18. Kehf Suresi / 99.ayet

O gün gelince biz onları dalgalar halinde birbirlerine çarparak çalkanır şekilde kendi hallerine terk edeceğiz ve sura yeniden üflenince de hepsini bir araya toplayacağız.

Bknz: (81/3)

Mustafa Çavdar Meali

Kehf 99 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

O gün deniz gibi dalgalanır, dalgadalga birbirlerine karışır onlar ve sur üfürülür de onların hepsini toplarız.

(Kehf 99)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Biz o gün, (Ye'cüc ve Me'cüc’ün ve kâfirler sürüsünün) bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakacağız. (Derken) Sur'a da üfürülmüştür, artık onların (bütün varlıkların, özellikle mükellef tutulanların) tümünü bir araya toplayıp getirmişizdir.

(Kehf 99)

Abdullah Parlıyan Meali:

O kıyamet günü, biz Ye'cüc'ü ve Me'cüc'ü birbiri içinde dalgalanır vaziyette bırakmışızdır veya dalga dalga ülkeleri istila ederler veya halk, şaşkınlıktan dalgalar gibi birbirine çarpar, sarsılır, karışırlar, sûr'a da üflenmiştir ve onları hep bir araya toplamışızdır.

(Kehf 99)

Adem Uğur Meali:

O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.

(Kehf 99)

Ahmet Hulusi Meali:

O gün onları serbest bırakırız, dalgalar halinde (iki tür) birbirlerine girerler! Sur'a da üflenmiştir; artık hepsini cem etmişizdir.

(Kehf 99)

Ahmet Tekin Meali:

O gün, Kıyamet gününde, biz onları birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakırız. Sûra da üfürülür, böylece onların hepsini biraraya toplamış oluruz.*

(Kehf 99)

Ahmet Varol Meali

O gün onları birbirleri içinde dalgalanır halde bırakırız. Sur'a da üflenir ve artık onların tümünü biraraya toplarız.

(Kehf 99)

Ali Bulaç Meali:

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız.

(Kehf 99)

Ali Fikri Yavuz Meali:

(Ye'cüc ve Me'cüc'un veya pek kalabalık insanların çıkacağı) o gün, onları, birbiri içinde dalgalanır hale bırakmışızdır; Sûr'a üfürülmüştür. Artık hepsini hesap için toplamışızdır.

(Kehf 99)

Ali Rıza Sefa Meali:

O gün, onları bırakırız; dalgalar biçiminde birbirlerine karışırlar. Çünkü boruya üflenmiştir. Sonunda, tümünü bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Ali Ünal Meali:

O gün bütün insanları, deniz dalgaları gibi birbirine girip çarpışmaya ve dehşetli bir herc ü merç yaşamaya terkederiz; artık Sûr’a da üfürülür de, onların hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Bahaeddin Sağlam Meali:

O kıyamet günü insanları birbirine girmiş, çalkalanır bir halde bırakırız. İsrafil, borazanıyla emir verir, hepsini toplamış oluruz.

(Kehf 99)

Bayraktar Bayraklı Meali:

O gün biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır. Sur'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.

(Kehf 99)

Bekir Sadak Meali:

Biz o gun onlari birakiriz, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sura uflenince hepsini bir araya toplariz.

(Kehf 99)

Besim Atalay Meali:

O gün onlar dalgalanıp birbirine girerler halde bırakırız, Sûr üfrülür, hepsini toplarız

(Kehf 99)

Celal Yıldırım Meali:

O gün onları bırakırız da dalgalanır halde kaynaşırlar. Sûr'a üflenince onları hep biraraya getiririz.

(Kehf 99)

Cemal Külünkoğlu Meali:

O gün biz onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur'a üflenince hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Biz o gün onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sura üflenince hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sura üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.

(Kehf 99)

Diyanet Vakfı Meali:

O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.

(Kehf 99)

Edip Yüksel Meali:

O gün onları bırakırız. Dalgalar halinde birbirlerine girerler. Boruya üflenir; hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve o gün onları bırakıvermişizdir, bir kısmı diğerinin içinde dalgalanıyorlar, Sura da üfürülmüştür, artık hepsini toplamış da toplamışızdır

(Kehf 99)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve o gün Biz onları, birbirlerinin içinde dalgalanır bir durumda bırakıvermişizdir Sura da üfürülmüştür, artık hepsini toplamış da toplamışızdır.

(Kehf 99)

Erhan Aktaş Meali:

O gün onları terk ederiz. Dalga dalga birbirlerine karışırlar. Ve Sur'a üfürülür. Hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Gültekin Onan Meali:

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sura da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız.

(Kehf 99)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve Biz, kıyâmet günü ortak koşan kimseleri dalgalar hâlinde birbirlerine girer hâlde bırakıvermişizdir. Sûr'a da üflenmiştir. Böylece ortak koşan kimselerin hepsini bir araya toplayıvermişizdir.

(Kehf 99)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

O gün onları, bir kısmı (diğer) bir kısmı içinde dalgalanır hâlde bırakırız. Sura da üfürülmüştür. Onların hepsini bir araya toplamışızdır.

(Kehf 99)

Harun Yıldırım Meali:

O gün biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.

(Kehf 99)

Hasan Basri Çantay:

O gün biz onları birbiri içinde dalgalanır bir halde bırakmışızdır (bırakacağız. Artık) "Şuur" da üfürülmüşdür (üfürülecekdir.) Bu suretle hepsini (mahşerde) derleyip toparlamışızdır (toplayacağız).

(Kehf 99)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Ye'cüc ve Me'cüc'ün ortaya çıkacakları) o gün (o âhir zaman fitnesinde) onları birbiri içinde dalgalanır bir hâlde bırakmışızdır; nihâyet (mühletleri bittiğinde) sûra üfürülmüş, böylece onları hep berâber (mahşerde) bir araya getirmişizdir.(1)*

(Kehf 99)

Hubeyb Öndeş Meali: /

O gün, onları birbirlerinin içine dalgalanır bir halde terk ettik. Sur'un içine üflendi, ardından onları tamamen topladık.

(Kehf 99)

Hüseyin Atay Meali:

Ve O gün onları birbiri içinde dalgalanmak üzere bırakırız. Boruya üflenir, topladıkça toplarız.

(Kehf 99)

İbni Kesir Meali:

O gün; Biz, onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur'a üflenince hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kıyamet günü onları bırakırız ki birbirlerine karışsınlar. İşaret verilince (sura üfürülünce), onların hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve izin günü onları, birbirlerine karışmış halde bıraktık. Ve sur’a üfürüldü. O zaman onların hepsini topladık.

(Kehf 99)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

O gün Biz onları dalgalar gibi biribirlerine çarpsınlar diye bırakmışızdır. Boru üfürülünce de onların hepsini toplarız.

(Kehf 99)

Kadri Çelik Meali:

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıveririz. Sur'a da üfürülmüştür, ardından onların tümünü bir arada toplarız.

(Kehf 99)

Mahmut Kısa Meali:

Sura birinci kez üflenip kıyâmet koptuğu zaman, O Gün onları ikinci sur ile mezarlarından kaldırıp bir süre şaşkın bir hâlde ortalıkta bırakacağız, dehşet içerisinde bir o yana bir bu yana koşacak, dalga dalga birbirlerine girecekler ve Toplanma Borusu, üçüncü sur çalınınca, Büyük Mahkeme için hepsini huzurumuzda toplayacağız.

(Kehf 99)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Felaket günü kıyamette onlar deniz dalgaları gibi birbirlerine çarpar. Kesin olarak Sur'a üfürülür. Onların hepsi de bir araya toplanır.

(Kehf 99)

Mehmet Türk Meali:

Biz o (kıyamet) günü, onları1 bırakırız da dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sûra üflenince de hepsini derhâl bir araya toplarız.*

(Kehf 99)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Bu vaadin gerçekleşme zamanı gelince) Biz, onları büyük bir coşkuyla birbirlerine saldırır halde bırakırız. Borazan çalınacak ve o zaman Biz, onların hepsini toplayacağız.

(Kehf 99)

Muhammed Esed Meali:

O gün onları bırakırız, dalga dalga yürüyüp birbirlerine karışsınlar; ve sura üflenir: Böylece hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde çarpışarak dalgalanırlar. Boruya da üflenmiştir ve hepsini bir araya toplamışızdır.

(Kehf 99)

Mustafa Çavdar Meali:

O gün gelince biz onları dalgalar halinde birbirlerine çarparak çalkanır şekilde kendi hallerine terk edeceğiz ve sura yeniden üflenince de hepsini bir araya toplayacağız.

Bknz: (81/3)

(Kehf 99)

Mustafa Çevik Meali:

98-102 Zülkarneyn seddin bitmesinin ardından da halkı toplayıp onlara şöyle seslendi: “Bunun yapılmasının bilgisini ve gücünü lütfeden Rabbime şükürler olsun. Bu set ancak Rabbimin belirlediği zaman geldiğinde yerle bir edilip, yok edilir, Rabbimin vadettiği O Gün mutlaka gelecektir.” Kıyamet Günü geldiğinde insanları dalgalar gibi çalkalanmaya bırakırız, onlar da korku ve dehşet içinde oradan oraya koşuşup dururlar. Nihayet Sûr’a üflenir ve hepsini bir araya toplarız. İşte O Gün müşrik ve kâfirlikte direnerek Allah’ın davetinden yüz çevirenleri cehennemle buluştururuz. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp O’nun kullarını veliler edinip onlardan yardım umuyorlardı. Şüphesiz böylelerinin varacakları yer cehennem olacaktır.

(Kehf 99)

Mustafa İslamoğlu Meali:

O gün geldiğinde, Biz onları birbirini kıran dalgalar (gibi) çalkalanmaya terkederiz. Nihayet sur borusu çalınır; sonunda hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Osman Okur Meali:

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız.

(Kehf 99)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve o gün (Yecüc ile Mecüc'-ün çıktıkları zaman) Onların bazılarını bazısı içinde dalgalanır (muztarip) bir halde bırakmışızdır ve sura üfürülmüştür, artık onların hepsini toptan toplamışızdır.

(Kehf 99)

Ömer Öngüt Meali:

Biz o gün onları bırakırız da dalgalar halinde birbirine girerler. Sur'a da üfürülmüş, böylece biz onların hepsini bütünüyle bir araya getirmişizdir.

(Kehf 99)

Ömer Sevinçgül Meali:

Gün gelir onları ‘düzen tanımaz toplulukları’ salıveririz, dalgalar hâlinde birbirlerine girerler. Sûra üflenir. İnsanları bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Sadık Türkmen Meali:

BİZ O GÜN bazılarını bırakmışızdır, dalga dalga/izdiham halinde birbirlerine giriverirler. Sûr’a da üflenmiştir. Artık onların tümünü biraraya toplamışızdır.

(Kehf 99)

Seyyid Kutub Meali:

O gün biz insan yığınlarını önce dalgalanmaya bırakırız. Sonra Sur'a üflenince hepsini biraraya toplarız.

(Kehf 99)

Suat Yıldırım Meali:

O gün, yani kıyamet günü onlar deniz dalgaları gibi birbirine çarparak çalkalanırlar. Sur'a da üfürülür, insanların hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Süleyman Ateş Meali:

Biz o gün (Ye'cuc ve Me'cuc'u) bırakmışızdır: Birbiri içinde dalgalanır(lar). Sur'a da üflenmiştir ve onları hep bir araya toplamışızdır.

(Kehf 99)

Süleymaniye Vakfı Meali:

O gün onlardan biri diğerinin içinde dalgalanacaktır. Sura üflenince de tamamını bir araya toplayacağız.

(Kehf 99)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

O Gün onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine karışırlar. Sûra üflenince hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Şaban Piriş Meali:

Günü gelince biz onları bırakırız. Dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sur'a üflendiği zaman da hepsini bir araya toplarız.

(Kehf 99)

Talat Koçyiğit Meali:

(Seddin yerle bir edildiği) o gün, birbirlerine girerler; sûra üflenince de, hepsini biraraya getiririz.

(Kehf 99)

Tefhimul Kuran Meali:

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız.

(Kehf 99)

Ümit Şimşek Meali:

O gün Biz insanları birbirlerinin üzerinde dalgalanır halde bırakmışızdır. Sûra üfürülmüş, hepsini bir araya getirmişizdir.

(Kehf 99)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sura da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır.

(Kehf 99)