25. Furkan Suresi / 50.ayet

Biz, bu konuları düşünüp öğüt alsınlar diye onlara tekrar tekrar anlatıyoruz ama gel gör ki insanların çoğu nankörlükten başka bir şey yapmıyorlar.

Bknz: (41/39)(5/9)»(5/11)(14/52)(29/51)

Mustafa Çavdar Meali

Furkan 50 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve andolsun ki biz onu, bulundukları yerlere akıttık düşünüp ibret alsınlar diye, fakat insanların çoğu, ibret almaya yanaşmadı, nankör olup gitti.

(Furkan 50)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun bunu (Kur’an’ı), onların arasında, öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde (Resulün dili ve haliyle) açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük ederek (bile bile) ayak diretip (karşı çıkmışlardır).

(Furkan 50)

Abdullah Parlıyan Meali:

Gerçek şu ki biz, bütün bu tabiat olaylarını insanların gözü önünde, türlü türlü şekillerde tekrar ettik ki, belki ders alıp akıllarında tutarlar. Ama insanların çoğu inat edip dayattılar ve nankörlükten vazgeçmediler.

(Furkan 50)

Adem Uğur Meali:

Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.

(Furkan 50)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki O'nu (Kuran'ı) onların arasında, tezekkür (hatırlayıp düşünmeleri) için açıkladık da açıkladık... İnsanların çoğunluğu ise hakikati inkar ettiler.

(Furkan 50)

Ahmet Tekin Meali:

Andolsun, yağmuru, ibret almaları, şükretmeleri için, insanlar arasında, yeryüzünün değişik bölgelerinde bölüştürdük. Ama, insanların çoğu ille de nankörlük edip diretmiştir.

(Furkan 50)

Ahmet Varol Meali

Andolsun ki öğüt alsınlar diye onu aralarında dağıttık. [6] Ancak insanların çoğu nankörlükten başka bir şeye yanaşmadılar.*

(Furkan 50)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.

(Furkan 50)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Doğrusu, yağmuru, memleketler arasında taksim ettik ki, ibret alsınlar (şükretsinler). Yine de insanların çoğu yüz çevirdiler, ancak nimeti inkâr ettiler.

(Furkan 50)

Ali Rıza Sefa Meali:

Üstelik gerçek şu ki, öğüt alıp düşünmeleri için, değişik biçimlerde Onu açıkladık. Yine de insanların çoğunluğu, yalnızca nankörlük etmekte direniyorlar.

(Furkan 50)

Ali Ünal Meali:

Onu kendisine muhtaç varlıklar ve yerler arasında (hikmetimiz gereği) dağıtır, (bazı yerlere bazı yıllarda fazla verirken, bazı yıllarda az veririz): acaba bu hususta olsun düşünür ve gerekli dersi çıkarırlar mı? Ama ne var ki, insanların pek çoğunun oldukça nankör kesilmekten başka bir şey yaptığı yok.

(Furkan 50)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Andolsun! Biz, mesaj alsınlar diye, o suyu aralarında kullandık. Fakat insanların çoğu nankörlük yapmaktan başka hiçbir nimete şükretmediler.

(Furkan 50)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Gerçek şu ki, düşünüp öğüt almaları için suyu, ülkeler arasında bir nizama göre dağıtmışızdır. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmiştir.

(Furkan 50)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki ogut almalari icin ulkeler arasinda yer yer turlu turlu yagmur yagdirmisizdir. Buna ragmen insanlarin cogu nankorlukte direnmistir.

(Furkan 50)

Besim Atalay Meali:

«Öğüt alsınlar diye, aralarında onu gerçekten dağıtmışız, insanların pek çoğu kâfir olmaktan başka bir şey yapmamışlardır

(Furkan 50)

Celal Yıldırım Meali:

And olsun ki, bu (tabiat olayını) öğüt alsınlar diye insanlar arasında çevirip dururuz. Bununla beraber insanların çoğu inad edip dayattılar da nankörlükten vazgeçmediler.

(Furkan 50)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Andolsun ki, o (yağmur)u, memleketler arasında taksim ettik ki, (insanlar) düşünüp ders alsınlar. Ama insanların çoğu nankörlükte direndiler.

(Furkan 50)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki öğüt almaları için ülkeler arasında yer yer türlü türlü yağmur yağdırmışızdır. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmiştir.

(Furkan 50)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler.

(Furkan 50)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.  *

(Furkan 50)

Edip Yüksel Meali:

Öğüt almaları için onu aralarında dağıtıp çevirdik. Ne var ki insanların çoğunluğu nankörlükte diretmektedir.

(Furkan 50)

Elmalılı Orjinal Meali:

Celalım hakkı için onu aranızda evirip çevirmekteyiz düşünsünler ıbret alsınlar diye yine de nasın ekserisi dayatmakta nankörlükten başkasına yanaşmamakta

(Furkan 50)

Elmalılı Yeni Meali:

Andolsun ki onu aralarında, düşünsünler ve ibret alsınlar diye evirip çevirmekteyiz. Yine de insanların çoğu dayatmakta ve nankörlükten başkasına yanaşmamaktadır.

(Furkan 50)

Erhan Aktaş Meali:

Ant olsun ki Biz, öğüt almaları için onu, onların aralarında paylaştırdık. Ancak insanların çoğu nankörlük etmekte direttiler.

(Furkan 50)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu küfredip ayak direttiler.

(Furkan 50)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve andolsun Biz, öğüt almaları için her şeyi, çeşit çeşit şekillerde anlattık, ama insanların çoğu sadece iyilikbilmezlikte dayattılar.

(Furkan 50)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki (o yağmuru), öğüt almaları için onların arasında çevirdik durduk. Ancak insanların çoğu (anlamak ya da inanmak yerine) küfürde direttiler.

(Furkan 50)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.

(Furkan 50)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun bunu, (insanların) ibret almaları için, aralarında çeşid çeşid suretlerde anlatmışızdır (yahud bu suyu evirib çevirmişizdir). Fakat insanların çoğu, ille nankörlük olmak üzere, dayardılar (inadlarından dönmediler).

(Furkan 50)

Hayrat Neşriyat Meali:

Celâlim hakkı için, ibret alsınlar diye bunu aralarında çeşitli şekillerde açıkladık;(1)fakat insanların çoğu nankörlükten başka bir şeye yanaşmamaktadır.*

(Furkan 50)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Doğrusu, öğüt almaları için onu onların arasında halden hale çevirip açıklamıştık. Artık insanların çoğunluğu, küfürden [gerçeği örtmekten] başkasına şiddetle karşı çıkıyor. (ancak küfre razı oluyor)

(Furkan 50)

Hüseyin Atay Meali:

Andolsun ki, düşünüp öğüt almaları için Biz onu aralarında türlü biçimlerde anlattık. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnir.

(Furkan 50)

İbni Kesir Meali:

Andolsun ki; düşünüp ibret alsınlar diye onu aralarında evirip çevirmekteyiz. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmişlerdir.

(Furkan 50)

İlyas Yorulmaz Meali:

İnsanlar düşünsünler diye onu biz anlatıyoruz, fakat insanların çoğu kabul etmemekte direniyorlar.

(Furkan 50)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki tezekkür etmeleri için onu (suyu, rahmet, fazl ve salâvâtı), onların aralarında paylaştırdık (açıkladık). Fakat insanların çoğu sadece inkâr ederek, direndiler.

(Furkan 50)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Biz o suyu her yanlarına dağıttık ki öğütlensinler diye. Ancak insanların pekçoğu iyilik nedir bilmediler, yalnız dayattılar.

(Furkan 50)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz bunu, onların arasında hatırlayıp kendilerine gelsinler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlükte direnmiştir.

(Furkan 50)

Mahmut Kısa Meali:

Gerçekten Biz, insanı hakîkate ulaştıracak delilleri ortaya seren muhteşem bir kitap indirdik ve onu türlü misallerle ve tüm yönleriyle açıkladık ki, bu ayetleri düşünüp ibret alsınlar fakat insanların çoğu, bunca öğütlerden yüz çevirerek nankörlükte diretiyor.

(Furkan 50)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Andolsun insanlar öğüt alıp düşünsünler diye açıkladık ama insanların çoğu nankördür.

(Furkan 50)

Mehmet Türk Meali:

Yemin olsun Biz, bu (Kur’an’ı),1 insanların öğüt almaları için, (tekrar tekrar) anlattık ama yine de insanların çoğu inkârdan başkasına yanaşmadılar.*

(Furkan 50)

Muhammed Celal Şems Meali:

Şüphesiz öğüt alsınlar diye, Biz onların arasında bunu türlü türlü yollarla açıkladık. Ancak insanların çoğu, nankörlükte ısrar ettiler.

(Furkan 50)

Muhammed Esed Meali:

Gerçek şu ki, Biz bütün bunları insanların gözü önüne hep seregelmişizdir ki, belki ders alıp akıllarında tutarlar; ama insanların çoğu, nankörlükte direnmektedir.

(Furkan 50)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki biz, bu sözü onların aralarında türlü türlü anlattık ki öğüt alsınlar. Fakat insanların çoğu, iyilik bilmezlik içinde direnmektedir.

(Furkan 50)

Mustafa Çavdar Meali:

Biz, bu konuları düşünüp öğüt alsınlar diye onlara tekrar tekrar anlatıyoruz ama gel gör ki insanların çoğu nankörlükten başka bir şey yapmıyorlar.

Bknz: (41/39) - (5/9)»(5/11) - (14/52) - (29/51)

(Furkan 50)

Mustafa Çevik Meali:

Doğrusu Biz bütün bunları düşünüp de dersler çıkararak Allah’a yönelesiniz diye tekrar tekrar misallerle açıklıyoruz. Buna rağmen insanların çoğu nankörlük edip yüz çeviriyorlar.

(Furkan 50)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Doğrusu Biz, onu (ve bütün bu örnekleri) ayrıntılı bir biçimde açıklayarak insanların önüne koyduk ki düşünüp ders alsınlar diye... Hal böyleyken insanların çoğu yine de yüz çevirmekte, nankörlükte direnmekteler.

(Furkan 50)

Osman Okur Meali:

Gerçek şu ki, Biz bütün bunları insanların gözü önüne hep farklı üsluplarda anlattık ki, belki ders alıp akıllarında tutarlar; ama insanların çoğu, nankörlükte direnmektedir.

(Furkan 50)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Zât-ı akdesim hakkı için onu (o yağmur nîmetini) tefekkür etsinler için aralarında türlü türlü sûretlerde bulundurmaktayız. Halbuki nâsın ekserisi ancak nankörlükte bulunmuştur.

(Furkan 50)

Ömer Öngüt Meali:

Andolsun ki biz bunu, insanların ibret almaları için aralarında çeşit çeşit şekillerde anlatmışızdır. Fakat insanların çoğu nankörlük edip diretmektedir.

(Furkan 50)

Ömer Sevinçgül Meali:

Düşünüp ibret alsınlar diye onu insanlar arasında evirip çeviririz, ama yine de insanların çoğu nankörlükte direnirler.

(Furkan 50)

Sadık Türkmen Meali:

Ant olsun onların arasında tekrar tekrar bunu anlattık, öğüt almaları için. Ancak yine de insanların birçoğu, nankörlük ederek ayak direttiler.

(Furkan 50)

Seyyid Kutub Meali:

İnsanlar düşünüp ders alsınlar diye biz bu gerçeği onlara çeşitli şekillerde anlattık. Fakat onların çoğu ısrarla nankörlüklerini sürdürdüler.

(Furkan 50)

Suat Yıldırım Meali:

Bu gerçeği, insanların iyice düşünmeleri için Biz, farklı üsluplarla anlatsak da onların çoğu nankörlükten başka bir şey yapmıyorlar.

(Furkan 50)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun biz, bu sözü onların aralarında çevirip çevirip anlattık ki öğüt alsınlar. Ama insanların çoğu, nankörlükte direnmektedir.

(Furkan 50)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Biz o suyu, bilgi sahibi olsunlar(ve bilgilerini kullansınlar) diye halden hale çevirdik[1]. Ama insanların nankörlüğü bir türlü bırakmaz.

1)  Kaynak suyu, dere suyu  ve deniz oldu. Kar, buz ve buhar oldu. 

(Furkan 50)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Düşünüp ders alsınlar diye insanların önüne her türlü delili seriyoruz. Ama yine de çoğu nankörlükte direniyor.

(Furkan 50)

Şaban Piriş Meali:

Düşünsünler, öğüt alsınlar diye, onu aralarında evirip çevirdik. Yine de insanların çoğu nankörlükten vazgeçmez.

(Furkan 50)

Talat Koçyiğit Meali:

Sonra da ibret almaları için bu suyu aralarında, muhtelif vakitlere göre değiştirmişizdir. Buna rağmen insanların çoğu yine de nankörlükten vazgeçmemiştir.

(Furkan 50)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.

(Furkan 50)

Ümit Şimşek Meali:

Doğrusu, öğüt alsınlar diye Biz onu aralarında çeşitli şekillere çevirip durmaktayız.(6) Yine de insanların birçoğu nankörlükten geri durmuyor.*

(Furkan 50)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, onu aralarında çeşitli biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece nankörlükte ısrar etmektedir.

(Furkan 50)