Haklarında azap hükmü gerçekleşmiş olanlar derler ki:
– Rabbimiz, azdırıp yoldan çıkardıklarımız işte şunlardır. Biz nasıl azdıysak onları da öyle azdırdık. Şimdi onlardan ilişiğimizi kesip sana sığınıyoruz. Zaten onlar gerçekte bize kulluk etmiyorlardı, derler.
28. Kasas Suresi / 63.ayet
Kasas 63 ayeti için diğer mealler.

Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali:
Azap edeceğimize dair söylediğimiz sözü hakedenler, Rabbimiz derler, işte şunlar, azdırdığımız kişiler, biz nasıl azmışsak onları da öyle azdırdık. Onlardan uzaklaştık, tapına geldik; onlar, bize tapmıyorlardı zaten.
(Kasas 63)Abdullah-Ahmet Akgün Meali:
Üzerlerine (azap) sözü hak olanlar derler ki: 'Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlardır; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. (Zaten) Onlar bize tapıyor da değillerdi. (Kendi nefsani heves ve istekleri için bizim peşimize düşmüşlerdi.)
(Kasas 63)Abdullah Parlıyan Meali:
Azap edeceğimize dair söylediğimiz sözü hakedenler: “Ey Rabbimiz!” diyecekler. “Bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir, evet biz kendimiz azdığımız gibi, onları da azdırdık. Onların yaptıklarından uzak olduğumuzu, bu hususta bizim suçumuzun olmadığını sana arzederiz. Zaten onlar, bize tapmıyorlardı, kendi arzu ve heveslerine tapıyorlardı” dediler.
(Kasas 63)Adem Uğur Meali:
(O gün) aleyhlerine söz (hüküm) gerçekleşmiş olanlar: Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık (yoksa onları zorlayan bir gücümüz yoktu. Onların suçlarından) berî olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı), derler.
(Kasas 63)Ahmet Hulusi Meali:
Bildirilen sözü hak etmiş olanlar dedi ki: "Rabbimiz... İşte şunlar saptırıp azdırdığımız kimseler... Kendimiz sapıp azdığımız gibi onları da azdırdık... Sana yöneldik, hüküm senin... Zaten onlar bize tapınmıyorlardı. "
(Kasas 63)Ahmet Tekin Meali:
Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur'ân'a itibar etmedikleri için, aleyhlerinde gerekçeli hükümleri gerçekleşmiş olan liderler, güç ve iktidar sahipleri: “Rabbimiz, şunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, onları da öylece azdırdık. Onların suçlarıyla ilgimiz olmadığını arz eder, sana sığınırız. Onlar, aslında, bizlere de tapmıyorlardı.” derler.
(Kasas 63)Ahmet Varol Meali
Üzerlerine (azap) söz(ü) hak olanlar derler ki: "Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımız. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi (onlardan) uzaklaşarak sana yöneldik. Zaten onlar bize tapmıyorlardı."
(Kasas 63)Ali Bulaç Meali:
Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi."
(Kasas 63)Ali Fikri Yavuz Meali:
Üzerlerine azab vacib olanlar şöyle diyecektir:” - Ey Rabbimiz! İşte şu düşükler, azdırdığımız kimseler. Biz nasıl azmışsak onları da öyle azdırdık, (hak yoldan çıkardık). Onların seçtiği küfürden beri olub sana döndük. Aslında onlar bize tapmıyorlardı (ancak hevalarına uyuyorlardı).”
(Kasas 63)Ali Rıza Sefa Meali:
Üzerine yargı gerçekleşenler, şöyle derler: "Efendimiz! Bizim azdırdıklarımız, işte bunlardı. Kendimiz azıttığımız gibi, onları da azdırdık. Zaten onların hizmet ettikleri, yalnızca biz değildik!"
(Kasas 63)Ali Ünal Meali:
(Allah’a şirk koşma ve isyan etmede başı çeken ve dolayısıyla) haklarındaki azap hükmü kesinleşmiş olan (cin ve ins şeytanları), “Rabbimiz” derler, “şunlar bizim azdırıp yoldan çıkardığımız kimseler. (Fakat biz onları hiç zorlamadık.) Doğru, onları azdırıp yoldan çıkardık, çünkü kendimiz azıp yoldan çıkmıştık; (onlar da bize uyarak arkamızdan geldiler). Onların bizi Sana ortak diye tanımalarını reddediyor ve bununla bir alâkamızın olmadığını arz ediyoruz. Onlar zaten bize değil, (kendi nefislerine) tapıyorlardı.”
(Kasas 63)Bahaeddin Sağlam Meali:
O gün, kendileri için azabın tahakkuk ettiği kişiler: “Ey Rabbimiz! İşte aldattığımız bunlar! Kendimiz aldandığımız gibi, onları da aldattık. (Onlardan) Sana sığınıyoruz. Zaten onlar bize ibadet etmiyorlardı. [Kendi hevalarına tapıyorlardı.]
(Kasas 63)Bayraktar Bayraklı Meali:
O gün, söz aleyhlerine gerçekleşmiş olanlar, "Ey Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, onları da öyle azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten onlar bize tapmıyorlardı" derler.
(Kasas 63)Bekir Sadak Meali:
Hukmun aleyhlerine gerceklestigi kimseler: «Rabbimiz! Iste bunlar bizim azdirdigimiz kimselerdir. Kendimiz azdigimiz gibi onlari da azdirdik. Onlardan uzaklasip Sana geldik, zaten aslinda bize tapmiyorlardi» derler.
(Kasas 63)Besim Atalay Meali:
Kendi üzerlerine, söz hak olan kimseler diyecekler ki: «Ey Tanrımız! İşte bizim azdırmış olduklarımız, azmış isek biz nice, azdırdık da öylece, onlardan uzaklaştık, sana yaklaştık, onlar bize tapmazlardı»
(Kasas 63)Celal Yıldırım Meali:
Aleyhlerine söz (ilâhî hüküm) sabit olanlar derler ki: «Ey Rabbimiz ! İşte bunlar bizim azdırıp saptırdığımız kimselerdir; biz nasıl azdıysak onları da öylece azdırıp saptırdık. Onlarla ilgimizi kesip sana yöneldik. Aslında onlar bize tapıyor değillerdi.»
(Kasas 63)Cemal Külünkoğlu Meali:
Haklarında azap hükmü gerçekleşenler: “Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten (gerçekte) onlar bize tapmıyor (kendi istek ve arzularına tapıyor)lardı” diyecekler.
(Kasas 63)Diyanet İşleri Eski Meali:
Hükmün aleyhlerine gerçekleştiği kimseler: "Rabbimiz! İşte bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp Sana geldik, zaten aslında bize tapmıyorlardı" derler.
(Kasas 63)Diyanet İşleri Yeni Meali:
Haklarında azap hükmü gerçekleşenler, "Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten (gerçekte) onlar bize tapmıyorlardı" diyeceklerdir.
(Kasas 63)Diyanet Vakfı Meali:
(O gün) aleyhlerine söz (hüküm) gerçekleşmiş olanlar: Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık (yoksa onları zorlayan bir gücümüz yoktu. Onların suçlarından) berî olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı), derler.
(Kasas 63)Edip Yüksel Meali:
Aleyhlerinde yargının gerçekleştiği kimseler, 'Rabbimiz, şunlar bizim saptırdığımız kimselerdir; biz kendimiz sapmış olduğumuz için onları saptırdık. Onları bırakıp sana sığınıyoruz. Onlar aslında bize tapmıyorlardı,' derler.
(Kasas 63)Elmalılı Orjinal Meali:
Aleyhlerinde söz hakk olmuş olanlar şöyle demektedir: ey bizim yegane rabbımız! daha işte şunlar: o azdırdığımız kimseler, biz onları kendi azdığımız gibi azdırdık sana teberri ettik onlar bizlere tapmıyorlardı
(Kasas 63)Elmalılı Yeni Meali:
Aleyhlerinde hüküm verilmiş olanlar: "Ey Rabbimiz, işte azdırdığımız kimseler! Biz onları kendi azdığımız gibi azdırdık. Sana masum olduğumuzu arzettik; onlar bize tapmıyorlardı.
(Kasas 63)Erhan Aktaş Meali:
Haklarında sözün gerçekleştiği[1] kimseler: "Rabb'imiz! İşte bunlar azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz azdığımız gibi, onları da azdırdık.[2] Uzak olduğumuzu[3] Sana arz ederiz. Zaten onlar, bize kulluk etmiyorlardı." dediler.
1)Mahşerde toplayıp hesap sorma, hesaba çekme.
2)Biz azdık, onlar da bize uydular.
3)Onların yaptıklarından uzak olduğumuzu, bu konuda suçsuz olduğumuzu.
Gültekin Onan Meali:
Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi."
(Kasas 63)Hakkı Yılmaz Meali:
Haklarında Söz gerçekleşen kimseler; “Rabbimiz! İşte bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, işte bunları da öylece biz azdırdık. Biz, Sana karşı uzak olduk. Onlar sadece bizlere tapmıyorlardı” derler.
(Kasas 63)Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /
Üzerlerine (azap) sözü hak olanlar diyecekler ki: “Rabbimiz! İşte azdırdıklarımız bunlar! Kendimiz azgınlaştığımız gibi onları da azdırdık, onlardan uzaklaşıp sana geldik. Bize ibadet ediyor değillerdi.”
(Kasas 63)Harun Yıldırım Meali:
(O gün) aleyhlerine söz (hüküm) gerçekleşmiş olanlar: Rabbimiz! Şunlar azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık (yoksa onları zorlayan bir gücümüz yoktu. Onların suçlarından) berî olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı), derler.
(Kasas 63)Hasan Basri Çantay:
(O gün) aleyhlerinde söz hak olanlar (şöyle) demişdir (diyecekdir): "Ey Rabbimiz, işte bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık. Uzaklaşdık, sana (döndük. Zaten) onlar bize tapmıyorlardı".
(Kasas 63)Hayrat Neşriyat Meali:
Aleyhlerine (azâbımıza dâir) söz hak olanlar der ki: “Rabbimiz! Bizim azdırdığımız kimseler (işte) şunlardır. (Biz) nasıl azdıksa, onları da (öyle) azdırdık.(Onlardan) sana (sığınıp) uzaklaştık! (Zâten onlar, nefislerinin peşindeydiler de) bize tapmıyorlardı.”
(Kasas 63)Hubeyb Öndeş Meali: /
Kendilerine [azap] sözü¹ hak [kesin] olmuş [kişiler] "RAB'bimiz! İşte bunlar [yaşamlarını-inançlarını] bozduğumuz kimselerdir. Tıpkı [yaşamımızı-inancımızı] bozduğumuz gibi, kendilerini[n de yaşamını-inancını] bozduk. [onlardan] Beri olarak sana [yöneldik]. Onlar, bize kulluk etmekte değillerdi!" dediler.
(Kasas 63)Hüseyin Atay Meali:
Sözün haklarında gerçekleştiği kimseler derler ki: "Rabbimiz! Şunları biz azdırdık. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten onlar bize tapmıyorlardı."
(Kasas 63)İbni Kesir Meali:
Aleyhlerine hüküm gerçekleşen kimseler: Rabbımız; işte bunlar azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz nasıl azmışsak onları da öylece biz azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten onlar bize tapmıyorlardı, derler.
(Kasas 63)İlyas Yorulmaz Meali:
Allah'ın vaat ettiği azap üzerlerine gerçekleşecek olanlar “Rabbimiz! İşte bizim azdırdıklarımız bunlar. Kendimiz azıp senden uzaklaştığımız gibi, onları da yoldan biz çıkardık. Hem onlar dünyada iken bize kulluk etmiyorlardı” dediler.
(Kasas 63)İskender Ali Mihr Meali:
Üzerlerine azap sözü hak olanlar: "Rabbimiz, azdırdıklarımız işte bunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan berî olduğumuzu (kurtulduğumuzu) Sana arz ederiz. Onlar, bize tapmıyorlardı (nefslerine uyuyorlardı)." dediler.
(Kasas 63)İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:
Üzerlerine azap gerekenler: «Çalabımız! İşte azdırdığımız kimseler! Biz nasıl azdıysak onları da öyle azdırmıştık. Ancak, bizim Sana karşı yüzümüz aktır. Çünkü onlar bize tapmadılar.»
(Kasas 63)Kadri Çelik Meali:
Üzerlerine söz (azap) hak olanlar derler ki: “Rabbimiz! İşte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.”
(Kasas 63)Mahmut Kısa Meali:
Bunun üzerine, haklarında azap hükmü kesinleşmiş olan o saptırıcı önderler, “Ey Rabb’imiz!” diyecekler, “Bunları sapıklığa sürükleyen biziz! Evet, biz nasıl kendi irâdemizle azdıysak, onları da öyle azdırdık. Onlar da kendi arzularıyla bizim peşimizden geldiler. Fakat şimdi, onlarla hiçbir ilgimiz kalmadığını sana arz ediyoruz!Zaten onların tapındığı, gerçekte biz değildik. Aslında onlar, sadece kendi arzu ve heveslerine kulluk ediyorlardı.”
(Kasas 63)Mehmet Ali Eroğlu Meali:
Azap sözünü hak edenler derler ki: "Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar, Saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. Onlardan uzak olduğumuzu arz ediyoruz bizler. Açıkçası zaten onlar sadece bize kulluk ve ibadet etmiyorlardı. Kendi heveslerine tapıyorlar.
(Kasas 63)Mehmet Türk Meali:
(O gün) helâk olmayı hak edenler: “Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdığımız kimseler, biz nasıl azmışsak onları da öylece azdırdık.1 Şimdi de onlardan uzak olduğumuzu sana arz ediyoruz. Zâten onlar, aslında yalnız bize tapmıyorlardı” derler.*
(Kasas 63)Muhammed Celal Şems Meali:
Haklarında (azap) haberinin kesinleştiği kimseler diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! Bizim saptırdıklarımız, işte bunlardır. Biz nasıl saptıysak, onları (da) öyle saptırdık. (Bugün kendileriyle) hiçbir ilgimizin olmadığını (bildirerek,) sana yöneliriz. Onlar zaten bize ibadet etmezlerdi.
(Kasas 63)Muhammed Esed Meali:
(Bunun üzerine, vaktiyle yapılan) uyarının apaçık aleyhlerine tecelli ettiğini gören kimseler: "Ey Rabbimiz!" diyecekler, "Bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir; (evet,) biz kendimiz azdığımız gibi, onları da azdırdık (Ama şimdi) onları Senin hükmüne bırakıyoruz; zaten onların tapındığı gerçekte biz değildik".
(Kasas 63)Mustafa Cemil Kılıç Meali:
Haklarında ceza kararı gerçekleşenler; "Ey rabbimiz, işte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten onlar bize tapmıyorlardı," diyeceklerdir.
(Kasas 63)Mustafa Çavdar Meali:
Haklarında azap hükmü gerçekleşmiş olanlar derler ki: – Rabbimiz, azdırıp yoldan çıkardıklarımız işte şunlardır. Biz nasıl azdıysak onları da öyle azdırdık. Şimdi onlardan ilişiğimizi kesip sana sığınıyoruz. Zaten onlar gerçekte bize kulluk etmiyorlardı, derler. (Kasas 63)Mustafa Çevik Meali:
63-67 O Gün haklarında azap hükmü gerçekleşmiş olanların önderleri diyecekler ki; “Rabbimiz, bizler uyarılıp davet edilmemize rağmen öğüt almayıp, nankörlük ederek azgınlaştığımız gibi doğru yoldan sapmaya yatkın kimselerin de Senin davetinden uzaklaşmalarına sebep olduk, şimdi onlarla ilişiğimiz kesilmiş olarak Sana sığınıyoruz.” Sonra da onların hepsine birden denilecek ki, “Haydi çağırın bakalım Allah’tan başka ilah edinip de peşinden gittiklerinizi.” Onlar da dünya hayatlarında ilah edinmiş olduklarını yardıma çağıracaklar fakat çağırdıklarından hiç cevap alamayacaklar. Bunun üzerine hak ettikleri azap ile karşılaşacaklar. Vaktiyle âhirete iman edip Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirip de bu azapla karşılaşmasalar olmaz mıydı? O gün onlara, dünya hayatlarında kendilerine elçilerle gönderilen mesajlara karşı tutumları sorulacak. İşte o an ileri sürecekleri hiçbir mazeret bulamayacaklar. Zaten artık o mesajlara uyma fırsatları da çoktan kaçmış olacaktır. Ancak onların içlerinden dünya hayatlarında iken şirk ve küfürlerinden tevbe ederek, Allah’ın davetine dönmüş ve böylece salih ameller işlemiş olanlar kurtuluşa erebilirler.
(Kasas 63)Mustafa İslamoğlu Meali:
Aleyhlerindeki sözün gerçekleştiğini gören kimseler: "Rabbimiz!" diyecekler; "İşte şunlar bizim azdırdıklarımız; kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık: (onlarla) ilişiğimizi kesip sana sığınıyoruz; zaten onlar aslında bize tapıyor değildiler."
(Kasas 63)Osman Okur Meali:
Haklarında azap hükmü gerçekleşenler: “Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Şimdi de onlardan uzaklaşıp sana döndük. Zaten (gerçekte) onlar bize tapmıyor (kendi istek ve arzularına tapıyor)lardı” diyecekler.
(Kasas 63)Ömer Nasuhi Bilmen Meali:
Üzerlerine söz hak olanlar diyeceklerdir ki: «Ey Rabbimiz! Şunlar kendilerini sapıttırmış olduğumuz kimselerdir. Biz onları kendi sapıttığımız gibi sapıttırdık (onlardan) uzaklaştık. Sana iltica ederiz. Onlar bize tapar olmadılar.»
(Kasas 63)Ömer Öngüt Meali:
Üzerlerine azap vaadimiz hak olmuş kimseler derler ki: “Ey Rabbimiz! Şunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, onları da öylece azdırdık. (Onların suçlarından) beri olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bize tapmıyorlardı. ”
(Kasas 63)Ömer Sevinçgül Meali:
Aleyhine hüküm verilen kimseler, “Rabbimiz! İşte şunlar azdırdıklarımız. Kendimiz nasıl azdıysak onları da öylece azdırdık. Şimdi biz aradan çekildik, ‘hüküm vermen için’ onları sana bıraktık. Aslında onlar bize tapmıyorlardı” derler.
(Kasas 63)Sadık Türkmen Meali:
Üzerlerine azap hak olan kimseler dediler ki: “Rabbimiz! Azdırdığımız kimseler işte şunlar! Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onların yaptıklarından uzak olduğumuzu Sana arz ederiz. Zaten onlar bize tapmıyorlardı ki!”
(Kasas 63)Seyyid Kutub Meali:
O gün azab üzerlerine hak olanlar: «Rabb'imiz, azdırdıklarımız şunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten, aslında bize tapmıyorlardı» derler.
(Kasas 63)Suat Yıldırım Meali:
(Şeytanlardan ve insanlardan putlaştırılmış oldukları için) kendileri hakkında azap hükmü kesinleşmiş olanlar: "Ulu Rabbimiz! İşimiz meydanda, azdırdığımız kimseler işte karşımızda, inkar edemeyiz. Ama sırf kötülük olsun diye değil, kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onları zorlamadık. Onların iddiaları ile, onların bizi putlaştırmaları ile hiçbir ilişkimiz olmadığını ilan ediyoruz, Sana sığınıyoruz. Zaten aslında onlar bize tapmıyorlardı, kendi hevalarına tapıyorlardı."
(Kasas 63)Süleyman Ateş Meali:
(Azab) söz(ü) üzerlerine hak olanlar: "Rabbimiz, azdırdıklarımız şunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. (Biz azdık, onlar da bize uydular. Onların yaptıklarından) uzak olduğumuzu, (bu hususta bizim suçumuz olmadığını) sana arz ederiz. Zaten onlar bize tapmıyorlardı (kendi arzularına tapıyorlardı)." derler.
(Kasas 63)Süleymaniye Vakfı Meali:
Cezayı hak edenler diyecekler ki: "Rabbimiz! Bunlar, hayallere daldırdığımız kimselerdir; tıpkı bizim daldığımız gibi daldırdık. Onlardan ilişkimizi kesip sana yöneldik. Zaten kulluk ettikleri yalnız biz değildik".
(Kasas 63)Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:
Azaba uğrayacağı kesinleşenler: "Rabbimiz! Kendimiz azmakla kalmadık, bu adamları da azdırdık. Ama onları Sen'in hükmüne bırakıyoruz. Çünkü onlar gerçekte bize kulluk etmiyorlardı" diyecekler.
(Kasas 63)Şaban Piriş Meali:
Hüküm aleyhlerinde gerçekleşmiş olanlar: -Rabb'imiz, işte azdırdıklarımız onlardır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaştık, sana geldik. Zaten onlar bize de kulluk etmiyorlardı, dediler.
(Kasas 63)Talat Koçyiğit Meali:
Azâb hükmü aleyhlerine kesinleşmiş olanlar da şöyle derler: "Rabbımız! Şunlar, bizim azdırdıklarımızdır; onları, kendimizi azdırdığımız gibi azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana sığınıyoruz; zaten onlar, bize de ibadet etmiyorlardı".
(Kasas 63)Tefhimul Kuran Meali:
Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: «Rabbimiz, işte bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.»
(Kasas 63)Ümit Şimşek Meali:
Haklarında azap vaadi gerçekleşmiş olanlar, “Rabbimiz,” derler. “İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz nasıl azdıysak, onları da öylece azdırdık. Şimdi biz onlardan uzaklaşıp Sana sığınıyoruz. Zaten onlar bize tapmıyorlardı.”
(Kasas 63)Yaşar Nuri Öztürk Meali
Üzerlerine hüküm hak olanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, azdırdıklarımız işte şunlar! Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzak olduğumuzu sana arz ediyoruz. Zaten onlar sadece bize kulluk/ibadet etmiyorlardı ki!.."
(Kasas 63)