40. Mümin Suresi / 47.ayet

Onlar ateşte birbirleriyle tartışacaklar. Zayıf halk kitleleri kibirli ve azgın liderlerine diyecekler ki;
– Dünyadayken biz size uymuştuk şimdi siz azıcık olsun şu ateşi bizden uzaklaştıramaz mısınız?

Bknz: (14/21)»(14/22)

Mustafa Çavdar Meali

Mümin 47 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve ateşte, birbirleriyle çekişmeye başladıkları zaman düşkünler, ululuk satanlara diyecekler ki: Gerçekten size uymuştuk, sizin adamlarınızdık biz, ateşin bir miktarını olsun defedebilir misiniz bizden?

(Mümin 47)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Ey Resulüm, münkir ve münafıkların cehennemdeki münakaşasını hatırlat ki) Ateşin içinde, (asılsız iddialar öne sürüp) karşılıklı tartışırlarken; zayıf bırakılanlar (müstaz’aflar), büyüklenen (müstekbir) lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (tebaanız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?"

(Mümin 47)

Abdullah Parlıyan Meali:

Dünya hayatında Allah'tan gelen gerçekleri inkâr edenler, ahirette ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar büyüklük taslayanlara diyecekler ki: “Biz size uymuştuk, şimdi siz şu ateşten bize düşen payı, bizden savabilir misiniz?”

(Mümin 47)

Adem Uğur Meali:

(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

(Mümin 47)

Ahmet Hulusi Meali:

Hani (o vakit) Nar içinde birbirleriyle tartışırlar da, zayıf olanlar büyüklük taslayanlara der ki: "Doğrusu biz sizin tabilerinizdik... Şimdi siz ateşi biraz olsun bizden uzaklaştırabilir misiniz?"

(Mümin 47)

Ahmet Tekin Meali:

Kâfirler ateşin içinde birbirlerinden davacı olup, deliller getirerek tartışırlarken, zavallılar, büyüklük taslayan zorba iktidar sahiplerine: “Biz size uymuştuk. Şimdi siz, biraz olsun, bizi ateşten kurtarabilir misiniz?” derler.

(Mümin 47)

Ahmet Varol Meali

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıflar büyüklük taslayanlara derler ki: "Doğrusu biz size uyanlardık. Şimdi, ateşten bir parçayı bizden savabilir misiniz?"

(Mümin 47)

Ali Bulaç Meali:

Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?"

(Mümin 47)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Hatırla o vakti ki, (kâfirlerin önderleri ile ayak takımları) ateşde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, büyüklük taslıyanlara (önderlerine) şöyle diyecekler: “- Biz (dünyada) size itaatkâr idik. Şimdi siz, bizden ateşin bir kısmını savabiliyor musunuz?”

(Mümin 47)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışacaklar. Güçsüzler, büyüklük taslayanlara, şöyle diyecekler: "Aslında size uyduk. Şimdi, ateşin bir parçasını bizden uzaklaştırabilir misiniz?"

(Mümin 47)

Ali Ünal Meali:

Ateş’in içinde birbirleriyle tartışırlar ve dünyada iken zayıf (ve dolayısıyla körü körüne güçlülere tâbi olanlar), büyüklük ve hakimiyet iddiasıyla diğerlerini ezenlere, “Biz, sizin peşinizde bir topluluktuk. Şimdi, Ateş azabının hiç olmazsa bir kısmını bizden savabilir misiniz?” derler.

(Mümin 47)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Düşün ki onlar, ateşte tartışacaklar. Zayıflar, büyüklenenler: “Biz size tabi idik. Siz bugün, bir miktar ateşi bizden giderebilir misiniz?” derler.

(Mümin 47)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Kafirler, o gün ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, "Biz size uymuştuk: Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz?" diyecekler.

(Mümin 47)

Bekir Sadak Meali:

Atesin icinde birbirleriyle tartisirlarken, gucsuzler, buyukluk taslayanlara: «Dogrusu biz size uymustuk, simdi atesin bir parcasini olsun bizden savabilir misiniz?» derler.

(Mümin 47)

Besim Atalay Meali:

Ateş içre onlar çekişirlerken, kasalmış olanlara, zayıflar derler ki: «Bizler sizlere uymuştuk, bizlerden ateşin bir parçasını kaldıramaz mısız?»

(Mümin 47)

Celal Yıldırım Meali:

Ateşte karşılıklı delil getirip tartışırlarken, zayıflar, büyüklük taslayanlara: «Şüphesiz biz size uymuş kimselerdik. Şu anda bizden ateşin bir kısmını olsun savmaz mısınız ?» derler.

(Mümin 47)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: “(Dünyada iken) biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” derler.

(Mümin 47)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslayanlara: "Doğrusu biz size uymuştuk, şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, "Biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

Diyanet Vakfı Meali:

(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

(Mümin 47)

Edip Yüksel Meali:

Ateşte tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslamış olanlara, 'Biz sizin izleyicileriniz idik, öyleyse bu ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?' derler.

(Mümin 47)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve hele ateş içinde biribirlerine (ıhticac) protesto ederlerken: o vakıt zuafa kısmı o büyüklük taslıyanlara diyorlardır: hani bizler sizin tebeanız idik, şimdi siz bizden bir ateş nevbetini savabiliyor musunuz?

(Mümin 47)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve hele ateş içinde biribirlerini protesto ederlerken zayıf olanlar büyüklük taslayanlara: "Hani bizler sizin yönettikleriniz idik. Şimdi siz bizden bir ateş nöbetini savabiliyor musunuz?" diyeceklerdir.

(Mümin 47)

Erhan Aktaş Meali:

Ateşin içinde birbirlerini suçlarlar; güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara: "Biz size uyduk, şimdi siz ateşin bir kısmını bizden savabilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

Gültekin Onan Meali:

Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (tebanız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?

(Mümin 47)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve onlar, ateş içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: “Şüphesiz bizler size uyan kimseler idik. Şimdi siz bizden, ateşten bir bölümü savabiliyor musunuz?” derler.

(Mümin 47)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Ateşin içerisinde karşılıklı suçlamalarda bulunup tartıştıkları zaman, zayıf bırakılmış (mustazaflar), büyüklenen (müstekbirlere) diyecekler ki: “Şüphesiz ki biz, sizin tebaanızdık. Şimdi siz, ateşten bir parçayı bizden savabilir misiniz?”

(Mümin 47)

Harun Yıldırım Meali:

(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.

(Mümin 47)

Hasan Basri Çantay:

(Kafirler) ateşin içinde birbiriyle hüccetler göster (erek çekiş) irlerken zaif olanlar o büyüklük taslayanlara "Biz, sizin tebeanızdık. Şimdi siz ateşden bir cüz'ünü olsun bizden savabilir misiniz?" der(ler).

(Mümin 47)

Hayrat Neşriyat Meali:

O vakit (Cehennem ehli) ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar o büyüklük taslayanlara der ki: “Gerçekten biz (dünyada iken) size tâbi' olanlar idik. Şimdi siz ateşin birazını olsun, bizden def' edebilir kimseler misiniz?”

(Mümin 47)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Hani onlar, ateşin içinde birbirleriyle tartışıyorlardı. Ardından zayıf olanlar, büyüklük taslamış olanlara "Gerçekten biz, size bağlı olmuş bir haldeydik. O halde, bizden yana ateşten herhangi nasibi [def etmeye] yeterli misiniz?" dediler.

(Mümin 47)

Hüseyin Atay Meali:

Hani, ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, güçsüzler büyüklük taslayanlara "Doğrusu, biz size uymuştuk, şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

İbni Kesir Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken güçsüzler, büyüklük taslayanlara derler ki: Doğrusu biz, size uymuştuk. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?

(Mümin 47)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ateş içerisinde birbirleriyle çekiştikleri zaman, dünyada iken zayıf durumda olanlar, büyük gördüklerine “Kayıtsız şartsız biz size tabi olmuştuk. Şimdi siz, ateşten bizim payımıza düşen azabı engelleyebilir misiniz? diye sorarlar.

(Mümin 47)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlar ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar kibirlenenlere: "Gerçekten biz size tâbî olduk. Şimdi siz, ateşten nasibimizi bizden giderebilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Ateşin içinde biribirleriyle tutuşurlarken aralarında küçük sayılanlar büyüklük taslıyanlara diyecekler: «Biz size uymuştuk. Şimdi siz bu ateşi bizden, biraz olsun uzaklaştırabilir misiniz?»

(Mümin 47)

Kadri Çelik Meali:

Ateşin içinde, karşılıklı tartışırlarken zayıf bırakılanlar, büyüklenenlere derler ki: “Gerçekten biz, size uymuş olan kimselerdik. Şimdi siz ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?”

(Mümin 47)

Mahmut Kısa Meali:

O zaman zâlimler, cehennem ateşinde birbirleriyle tartışmaya başlayacaklar. Yeryüzünde ezilen, sömürülen ve güçsüz bırakılanlar, dünyada iken peşlerinden gittikleri ve bir vakitler büyüklük taslamış olan lider ve yönetici konumundaki kimselere sitem ederek diyecekler ki: “Biz hayatımız boyunca sizin izinizden hiç ayrılmamıştık. Şimdi ateşin bir kısmını olsun bizden uzaklaştırabilir misiniz?”

(Mümin 47)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nasıl da ateşin içinde bir birleriyle tartışırlarken zayıflar. Dünyadayken büyüklük taslayanlar Münakaşalarında "Biz size tabi olmuş kimseleriz. Şu ateşin bir parçasını uzaklaştırın" derler.

(Mümin 47)

Mehmet Türk Meali:

Onlar, cehennemde karşılıklı tartışırlarken zayıflar, büyüklük taslayanlara: “Gerçekten biz, (dünyada) size uyuyorduk. Şimdi siz, bizden şu ateşin bir miktarını kaldırabiliyor musunuz?” derler.1*

(Mümin 47)

Muhammed Celal Şems Meali:

Hani onlar ateşin içinde tartışacakları zaman, (aralarında) zayıf olanlar kibirlenenlere, “Şüphesiz biz size tâbi olanlardık. Siz (de bugün) ateşin bir kısmını bizden uzak tutabilir misiniz?” diyecekler.

(Mümin 47)

Muhammed Esed Meali:

Onlar, (hayatta iken hakikati inkar etmiş olanlar, içine atıldıkları öteki dünyanın) ateşi ortasında birbirleriyle tartışacaklar; ve zayıf olanlar küstahça böbürlenenlere: "Doğrusu biz sadece size uymuştuk, o halde, şu ateşten (bize düşen) payı hafifletebilir misiniz?" diyeceklerdir.

(Mümin 47)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle çekişip tartışırlarken; güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara; "Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlar ateşte birbirleriyle tartışacaklar. Zayıf halk kitleleri kibirli ve azgın liderlerine diyecekler ki; – Dünyadayken biz size uymuştuk şimdi siz azıcık olsun şu ateşi bizden uzaklaştıramaz mısınız?

Bknz: (14/21)»(14/22)

(Mümin 47)

Mustafa Çevik Meali:

47-50 Kendilerine yapılan öğüt ve uyarıları reddedenler ateşin içinde birbirleriyle tartışırken zayıf olanlar, küstahça kibirlilik taslamış olan yöneticilerine şöyle diyecekler: “Bizler, dünya hayatımızda sizlere uyduk. Sorunlarımızı çözme ve bize yardım etme sözleri vermiştiniz. Haydi şimdi şu azabı biraz olsun hafifletip bizden uzaklaştırın.” Büyüklük taslamış olan o kibirli önderleri de onlara: “Hepimiz aynı ateşin içindeyiz, elimizden ne gelir ki? Artık Allah hepimiz hakkında hükmünü verdi ve iş işten çoktan geçti.” diyecekler. Sonra da hep birlikte cehennem görevlerine, “Ne olur Rabbimize yalvarıp yakarın da ateşin azabını birazcık hafifletsin.” diyecekler. Cehennem görevlileri de onlara: “Sizi peygamberler ve kitaplar, apaçık âyetler ve delillerle uyarmadılar mı? Bizim Rabbimizden böyle bir talepte bulunma yetkimiz yok, sizler yalvarıp yakarın fakat biz biliyoruz ki bugün yalvarıp yakarmalar boşunadır.” diyecekler.

(Mümin 47)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Hani ateşin bağrında karşılıklı tartışırken onları (bir görmelisin): Nitekim zayıflar büyüklük taslayanlara: "Bizim sizin peşinize takıldığımız kesin; şu halde ateşin üzerimizdeki etkisini bir parça olsun hafifletemez misiniz?" diye yalvaracaklar.

(Mümin 47)

Osman Okur Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıflar, büyüklük taslayanlara: "Doğrusu biz size uymuştuk, şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Hatırla o vakti ki, ateş içinde birbirleriyle muhasemede bulunurlar. O vakit zayıf olanlar, ululanmış bulunanlara derler ki: «Şüphe yok, biz size tâbi olmuş idik, şimdi siz bizi bir miktar ateşten kurtarabilir misiniz?»

(Mümin 47)

Ömer Öngüt Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle çekişip tartışırlarken; güçsüz ve zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: "Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

Ömer Sevinçgül Meali:

Cehennem ateşinin ortasında tartışırlarken, zayıf olanlar ‘uyruklar’ büyüklük taslayanlara, “Biz sizin uydularınızdık. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?” derler.

(Mümin 47)

Sadık Türkmen Meali:

O VAKİT onlar, ateşin içinde çekişip dururlarken; horlanan zayıf kesim büyüklük taslayan kesime şöyle der: “Biz, size tâbi olanlar idik. Şimdi siz ateşin ufak bir kısmını bizden uzak tutabilir misiniz?”

(Mümin 47)

Seyyid Kutub Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: «Biz size uymuştuk. Şimdi siz şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?»

(Mümin 47)

Suat Yıldırım Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken zayıflar, dünyada büyüklük taslayanlara: "Biz bunca zaman size tabi olduk, bari ateş azabının bir kısmını olsun kaldırabilir misiniz?"

(Mümin 47)

Süleyman Ateş Meali:

Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz, şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?"

(Mümin 47)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Ateşin içinde birbirlerine baskın gelmeye çalışırlarken, güçsüzler, büyük saydıkları kişilere şöyle derler: "Biz size uyan kimselerdik. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savarsınız değil mi?"

(Mümin 47)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Ateşte birbirleriyle tartışırlar. Zayıflar, büyüklük taslayanlara: "Biz yeryüzünde size uymuştuk. Şimdi üzerimizdeki azabı biraz olsun hafifletebilir misiniz?" derler.

(Mümin 47)

Şaban Piriş Meali:

-Ateşte tartışırlar. Zayıf bırakılanlar, büyüklük taslayanlara şöyle derler: -Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?

(Mümin 47)

Talat Koçyiğit Meali:

(Ey Muhammed!) Cehennem ehlinin cehennemdeki münâkaşalarını kavmine hatırlat birbirleriyle münakaşa ederlerken zayıf olanlar, kibirlenenlere derler ki: "Biz dünyada iken size tâbi idik. Şimdi ateşin bir kısmını bizden savabilir misiniz"?

(Mümin 47)

Tefhimul Kuran Meali:

Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: «Gerçekten biz, size uymuş (teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?»

(Mümin 47)

Ümit Şimşek Meali:

Ateşte çekişip dururlarken, güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: “Biz size uymuştuk. Şimdi bizden ateşin birazını olsun savabiliyor musunuz?”

(Mümin 47)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O vakit onlar ateş içinde çekişir dururlar. Horlanan takım, böbürlenen takıma şöyle der: "Biz sizin uydularınız olmuştuk. Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?"

(Mümin 47)