniden gelecek de onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çeviremezler; kendileri de ertelenmez.

(Enbiya 40)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Şüphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkınlıktan dondurup bırakacak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek, ne de kendilerine göz açtırılacak.

(Enbiya 40)

Diyanet Vakfı Meali:

Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

(Enbiya 40)

Edip Yüksel Meali:

Nitekim, onlara ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecektir. Ne onu geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine süre verilir.

(Enbiya 40)

Elmalılı Orjinal Meali:

Doğrusu o onları bağdeten gelecek de kendilerini dondura kalacak, artık ne reddini güçleri yetecek ne de kendilerine mühlet verilecek

(Enbiya 40)

Elmalılı Yeni Meali:

Doğrusu o azap onlara ansızın gelecek de kendilerini dondurakalacaktır; artık ne geri çevrilmesine göçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.

(Enbiya 40)

Erhan Aktaş Meali:

Aslında, onlara ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecek. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecek ve onlara süre de verilmeyecek.

(Enbiya 40)

Gültekin Onan Meali:

Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.

(Enbiya 40)

Hakkı Yılmaz Meali:

Aslında bu azap, onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecek ve onlara süre tanınmayacak.

(Enbiya 40)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Hayır, öyle değil!) Bilakis, onlara ansızın gelecek ve onları neye uğradıklarını anlamayacak hâle getirecektir. Onu geri çevirmeye güç yetiremeyecekler ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

(Enbiya 40)

Harun Yıldırım Meali:

Bilâkis kendilerine o (kıyamet) öyle âni gelir ki, onları şaşırtır. Artık, ne reddedebilirler onu, ne de kendilerine mühlet verilir.

(Enbiya 40)

Hasan Basri Çantay:

Belki (bu), onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacakdır. Artık onu redde muktedir olamayacaklar (ı gibi), onlara mühlet de verilmeyecekdir.

(Enbiya 40)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bil'akis (kıyâmet) onlara ansızın gelecek de onları dehşete düşürecektir; artık ne onu geri çevirebilirler, ne de kendilerine (tevbe için) mühlet verilir!

(Enbiya 40)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Aksine! [O tehdit] kendilerine aniden gelir, onları şok eder! Kendileri göz açtırılmaz bir haldeyken, onu geri döndürmeye güçleri yetmez.

(Enbiya 40)

Hüseyin Atay Meali:

Belki aniden gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çeviremezler. Kendileri de ertelenmezler.

(Enbiya 40)

İbni Kesir Meali:

Doğrusu o aniden gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecektir. Ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

(Enbiya 40)

İlyas Yorulmaz Meali:

Acele istedikleri Allah'ın vaadi ansızın onlara geldiği zaman, bu seferde gelen azap onları şaşkına çevirir. Azabı kendilerinden geri çevirmeye de güçleri yetmez. Onlara hiç bakılmaz.

(Enbiya 40)

İskender Ali Mihr Meali:

Hayır, onlara (azap) ansızın gelecek. Böylece onları dehşette bırakacak. Artık onu reddetmeye (geri çevirmeye) güçleri yetmeyecek. Ve de onlara bakılmayacak.

(Enbiya 40)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ancak bu onların başına birdenbire gelecektir de onları şaşırtakoyacaktır. Artık onu geri çevirmiye güçleri yetmiyecek, onlara göz de açtırılmıyacaktır.

(Enbiya 40)

Kadri Çelik Meali:

Hayır, onlara ansızın gelecek de böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne de onlara süre tanınacak.

(Enbiya 40)

Mahmut Kısa Meali:

Aslında son saat, ansızın gelip çatarak onları müthiş bir şekilde etkileyip şaşkına döndürecek, donup kalacaklar! İşte o zaman, ne onu geri çevirebilecekler, ne de onlara ikinci bir fırsat verilecek! Onun için, geçmişten ibret alıp, iş işten geçmeden doğru yola yönelsinler:

(Enbiya 40)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Yani o gün, onlara aniden gelip şaşkına çevirecek ve artık o ne geri çevrilir ne de süre tanınır.

(Enbiya 40)

Mehmet Türk Meali:

Oysa (azap) onlara o kadar ani gelir ki; (azabın dehşetinden) dona kalırlar. Artık o azabı geri çeviremeyecekleri gibi kendilerine bir süre bile verilmez.1*

(Enbiya 40)

Muhammed Celal Şems Meali:

Aslında (o azap,) ansızın kendilerine gelecek ve böylece onları şaşkına çevirecek. Onu defedemeyecekler. Kendilerine hiç mühlet (de) verilmeyecek.

(Enbiya 40)

Muhammed Esed Meali:

Yoo, (o Son Saat) apansız gelip çatacak ve onları şaşkına çevirecek; öyle ki, ne onu geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine soluk alacak zaman verilir.

(Enbiya 40)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Doğrusu o azap onlara ansızın gelecek de onları şaşkına çevirecektir; artık onu ne geri çevirmeye güçleri yetecek, ne de kendilerine süre verilecektir.

(Enbiya 40)

Mustafa Çavdar Meali:

Aksine o ansızın gelecek ve onları dehşete düşürecektir. Artık onu ne geri çevirebilecekler ne de kendilerine bir mühlet verilecek.

Bknz: (6/31) - (33/63) - (40/59) - (79/42)

(Enbiya 40)

Mustafa Çevik Meali:

İşte o Kıyamet ansızın gelecek, böyle konuşup duranları da şaşkına çevirecek. Onu ne geri çevirmeye ne de engellemeye hiç kimsenin gücü yetmez ve hiç kimseye artık pişmanlığı, tevbesi de fayda vermez.

(Enbiya 40)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ama hayır, o (an) birdenbire gelecek ve onları şaşkına çevirecektir; artık ne onu geri çevirebilecekler, ne de kendilerine zaman tanınacaktır!

(Enbiya 40)

Osman Okur Meali:

Şüphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkınlıktan dondurup bırakacak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek, ne de kendilerine göz açtırılacak.

(Enbiya 40)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Belki onlara ansızın gelecek, hemen onları hayrette bırakacak, artık onu ne redde takat getirebileceklerdir ve ne de onlara mühlet verilecektir.

(Enbiya 40)

Ömer Öngüt Meali:

Doğrusu o, onlara ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecek. Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter, ne de kendilerine mühlet verilir.

(Enbiya 40)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kıyamet onlara ansızın gelecek, şaşıp kalacaklar. Onu geri döndürmeye güçleri yetmeyecek. Kendilerine süre de verilmeyecek!

(Enbiya 40)

Sadık Türkmen Meali:

O, onlara aniden gelir ve onları şaşkına çevirir! Sonra onu geri çeviremezler. Kendilerine mühlet de verilmez.

(Enbiya 40)

Seyyid Kutub Meali:

Aslında o tehdit, apansız bir şekilde karşılarına çıkıverir de şaşkınlıktan donakalırlar. O zaman onu ne başlarından savabilirler ve ne de kendilerine mühlet verilir.

(Enbiya 40)

Suat Yıldırım Meali:

Onların beklentilerinin hilafına, o ateş öyle apansız gelecek ki, kendileri birden donakalacaklar. Artık ne onu geri çevirecek güçleri olacak, ne de kendilerine süre verilecek!

(Enbiya 40)

Süleyman Ateş Meali:

Doğrusu o, onlara ansızın gelecek, onları şaşırtacak, ne onu reddedebilecekler, ne de kendilerine süre verilecek.

(Enbiya 40)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Aslında o gün onlara ansızın gelecek ve onları şaşırtacaktır. Artık onu ne geri çevirebilecekler ne de kendilerine göz açtırılacaktır.

(Enbiya 40)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Hayır, kıyamet ansızın kopacak ve onları dehşete düşürecektir. Artık ona ne engel olmaya güçleri yeter, ne de onlara bir fırsat verilir.

(Enbiya 40)

Şaban Piriş Meali:

(Azap) onlara aniden gelecek ve onları dehşete düşürecektir. Onu geri çevirmeye asla güçleri yetmeyecek ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

(Enbiya 40)

Talat Koçyiğit Meali:

Oysa azâb onlara aniden gelecek ve onları dehşete düşürecektir. Fakat onu ne geri çevirebileceklerdir, ne de kendilerine bir süre tanınacaktır.

(Enbiya 40)

Tefhimul Kuran Meali:

Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne de onlara süre tanınacak.

(Enbiya 40)

Ümit Şimşek Meali:

O an birden bire geliverir; onlar da öylece donakalır. Artık ne azabı geri çevirmeye güçleri yeter, ne kendilerine süre tanınır.

(Enbiya 40)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Doğrusu şu ki, o onlara ansızın gelecek de onları şaşkınlıktan donduracak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ne de yüzlerine bakılacak.

(Enbiya 40)