18. Kehf Suresi / 35.ayet

Kibir ve gururla kendine yazık etmiş olan bu adam bahçesine girerek “Bu bahçenin kuruyup yok olacağını hiç sanmıyorum.

Bknz: (45/24)

Mustafa Çavdar Meali

Kehf 35 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve bağına girdi, kendi kendisine de zulmetmedeydi, dedi ki: Şu nail olduğum mal ve menalin zeval bulup tükeneceğini hiç mi ummam.

(Kehf 35)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Böylece) Kendi nefsinin zalimi olarak (kibir ve gafletle) bağına girdi (ve) : "Bunun (mülküm olan şu bağların, bahçelerin) sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" deyip (gaflete yöneldi).

(Kehf 35)

Abdullah Parlıyan Meali:

İşte kendi kendine böylece yazık edip, yaratılış gayesi dışına çıkan bu adam: “Bu bahçenin hiç bir zaman yok olacağını, asla düşünemiyorum” diyerek bahçesine girdi.

(Kehf 35)

Adem Uğur Meali:

(Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."

(Kehf 35)

Ahmet Hulusi Meali:

Böylece nefsine zulmederek bağına girdi... Şöyle dedi: "Ebediyen bu varlığımın yok olacağını zannetmiyorum. "

(Kehf 35)

Ahmet Tekin Meali:

Adam, bu şekilde, inkârı ve gururu sebebiyle kendisine zulmederek bağına girdi. “Bunun, hiç yok olacağını sanmıyorum” dedi.

(Kehf 35)

Ahmet Varol Meali

Kendine zulmeden biri olarak bağına girdi ve dedi ki: "Bunun asla yok olacağını sanmıyorum.

(Kehf 35)

Ali Bulaç Meali:

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun sonsuza kadar kuruyup yok olacağını sanmıyorum" dedi.

(Kehf 35)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O kâfir, nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi; dedi ki:” - Bu bağın helâk olacağını ebediyyen zannetmiyorum.

(Kehf 35)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve kendisine yazık ederek bahçesine girdi. Dedi ki: "Bu durumun sonsuza dek değişeceğini sanmıyorum!"

(Kehf 35)

Ali Ünal Meali:

Derken bahçesine vardı; sahip kılındığı servet ve nüfusun şımarıklığı içinde bütün bunları kendinden biliyor ve böylece kendine yazık ediyordu. “Sanmam ki,” diye devam etti, “bu bağ bozulup yok olsun.

(Kehf 35)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve kendine zulmettiği bir halde, bahçesine girdi. “Bu bağın asla helak bulacağını sanmam” dedi.

(Kehf 35)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Böylesine bir gurur ve kibirle kendisine yazık edip, bahçesine girerken şöyle dedi: "Bu bahçenin batacağını hiç sanmam."

(Kehf 35)

Bekir Sadak Meali:

(35-36) Kendisine boylece yazik ederek bahcesine girirken: «Bu bahcenin batacagini hic zennetmem. Kiyametin kopacagini da sanmiyorum. Eger Rabbime dondurulursem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum» dedi.

(Kehf 35)

Besim Atalay Meali:

Kurumlanarak girip bahçesine dedi ki: «Sanmam ben, bu bahçeye hiçbir zarar gelemez

(Kehf 35)

Celal Yıldırım Meali:

(35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum; Kıyâmet'in kopacağını da zannetmiyorum. Ama eğer Rabbime döndürülürsem, bunun yerine daha hayırlısını bulurum» diyordu.

(Kehf 35)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Böylece zenginliğiyle övünen) o kimse kendine zulmederek bağına girdi ve dedi ki: “Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!”

(Kehf 35)

Diyanet İşleri Eski Meali:

35,36. Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: "Bu bahçenin batacağını hiç zannetmem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum" dedi.

(Kehf 35)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Derken kendine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."

(Kehf 35)

Diyanet Vakfı Meali:

(Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: «Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam.»

(Kehf 35)

Edip Yüksel Meali:

Böylece nefsine zulmederek bağına girdi ve, 'Bunun yok olacağını hiç sanmıyorum,' dedi.

(Kehf 35)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve bağına girdi, kendine yazık ediyordu, dedi: ebeda zannetmem ki bu helak olsun ve

(Kehf 35)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve bağına girdi; kendine yazık ediyordu ve: "Bunun yok olacağını asla sanmam;

(Kehf 35)

Erhan Aktaş Meali:

Ve o kendisine yazık ederek bahçesine girdi: "Ben, bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmıyorum." dedi.

(Kehf 35)

Gültekin Onan Meali:

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun ebediyen kuruyup yok olacağını sanmıyorum" dedi.

(Kehf 35)

Hakkı Yılmaz Meali:

(35,36) Ve bu adam, kendine haksızlık ederek bağına girdi: “Ben, bunun hiç yok olacağını sanmıyorum. Ben Saat'in kopacağını da zannetmiyorum. Var sayalım ki Rabbime geri götürüldüm, kesinlikle orada bundan daha iyi bir sonuç bulurum” dedi.

(Kehf 35)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Böylece) nefsine zulmederek bahçesine girmiş ve: “Buranın ebediyen yok olacağını sanmıyorum.” demişti.

(Kehf 35)

Harun Yıldırım Meali:

Kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."

(Kehf 35)

Hasan Basri Çantay:

O, nefsine (böylece) zulümde berdevam (ve kafir) olarak bağına girdi, dedi ki: "Bunun ebediyyete kadar helak olacağını zannetmiyorum".

(Kehf 35)

Hayrat Neşriyat Meali:

Böylece (kibirle) nefsine zulmedici olarak bağına girdi. “Bunun (bu bağın) ebedî olarak helâk olacağını sanmıyorum” dedi.(1)*

(Kehf 35)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(35-36) Kendi canına zalim bir halde cennetine [bahçesine] girip "Bunun [bu bahçenin] ebedi olarak dağılıp biteceğini düşünmüyorum ve saat'in (kıyametin) ayağa kalkacağını [gerçekleşeceğini] düşünmüyorum. Şayet, gerçekten RAB'bime iletilirsem, döndürülüş bakımından mutlaka bundan [bu bahçeden] daha iyisini (hayırlısını) bulurum" dedi.

(Kehf 35)

Hüseyin Atay Meali:

Ve kendisine yazık edip, bahçesine girerken, dedi: "Bu bahçenin batacağını hiç sanmam.

(Kehf 35)

İbni Kesir Meali:

O, nefsine böylece zulmederek bahçesine girerken dedi ki: Bu bahçenin batacağını hiç sanmam.

(Kehf 35)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kendi nefsine haksızlık ederek bahçesine girmiş ve “Bu bahçenin ebedi olarak yok olacağını zannetmiyorum.”

(Kehf 35)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve o, nefsine zulmederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: “Bunun (bu bağın) ebediyyen helâk olacağını zannetmiyorum.”

(Kehf 35)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Bu adam kendine kıymakta idi. Bağa girdi de şunu dedi: «Günün birinde bu bağın yok olacağını hiç sanmıyorum.

(Kehf 35)

Kadri Çelik Meali:

Daha sonra bağına girdi ve kendisine zulmederek, “Bunun hiç yok olacağını sanmam” dedi.

(Kehf 35)

Mahmut Kısa Meali:

Bu küstahça davranışlarıyla yalnızca kendisine zulmetmekte olan bu adam, bahçesine girdi ve “Şu nîmetlerin, bir gün yok olacağını hiç mi hiç zannetmiyorum!” dedi. Ve ekledi:

(Kehf 35)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Kendine zulmeden onların bağına girdi ve dedi: "Bunun sonsuza kadar, Ebediyen helak olacağını düşünemiyorum. Bu her zaman var olacaktır."

(Kehf 35)

Mehmet Türk Meali:

(Daha sonra) o kendi kendine zulmeden adam, bahçesine girerken: “Bu bahçenin batacağını hiç sanmıyorum.” demişti.

(Kehf 35)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Bir kere) kendi canına zulmederek bahçesine girdi ve dedi ki: “Bunun hiçbir zaman yok olacağını zannetmem.”

(Kehf 35)

Muhammed Esed Meali:

(İşte) kendi kendine (böylece) yazık eden bu adam: "Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!" diyerek bahçesine girdi;

(Kehf 35)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Böylece, kendisine yazık eder bir biçimde bağına girdi ve dedi ki; "Bunların yok olup gideceğini hiç sanmıyorum."

(Kehf 35)

Mustafa Çavdar Meali:

Kibir ve gururla kendine yazık etmiş olan bu adam bahçesine girerek “Bu bahçenin kuruyup yok olacağını hiç sanmıyorum.

Bknz: (45/24)

(Kehf 35)

Mustafa Çevik Meali:

32-41 Ey Peygamber! Allah’ın davetinden yüz çevirenlere, şu iki adamın dersler çıkarılması gereken kıssasını anlat, onlardan birine iki üzüm bağı vermiş, bağlarının etrafını hurma ağaçlarıyla donatmış ve iki bağın arasında da ekinler yetiştirmiştik. Her iki bağda eksiksiz ürün veriyordu. Ayrıca bu iki bağın arasından bir de dere akıtmıştık. Dolayısıyla bahçelerinden bol bol ürün kaldırıp, bolluk içinde de yaşıyordu, derken bir gün komşusu olan arkadaşıyla konuşurken ona: “Benim malım mülküm seninkinden çok fazla, üstelik nüfuz ve itibar bakımından da, senden üstünüm.” diyerek gururlanıp, böbürlendi. Böyle düşünüp konuşarak kendine yazık eden bu adam, sonra da dönüp bahçesine bakarak arkadaşına, “Bu bahçemin, bağımın, bir gün kuruyup yok olacağına hiç ihtimal vermiyorum, Kıyamet denilen günün de gelip çatacağına inanmıyorum. Şayet böyle bir şey gerçek olur da yeniden diriltilip Rabbimin huzuruna çıkarılırsam, orada da bana bundan daha iyisinin verileceğinden eminim.” dedi. Bunun üzerine arkadaşı da ona: “Sen böyle konuşmakla, seni önce topraktan sonra da bir damla sudan yaratıp şeklini veren ve rızıklandıran Allah’a nankörlük etmiş olmuyor musun?” dedikten sonra da sözlerine şöyle devam etti: “Hâlbuki ben çok iyi biliyor ve inanıyorum ki senin de, benim de sahibi olduğumuzu söylediğimiz şeylerin gerçek sahibi Allah’tır. Yarattığı nimetlerin nasıl kullanılması gerektiğini bildiren O’dur ve O’ndan başka gerçek ilah yoktur. Sana kibrinden, nankörlüğünden dolayı da yazıklar olsun. Keşke bahçene girip çıkarken böbürlenip küstahlaşmak yerine, “Maşallah, Allah ne güzel yaratmış ve bana lütfetmiş, inşallah ben de O’nun razı olacağı gibi kullanıp, şükredenlerden olurum deseydin ve beni mal, mülk, evlat bakımından küçümsemeseydin daha iyi olurdu. Rabbim dilerse bana, senin bağından bahçenden daha hayırlısını verebileceği gibi dilerse senin bağına bahçene bir afet gönderip yerle bir de edebilir. Yahut bir daha asla bulup çıkaramayacağın biçimde bahçenin suyunu yerin dibine çekebilir.”

(Kehf 35)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Böylece kendi kendisine en büyük kötülüğü yapmış olan o (adam bir gün) şunları diyerek bağına girdi: "Bu bağın yok olacağını asla düşünemiyorum bile.

(Kehf 35)

Osman Okur Meali:

(Böylece zenginliğiyle övünen) o kimse kendine zulmederek bağına girdi ve dedi ki: “Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!

(Kehf 35)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve o nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi, dedi ki: «Ben zannetmem ki, bu ebedîyyen münâdim olsun.»

(Kehf 35)

Ömer Öngüt Meali:

Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: “Bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmam!”

(Kehf 35)

Ömer Sevinçgül Meali:

Böylece kendine yazık eden bu adam, bir gün bahçesine girdi, “Hiç sanmam ki bu bahçe yok olup gitsin!” dedi.

(Kehf 35)

Sadık Türkmen Meali:

Ve o, kendi kendisine yazık ederek bağına girdi ve dedi ki: “Sonsuza kadar bunun yok olacağını sanmam!

(Kehf 35)

Seyyid Kutub Meali:

Kendine zulmetmiş olan bu adam (arkadaşını yanına alarak) bahçesine girdi ve dedi ki; «Bu bahçenin sonsuza dek yok olacağını sanmıyorum.»

(Kehf 35)

Suat Yıldırım Meali:

(35-36) Bu adam gururu yüzünden kendi öz canına zulmeder vaziyette bağına girdi ve: "Zannetmem ki bu bağ bozulup yok olsun; kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Bununla beraber şayet Rabbimin huzuruna götürülecek olursam o zaman elbette bundan daha iyi bir akıbet bulurum." dedi.

(Kehf 35)

Süleyman Ateş Meali:

(Böylece) kendisine yazık ederek bağına girdi: "Bunun yok olacağını hiç sanmam" dedi.

(Kehf 35)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Adam, bahçesine girip kendine kötülük ederek diyor ki "Buranın harap olacağını hiç sanmam.

(Kehf 35)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(34-35) O adam bahçelerinden bol ürün alıyordu. Bir gün komşusuyla tartışırken ona: "Benim malım seninkinden çok, adamlarım da daha fazla ve daha güçlü" dedi.

(Kehf 35)

Şaban Piriş Meali:

Kendine zulmederek, bahçeye girdiğinde: -Bu bahçenin batacağını hiç sanmam,

(Kehf 35)

Talat Koçyiğit Meali:

Adam, bu şekilde kendine zulmederek bağına girer ve şöyle der: "Ben, bu bağın ebediyyen yok olacağını zannetmiyorum".

(Kehf 35)

Tefhimul Kuran Meali:

Daha sonra Cennet'ine girdi ve kendisine zulmederek: «Bunun hiç yok olacağını sanmam.» dedi.

(Kehf 35)

Ümit Şimşek Meali:

Böylece, kendisine yazık eder bir halde bağına girdi ve dedi ki: “Hiç sanmam ki birgün bunlar yok olup gitsin.

(Kehf 35)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."

(Kehf 35)