14. İbrahim Suresi / 37.ayet

“Rabbimiz! Ben soyumdan bazılarını senin kutsal evinin civarında ekip biçmeye elverişli olmayan kıraç bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Onlar namazlarını dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Sen de insanların gönüllerini onlara meylettir, onları çeşitli ürünlerle rızıklandır ki sana şükretsinler.”

Bknz: (2/126)(11/6)

Mustafa Çavdar Meali

İbrahim 37 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Rabbimiz, soyumun bir kısmını ekin bitmez bir yere, hürmeti vacib olan evinin yanına yerleştirdim, Rabbimiz, namaz kılsınlar diye. Artık insanların bir kısmı da onlara gönül versin, sevsinler onları ve şükretmeleri için de meyvelerle rızıklandır onları.*

(İbrahim 37)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(İbrahim) “Rabbimiz gerçekten Ben, çocuklarımdan bir kısmını (Hz. İsmail’i ve annesi Hacer’i) Beyt-i Haram (Kutsal Ev’in-Kâbe’nin) yanında, ekini olmayan (ıssız ve çorak) bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar (ve devamlı ihtiyaç duyup Sana yalvarsınlar) diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları (dünyanın her tarafında yetişen çeşitli) ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”

(İbrahim 37)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ey Rabbimiz! Soyumdan bir kısmını ekin bitmez bir yere, senin kutsal evinin yakınına yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı devamlı ve tam bir duyarlılık içinde, yerine getirsinler. Artık sen, insanlardan bir kısmının gönlünü hevesle oralara meylettir ki, hac ve umre maksadıyla gelip gitmelerinde de, çeşitli meyvelerle rızıklandır onları, belki şükrederler.

(İbrahim 37)

Adem Uğur Meali:

Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.

(İbrahim 37)

Ahmet Hulusi Meali:

"Rabbimiz... Muhakkak ki ben, zürriyetimden bazısını senin kutsal evinin yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim... Rabbimiz, salatı ikame (sana yönelişlerinin getirisini) yaşasınlar diye! (O halde) insanlardan bazı hakikati idraka açık olan şuur sahiplerini, onlara meylettir ve kendilerini ilim ve marifetlerden rızıklandır... Ta ki değerlendirsinler, şükretsinler. "

(İbrahim 37)

Ahmet Tekin Meali:

“- Rabbimiz, ben çocuklarımdan neslimden bir kısmını, senin Beyt-i Haram'ının, Kâbe'nin yanında, ziraat yapılamayan ekinsiz, mahsul yetişmeyen bir vâdiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı erkanına, şartlarına, vaktine riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılmaları için böyle yaptım. Sen de, insanlardan bir kısmının gönlünü, aklını onlara meylettir. Onlara yetiştirme imkânı sağlayarak ve başka ülkelerden getirterek çeşitli meyvelerden rızık ver. Şükürlerine vesîle olur.” diyordu.*

(İbrahim 37)

Ahmet Varol Meali

Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazılarını senin haram kılınmış evinin yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı kılsınlar diye. Artık sen insanlardan bazılarının gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli meyvalarla onları rızıklandır. Olur ki şükrederler.

(İbrahim 37)

Ali Bulaç Meali:

"Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler."

(İbrahim 37)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Ey Rabbimiz! Ben, evlâdımdan bir kısmını senin mukaddes olan evinin (Kâbe'nin) yanında, ekin bitmez bir vadide yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı gereği üzere kılsınlar diye... Artık insanlardan bir kısmının kalblerini onlara meylettir (arzulayarak yanlarına varıp Kâbe'yi ziyaret etsinler). Şükretmeleri için de o belde halkını bazı meyvalarla rızıklandır.

(İbrahim 37)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Efendimiz! Aslında, Kutsal Ev'in yanında, ekin bitmeyen bir vadiye, soyumdan bir bölümünü yerleştirdim. Efendimiz! Namazı kılmaları için böyle yaptım. İnsanlardan bir bölümünün gönlünü onlara yaklaştır ve onlara geçimlik ürünler ver; böylece, belki şükrederler!"[184]

184)İbrahim peygamberin soyu, Tevrat, Yaratılış 17:2-7 ayetlerinde, şöyle yazılıdır: "‘Seninle yaptığım sözleşmeyi sürdürecek, soyunu alabildiğine çoğaltacağım.' Abram, yüzüstü yere kapandı. Allah, şöyle buyruk verdi: ‘Seninle yaptığım sözleşme şudur: Birçok ulusun babası olacaksın. Artık, ismin, Abram değil, İbrahim olacak. Çünkü seni, birçok ulusun babası yapacağım; çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak; krallar çıkacak. Sözleşmemi seninle ve soyunla sonsuza dek sürdüreceğim. Senden sonra da soyunun Allah'ı olacağım.'"

(İbrahim 37)

Ali Ünal Meali:

“Rabbimiz, soyumdan bir kısmını, kendisine her şekilde hürmet göstermek vacip olan Kutsal Evin’in yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim, (dünya ve dünyanın geçimlikleriyle fazla meşgul olmayıp,) namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılsınlar diye Rabbimiz. Artık insanlar içinden birtakım safi, tertemiz kalbleri onlara yönelt ve onları (ticaret gibi yollardan) yerin bitirdikleriyle rızıklandır ki, Sana şükretsinler.

(İbrahim 37)

Bahaeddin Sağlam Meali:

“Ey Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, ekinsiz bir vadide saygın olan evinin yanında iskân ettim. Ey Rabbim! Onları iskân ettim ki, namazı kılsınlar. İnsanlardan bazı gönülleri, onlara yönelecek şekilde kıl, onları bazı ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler.”

(İbrahim 37)

Bayraktar Bayraklı Meali:

"Ey Rabbimiz!Ben çocuklarımdan bazısını ekilebilir toprağı olmayan vadiye, senin Kutsal Ev'inin yakınına yerleştirdim. Ey Rabbimiz!Namazı dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve meyvelerden onlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."

(İbrahim 37)

Bekir Sadak Meali:

«ORabbimiz! Ben cocuklarimdan kimini, namaz kilabilmeleri icin Senin kutsal evinin yaninda, ziraata elverissiz bir vadiye yerlestirdim. Rabbimiz! Insanlarin gonullerini onlara meylettir, sukretmeleri icin onlari urunlerle riziklandir.»

(İbrahim 37)

Besim Atalay Meali:

«Tanrımız! Neslimden birtakımın ekinsiz bir derede, kutsal evinin yanında yerleştirdim ben, ey Tanrımız! Namaz kılmalarıyçin, insanlardan birtakımın gönlünü onlara çevir, azık ver de yemişlerden onlara, ola ki şükrederler!»

(İbrahim 37)

Celal Yıldırım Meali:

«Rabbimiz ! Doğrusu ben çccuklarımdan bir kısmını senin Hürmetli Evin'in yanına ziraatsız bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namaz kılsınlar diye (böyle bir yer seçtim). Artık sen insanlardan bir kısmının gönlünü hevesle onlara meylettir; onları bazı meyvelerle rızıklandır; umulur ki şükrederler.»

(İbrahim 37)

Cemal Külünkoğlu Meali:

“Ey Rabbimiz! Gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye (böyle yaptım). Sen de insanlardan bazılarının kalplerini onlara meylettir (yanlarına varıp Kâbe'yi ziyaret etsinler) ve onlara verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler.”*

(İbrahim 37)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır."

(İbrahim 37)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kabe'nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler."

(İbrahim 37)

Diyanet Vakfı Meali:

«Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»  *

(İbrahim 37)

Edip Yüksel Meali:

'Rabbimiz, ben çocuklarımdan bazısını, Kutsal Evinin yanındaki ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, onlar namazı gözetsinler diye... İnsanların gönüllerini onlara karşı sempatiyle doldur ve onları ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler.'

(İbrahim 37)

Elmalılı Orjinal Meali:

Yarabbena! Ben, zürriyyetimden ba'zısını senin beyti muharreminin yanında, ekin bitmez bir vadide iskan ettim, yarabbena! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılattan merzuk buyur, gerek ki şükrederler

(İbrahim 37)

Elmalılı Yeni Meali:

Ey Rabbimiz, ben çocuklarımdan bir kısmını senin Beyt-i Haram'ının yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz, namazı kılsınlar diye; bundan böyle insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara doğru akıt ve onları bazı ürünlerden rızıklandır; umulur ki şükrederler.

(İbrahim 37)

Erhan Aktaş Meali:

"Rabb'imiz! Gerçekten ben, neslimden bir kısmını sahipsiz, ekine elverişli olmayan vadiye; Beyt-i Haram'ının[1] yanına yerleştirdim; Rabb'imiz! Salatı ikame etsinler[2]. İnsanlardan bir kısmının gönlünü onlara yönelt. Ve onları kimi ürünlerle rızıklandır. Umulur ki onlar şükrederler."

1)Kutsal Ev'in, Kabe'nin.
2)Şirkten arınmış tevhidi bir bilinçle Allah'a yönelsinler; ibadete layık yeğane ilahın Allah olduğuna inansınlar.

(İbrahim 37)

Gültekin Onan Meali:

"Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım); böylelikle sen, insanların bir kısmının yüreklerini (efideten) onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.

(İbrahim 37)

Hakkı Yılmaz Meali:

(35-41) Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin dokunulmazlaşmış Ev'inin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Verdiğin nimetlerin karşılığını ödemeleri için artık Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerden rızıklandır. Rabbimiz! Şüphesiz Sen bizim gizlediğimiz şeyleri ve açığa vurduğumuz şeyleri bilirsin. –Ve yerde ve gökte, hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.– İhtiyarlık hâlimde bana İsmâîl'i ve İshâk'ı lütfeden Allah'a sonsuz övgüler olsun. Şüphesiz ki Rabbim duamı çok iyi işitendir. Rabbim! Beni salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan] biri kıl! Soyumdan da. Rabbimiz! Duamı da kabul et! Rabbimiz! Hesabın kurulduğu günde benim için, anam-babam için ve mü’minler için bağışlamada bulun!” demişti.

(İbrahim 37)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Rabbimiz! Şüphesiz ki ben, ailemden bir kısmını namazı dosdoğru kılsınlar diye senin mukaddes evinin (Kâbe’nin) yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. İnsanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir/onlara karşı ilgili kıl. Onları meyvelerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”

(İbrahim 37)

Harun Yıldırım Meali:

“Rabbimiz, gerçekten ben zürriyetimden bir kısmını senin mukaddes evinin yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve onları bir takım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”

(İbrahim 37)

Hasan Basri Çantay:

"Ey Rabbimiz, ben evladlarımdan kimini Senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleşdirdim. Sebebi şudur ki, Rabbimiz, dosdoğru namaz (larını) kılsınlar. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyl etdir. Onların şükretmeleri me'mul olduğu için kendilerini ba'zı meyvelerle rızıklandır".

(İbrahim 37)

Hayrat Neşriyat Meali:

“Rabbimiz! Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (oğlum İsmâîl ile annesi Hâcer'i), senin Beyt-i Harâm'ının (Kâ'be'nin) yanında, ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim; Rabbimiz! Namazı hakkıyla edâ etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye (emrin üzere, böyle yaptım)! Artık (sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meylettir ve onları mahsûllerden rızıklandır! Umulur ki şükrederler.”

(İbrahim 37)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"RAB'bimiz! Gerçekten ben, soyumdan [bazısını] ekinsiz bir vadiye, senin kutsanmış evinin yanına yurt ettim[yerleştirdim]. RAB'bimiz! Onlar namazı devamlı olarak gereğince kılsınlar¹. Artık, insanlardan onları arzulayan bir takım gönüller yap ve onları ürünlerden rızıklandır. Şükretmeleri beklenir."

(İbrahim 37)

Hüseyin Atay Meali:

Rabbimiz! Doğrusu, ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için, Senin saygın evinin yanında ekin vermez bir vadiye yerleştirdim. Artık, bir takım insanların gönüllerini onlara yönelt, şükretmeleri için ürünlerden onları rızıklandır.

(İbrahim 37)

İbni Kesir Meali:

Rabbımız; ben, çocuklarımdan kimini; namaz kılabilmeleri için, Senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbımız; insanların gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri için onları meyvelerle rızıklandır.

(İbrahim 37)

İlyas Yorulmaz Meali:

“Rabbimiz! Zürriyetimden bir kısmını, senin harem beytinin yanındaki hiçbir ekimin yapılmadığı bu çorak vadiye yerleştirdim. Rabbimiz onlar (burada) namaz kılsınlar. İnsanlardan bir kısmının kalplerinin burayı arzulamalarını ve bu belde halkını çeşitli meyvelerden rızıklanmalarını sağla ki, sana şükretsinler.”

(İbrahim 37)

İskender Ali Mihr Meali:

Ey Rabbimiz! Ben, zürriyetimden bir kısmını ekin bitmeyen bir vadiye, Senin Beyt-i Haram’ının yanında iskân ettim (yerleştirdim). Ey Rabbimiz! Namazı ikame etsinler. Bir kısım insanların kalbini onlara meylettir. Ve onları ürünlerden rızıklandır. Böylece onlar şükrederler.

(İbrahim 37)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Çalabımız! Ben soyumun sopumun bir kısmını Senin kutlu evinin yanında, ekinsiz bir derenin içine yerleştirdim. Yalvarıya dursunlar diye. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönlünü onlara akındır. Hem de onları bir takım ürünlerle azıklandır, şükretsinler diye.

(İbrahim 37)

Kadri Çelik Meali:

“Rabbimiz! Gerçekten ben çocuklarımdan bir kısmını senin dokunulmaz evinin yanı başındaki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları bir takım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”

(İbrahim 37)

Mahmut Kısa Meali:

“Ey yüce Rabb’imiz! İşte ben, ailemden bir kısmını etrafı kayalık tepelerle çevrili şu verimsiz ve çorak vadiye, Senin Kutsal Evinin hemen yanı başına yerleştirdim ki, Ey Rabb’imiz,Seni dâimâ hatırlasın, namazı dosdoğru kılsınlar. Öyleyse, insanların gönüllerini onlara doğru yönelterek oraya akın etmelerini sağla ve onları her çeşit bereketli ürünlerle rızıklandır ki, sana güzelce kulluk edip şükretsinler.”

(İbrahim 37)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

İçlerinden bir kısım çocuklarımı ekin bitmeyen yere, Beyt-i Haram yakınlarına Bırakıp namaz kılsınlar diye yerleştirdim Rabbimiz. İnsanları bir kısmı da onlara Rabıta kurar kıl gönülleriyle ve şükretmeleri için meyvelerden rızıklar ver onlara.

(İbrahim 37)

Mehmet Türk Meali:

“Ey Rabbimiz! Gerçekten ben çocuklarımdan bir kısmını Senin kutsal evinin1 yanında ekin bitmeyen bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Onları namazı dosdoğru ve devamlı kıla(nla)r(dan) eyle, insanlardan onlara meyleden kalpler kıl2 ve onları çeşitli meyvelerle rızıklandır. Umulur ki (Senin bu nîmetlerine) şükrederler.”*

(İbrahim 37)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Ey Rabbimiz! Ben evladımın bir kısmını, Senin saygıdeğer evinin yanında hiç ekilemeyen bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım.) Sen, insanların gönüllerini onlara meylettir. (Sana daima) şükretsinler diye, onları (çeşitli) meyvelerle rızıklandır.”

(İbrahim 37)

Muhammed Esed Meali:

"Ey Rabbimiz! Soyumdan bazılarını ekilebilir toprağı olmayan bir vadiye, Senin kutsal evinin yakınına yerleştirdim ki, ey Rabbimiz, salatı devamlılık ve duyarlılık içinde yerine getirsinler; öyleyse, insanların kalplerini onlara doğru meylettir; ve onlara verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler.

(İbrahim 37)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Rabbimiz, ben çocuklarımdan kimini, yakarışta bulunmaları için senin kutsal evinin yanında, tarıma elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, insanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onlara ürünlerle yaşamlıklar ver."

(İbrahim 37)

Mustafa Çavdar Meali:

“Rabbimiz! Ben soyumdan bazılarını senin kutsal evinin civarında ekip biçmeye elverişli olmayan kıraç bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Onlar namazlarını dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Sen de insanların gönüllerini onlara meylettir, onları çeşitli ürünlerle rızıklandır ki sana şükretsinler.”

Bknz: (2/126) - (11/6)

(İbrahim 37)

Mustafa Çevik Meali:

35-41 Vaktiyle İbrahim Allah’a şöyle dua etmişti: “Rabbim bu beldeyi emin, güvenilir bir yer kıl, beni ve soyumdan olanları da Senden başkasını ilah edinmekten muhafaza et. Rabbim, bu müşrikler ve onların ilah edinip de putlaştırdıkları kimseler, cahil, aklını kullanmayan birçok insanın da müşrik ve kâfir olmasına sebep olmuşlardır. Rabbim; her kim bana uyarsa o bendendir ve Senin doğru olan yolundadır. Her kim de davetinden yüz çevirirse, o kimsenin işi de Sana kalmıştır. Sen yanlışından tevbe edip doğruya yönelenlere karşı merhametli ve bağışlayıcısın. Rabbim ben ailemden bazılarını ekip biçmeye elverişli olmayan kıraç bir vadiye, Senin mukaddes beytinin yakınında bir yere yerleştirdim ki; namazlarını kılıp, Sana dua etsinler ve Sana güvenip sığınsınlar, merhametine, şefkatine nail olsunlar! Rabbim! Bir kısım insanın gönüllerini de onlara meylettir ve onlara rızıklar bahşet, şükredenlerden olmayı nasip et.” diyerek duasına şöyle devam etti: Ey Rabbimiz! “Sen bizim içimizi, dışımızı, gizli açık her şeyimizi bilirsin. Yerde ve gökte olan hiçbir şey senden gizlenemez, övülmeye layık olan da yalnız Sensin! Rabbim sana hamdolsun, bana ihtiyarlık çağımda İsmail ve İshak’ı bağışladın. Şüphesiz Sen, duaları işitensin. Rabbim beni ve soyumu namazı titizlikle kılan kullarından eyle! Rabbim, ibadetlerimle duamı da kabul et. Rabbim Hesap Günü’nde beni, anamı, babamı ve bütün mü’minleri rahmet ve merhametinle bağışla.”

(İbrahim 37)

Mustafa İslamoğlu Meali:

"Rabbimiz! İşte ben, neslimden bir kısmını ekip-biçmeye elverişsiz bir vadiye, Senin Mukaddes Beytinin yanına yerleştirdim. Ey Rabbimiz, (bunu) kulluklarını yerine getirebilsinler diye (yaptım)! Artık insanların gönüllerini onlara meylettir; onları bereketli ürünlerle rızıklandır; umulur ki onlar da (bunun) şükrünü eda ederler!..

(İbrahim 37)

Osman Okur Meali:

“Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, salatı ikame etmeleri (dine destek vermeleri, namaz kılmaları) için senin Beyt-i haramının yanında ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! İnsanların idraklerini onlara meylettir, çeşitli meyvelerden bunlara rızık ver. Umulur ki bu nimetlere şükrederler. ”

(İbrahim 37)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Rabbimiz! Ben zürriyetimden bazısını senin Beyt-i Muharrem'in yanındaki ekinsiz bir vadide iskan ettim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık insanlar) dan bir kısmını gönüllerini onlara meyleder kıl ve onları mahsulâttan merzûk et. Umulur ki, onlar şükrederler.»

(İbrahim 37)

Ömer Öngüt Meali:

“Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için senin Beyt-i haram'ının yanında ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, çeşitli meyvelerden bunlara rızık ver. Umulur ki bu nimetlere şükrederler. ”

(İbrahim 37)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Rabbimiz! Ben soyumdan kimilerini ekin bitmeyen bir vadiye yerleştirdim, senin kutsal evinin ‘Kâbe’nin’ yanına. Rabbimiz! Namazı güzelce kılsınlar diye! Rabbimiz! İnsanlardan kimilerinin gönüllerini onlara meylettir. Onları bereketli ürünlerle rızklandır da sana şükretsinler.

(İbrahim 37)

Sadık Türkmen Meali:

Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını, Beyt-i Muharremin’in/Kâbe’nin yanında, ekin bitmez (çorak) bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Salat’ı/Namaz’ı, (ayetleri anlayarak, sürekli ve bilinçli olarak) yerine getirsinler! Bundan böyle insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara yönelt! Onları çeşitli ürünlerle rızıklandır, umulur ki şükrederler!

(İbrahim 37)

Seyyid Kutub Meali:

Ey Rabbimiz, ben âilemin bir bölümünü senin dokunulmaz evinin, Kâbe'nin yanıbaşındaki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz, bunu namazı kılsınlar diye böyle yaptım. Buna göre insanlardan bir bölümünün gönüllerinde onlara karşı özlem uyandır ve onlara rızık olarak çeşitli meyvalar bağışla, umulur ki sana şükrederler.

(İbrahim 37)

Suat Yıldırım Meali:

"Ey bizim Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını senin kutsal mabedinin yanında, ekin bitmez bir vadide yerleştirdim. Ey bizim Rabbimiz! Namazı gereğince kılsınlar diye böyle yaptım. Ya Rabbi! Artık insanların bir kısmının gönüllerini onlara doğru yönelt, onları her türlü ürünlerden rızıklandır ki Sana şükretsinler."

(İbrahim 37)

Süleyman Ateş Meali:

"Rabbimiz, ben çocuklarımdan bazısını, senin Haram Evinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı kılsınlar diye (böyle yaptım). Artık sen de insanlardan birtakım gönüllüleri, onları sever yap ve onları çeşitli meyvalarla besle ki şükretsinler."

(İbrahim 37)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Rabbimiz! Ben soyumdan bir kısmını senin dokunulmaz Beytinin[1] yanında, bitkisiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı tam kılsınlar diye öyle yaptım. İnsanlardan kiminin gönlünde onlara karşı özlem uyandır. Bir de onları birtakım ürünlerle azıklandır; belki görevlerini yerine getirirler.

1)Kabe

(İbrahim 37)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Rabbimiz! Doğrusu ben, çocuklarımın bir kısmını, namaz kılmaları için Senin Kutsal Mabed'inin yanında, tarım yapılamayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönlünü onlara meylettir; şükretmeleri için onları çeşitli ürünlerle rızıklandır."

(İbrahim 37)

Şaban Piriş Meali:

-Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.

(İbrahim 37)

Talat Koçyiğit Meali:

"Rabbımız! Ben, çocuklarımdan bazısını senin Beyt-i Haramının yanında, ziraata elverişli olmayan bir vadiye, namazı dosdoğru kılabilmeleri için yerleştirdim, insanlara, onlara sevgiyle meyleden bir kalb ver; onları, şükretsinler diye çeşitli meyvelerle rızıklandır."

(İbrahim 37)

Tefhimul Kuran Meali:

«Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.»

(İbrahim 37)

Ümit Şimşek Meali:

“Rabbimiz! Ben neslimden bir kısmını, Senin hürmetli beytinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim—namazı dosdoğru kılsınlar diye, ey Rabbimiz! İnsanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir ve onları her türden ürünlerle rızıklandır ki onlar da Sana şükretsinler.

(İbrahim 37)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını senin kutsal evinin yanındaki, ziraata elverişsiz vadiye yerleştirdim ki, namazı kılsınlar, ey Rabbimiz! Sen de insanlardan bazı gönülleri, onlardan hoşlanır yap. Çeşitli meyvelerle onları rızıklandır ki, şükredebilsinler!"

(İbrahim 37)