23. Muminun Suresi / 36.ayet

Heyhat ki heyhat, olacak iş değil size söylenen bu vaatler boş vaatler.

Bknz: (13/5)(36/78)»(36/79)

Mustafa Çavdar Meali

Müminun 36 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Size vaadedilen şey, gerçekten ne de uzak, ne de uzak.

(Müminun 36)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

“Heyhat! Size va’ad edilen şey (ahiret ve cennet) ne kadar uzak bir ihtimal!” (Bu adam gerçekleşmesi imkânsız va’adlerle sizi kandırıvermektedir.)

(Müminun 36)

Abdullah Parlıyan Meali:

Vaadolunduğunuz şeyler gerçekten de ne kadar uzak…

(Müminun 36)

Adem Uğur Meali:

Bu size vâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!

(Müminun 36)

Ahmet Hulusi Meali:

"Heyhat, heyhat böyle bir şeyin oluşması çok uzak!"

(Müminun 36)

Ahmet Tekin Meali:

“Heyhât, bu size va'dedilen nihaî yargı, tehdit, ne kadar imkânsız, uzak bir ihtimal!”

(Müminun 36)

Ahmet Varol Meali

Ne kadar uzak! Size vaad edilen şey ne kadar uzak!

(Müminun 36)

Ali Bulaç Meali:

"Heyhat, size va'dedilen şeye heyhat..."

(Müminun 36)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O korkutulduğunuz şey (azab) ne uzak, ne uzak! (olur şey değil).

(Müminun 36)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Size sözü verilene; yazık ki, ne yazık!"

(Müminun 36)

Ali Ünal Meali:

“Boş ve imkânsız şeyler bunlar! Size va’dedilen bu şeylerin hepsi boş, hepsi imkânsız!

(Müminun 36)

Bahaeddin Sağlam Meali:

“Heyhat! Bu vaadedildiğiniz çok uzak bir şey!”

(Müminun 36)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Oysa bu size söylenenler, gerçek olmaktan ne kadar uzak!

(Müminun 36)

Bekir Sadak Meali:

«Oysa tehdit edildiginiz sey ne kadar, hem de ne kadar uzak!»

(Müminun 36)

Besim Atalay Meali:

«Ne uzaktır, o söylenen ne uzak!»

(Müminun 36)

Celal Yıldırım Meali:

Va'dolunduğunuz şeyler pek uzaktır, pek uzak!.

(Müminun 36)

Cemal Külünkoğlu Meali:

“O tehdit edildiğiniz (öldükten sonra dirilmek) çok uzak, gerçekten çok uzak (olması imkansız bir şey)!”

(Müminun 36)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!"

(Müminun 36)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Halbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!"

(Müminun 36)

Diyanet Vakfı Meali:

«Bu size vaâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!»

(Müminun 36)

Edip Yüksel Meali:

'Size söz verilen bu şey imkansızdır, imkansız!'

(Müminun 36)

Elmalılı Orjinal Meali:

Heyhat o va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak

(Müminun 36)

Elmalılı Yeni Meali:

Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!

(Müminun 36)

Erhan Aktaş Meali:

Yazık, yazık! Uyarıldığınız şey, hiç olacak şey mi?

(Müminun 36)

Gültekin Onan Meali:

"Heyhat, size vaadedilen şeye heyhat..."

(Müminun 36)

Hakkı Yılmaz Meali:

(33-38) Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağınızı mı vaat ediyor? Tehdit olunduğunuz şey, hiç olmayacak bir şeydir! Sadece basit dünya hayatımız! Biz, ölürüz, yaşarız. Ve biz, diriltilecekler değiliz. Elçi, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir adamdır ve biz o'na inanmıyoruz” dediler.

(Müminun 36)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Heyhat! Heyhat! Kendisiyle tehdit edildiğiniz şey çok uzaktır.”

(Müminun 36)

Harun Yıldırım Meali:

"Bu size vâdedilen çok uzak!"

(Müminun 36)

Hasan Basri Çantay:

"Tehdid olunageldiğiniz o şey ne kadar uzak, ne kadar uzak"!.

(Müminun 36)

Hayrat Neşriyat Meali:

“Heyhât! O va'd edilmekte olduğunuz şey, ne kadar uzak!”

(Müminun 36)

Hubeyb Öndeş Meali: /

"Ne kadar uzakta! ne kadar uzakta! vaat olunduğunuz [şey]!"

(Müminun 36)

Hüseyin Atay Meali:

36-38 Oysa söz verilen şey ne kadar, hem de ne kadar uzak! Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız, diriltilecek değiliz. Bu sadece Allah'a karşı yalan uyduran biridir. Biz ona inanmayız" dediler.

(Müminun 36)

İbni Kesir Meali:

Vaad edildiğiniz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak.

(Müminun 36)

İlyas Yorulmaz Meali:

“Yazık, yazık! Ne ile korkutuluyorsunuz (ne vaat ediliyor)?”

(Müminun 36)

İskender Ali Mihr Meali:

Yazık, yazık size vaadedilen şeye.

(Müminun 36)

Kadri Çelik Meali:

“Uzaktır size vaat edilen (öldükten sonra yeniden dirilmek; evet gerçek olmaktan) çok uzak!”

(Müminun 36)

Mahmut Kısa Meali:

İmkânsız, bu size vaad edilen gerçekten imkânsız!

(Müminun 36)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Muhatap olduğunuz vadedilen şey, gerçek olandan ne kadar da uzaktır.

(Müminun 36)

Mehmet Türk Meali:

“Heyhat, korkutulduğunuz şey (gerçek olmaktan) ne kadar da uzak!”

(Müminun 36)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Size vadolunan öylesine (gerçek) ötesi (ve akıldan da) uzaktır ki!”

(Müminun 36)

Muhammed Esed Meali:

Çok uzak, gerçekten çok uzak bu vaad edildiğiniz şey!

(Müminun 36)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Yazık, yazık. Size vaat edilen şey ne denli uzak."

(Müminun 36)

Mustafa Çavdar Meali:

Heyhat ki heyhat, olacak iş değil size söylenen bu vaatler boş vaatler.

Bknz: (13/5) - (36/78)»(36/79)

(Müminun 36)

Mustafa Çevik Meali:

35-38 Peygamberlerini böyle görüp göstermeye çalışan bu müşrik kavmin önde gelenleri bir de şöyle dediler: “Peygamber olduğunu söyleyen bu adam, bizlerin ölüp toprağa karıştıktan sonra tekrar diriltileceğimizi ve dünya hayatımızı kime ve neye göre yaşadığımızdan hesaba çekileceğimizi söylüyor, bu olacak iş değil. Bu dünya hayatından başka bir hayat yoktur, bizler ölürüz, arkamızdan çocuklarımız yaşamaya devam eder. Bu adam kendi uydurduğu yalanları Allah’a isnat ediyor, dolayısıyla bizler ona inanacak değiliz.”

(Müminun 36)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Uzak, hem de çok uzak size iddia edilen bu şey!

(Müminun 36)

Osman Okur Meali:

"Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!"

(Müminun 36)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Ne uzak, ne uzak o vaad-olunduğunuz şey.»

(Müminun 36)

Ömer Öngüt Meali:

“Heyhat! Vâdolunduğunuz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak!”

(Müminun 36)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Olur şey değil! Bu sözün gerçekleşmesi akıldan çok uzak!

(Müminun 36)

Sadık Türkmen Meali:

Heyhat! Size vadolunan şey ne kadar uzak, ne kadar!

(Müminun 36)

Seyyid Kutub Meali:

Heyhat, heyhat! Gerçekten ne kadar uzak bir korkutmadır bu!

(Müminun 36)

Suat Yıldırım Meali:

"Heyhat! Heyhat! Size vad edilen şey ne kadar da uzak!"

(Müminun 36)

Süleyman Ateş Meali:

"Heyhat, o size va'dedilen şey ne kadar uzak!"

(Müminun 36)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Olmayacak şeyler vaad ediliyor size; hiç olmayacak şeyler!

(Müminun 36)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

"Bunun gerçekleşmesi kesinlikle mümkün değil."

(Müminun 36)

Şaban Piriş Meali:

Size vaat edilen uzak, hem de çok uzak.

(Müminun 36)

Talat Koçyiğit Meali:

"Oysa va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak, ne kadar!"

(Müminun 36)

Tefhimul Kuran Meali:

«Heyhat, size va'dedilen şeye heyhat...»

(Müminun 36)

Ümit Şimşek Meali:

“Heyhat, heyhat! Size vaad edilen ne kadar da uzak!

(Müminun 36)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak!"

(Müminun 36)