Hatta yeryüzünde bulunan herkesi fidye vermek isteyecek ki kendisi kurtulabilsin.
Bknz: (16/111)
Hatta yeryüzünde bulunan herkesi fidye vermek isteyecek ki kendisi kurtulabilsin.
Bknz: (16/111)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Ve kim varsa yeryüzünde hepsini de feda etmek ve sonra da kendini kurtarmak ister.
(Mearic 14)(Elinde olsa) Yeryüzündekilerin hepsini; kurtulmak için (vermeye çalışacaktır).
(Mearic 14)ve yeryüzünde bulunanların hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.
(Mearic 14)Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.
(Mearic 14)Yeryüzünde yaşamış olanların tümünü (fidye verse) de kendini kurtarsa!
(Mearic 14)Yeryüzünde bulunan herkesi fidye olarak vermek isteyecek. Tek kendini kurtarabilsin.*
(Mearic 14)Ve yeryüzündeki herkesi feda etmek ister. Tek kendini kurtarmak ister.
(Mearic 14)- Onlar birbirlerine gösterilecekler. Günahkar, o günün azabından kurtulmak için çocuklarını fidye vermeyi temenni edecek. Eşini ve kardeşini, mensubu olduğu aşiretini, yeryüzündeki herkesi verip sonunda kendini kurtarmak ister.
(Mearic 14)(11-14) Onlar birbirlerine yalniz gosterilirler. Suclu kimse o gunun azabindan kurtulmak icin ogullarini, ailesini, kardesini, kendisini barindirmis olan sulalesini ve yeryuzunde bulunan herkesi feda etmek ve boylece kendisini kurtarmak ister.
(Mearic 14)11,12,13,14. Onlar, birbirine gösterirler, günahlı bulunanlar, kurtulmak dileğiyle oğullarını, eşlerini, kardeşini, barındığı oymağını, yeryüzünde bulunanı hep vermek istiyecek, böylecene, kurtulmayı umacak
(Mearic 14)(11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister.
(Mearic 14)11,12,13,14. Onlar birbirlerine gösterilecekler (fakat birbirlerinden yararlanamayacaklar). Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini ve kardeşini, kendisini himaye etmiş olan bütün akrabalarını ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmak isteyecek. *
(Mearic 14)11,12,13,14. Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.
(Mearic 14)(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkar kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.
(Mearic 14)11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.
(Mearic 14)ve yeryüzünde bulunanların hepsini (verip) sonra kendisini kurtarsa.
(Mearic 14)(11-14) Birbirlerine gösterilmiş oldukları hâlde suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini ve kardeşini, kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye/kurtulmalık versin sonra da kendini kurtarabilsin ister.
(Mearic 14)Yeryüzünde olanların tamamını... Sonra da (bu verdikleri) onu kurtarsın (ister).
(Mearic 14)Ve yeryüzünde bulunanların tümünü... Hani kendini de kurtarabilse ya!
(Mearic 14)ve yer (yüzün) de kim varsa hepsini. Ki nihayet (bu fedakarlığı) kendisini (Allahın azabından) kurtarsın.
(Mearic 14)Ve (öyle ki) yeryüzünde kim varsa hepsini (fedâ etsin de) sonra (bu diyet) onu (o azabdan) kurtarsın!
(Mearic 14)(11-14) Onlar, onlara [birbirlerine] baktırılır. Suçlu, o gün azaptan yana çocuklarını, kız dostunu[eşini], kardeşini, kendisine sığındığı yakınlarını ve yerde [dünyada] kim varsa [hepsini] topluca feda etse sonra da [bu feda edişi] kendisini kurtarsa [diye] arzu eder.
(Mearic 14)11-14 Birbirlerine gösterilirler. Suçlu kimse, o günün azabından, oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini barındırmış olan soyunu ve yeryüzünde bulunan herkesi feda ederek böylece kendisini kurtarmak ister.
(Mearic 14)Yeryüzünde olan herkesi feda etmek ister. Sonrasında yeter ki o kurtulsun.
(Mearic 14)Ve yeryüzünde kim varsa hepsini (versin de), sonra kendisini kurtarsın.
(Mearic 14)bütün yeryüzünde olanlarını gözden çıkarıp sonunda da bunun kendisini kurtarmasını istiyecek.
(Mearic 14)Ve hattâyeryüzünde bulunan herkesi fedâ edip cehenneme yollamak isteyecek; ta ki, kendisini azaptan kurtarabilsin.
(Mearic 14)Etrafında kim varsa yeryüzündeki herkesi verip azaptan kurtulmak ister.
(Mearic 14)Hattâ yeryüzündekilerin tümünü (versin) de tek kendisini kurtarsın (ister.)
(Mearic 14)(11-14) (O gün) birbirlerinin durumu onlara iyice gösterilecek. Suçlu olan, o günün azabından, oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini barındıran kabilesini ve yeryüzünde bulunanların (da) hepsini fidye olarak verip, böylece kurtulmak ister.
(Mearic 14)ve yeryüzünde yaşayan (başka) herkesi, onların tümünü; böylece yalnız kendini kurtarabilsin diye.
(Mearic 14)Hatta yeryüzünde bulunan herkesi vermek ister ki kendini kurtarabilsin.
(Mearic 14)Bknz: (16/111)
(Mearic 14)5-18 Ey Peygamber ve beraberindeki mü’minler! Siz müşrik ve kâfirlerin alaylı sözlerine, saldırılarına sabırla göğüs gerip, direnerek mücadelenize devam edin. Onların geleceğine inanmadıkları Kıyamet ve Hesap Günü, Bize göre yakındır. O Gün geldiğinde, gök erimiş maden gibi olacak, dağlar da atılmış yün misali uçuşup dağılacaklar ve hiçbir kimse bir yakınını, dostunu soracak durumda olmayacak, herkes kendi derdine düşecek, birbirlerini görmelerine rağmen, görmezden gelecekler. O Gün her müşrik ve kâfir kendi canını ateşin azabından kurtarmak için çocuğunu, eşini, kardeşini, dünyada iken sahiplendiği soyunu sopunu, herkesi ve neyi varsa hepsini fidye olarak vermeye çoktan razıdır, yeter ki kendini kurtarabilsin. İşte O Gün dünya hayatlarını hakikate sırt dönerek tamamlamış olanları hiç kimse, hiçbir güç derileri kavurup soyan o elemli ateş azabından kurtaramaz. O nankör ve zalimler, Allah’ın davetini umursamayıp, O’nun bahşettiği serveti biriktirip üstüne oturmuş, Rabbine şükredip rızasını kazanmak uğrunda infak etmekten uzak durmuşlardı. Cehennem onların hepsini kendine çağırıp içine çekecektir.
(Mearic 14)dahası yeryüzünde yaşayan herkesi (fidye vermek isteyecek) ki kendisi kurtulabilsin.
(Mearic 14)(11-14) Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.
(Mearic 14)Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın.
(Mearic 14)Ve yeryüzünde bulunan herkesi fedâ etmek ister. Tâ ki kendisini kurtarsın.
(Mearic 14)Ve yeryüzünde bulunanların hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.
(Mearic 14)(10-14) Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun halini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.
(Mearic 14)Ve yeryüzünde bulunanların hepsini (versin) de tek kendisini kurtarsın.
(Mearic 14)yeryüzünde olan herkesi fidye olarak verip canını kurtarmayı çok ister.
(Mearic 14)(11-14) Birbirlerini görürler. Ama o Gün her günahkâr, çocuklarını, eşini, kardeşini, kendisini korumuş olan yakınlarını ve yeryüzünde yaşayanların tümünü feda ederek kendisini azaptan kurtarmak ister.
(Mearic 14)11-14 Sadece birbirlerine gösterilirler: Günahkâr, o günün azabından kurtulmak için keşke oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran sülâlesini ve yeryüzünde bulunan herkesi fidye olarak verseydi de, sonra da kendisini kurtarabilseydi.
(Mearic 14)Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.
(Mearic 14)