28. Kasas Suresi / 57.ayet

Bir de; “Eğer biz seninle birlikte doğru yolu tutarsak, yerimizden yurdumuzdan oluruz” diyorlar. Peki, biz onları, her türlü ürünün tarafımızdan rızık olarak toplandığı güvenli ve dokunulmaz bir memlekete yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bu nimeti bilmiyorlar.

Bknz: (19/75)

Mustafa Çavdar Meali

Kasas 57 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve dediler ki: Seninle beraber doğru yola uyarsak yerimizden, yurdumuzdan oluruz, bizi çıkarıverirler buradan. Biz onları, her çeşit yiyeceklerin, meyvelerin getirilip toplandığı emin bir haremde yerleştirmedik mi, onlara katımızdan rızık olarak vermedik mi bunları ve fakat çoğu bilmez.

(Kasas 57)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(İslami hüküm ve hakikatler işlerine gelmeyen inkârcılar ve münafıklar) Dediler ki: “Eğer Seninle birlikte (aynen ve alenen) hidayete uyacak olursak; yerimizden ve yurdumuzdan (bâtıl ve zalim düzen içindeki saygın konumumuzdan) çekilip kopartılıveririz (makam ve menfaatimizden mahrum ediliriz). ”Oysa Biz onları, Kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir harem'de (Mekke ve Medine’de) yerleşik kılmış değil miydik? Fakat onların çoğu bilmeyen (cahiller ve gafillerdir).

(Kasas 57)

Abdullah Parlıyan Meali:

“Seninle beraber doğru yolu tutacak olsak, bizi ülkemizden koparıp atarlar” diyorlar. Oysa biz onları, katımızdan rızık olarak, her türlü ürünün getirilip toplandığı mukaddes Harem'de yerleştirmedik mi? Ne var ki, çokları bunun farkında değil.

(Kasas 57)

Adem Uğur Meali:

Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Ahmet Hulusi Meali:

Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hakikate uyarsak, yerimizden sökülüp çıkarılırız"... Biz onları, indimizden (lütfederek), yaşam gıdası olarak her şeyin ürünlerinin toplandığı, güvenli bir Harem'e yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğunluğu (kıymetini) bilmezler.

(Kasas 57)

Ahmet Tekin Meali:

Onlar: “Biz, seninle beraber, doğru, hak yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız.” dediler. Biz onları, dokunulmazlığı olan kutsal, güvenli bir yere, Mekke-i Mükerreme'ye yerleştirmedik mi? Onları itibarlı hale, iktidara getirmedik mi? Kendi katımızdan rızık olarak, her ülkenin ürünleri toplanıp oraya getirilmiyor mu? Fakat onların çoğu bunu bilmezler.

(Kasas 57)

Ahmet Varol Meali

Dediler ki: "Seninle birlikte doğru yola girersek yurdumuzdan atılırız." Onları, tarafımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplandığı güvenli bir Harem'e [5] yerleştirmedik mi? Ancak onların çoğu bilmiyorlar.*

(Kasas 57)

Ali Bulaç Meali:

Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan) çekilip kopartılırız." Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir harem'de yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

(Kasas 57)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Kureyş'liler) dediler ki: “- (Doğrusun amma), eğer biz doğru yola (dinine) uyar, seninle beraber olursak yerimizden (Mekke'den) kovuluruz.” Tarafımızdan bir rızık olarak, onları, çeşitli bir çok mahsüllerin gelib toplanacağı emin bir Harem'de (içinde Beytullah olan hürmete değer bir yerde) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu (bunların Allah katından bir rızık olduğunu) bilmezler.

(Kasas 57)

Ali Rıza Sefa Meali:

Dediler ki: "Seninle birlikte doğru yolu izleyecek olursak toprağımızdan atılırız!" Oysa Kendi katımızdan, geçimlik olarak her türlü ürünün getirilip toplandığı, güvenli ve saygın bir bölgeye onları yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmez.

(Kasas 57)

Ali Ünal Meali:

“İyi de” diyorlar, “biz sana tâbi olup söylediğin yolda gidecek olursak, (diğer Arap kabileleri tarafından) yerimizden yurdumuzdan edilir, burada barındırılmayız.” Oysa Biz onları, bir ihsanımız olarak her türlü ürünün kendisine taşındığı güvenli ve dokunulmaz bir yere (Mekkei Mükerreme’ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu, (kendilerini koruyan ve rızıklandıranın Biz olduğunu) bilmiyor (ve putlara tapmalarının çevre kabileleri ticaret için Mekke’ye çektiğini ve kendilerini onların saldırılarından koruduğunu sanıyorlar).

(Kasas 57)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve: “Eğer seninle beraber gösterdiğin yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız.” dediler. Hâlbuki Biz onlara güvenli, saygın bir bölgeyi (Mekke’de Kâbe çevresini) sağlamadık mı? Kendi katımızdan bir rızık olarak, bütün meyvelerden oraya celbedilmiyor mu? [Evet, böyledir.] Fakat çokları bilmez, cahil kişilerdir.

(Kasas 57)

Bayraktar Bayraklı Meali:

"Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. "Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler."

(Kasas 57)

Bekir Sadak Meali:

«Seninle beraber dogru yolda gidersek, yurdumuzdan ediliriz» dediler. Onlari katimizdan bir rizik olarak her seyin urununun toplandigi guvenli ve kutlu bir yere yerlestirmedik mi? Ama cogu bilmezler.

(Kasas 57)

Besim Atalay Meali:

«Seninle birlikte, doğru yola uyarsak, yerimizden kovuluruz!» diyorlar; biz onları, katımızdan azık olmak üzere, her çeşit yemişin getirildiği kutsal yerde, emniyetle oturtmadık mı? Pek çoğuysa bilmiyorlar onların

(Kasas 57)

Celal Yıldırım Meali:

Onlar (henüz imân etmeyenler) dediler ki: «Eğer biz seninle beraber doğru yola uyarsak yurdumuzdan atılırız.» Oysa biz onları güvenli, katımızdan rızık olarak her türlü ürünün taşınıp toplandığı Harem'e yerleştirmedik mi ? Ama çoğu (bu kutsal nimeti) bilmezler.

(Kasas 57)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Onlar:) “Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız” dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu (verilen bu nimetin kıymetini) bilmezler.

(Kasas 57)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Seninle beraber doğru yolda gidersek, yurdumuzdan ediliriz" dediler. Onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün toplandığı güvenli ve kutlu bir yere yerleştirmedik mi? Ama çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Onlar, "Sizinle beraber doğru yolu tutarsak, kendi yurdumuzdan koparılıp çıkarılırız" dediler. Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak, her türlü meyve ve mahsullerin kendisinde toplandığı, saygın ve güvenlikli bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Diyanet Vakfı Meali:

«Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız» dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Edip Yüksel Meali:

Dediler ki, 'Senin hidayetine uysak yurdumuzdan ediliriz. Onları, katımızdan her çeşit ürünün rızık olarak toplanıp götürüldüğü güvenli ve kutsal bir bölgeye yerleştirmedik mi? Ne var ki çokları bilmez.

(Kasas 57)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bir de, doğrusun amma biz o doğru yolu tutar seninle beraber olursak derhal yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız dediler, ya biz onlara darül'eman bir haremi mekan kılmadık da mı? Ona ledünnümüzden rızk olarak her şeyin semaratı toplanacak ve lakin ekserisi bilmezler

(Kasas 57)

Elmalılı Yeni Meali:

Bir de: "Haklısın, ama biz doğru yolu tutup seninle birlikte olursak yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız." dediler. Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün taşınıp getirildiği güvenli mukaddes bir yeri mekan kılmadık mı? Fakat çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Erhan Aktaş Meali:

"Eğer seninle beraber doğru yoldan gidersek, yerimizden kovuluruz." dediler. Katımızdan bir rızık olarak her türlü ürünün kendilerine getirildiği, saygı duyulan kutlu yere[1] güven içinde yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bilmiyorlar.[2]

1)Mekke.
2)Gerçeği kavramıyorlar.

(Kasas 57)

Gültekin Onan Meali:

Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden [yurdumuzdan ve konumumuzdan] çekilip kopartılırız." Oysa biz onları kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli (aminen) bir haremde yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

(Kasas 57)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve onlar; “Biz seninle beraber doğru yol kılavuzuna uyarsak, yurdumuzdan atılırız” dediler. Biz onları, Kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin semerelerinin toplanıp kendisine getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere/Mekke'ye 182 yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Dediler ki: “Şayet seninle beraber hidayete uyacak olursak, yerimizden yurdumuzdan ediliriz.” Biz, onları tarafımızdan bir rızık olarak, her yerin meyvelerinin kendisinde toplandığı güvenli Harem’e yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Harun Yıldırım Meali:

"Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız" dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekkei Mükerreme'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Hasan Basri Çantay:

Dediler ki: "Biz, eğer senin maiyyetinde doğru yolu (tutub) uyarsak derhal yerimizden (yurdumuzdan olub) kapılırız". Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak her şey'in mahsullerinin gelib toplanacağı korkusuz bir haremde yerleşdirmedik mi? Fakat onların çoğu (bu hakıykatı) bilmezler.

(Kasas 57)

Hayrat Neşriyat Meali:

Bir de; “(biz) seninle berâber hidâyete tâbi' olursak, yurdumuzdan hemen çıkarılırız” dediler. Hâlbuki onları, katımızdan bir rızık olarak herşeyin mahsûllerinin(toplanıp) ona getirildiği, emîn bir hareme (Mekke'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu(üzerlerindeki ni'metimizi) bilmezler.

(Kasas 57)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Eğer seninle birlikte (o) rehbere uyarsak yerimizden [bölgemizden] kapılıp kaçırılırız!" dediler. Onları, tarafımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin kendisine toplanıldığı, güvenilir bir dokunulmaz (yere) hiç yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğunluğu bilmiyor.

(Kasas 57)

Hüseyin Atay Meali:

"Seninle beraber doğru yola gidersek, yurdumuzdan kapılıp götürülürüz" dediler. Onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün toplandığı güvenli, korumalı bir yere yerleştirmedik mi? Ancak çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

İbni Kesir Meali:

Dediler ki: Seninle beraber hidayete uyacak olursak, yerimizden oluruz. Halbuki onları katımızdan bir rızık olarak her şeyin mahsulünün toplandığı emin bir haremde yerleştirmedik mi? Ama onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlar “Seninle birlikte doğru yola girersek topraklarımızdan atılırız” dediler. Peki bir takım uyulması gerekli yasakların olduğu güvenli bu topraklara sizi biz yerleştirmedik mi? Katımızdan rızık olarak her türlü meyveler oraya toplanılmadı mı? Fakat onların çoğu bunları bilmiyorlar.

(Kasas 57)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve: "Eğer seninle beraber hidayete tâbî olursak (Allah’a ulaşmayı dilersek), yerimizden atılırız (yurdumuzdan kovuluruz)." dediler. Onları, katımızdan rızık olarak her çeşit üründen toplanıp, onlara getirildiği haram kılınan (hürmet edilen yerde, haremde) yerde emin olarak yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu (Allah tarafından olduğunu) bilmezler.

(Kasas 57)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Dediler: «Eğer biz seninle birlikte doğru yolu tutacak olursak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz.» Biz onları, kendi katımızdan azıklansınlar diye, her türlü ürünlerin her yandan gelip yığılacağı korkusuz, kutlu bir çevrede yerleştirmedik mi? Ancak, onların pek çoğu bunu bilmezler.

(Kasas 57)

Kadri Çelik Meali:

Dediler ki: “Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden çekilip kopartılırız.” Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı güvenli bir Harem'de (Mekke-i Mükerreme'de) yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.*

(Kasas 57)

Mahmut Kısa Meali:

Ey şanlı Elçi! Hak dini reddeden bazı soydaşların ve hemşerilerin, buna gerekçe olarak diyorlar ki: “Ey Muhammed! Aslında güzel şeyler söylüyorsun, fakat eğer seninle birlikte bu yola girecek olursak, İslâm’a sıcak bakmayan dost ve müttefiklerimizin desteğini kaybeder, bunun sonucunda dayerimizden yurdumuzdan sürülüp atılırız!” Oysa Biz onları, katımızdan rızk olarak her çeşit ürünün getirilip toplandığı güvenli ve kutsal bir yer olan Mekke’ye yerleştirmedik mi? Ne var ki, onların çoğu, bütün nîmetlerin Allah’ın elinde olduğunu ve dolayısıyla, üstünlük ve başarıya ancak O’na kulluk etmekle ulaşılabileceğini bilmezler.Peki, bilmezlerse ne olur:

(Kasas 57)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Atarlar bizi yurdumuzdan, eğer seninle birlikte doğru yola uyacak olursak" dediler. Sakini kılındı onlar. Kendi katımızdan rızık olarak, her şeyin akıp toplandığı yerdedir. Kılmadık mı onları güvenli bir yer olan Harem'de? Ne var ki, onların çoğu bunu bilmiyorlar.

(Kasas 57)

Mehmet Türk Meali:

(Onlar): “Biz seninle beraber hak yola uyarsak, (o zaman) yurdumuzdan kovuluruz.” dediler. Onları, kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin kazancının toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke’ye) Biz yerleştirmedik mi? Fakat onların pek çoğu bunu bilmiyorlar.1*

(Kasas 57)

Muhammed Celal Şems Meali:

Onlar, “Seninle beraber hidayete tabi olursak, memleketimizden ansızın yakalanıp kovuluruz,” derler. Biz onları, Katımızdan rızık olarak kendilerine her çeşit meyvenin getirildiği, güvenli ve korunaklı bir yere yerleştirmedik mi? Ancak onların çoğu bilmezler.”

(Kasas 57)

Muhammed Esed Meali:

"Seninle aynı yolu izleyecek olursak kendi toprağımızdan koparıp atarlar bizi" diyorlar. Oysa, Katımızdan rızık olarak her türlü ürünün getirilip toplandığı, koruyucu örf altında güvenli bir yere yerleştirmedik mi onları? Ne var ki, çokları (bunun) farkında değil.

(Kasas 57)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Bir de, "Haklısın, ama biz doğru yolu tutup seninle birlikte olursak yerimizden yurdumuzdan oluruz," dediler. Biz onlara kendi katımızdan bir yaşamlık olarak her türlü ürünün taşınıp getirildiği güvenli ve saygın bir yeri yurt kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Mustafa Çavdar Meali:

Bir de; “Eğer biz seninle birlikte doğru yolu tutarsak, yerimizden yurdumuzdan oluruz” diyorlar. Peki, biz onları, her türlü ürünün tarafımızdan rızık olarak toplandığı güvenli ve dokunulmaz bir memlekete yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bu nimeti bilmiyorlar.

Bknz: (19/75)

(Kasas 57)

Mustafa Çevik Meali:

Bir kısım müşrikler, Peygamber’e “Şayet biz senin davetini kabul edersek, atalarımızın nizamını yıkmakla suçlanıp yerimizden yurdumuzdan sökülüp atılır, mevcut nizamı korumak adına zulme uğrarız.” diyorlar. Oysa Biz onların çıplak kayalardan oluşan o şehirlerini her türlü ürünün toplanıp rızık olarak getirildiği ve Kâbe’den dolayı da güvenilir bir yer kılmadık mı, daha fazlasını yapacağımızı hiç düşünmüyorlar mı?

(Kasas 57)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Bir de: "Eğer seninle birlikte doğru yola girersek, yurdumuzdan yuvamızdan koparılırız" dediler. Ama onları, sayemizden her türlü ürünün gelip rızık olarak kendisinde toplandığı kutsal bir dokunulmazlığa sahip güvenli bir yere yerleştirmedik mi? Ne ki onların çoğu bunun farkında bile değil.

(Kasas 57)

Osman Okur Meali:

(Onlar:) “Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız” dediler. Biz onları, kendi katımız dan bir rızık olarak her türlü ürünün toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu (verilen bu nimetin kıymetini) bilmezler.

(Kasas 57)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve dediler ki: «Eğer seninle beraber hüdaya (İslâm'a) tâbi olursak yerimizden hemen çıkarılırız. Biz onlar için bir emniyetli Harem'i metin bir mekân kılmadık mı ki, her şeyin semereleri Bizim tarafızdan bir rızk olmak üzere onun için toplanır. Fakatonların ekserisi bilmezler.»

(Kasas 57)

Ömer Öngüt Meali:

“Seninle beraber doğru yolda gidersek yerimizden oluruz. ” dediler. Biz onları kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin mahsulünün toplanıp getirildiği emniyetli ve hürmetli (dokunulmaz) bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Söylediklerini kabul eder de senin yanında yer alırsak, yerimizden yurdumuzdan ediliriz” dediler. Biz onları, katımızdan bir rızk olarak gelen bütün ürünlerin bir arada bulunduğu kutlu, güvenli bir yere yerleştirmedik mi! Fakat çoğu bilmiyor!

(Kasas 57)

Sadık Türkmen Meali:

DEDİLER Kİ: “Eğer seninle beraber doğru yola gelir/uyar isek, yurdumuzdan atılırız.” Oysa Biz, onları güvenli bir bölgeye yerleştirmedik mi? Her çeşit ürünün kendisine toplanıp getirildiği, yarattığımız birçok rızık da verdik. Fakat onların birçoğu bilmiyor.

(Kasas 57)

Seyyid Kutub Meali:

Dediler ki; «Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız.» Onları katımdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, kutlu bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Suat Yıldırım Meali:

"Doğru söylüyorsun, ama biz sana tabi olup o doğru yolu tutarsak, yerimizden yurdumuzdan olur, burada barınamayız" dediler. Oysa tarafımızdan bir rahmet olarak Biz, onları her türlü ürünün getirilip toplandığı, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme'ye) yerleştirmedik mi? Ne var ki onların çoğu bu nimetin kadrini bilmezler.

(Kasas 57)

Süleyman Ateş Meali:

Dediler ki: "Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız." Biz onlara kendi katımızdan bir rızık olarak, her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir mekan vermedik mi? Fakat çokları bilmezler.

(Kasas 57)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Size diyorlar ki; "Eğer doğru yola, seninle birlikte biz de girsek, yerimizden, yurdumuzdan ediliriz." Dokunulmaz ve güvenli olan bir bölgeye (Mekke'ye) onları biz yerleştirmedik mi? Oraya her yerden her türlü ürün; ayrıca katımızdan da bir rızık getirilir. Ancak, onların pek çoğu bunu bilmez.

(Kasas 57)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Seninle beraber doğru yolu izlersek, yurdumuzdan sürülürüz" diyorlar. Biz onları, katımızdan bir lütuf olarak her türlü ürünün toplandığı, dokunulmaz ve güvenli bir yere yerleştirmedik mi? Ama çoğu bunun farkında değil.

(Kasas 57)

Şaban Piriş Meali:

-Eğer, seninle birlikte doğru yolu tutacak olursak, ülkemizden sürülürüz, dediler. Oysa biz, onları katımızdan rızık olarak verdiğimiz ürünlerin gelip toplandığı emin ve saygın bir yere yerleştirmedik mi? Fakat, onların çoğu bilmezler.

(Kasas 57)

Talat Koçyiğit Meali:

"Eğer seninle beraber hidayete uyarsak, ülkemizden sürülürüz" demektedirler. Halbuki biz onları, kendi katımızdan her şeyin ürünlerinin içinde toplandığı hürmetli ve güvenli bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmemektedirler.

(Kasas 57)

Tefhimul Kuran Meali:

Dediler ki: «Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan) çekilip kopartılırız» Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürününün aktarılıp toplandığı, güvenli bir harem'de yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar.

(Kasas 57)

Ümit Şimşek Meali:

“Seninle birlikte doğru yolu tutacak olursak yerimizden, yurdumuzdan oluruz” dediler. Her çeşit ürünün tarafımızdan bir rızık olarak gelip toplandığı güvenli ve hürmetli bir beldeye(7) onları yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu, bunların Allah'tan geldiğini bilmiyor.*

(Kasas 57)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Dediler ki: "Eğer seninle birlikte yol alırsak, yerimizden, yurdumuzdan oluruz." Biz onları, katımızdan rızık olarak gelen tüm ürünlerin derlenip toplandığı güvenli, saygıdeğer bir mekana yerleştirmedik mi? Ama onların çokları bilmiyorlar.

(Kasas 57)