68. Kalem Suresi / 17.ayet

Biz onları tıpkı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi sınamaktayız.
O bahçe sahipleri sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ürünlerini devşireceklerine dair and içiyorlardı.

Bknz: (18/23)»(18/24)

Mustafa Çavdar Meali

Kalem 17 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve biz, onları açlıkla, kıtlıkla sınarız, nitekim o bahçe sahiplerini de sınamıştık; hani, sabahleyin erkenden, bahçelerindeki mahsulü kesmeye ant içmişlerdi.

(Kalem 17)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik (vereceğiz) . Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi. *

(Kalem 17)

Abdullah Parlıyan Meali:

İçinde her türlü meyveler bulunan bahçe sahiplerini bela vererek imtihan ettiğimiz gibi Mekke'lileri de açlık ve kıtlıkla bela verip imtihan ettik. Hani o bahçe sahipleri sabah olunca erkenden kimse görmeden mahsulleri toplamaya yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Adem Uğur Meali:

Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Ahmet Hulusi Meali:

Doğrusu biz onları, o bahçe halkını belalandırdığımız gibi belalandırdık! Hani, sabah olurken onu mutlaka kesip devşireceklerine kasem etmişlerdi.

(Kalem 17)

Ahmet Tekin Meali:

Bağlı, bahçeli ülkelerin halkını âfetlerle imtihan ettiğimiz gibi, biz onları da âfetlerle imtihan ettik. Hani o zaman bahçe sahipleri yemin etmişlerdi! Kesinlikle, sabah erken bağlarındaki bahçelerindeki gece dökülen ve kesecekleri meyvalarını fukaraya göstermeden devşireceklerdi.

(Kalem 17)

Ahmet Varol Meali

Biz bahçe sahiplerini imtihan ettiğimiz gibi bunları da imtihan ettik. Hani onlar sabah vaktinde [2] onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.*

(Kalem 17)

Ali Bulaç Meali:

Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.

(Kalem 17)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Muhakkak ki biz, Mekke'lileri (kıtlık, açlık, ölüm ve esaret gibi belâlarla) imtihan ettik; nasıl ki o bağ sahiplerini bir belâ ile imtihan etmiştik: Hani o bağ sahipleri, sabah olunca bağın meyvelerini mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ürünlerini sabahleyin kesinlikle toplayacaklarına yemin eden bahçeciler gibi onları sınayacağız.

(Kalem 17)

Ali Ünal Meali:

(Malları ve çocuklarıyla gururlanıp davetimizi reddettikleri için kuraklıkla) sınayıp belâya düçar kıldık onları, tıpkı sınadığımız gibi o bahçe sahiplerini: Sabah olur olmaz bahçenin ürününü hasat edeceklerine dair yemin ettiler.

(Kalem 17)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Biz o bahçe ehlini belaya attığımız gibi, bunları da (açlıkla) belaya attık. Hani o bahçe ehli, sabahleyin bahçelerinin meyvelerini toplayacaklarına yemin ettiler.

(Kalem 17)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Biz, bahçe sahiplerini sınadığımız gibi onları da sınıyoruz. Hani bir vakit onlar, sabahleyin kesinlikle meyvelerini toplayacaklarına yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Bekir Sadak Meali:

(17-18) Biz bunlari, vaktiyle bahce sahiplerini denedigimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahceyi devsireceklerine bir istisna payi birakmaksizin yemin etmislerdi.

(Kalem 17)

Besim Atalay Meali:

Sabahleyin, bahçeleri toplamakçin sözleşmiş olanları sınadığımız gibi, onları da sınadık

(Kalem 17)

Celal Yıldırım Meali:

(17-18) Şüphesiz ki biz, onları ürünlerini sabahladıklarında devşireceklerine yemin eden ve hiçbir istisna yapmayan bahçe sahiplerini belâya uğratıp denediğimiz gibi belâya uğratıp denedik.

(Kalem 17)

Cemal Külünkoğlu Meali:

17,18. Şüphesiz biz, vaktiyle “Bahçe Sahipleri” ne (yaptıkları yüzünden) belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ veririz. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin etmişlerdi. (Bunu tasarlarken, Allah'ın iradesi ile ilgili “İnşaallah” gibi) hiçbir istisnai kayıt da koymamışlardı.

(Kalem 17)

Diyanet İşleri Eski Meali:

17,18. Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahçeyi devşireceklerine bir istisna payı bırakmaksızın yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Şüphesiz biz, vaktiyle "bahçe sahipleri"ne bela verdiğimiz gibi, onlara (Mekkeli inkarcılara) da bela verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Diyanet Vakfı Meali:

17, 18. Biz, vaktiyle «bahçe sahipleri»ne belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi. Onlar istisna da etmiyorlardı  *

(Kalem 17)

Edip Yüksel Meali:

Onları sınadık; tıpkı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi. Sabahleyin devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Elmalılı Orjinal Meali:

Haberiniz olsun ki biz onlara bela vermişizdir. O bağ sahiblerini belalandırdığımız gibi; o sıra ki yemin etmişlerdi; sabah olunca onu mutlaka divşireceklerdi.

(Kalem 17)

Elmalılı Yeni Meali:

Haberiniz olsun ki, Biz onlara bela vermişizdir, (tıpkı) o bağ sahiplerine bela verdiğimiz gibi. O sırada ki, sabah olunca mutlaka onu devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Erhan Aktaş Meali:

Gerçek şu ki, Biz onları sınava tabi tuttuk. Tıpkı, bahçelerinin ürünlerini sabah erkenden[1] toplayacaklarına dair sözleşen[2] bahçe sahiplerini sınava tabi tuttuğumuz gibi.

1)İhtiyaç sahiplerinin hakkını gözetmeksizin.
2)Allah'ın iradesini hesaba katmadan.

(Kalem 17)

Gültekin Onan Meali:

Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.

(Kalem 17)

Hakkı Yılmaz Meali:

17-24 Şüphesiz Biz, o çiftlik sahiplerine belâ verdiğimiz gibi onlara belâ vereceğiz: Hani onlar, sabah olunca kesinlikle çiftliğin ürünlerini devşireceklerine yemin etmişlerdi. Bir istisna da yapmıyorlardı. Ama onlar uyurken Rabbin tarafından bir tayfun çiftliğin üzerinden dolaşıverdi. Sabaha, çiftlik, biçilmiş/devşirilmiş gibi oluverdi. Sabahladıkları vakit birbirlerine seslendiler: “Haydi, devşirecekseniz sabahleyin erkence gidin!” dediler. Hemen yola koyuldular, aralarında fısıldaşıyorlardı: Sakın bugün aranıza bir yoksul sokulmasın!

(Kalem 17)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Şüphesiz ki bahçe sahiplerini denediğimiz gibi bunları da (Mekkelileri de) denedik. Hani onlar, sabah vakti (meyveleri) devşireceklerine dair yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Harun Yıldırım Meali:

Gerçek şu ki biz bahçe sahiplerini sınadığımız gibi, bunları da sınadık. Hani sabah vakti onu mutlaka devşireceklerine dair yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Hasan Basri Çantay:

Biz, o bağçe saahiblerini nasıl belaya uğratdiysek muhakkak bunları da belalandırdık. Hani (bağçe saahibleri) sabah olunca onu mutlakaa devşireceklerine, biçeceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Hayrat Neşriyat Meali:

Şübhesiz ki biz, o bahçe sâhiblerine belâ verdiğimiz gibi bunlara da (Mekkelilere de o kıtlık yıllarıyla) belâ verdik. Hani (o bahçe sâhibleri) sabaha ulaşan kimseler iken, (henüz fakirler görmeden) onu(n mahsûlünü) muhakkak devşireceklerine dâir yemîn etmişlerdi.

(Kalem 17)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(17-18) Gerçekten biz, onları sınadık. Tıpkı, cennetin [bahçenin] dostlarını sınadığımız gibi, hani onlar, sabaha girerken mutlaka ama mutlaka onu [bahçenin ürünlerini] toplayacaklarına [dair] yemin etmişlerdi. İstisna etmiyorlardı [fakirlerin hakkını ayırmıyorlardı/başka bir ihtimal vermiyorlardı]¹.

(Kalem 17)

Hüseyin Atay Meali:

16-20 Onun burnuna yakında damgayı vuracağız. Doğrusu, bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da deneriz. Hani, sabahleyin bahçeyi ayrıcasız devşireceklerine yemin etmişlerdi. Ancak onlar daha uykudayken Tanrı tarafından bir salgın bahçeyi dolaştı da bahçe biçilmişe dönmüştü.

(Kalem 17)

İbni Kesir Meali:

Biz; vaktiyle o bahçe sahiplerini denediğimiz gibi bunları da denedik. Hani sabah olunca; onu mutlaka devşireceklerine ve biçeceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

İlyas Yorulmaz Meali:

Daha önce bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da denedik. Bahçe sahipleri sabah erkence ürünlerini toplamak için yemin edip duruyorlardı.

(Kalem 17)

İskender Ali Mihr Meali:

Muhakkak ki Biz, onları belâya uğrattık. Bostan mahsulünü mutlaka, sabah erkenden (fakirlere göstermeden) devşirmek için yeminleşen bostan sahiplerini belâya uğrattığımız gibi.

(Kalem 17)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

İşte Biz onları da sınayacağız. O bahçesi olanları sınadığımız gibi ki gün doğar doğmaz yemişlerini devşirmiye ant etmişlerdi.

(Kalem 17)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz biz o bağ sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bağı) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.

(Kalem 17)

Mahmut Kısa Meali:

Oysa Biz bu nîmetleri insanlara vererek onları imtihân ediyoruz, tıpkı bir zamanlar bahçe sahiplerini sınadığımız gibi: Hani onlar, olgunlaşan meyveleri sabahleyin toplayacaklarına yemin ediyorlardı.

(Kalem 17)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Lüks bahçe sahiplerini sınadığımız gibi bunları da sınar. Ekilenleri sabah olunca devşirip biçeceklerine kasem etmişler.

(Kalem 17)

Mehmet Türk Meali:

Biz bunları da (vaktiyle) bahçe sahiplerini denediğimiz gibi deneyeceğiz. Hani onlar, bir sabah erkenden bahçeyi mutlaka devşireceklerine dâir yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Muhammed Celal Şems Meali:

Şüphesiz Biz, onları (da) tıpkı bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Hani onlar, sabahleyin mutlaka ekin biçip (toplayacaklarına) yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Muhammed Esed Meali:

Ve Biz o (günahkar)ları (sadece) sınayacağız, tıpkı ağaçtaki meyveleri ertesi gün kesinlikle toplayacağına yemin eden bazı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi;

(Kalem 17)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onları, tıpkı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi sınadık. Onlar sabah olur olmaz bahçelerinin ürününü toplayacaklarına ant içmişlerdi.

(Kalem 17)

Mustafa Çavdar Meali:

Biz onları tıpkı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi sınamaktayız. O bahçe sahipleri sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ürünlerini devşireceklerine dair and içiyorlardı.

Bknz: (18/23)»(18/24)

(Kalem 17)

Mustafa Çevik Meali:

17-25 Kendilerini bahçe sahibi yapıp da verdiğimiz nimetlere rağmen, bizi hiç hesaba katmayan kimseleri denediğimiz gibi, bu müşrikleri de deneyeceğiz. Hani bahçe sahibi yaptığımız o kimseler, kendilerinden çok emin bir vaziyette birbirleriyle ürünlerini toplamaya gitmek üzere sözleşmiş, Allah izin verirse demeye gerek duy- mamış, her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunu akıllarına bile getirmemişlerdi. Onlar uykuda iken, Rabbin de onların sahibi olduklarını sandıkları bahçelerini bir afetle kupkuru, kapkara çer çöpe çevirdi. Onlar da bundan habersiz sabah erkenden birbirlerine, “Haydin, hasat için erkenden bahçelerimize gitmeliyiz.” diyerek seslenip yola koyuldular, yol boyunca da fakir fukara başımıza üşüşmeden şu işimizi bitirelim diye konuşuyorlardı.

(Kalem 17)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Şüphesiz şu (yukarıdakileri) sınamıştık, tıpkı malum bahçe sahiplerini sınadığımız gibi: Hani onlar, ertesi sabah kesinlikle hasat yapacaklarına dair sözleşmiştiler.

(Kalem 17)

Osman Okur Meali:

Biz, bahçe sahiplerini sınadığımız gibi onları da sınıyoruz. Hani bir vakit onlar, sabahleyin kesinlikle meyvelerini toplayacaklarına yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Şüphe yok ki Biz bunları da, bostan sahiplerini belaya uğrattığımız gibi belaya uğrattık. O vakit ki onlar yemîn etmişlerdi ki, sabahleyin erkenden elbette o bostandaki mahsulâtı devşireceklerdi.

(Kalem 17)

Ömer Öngüt Meali:

Biz vaktiyle bahçe sahiplerine belâ verdiğimiz gibi, bunlara da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Ömer Sevinçgül Meali:

Biz, bir zamanlar bahçe sahiplerine verdiğimiz belayı onlara da vermişizdir. Bunlar, bahçelerinin ürünlerini sabahleyin dermek üzere yeminle sözleşmişlerdi.

(Kalem 17)

Sadık Türkmen Meali:

GERÇEK şu ki, Biz onlara belâ (yaptıklarının karşılığını) vereceğiz. Bahçe sahiplerine, yaptıklarının karşılığı olanı (belâyı) verdiğimiz gibi! Hani onlar; bahçeyi mutlaka toplayacaklarına dair yemin etmişlerdi, sabahleyin erkenden gitmeyi planlamışlardı.

(Kalem 17)

Seyyid Kutub Meali:

Biz, vakti ile «bahçe sahiplerini» sınadığımız gibi, onları da sınadık. Hani onlar (bahçe sahipleri) sabah olurken kimse görmeden onun mahsullerini toplayacaklarına yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Suat Yıldırım Meali:

(17-18) Biz tıpkı o bahçe sahiplerini sınadığımız gibi, bunları da sınadık. Onlar sabah erken mahsulü devşireceklerini yeminle pekiştirip kesin söylemiş, (inşaallah dememiş), Allah'ın iznine bağlamamışlardı. Ayrıca fakirlerin payını düşünmemişlerdi.

(Kalem 17)

Süleyman Ateş Meali:

Biz bunlara da bela verdik, şu bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi: Hani onlar, sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Şu bahçenin sahiplerini yıpratıcı bir imtihandan geçirdiğimiz gibi bunları da yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz. Bahçenin sahipleri, ürünü sabah erkenden devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(17-18) Ertesi gün meyvelerini mutlaka toplayacaklarına, bunun tersinin mümkün olmayacağına yemin eden bahçe sahiplerini denediğimiz gibi bunları da deneyeceğiz.

(Kalem 17)

Şaban Piriş Meali:

Biz onları, sabahleyin meyvelerini toplamaya yemin eden bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik.

(Kalem 17)

Talat Koçyiğit Meali:

17-18 Hiç istisna yapmaksızın, sabah vakti meyvelerini mutlaka toplayacaklarına yemin eden bahçe sahiplerini denediğimiz gibi onları da denemiştik.

(Kalem 17)

Tefhimul Kuran Meali:

Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.

(Kalem 17)

Ümit Şimşek Meali:

Onları, tıpkı bağ sahiplerini sınadığımız gibi sınadık. Onlar sabah olur olmaz bağlarının ürününü devşireceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.

(Kalem 17)