41. Fussilet Suresi / 48.ayet

Çünkü daha önce dua ile yalvarıp yakardıkları kimseler kendilerinden uzaklaşıp kaybolup gitmişlerdir. Onlar da artık bir kaçış yolunun kalmadığını anlamışlardır.

Bknz: (46/4)»(46/6)

Mustafa Çavdar Meali

Fussilet 48 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve önceden çağırdıkları putlar, gözlerinden kaybolup gitmiştir ve onlar, kaçıp sığınacakları bir yerleri olmadığını da iyideniyiye anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Artık) Önceden (dünyada iken) dua ve yardım umarak (bir nevi tapındıkları herkes ve her şey, sahte şeyhler ve hoca efendiler ahirette) onlardan kaybolup (defolup) gideceklerdir ve onlar (Siyonist Yahudilerin ve Hristiyan emperyalistlerin peşine takılanlar ve bu hıyanetlerine Kur’ani hikmet ve mazeret uyduranlar) kaçıp kurtulacak hiçbir yerleri olmadığını da anlayıvereceklerdir.

(Fussilet 48)

Abdullah Parlıyan Meali:

Böylece onların önceden ilahlaştırıp yalvardıkları bütün güçler, kendilerini terk etmiş olacak ve kendileri için de, kaçacak bir yer olmadığını anlamış olacaklardır.

(Fussilet 48)

Adem Uğur Meali:

Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ahmet Hulusi Meali:

Daha önce lafını ettikleri şeyler onlardan kaybolup gitti ve kendileri için bir kaçış yeri bulunmadığını da fark ettiler!

(Fussilet 48)

Ahmet Tekin Meali:

Onların önceden taptıkları, yalvardıkları şeyler kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını da anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ahmet Varol Meali

Daha önce ibadet etmekte oldukları onlardan kaybolur ve kendileri için hiçbir sığınılacak yer olmadığını anlarlar.

(Fussilet 48)

Ali Bulaç Meali:

Önceden kendilerine taptıkları (bugün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Önceden ibadet edib durdukları putlar, kendilerinden kaybolup gideceklerdir; ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlıyacaklardır.

(Fussilet 48)

Ali Rıza Sefa Meali:

Daha önce yakarışlarda bulundukları, onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Zaten kendileri için kaçacak yer olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ali Ünal Meali:

Önceden (dünyada iken) ilâhlaştırıp kendilerine yalvardıkları varlıklar, onları bırakıp kayboluvermişlerdir. Kaçıp kurtulma imkânlarının olmadığını da artık anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Daha önce yalvarıp çağırdıkları şeyler, onlardan kaybolur gider ve kendilerine hiçbir kurtuluş olmadığını anlarlar.

(Fussilet 48)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Daha önce taptıkları tanrılar uzaklaşıp kaybolacaktır. Sığınacak hiçbir yerleri olmadığını anlayacaklardır.

(Fussilet 48)

Bekir Sadak Meali:

Onceden yalvarip durduklari seyler onlardan uzaklasmistir. Kendilerinin kacacak yerleri olmadigini anlamislardir.

(Fussilet 48)

Besim Atalay Meali:

Önceden taptıkları, onlardan ayrılır, bir kaçamak kalmadığın bilirler

(Fussilet 48)

Celal Yıldırım Meali:

Daha önce taptıkları tanrılar, onlardan uzaklaşıp gözlerinden kaybolmuşlar ve onlar da kendilerine hiçbir kaçacak yer bulunmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Böylece daha önceden kulluk ettikleri putlar kendilerini terk eder, müşrikler de kaçacak yer kalmadığını anlarlar.

(Fussilet 48)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Önceden yalvarıp durdukları şeyler onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Daha önce yalvardıkları (tanrılar) onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Diyanet Vakfı Meali:

Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Edip Yüksel Meali:

Daha önce yardım için çağırdıkları (dine ortak koştukları kişiler) onlardan uzaklaşmıştır. Artık kaçacak bir yerleri olmadığını anlarlar.

(Fussilet 48)

Elmalılı Orjinal Meali:

Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan gayb olup gitmişler ve onlar kendilerine hiçbir kaçamak kalmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Elmalılı Yeni Meali:

Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan kaybolup gitmişler ve onlar kendileri için kaçacak bir yer kalmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Erhan Aktaş Meali:

Ve daha önce tapındıkları şeyler, onlardan uzaklaşıp gittiler. Onlar, kendileri için kaçıp kurtulacak yer olmadığını anladılar.

(Fussilet 48)

Gültekin Onan Meali:

Önceden kendilerine taptıkları (bugün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Hakkı Yılmaz Meali:

Önceden tapmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kayboldu. Onlar kendileri için kaçacak bir yer olmadığını da iyice anladılar.

(Fussilet 48)

Harun Yıldırım Meali:

Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Hasan Basri Çantay:

Önceden tapdıkları nesneler onlardan uzaklaşıb gaaib olmuşdur (olacakdır). Onlar kendilerine (azabdan) kaç (ıb kurtul) acak hiçbir yer olmadığını anlamışlardır (anlayacaklardır).

(Fussilet 48)

Hayrat Neşriyat Meali:

Daha önce (kendisine) yalvarmakta oldukları şeyler ise, onlardan kaybolmuş ve kendileri için kaçacak bir yer bulunmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Önceden dua etmekte oldukları [şeyler] kendilerinden kaybolup gitti. Kendileri için, hiçbir ayıklanış [kaçış] olmadığını düşündüler.

(Fussilet 48)

Hüseyin Atay Meali:

Önceden yalvarıp durdukları şeyler onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

İbni Kesir Meali:

Önceden taptıkları şeyler onlardan uzaklaşıp gitmiştir. Ve kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

İlyas Yorulmaz Meali:

Daha önce dünyada iken yalvardıkları ve ilah zannettikleri ortadan kayboldular. Artık onların, bugün kaçacak hiçbir yerleri yoktur.

(Fussilet 48)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve daha önce tapmış oldukları şeyler, onlardan uzaklaşıp gittiler (giderler). Ve onlar için kaçacak bir yer olmadığını anladılar.

(Fussilet 48)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Önce taptıkları kendilerini bırakıp savuşacaklar, onlar da artık kurtuluş yolu olmadığını anlıyacaklardır.

(Fussilet 48)

Kadri Çelik Meali:

Önceden kendilerine taptıkları, (o gün) onlardan kaybolup gider ve onlar kaçacak hiç bir yerleri olmadığını anlamış olurlar.

(Fussilet 48)

Mahmut Kısa Meali:

Ve böylece, vaktiyle yalvarıp yakardıkları bütün hayalî varlıklar, sahte ilâhlar kendilerini yüzüstü bırakıp terk etmiş olacak ve artık hiçbir kurtuluş çarelerinin kalmadığını anlayacaklar. İşte bu fecî âkıbetle yüz yüze gelmek istemiyorsanız, insan denen varlığın ruh dünyasını iyi çözümlemeli, onu inkâra sürükleyen psikolojik sebepleri doğru tespit etmelisiniz:

(Fussilet 48)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Fahurca yalvardıkları şeyler sapıp gitmiş. Onlar kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Mehmet Türk Meali:

Böylece, önceden kendilerine taptıkları şeyler onlardan uzaklaşacak ve onlar, (cehennemden) kurtuluş imkânının olmadığını da anlayacaklar.

(Fussilet 48)

Muhammed Celal Şems Meali:

Daha önce çağırdıkları (tanrılar) onlardan kaybolacaklar. Kendileri için bir kaçış yeri olmadığını (da) anlayacaklar.

(Fussilet 48)

Muhammed Esed Meali:

Böylece, onların önceden yalvarıp durdukları bütün güçler, kendilerini terk etmiş olacak ve kendileri için bir kaçış imkanı olmadığını kesinlikle öğreneceklerdir.

(Fussilet 48)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Böylece, onların önceden yalvarıp durdukları şeyler, kendilerini terk etmiş olacak ve kendileri için bir kaçış olanağı bulunmadığını kesinlikle anlayacaklardır.

(Fussilet 48)

Mustafa Çavdar Meali:

Çünkü daha önce dua ile yalvarıp yakardıkları kimseler kendilerinden uzaklaşıp kaybolup gitmişlerdir. Onlar da artık bir kaçış yolunun kalmadığını anlamışlardır.

Bknz: (46/4)»(46/6)

(Fussilet 48)

Mustafa Çevik Meali:

47-48 Son Saat’in ne zaman gelip de Kıyamet’in ne zaman kopacağını yalnız Allah bilir. O’nun bilgisi ve kararı olmadan ne meyve çekirdekleri kabuklarını çatlatabilir ne de bir dişi, gebe kalıp doğurabilir. Allah, Hesap Günü müşriklere: “Benim sizin üzerinizdeki haklarıma ortak saydığınız o ilahlarınız hani şimdi neredeler?” diye soracak. Onlar da: “Şimdi itiraf ediyoruz ki onlardan hiçbiri Senin ilahlığına ortak değilmiş.” diyecekler. Böylece dünya hayatlarında Allah’la birlikte ilah edindiklerinin kendilerine hiçbir yararı olmadığını anlayacaklar fakat âhirette bunu anlamış olmaları, onları hak ettikleri azaptan kurtarmayacaktır, O Gün artık azaptan kaçıp kurtulmaları mümkün değildir.

(Fussilet 48)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Artık onların daha önceden yalvarıp yakardıkları şeyler kendilerini yalnız bırakmıştır: kendileri için kaçacak bir yer olmadığına iyice kanaat getirirler.

(Fussilet 48)

Osman Okur Meali:

Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onlardan evvelce tapıp, durdukları şeyler gaib oluvermişlerdir ve kendileri için sığınılacak yer olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ömer Öngüt Meali:

Daha önce taptıkları şeyler onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur ve kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ömer Sevinçgül Meali:

Önceden ‘yeryüzünde yaşarlarken’ yalvardıkları ‘yapay tanrılar’ onlardan ayrılıp gitmiştir. Onlara yalvaranlar, kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Sadık Türkmen Meali:

Önceden yalvarıp durdukları şeyler, kendilerinden sapıp gitmişlerdir. Kendileri için kaçıp kurtulacak bir yer olmadığını anlamışlardır!

(Fussilet 48)

Seyyid Kutub Meali:

Önceden yalvarıp durdukları tanrıları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerlerinin olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Suat Yıldırım Meali:

Böylece daha önce ibadet ettikleri putlar kendilerini terk eder, müşrikler de kaçacak yer kalmadığını anlarlar.

(Fussilet 48)

Süleyman Ateş Meali:

Önceden yalvarıp durdukları şeyler, onlardan sapıp gitmiş ve onlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Önceleri yardıma çağırıp durdukları kaybolur ve kendileri için bir kurtuluş yolu olmadığını anlarlar.

(Fussilet 48)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Böylece, onların daha önce yalvarıp yakardıkları varlıklar onları yüzüstü bırakır ve onlar hiçbir kurtuluş yolu olmadığını görürler.

(Fussilet 48)

Şaban Piriş Meali:

Daha önce ibadet ettikleri şeyler onlardan kaybolup gitmiştir. Bir kaçış yolu olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Talat Koçyiğit Meali:

Önceden ibadet ettikleri şeyler, kendilerinden uzaklaşıp gitmişler, onlar da şunu iyice anlamışlardır ki, kendileri için azâbtan herhangi bir kaçış yoktur.

(Fussilet 48)

Tefhimul Kuran Meali:

Önceden kendilerine taptıkları (bu gün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Ümit Şimşek Meali:

Daha önce yakardıkları şeyler onları öylece bırakıp kaybolmuş; onlar da sığınacak bir yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Daha önce yakarıp durdukları, onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.

(Fussilet 48)