11. Hud Suresi / 87.ayet

Onlar da:
– Ey Şuayb, dediler, atalarımızın kulluk ettiğini terk etmemizi ya da mallarımız üzerinde istediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin salâtın mı/ibadetin mi emrediyor? Hâlbuki sen akıllı uslu bir adamsın!

Bknz: (38/6)»(38/9)

Mustafa Çavdar Meali

Hud 87 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ey Şuayb dediler, kıldığın namaz mı, tuttuğun din mi emrediyor sana da bizi atalarımızın taptıklarından vazgeçirmeye uğraşıyor, mallarımızı da dilediğimiz gibi tasarruf etmemize mani olmaya kalkışıyorsun? Halbuki sen, şüphe yok ki halimselim ve aklı başında bir adamsın.

(Hud 87)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Alay ederek) Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri terk etmemizi, ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü Sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam) sın. (Bizimle uğraşmazsan iyi edersin.) ” *

(Hud 87)

Abdullah Parlıyan Meali:

“Ey Şuayb!” dediler. “Babalarımızın taptıkları putları bırakmamızı yahut mallarımızda eksik veya fazla verme hususunda, dilediğimiz sahtekarlığı yapmamızı terketmeyi, sana namazın mı emrediyor? Gerçekten sen yumuşak huylusun ve aklı başında birisin” diyerek alay ettiler.

(Hud 87)

Adem Uğur Meali:

Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!

(Hud 87)

Ahmet Hulusi Meali:

Dediler ki: "Ya Şuayb... Yöneldiğin mi sana emrediyor, atalarımızın tapındıklarına tapınmamamızı ya da mallarımızda dilediğimiz gibi tasarruf etmememizi! Muhakkak ki sen Haliym'sin, Reşiyd'sin. "

(Hud 87)

Ahmet Tekin Meali:

Onlar: “Ey Şuayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızla ilgili Allah'ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellileri içinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın (dinin) mi emrediyor? Çünkü sen ihtiraslarına hâkim, güçlü, temkinli, müsamahakâr, aklı başında bir adamsın.” dediler.

(Hud 87)

Ahmet Varol Meali

Onlar şöyle dediler: "Ey Şuayb! Bizim babalarımızın taptıklarını bırakmamızı yahut mallarımızda istediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen yufka yürekli, akıllı birisin!"

(Hud 87)

Ali Bulaç Meali:

Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."

(Hud 87)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Onlar dediler ki: “- Ey Şuayb! Babalarımızın taptıkları şeyleri terketmemizi, istemekten vazgeçmemizi, sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen, yumuşak huylusun, çok akıllısın. (MaşAllah!... diyerek alay ettiler.)”

(Hud 87)

Ali Rıza Sefa Meali:

Dediler ki: "Ey Şuayb! Atalarımızın hizmet ettiklerini veya mallarımız konusunda dilediğimizi yapmayı bırakmamızı, senin namazın mı zorunlu yapıyor? Aslında, yumuşak huylu ve aklı başında birisin!"

(Hud 87)

Ali Ünal Meali:

“Ey Şuayb!” dediler: “Kendilerine atalarımızın tapageldiği ilâhlarımızı bırakmamızı ve mallarımızda dilediğimiz gibi tasarrufta bulunmaktan vazgeçmemizi yoksa sana namazın mı emrediyor? Sen, aslında yumuşak ve akıllıuslu bir adamsın.”

(Hud 87)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar: “Ey Şuayb! Senin dua ve namazın mı sana bizim babalarımızın ibadet ettiklerine ibadet etmeyi veya mallarımızda istediğimiz gibi hareket etmeyi bırakmamızı buyuruyor? (Bu nasıl iştir?) Çünkü biz seni şefkatli ve reşit bir adam olarak biliyoruz” dediler.

(Hud 87)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptıklarını, yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana imanın/dinin mi emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın."

(Hud 87)

Bekir Sadak Meali:

«Ey Şuayb! Babalarimizin taptigini birakmamizi emreden veya mallarimizi istedigimiz gibi kullanmamizi meneden senin namazin midir? Sen dogrusu akli basinda, yumusak huylu birisin» dediler.

(Hud 87)

Besim Atalay Meali:

Dediler ki: «Ey Şuayb ! Atalarımızın tapmış oldukları nesneden vazgeçmemizi, mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı, senin namazın mı buyurmaktadır? Halbukiyse sen halimsin, sen olgunsun»

(Hud 87)

Celal Yıldırım Meali:

Onlar, «ey Şuâyb,» dediler, «babalarımızın taptığını terketmemizi veya kendi mallarımızda dilediğimizi yapmamızı bırakıvermemizi senin namazın mı emrediyor? Şüphesiz ki sen, yumuşak huylusun, doğru bir kimsesin, aklı basındasın.»

(Hud 87)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Dediler ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın taptıklarına tapmayı bırakmamızı ve mallarımız konusunda dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Aslında sen yumuşak huylu, uslu ve aklı başında bir adamsın.”

(Hud 87)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı emreden veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı meneden senin namazın mıdır? Sen doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin" dediler.

(Hud 87)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın."

(Hud 87)

Diyanet Vakfı Meali:

Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!

(Hud 87)

Edip Yüksel Meali:

Dediler ki: 'Şuayb, atalarımızın tapmış olduklarını veya ticaretimizi dilediğimiz gibi çevirmekten vazgeçmemizi, senin namazın mı gerektiriyor? Sen aslında yumuşak huylusun, akıllısın.'

(Hud 87)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ya Şuayb, dediler: atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamızı sana namazın mı emrediyor? Her halde sen, çok uslu akıllısın

(Hud 87)

Elmalılı Yeni Meali:

Onlar: "Ey Şu'ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımız hususunda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Herhalde sen çok uslu ve akıllısın !" dediler.

(Hud 87)

Erhan Aktaş Meali:

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Atalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı; mallarımızı, istediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin salatın[1] mı buyuruyor?" Oysa ki sen yumuşak huylu, aklı başında bir adamsın.

1)Dinin. "Salat" sözcüğü; namaz, destek, dua, ibadet, yardımlaşma, dayanışma, Allaha yönelme ve din gibi anlamları olan bir sözcüktür. Bu ayette, "din" anlamında kullanılmıştır.

(Hud 87)

Gültekin Onan Meali:

Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı buyuruyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."

(Hud 87)

Hakkı Yılmaz Meali:

Onlar dediler ki: “Ey Şu‘ayb! Atalarımızın taptıklarını veya mallarımızda dilediğimizi yapmayı terk etmeyi sana senin salâtın mı [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı içeren dinin mi] emrediyor? Şüphesiz sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın.”

(Hud 87)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Demişlerdi ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettiği (putları) ve mallarımızda dilediğimiz gibi tasarruf etmeyi bırakmayı, namazın mı sana emrediyor? Şüphesiz ki sen, yumuşak huylu ve olgun/aklı başında bir adamsın.”

(Hud 87)

Harun Yıldırım Meali:

Dediler ki: “Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, muhakkak yumuşak huylu, aklı başında bir kimsesin.”

(Hud 87)

Hasan Basri Çantay:

Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın tapdığı şeylerden, yahud mallarımızdan ne dilersek onu yapmamızdan vaz geçmemizi sana namazın mı emrediyor? Çünkü sen, muhakkak ki sen (biliyoruz) yumuşak huylu, aklı başında (bir adam) sın".

(Hud 87)

Hayrat Neşriyat Meali:

Dediler ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın tapmakta oldukları şeylerden, yâhutmallarımız hakkında ne diliyorsak yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın mı emrediyor?Şübhesiz ki sen, hakikaten yumuşak huylu, aklı başında bir kimsesin!”

(Hud 87)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Onlar "Ey Şuayb! Atalarımızın kulluk etmekte olduklarına kulluğu terk etmemizi veya mallarımızda istediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın¹ mı emir ediyor? Gerçekten sen, halimsin(!), aklen olgun birisin (!)²" dediler.

(Hud 87)

Hüseyin Atay Meali:

Dediler ki: "Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı emreden veya mallarımızda istediğimiz gibi davranmamızı yasaklayan senin namazın mıdır? Doğrusu, sen ergin yumuşak huylu birisin."

(Hud 87)

İbni Kesir Meali:

Dediler ki: Ey Şuayb; senin namazın mı bize babalarımızın taptıklarını ve mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmamızı men'ediyor? Sen, doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin.

(Hud 87)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kavmi “Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettikleri ilahları terk etmemizi veyahut sahip olduğumuz mallarımızdan dilediğimiz şeyleri yapmamamızı senin dinin (salatın-namazın) mı emrediyor? Halbuki sen gerçekten aklı başında bir insansın” dediler.

(Hud 87)

İskender Ali Mihr Meali:

“Ya Şuayb! Babalarımızın ibadet ettiği şeyleri ve de mallarımız konusunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Muhakkak ki sen, halimsin, reşidsin (rüşde erensin, irşad edensin).” dediler.

(Hud 87)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Dediler: «Ey Şuayp! Atalarımızın taptıklarını bırakmamızı, mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin dinin mi buyuruyor? Çünkü sen gerçekten yumuşak huylu, doğru bir kimsesin!»

(Hud 87)

Kadri Çelik Meali:

“Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı emreden veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı men eden senin namazın mıdır? (Oysa) Sen doğrusu uysal ve aklı başında birisin” dediler.

(Hud 87)

Mahmut Kısa Meali:

Kâfirler, “Ey Şuayb!” dediler, “Atalarımızın taptığı ilahları terk etmemizi yâhut servetimizi dilediğimiz şekilde kullanmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen, bildiğimiz kadarıyla gâyet yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın.Ne var ki, bir tek Allah’a kulluğa başladıktan sonra tamamen değiştin! Eğer mâbedinde uslu uslu ibâdetini yapacaksan, buna bir itirazımız yok fakat kıldığın namaz, seni bizimle mücâdeleye sevk edecekse, böyle bir namaza asla izin vermeyiz!”

(Hud 87)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Uzun zamandır atalarımızın taptığı şeyler, mallarımızdaki tasarruflar, Dilediğimiz gibi davranma işini bırakmamızı, senin namazın mı emrediyor? Halbuki Ey Şuayp! Sen şüphesiz ki, halim selim, aklı başında bir adamsındır.

(Hud 87)

Mehmet Türk Meali:

(Toplumu Şuayb’e): “Ey Şuayb! Bizim, atalarımızın taptıklarını bırakmamızı yahut mallarımız hakkında istediğimiz gibi davranmayı terk etmemizi; senin namazın mı emrediyor?1 Oysa gerçekten sen, çok yumuşak huylu, akıllı (bir adam)sın.” dediler.2*

(Hud 87)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlar, “Ey Şuayb! Bize atalarımızın taptıklarını bırakmayı, mallarımız hakkında istediğimizi yapmaktan (vazgeçmeyi,) sana namazın mı emrediyor? Muhakkak ki sen, (kendince) çok zekisin (ve) aklıselim sahibisin,” dediler.

(Hud 87)

Muhammed Esed Meali:

"Ey Şuayb!" dediler, "(Şu) senin dua (alışkanlığın) mı, atalarımızın tapınageldiği şeyleri bırakmamız ve malımız mülkümüz üzerine keyfi tasarruflarda bulunmamamız yönünde bizi uyarmanı zorunlu kılıyor? Çünkü, (biz) sen(i) aslında yumuşak başlı, aklı başında biri (olarak biliriz).

(Hud 87)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Dediler ki; "Ey Şuayp, atalarımızın taptıklarını terk etmemizi veya mallarımız konusunda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi yaptığın ibadetin mi sana emrediyor? Oysa ki, sen, yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın."

(Hud 87)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlar da: – Ey Şuayb, dediler, atalarımızın kulluk ettiğini terk etmemizi ya da mallarımız üzerinde istediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin salâtın mı/ibadetin mi emrediyor? Hâlbuki sen akıllı uslu bir adamsın!

Bknz: (38/6)»(38/9)

(Hud 87)

Mustafa Çevik Meali:

Kavmi de Şuayb’a, “Ey Şuayb! Bizim atalarımızdan miras kalan inancımızı ve hayat tarzımızı değiştirmemizi, mallarımızı istediğimiz gibi alıp satmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Hâlbuki biz seni çok hoş görülü, uyumlu, akıllı uslu biri olarak bilirdik, birden bire bunları nereden çıkardın?” dediler.

(Hud 87)

Mustafa İslamoğlu Meali:

"Ey Şuayb!" dediler, "Atalarımızn taptıklarını, ya da mallarımız üzerinde keyfimizce tasarrufta bulunmayı terk etmemizi, senin salat'ın mı emretmektedir? Oysa ki (bizce) sen oldukça uyumlu ve akıllı bir adamsın!"

(Hud 87)

Osman Okur Meali:

Dediler ki: Ey Şuayb! senin salatın mı (bağlanıp arkasından gittiğin vahiy mi) sana babalarımızın kulluk ettiklerinden yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor. Oysa sen yumuşak huylu ve akıllısın.

(Hud 87)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Dediler ki: «Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettikleri şeyleri veya mallarımızda dilediğimizi işlememizi, terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Şüphe yok elbette sen, çok ilim ve akıl sahibisin.»

(Hud 87)

Ömer Öngüt Meali:

Dediler ki: “Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı veya mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen yumuşak huylusun, çok akıllısın. ”

(Hud 87)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Ey Şuayb!” dediler, “Atalarımızın taptıklarını bırakmamızı, mallarımızı canımız nasıl isterse öyle kullanmamamızı senin namazın mı emrediyor? Biz seni aklı başında bir adam olarak bilirdik!”

(Hud 87)

Sadık Türkmen Meali:

“Ey Şuayb!” dediler. “Senin namazın/dinin mi sana emrediyor; atalarımızın ibadet ettiği şeyleri terketmemizi veya mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi! Oysa sen; yumuşak huylu, çok akıllı biriydin”.

(Hud 87)

Seyyid Kutub Meali:

Soydaşları dedi ki; «Ey Şuayb, atalarımızın taptıkları ilahlara tapmayı bırakmamızı ve mallarımız konusunda dilediğimiz tasarrufları yapmaktan kaçınmamızı emreden, empoze eden faktör, şu kıldığın namaz mıdır? Aslında sen yumuşak huylu, uslu ve aklı başında bir adamsın.»

(Hud 87)

Suat Yıldırım Meali:

"Şuayb!" dediler, "atalarımızın taptıkları tanrılarımızı terketmeyi yahut mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Aferin, amma da akıllı, uslu bir adamsın ha!"

(Hud 87)

Süleyman Ateş Meali:

"Ey Şu'ayb, dediler, senin namazın mı sana, babalarımızın taptığı şeylerden, yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor? Oysa sen, yumuşak huylu, akıllı(bir insan)sın!"

(Hud 87)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Dediler ki "Bak Şuayb! Atalarımızın taptıklarını bırakmamızı, mallarımızı kendi düzenimize göre kullanmaktan vazgeçmemizi senin ibadetin mi emrediyor? Sen yumuşak huylu ve aklı başında birisin!"

(Hud 87)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Ey Şuayb! Atalarımızın taptıklarından veya mallarımız üzerinde dilediğimiz tasarrufta bulunmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı öngörüyor? Çünkü sen, yumuşak başlı ve aklı başında bir adamdın" dediler.

(Hud 87)

Şaban Piriş Meali:

Onlar da: -Ey Şuayb, atalarımızın kulluk ettiğini veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı bırakmamızı senin salatın mı emrediyor? Oysa sen olgun ve yumuşak huylu birisiydin, dediler.

(Hud 87)

Talat Koçyiğit Meali:

Onlar da şöyle demişlerdi: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın ibadet ettikleri şeylerden yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi, sana, senin namazın mı emrediyor? Zira sen, bir gerçektir ki, yumuşak huylu, aklı başında bir kimsesin."

(Hud 87)

Tefhimul Kuran Meali:

Dediler ki: «Ey Şuayb, senin namazın mı atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vaz geçmemizi emretmektedir. Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam) sın.»

(Hud 87)

Ümit Şimşek Meali:

“Şuayb,” dediler, “yoksa atalarımızın ibadet ettiği şeyleri terk etmemizi veya kendi malımız hakkında dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve aklı başında bir adamdın.”

(Hud 87)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın."

(Hud 87)