54. Kamer Suresi / 17.ayet

Andolsun ki biz bu Kuran’ı öğüt ve ibret alınsın diye kolaylaştırdık. Hani var mı anlayıp öğüt ve ibret alan?

Bknz: (10/57)(18/54)

Mustafa Çavdar Meali

Kamer 17 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur'an'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?

(Kamer 17)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun, Biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Ama düşünüp öğüt alan var mı?

(Kamer 17)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve andolsun biz Kur'ân'ı okumak, öğrenmek, ezberlemek, yaşamak, öğüt almak için kolaylaştırdık, fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?

(Kamer 17)

Adem Uğur Meali:

Andolsun biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?

(Kamer 17)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki Kuran'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Düşünen yok mu?

(Kamer 17)

Ahmet Tekin Meali:

Andolsun, biz Kur'ân'ı okunarak ibadet edilsin, öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünen, öğüt alan, okuyarak ibadet eden var mı hiç?*

(Kamer 17)

Ahmet Varol Meali

Andolsun ki, Kur'an'ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alan var mı?

(Kamer 17)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

(Kamer 17)

Ali Fikri Yavuz Meali:

And olsun ki, biz Kur'an'ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?

(Kamer 17)

Ali Rıza Sefa Meali:

Üstelik gerçek şu ki, Kur'an'ı, düşünmek için kolaylaştırdık. Artık, öğüt alan var mı?[473]

473)54:17,22,32,40 ayetlerinde "Üstelik gerçek şu ki, Kur'an'ı, düşünmek için kolaylaştırdık. Artık, öğüt alan var mı?" tümcesi, tıpkısı sözcüklerle tekrarlanır.

(Kamer 17)

Ali Ünal Meali:

Gerçek şu ki, (insanın dilinde indirmekle) Kur’ân’ı Allah’ı anma, onu indirmekteki gayesini anlama ve ondan gereken dersi alma adına kolaylaştırdık. Yok mudur düşünüp ders alacak?

(Kamer 17)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Andolsun! Biz, Kur’anı zikir (öğüt alınması) için kolaylaştırdık. Artık öğüt alan yok mudur?

(Kamer 17)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Andolsun ki Kur'an'ı,düşünenler için kolaylaştırdık. Düşünen var mı?

(Kamer 17)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki Kuran'i, ogut olsun diye kolaylastirdik; ogut alan yok mudur?

(Kamer 17)

Besim Atalay Meali:

Öğütlenmek için biz Kur'anı kolaylattık, öğütlenen var mıdır?

(Kamer 17)

Celal Yıldırım Meali:

And olsun ki biz, Kur'ân'ı ibret ve öğüt için kolaylaştırdık. Öğüt ve ibret alan var mıdır?

(Kamer 17)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Andolsun ki biz, Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? *

(Kamer 17)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

(Kamer 17)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun biz, Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

(Kamer 17)

Diyanet Vakfı Meali:

Andolsun biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?

(Kamer 17)

Edip Yüksel Meali:

Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

(Kamer 17)

Elmalılı Orjinal Meali:

Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

(Kamer 17)

Elmalılı Yeni Meali:

Andolsun ki, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?

(Kamer 17)

Erhan Aktaş Meali:

Ant olsun Biz, Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Var mı öğüt alıp düşünen?

(Kamer 17)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun biz Kuran'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

(Kamer 17)

Hakkı Yılmaz Meali:

Andolsun Biz, Kur’ân'ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen?

(Kamer 17)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki biz, Kur’ân’ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Peki var mı öğüt alan?

(Kamer 17)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun biz Kur’an’ı zikir için kolaylaştırdık. O halde var mı ibret alıp düşünen?

(Kamer 17)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki biz Kur'anı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde bir düşünen var mı?

(Kamer 17)

Hayrat Neşriyat Meali:

Şânım hakkı için (biz), Kur'ân'ı nasîhat alınsın diye kolaylaştırdık;(1) o hâlde bir nasîhat alan var mı?*

(Kamer 17)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Elbetteki, hatırlatmak için kur'an'ı kolaylaştırdık. Artık, hiçbir öğüt alan yok mudur?

(Kamer 17)

Hüseyin Atay Meali:

13-17 Nankörlüğe uğramış olana karşılık olsun diye, onu gözcülüğümüzün altında, yüzen kalaslardan yapılmış ve tahta mıhlarla mıhlanmış olana bindirdik. Andolsun, Biz onu bir belge olarak bıraktık, bir hatırlayıp anlayan var mıdır? Benim azabım ve uyarmalarım nasılmış? Andolsun ki, Kur'anı hatırlamak için kolaylaştırdık; hatırlayıp anlayan var mıdır?

(Kamer 17)

İbni Kesir Meali:

Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?

(Kamer 17)

İlyas Yorulmaz Meali:

Biz Kur'an'ı öğüt alınması için kolaylaştırdık, yok mu düşünen?

(Kamer 17)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki Biz, Kur’ân’ı, zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?

(Kamer 17)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ant olsun ki Biz Kur'an'ın anlaşılmasını kolaylaştırdık öğütlenmeleri için. Hani, öğütlenen nerede?

(Kamer 17)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz biz Kur'an'ı, hatırlatma olsun diye kolaylaştırdık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?

(Kamer 17)

Mahmut Kısa Meali:

Andolsun Biz bu Kur’an’ı, iyice anlayıp öğüt alabilmeniz için kolaylaştırdık, öyleyse yok mu onu okuyup öğüt alan? Yok mu, her akıllı insanın kolayca anlayabileceği hikmetli öğütlerle, ibret verici kıssalarla cennetin yolunu gösteren bu kitabı okumak, anlamak, pratik hayata uygulamak ve böylece dünyada ve ahirette kurtuluşa ulaşmak isteyen?

(Kamer 17)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Kur'an'ın anlaşılması, öğüt alınması için kolaylaştırdık ki; Andolsun, İbret alan var mıdır?

(Kamer 17)

Mehmet Türk Meali:

Yemin olsun ki Biz, Kur’an’ı düşünülmesi için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

(Kamer 17)

Muhammed Celal Şems Meali:

Şüphesiz Biz, Kur’an’ı nasihat (almanız) için kolay kıldık. Öyleyse nasihat almak isteyen var mı?

(Kamer 17)

Muhammed Esed Meali:

Bu nedenle Biz bu Kuran'ı akılda kolay tutulur kıldık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?

(Kamer 17)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?

(Kamer 17)

Mustafa Çavdar Meali:

Andolsun ki biz bu Kuran’ı öğüt ve ibret alınsın diye kolaylaştırdık. Hani var mı anlayıp öğüt ve ibret alan?

Bknz: (10/57) - (18/54)

(Kamer 17)

Mustafa Çevik Meali:

Biz bu Kur’an’da, insanı yaratmaktaki amacımız ve bu amaca uygun hayat tarzı apaçık bilinip anlaşılsın, öğüt alınıp ders çıkarılsın diye kolaylaştırdık. O halde bunlardan ibret alın.

(Kamer 17)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve doğrusu Biz bu Kur'an'ı ders alınsın diye kolaylaştırdık: öyleyse yok mudur ders alan?

(Kamer 17)

Osman Okur Meali:

Andolsun ki Kuran'ı, öğüt olsun diye kolay kıldık; öğüt alan yok mudur?

(Kamer 17)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

(Kamer 17)

Ömer Öngüt Meali:

Andolsun ki biz Kur'an'ı anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

(Kamer 17)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kur’an’ı insanlar düşünebilsinler diye kolaylaştırdık. Fakat nerde düşünen!

(Kamer 17)

Sadık Türkmen Meali:

Ant olsun, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt/ibret alan yok mudur?

(Kamer 17)

Seyyid Kutub Meali:

Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan?

(Kamer 17)

Suat Yıldırım Meali:

Yemin olsun: Biz, ders alınsın diye Kur'an'ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?

(Kamer 17)

Süleyman Ateş Meali:

Andolsun biz, Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

(Kamer 17)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Doğru bilgiye ulaşılsın diye Kur'an'ı (ayetler kümesini bulmayı) kolaylaştırdık. O bilgiye ulaşan var mı?

(Kamer 17)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Bu Kur'an'ı öğüt alınsın diye anlaşılır kıldık. Öğüt alan yok mu?

(Kamer 17)

Şaban Piriş Meali:

Andolsun ki Kur'an'ı da öğüt olması için kolaylaştırdık, öğüt alan var mı?

(Kamer 17)

Talat Koçyiğit Meali:

Kur'ân'ı, öğüt olması için kolaylaştırdık; şimdi öğüt alacak yok mu?

(Kamer 17)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun biz Kur'an'ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?

(Kamer 17)

Ümit Şimşek Meali:

And olsun, Biz Kur'ân'ı zikir için(4) kolaylaştırdık. Fakat hani ibret alacak olan?*

(Kamer 17)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!

(Kamer 17)