4. Nisa Suresi / 18.ayet

Hayat boyu günah işleyip de son nefesinde; “Ben şimdi tövbe ediyorum.” diyenlerin tövbesi ne de kâfir olarak yaşayıp o halde ölenlerin tövbesi kabul edilir. Ve biz, onların hepsine acıklı bir azap hazırladık.

Bknz: (2/37)(3/90)(9/104)(20/82)(25/70)»(25/71)

Mustafa Çavdar Meali

Nisa 18 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Tövbe, o kişilerin tövbesi değildir ki kötülüklerde bulunup dururlar da sonucu içlerinden birine ölüm gelip çattı mı işte şimdi tövbe ettim ben der ve kafir olarak ölenlerin tövbesi de tövbe değildir. O kişilerdir onlar ki onlar için elemli bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Yoksa) Tevbe; ne (nice) kötülükleri yapıp-edip de, (sonra) onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kâfir olarak ölenler için (geçerli) değildir. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Abdullah Parlıyan Meali:

Yoksa kötülük yapıp yapıp da nihayet ölüm gelip çatınca, “Ben şimdi tevbe ettim” diyenlere ve kâfir olarak ölenlere tevbe yoktur. Öylelerinin tevbesi kabul edilmez. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Adem Uğur Meali:

Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca "Ben şimdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Ahmet Hulusi Meali:

Yoksa hayatı kötülük yapmakla geçip de, ölüm anı gelince "İşte şimdi tövbe ettim" diyenin tövbesi yoktur! Hakikati inkar ederek yaşayıp, son nefeste tövbe edenlere de yoktur! İşte onlar için feci azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Ahmet Tekin Meali:

Yoksa, kendilerine ölüm gelinceye kadar kusur işlemeye, günaha, isyana devam edenlerin, “Ben şimdi tevbe ettim, günah işlemekten vazgeçerek, Allah'a itaate yöneldim" diyenlerin, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar ile kâfir olarak ölenlerin kabul edilecek tevbeleri yoktur. İşte onlar için can yakıp inleten müthiş bir azap hazırlanmıştır.

(Nisa 18)

Ahmet Varol Meali

Kötülükleri işleyip de içlerinden birine ölüm geldiğinde: "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlerin tevbeleriyle kâfir olarak ölenlerinki ise geçerli değildir. Bunlar için acıklı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Ali Bulaç Meali:

Tevbe; ne, kötülükleri yapıp edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O kimseler ki, kötü işlerde ısrar ederken onlardan birine ölüm gelip hayattan ümidini kesince: “- Ben, şimdi tevbe ettim” der, o kimseler için tevbe yok (tevbe makbul değildir). Kâfir oldukları halde ölenlere de tevbe yok, işte biz onlar için ahirette acıklı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Ali Rıza Sefa Meali:

Sürekli kötülük yapan ve ölüm geldiğinde, "Şu anda gerçekten pişman oldum!" diyenler için değil; nankör olarak ölenler için de değil. İşte onlar için, acı bir ceza hazırladık.

(Nisa 18)

Ali Ünal Meali:

Yoksa makbul tevbe, (hayatları boyu) kötülükleri işleyip de onlardan birine tam da ölüm gelip çattığında, “Artık ben tevbe ettim!” diyenlerin tevbesi olmadığı gibi, küfür içinde bir hayat geçirip, (ölüm anında tevbeye yeltenen, ama o andaki tevbe makbul olmadığı için) kâfir olarak ölüp gidenlerin tevbesi de değildir. Evet, böyleleri için çok acı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Tevbe, sürekli kötülük yapıp ölüm kendisine gelince, “İşte, şimdi tevbe ettim” diyenler veya kâfir olarak ölenler için değildir. Biz, onlar için elem verici bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da, içlerinden birine ölüm gelip çatınca;"Ben şimdi tövbe ettim" diyenlerle, kafir olarak ölenler için, kabul edilecek tövbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Bekir Sadak Meali:

Kotulukleri isleyip dururken, olum kendisine geldigi zaman; «simdi tevbe ettim» diyenler ile kafir olarak olenlerin tevbesi makbul degildir. Iste onlara elem verici azab hazirlamisizdir.

(Nisa 18)

Besim Atalay Meali:

Ölüm gelene değin, günahlar işleyenlerin ölüm yaklaştığında: «Tövbe ettim şimdi» diyenlerin tövbeleri, tövbe değildir, kâfir olduğu halde ölen kimselerin tövbeleri de böyledir, bunlar için ağrıtıcı azap hazırlamışız

(Nisa 18)

Celal Yıldırım Meali:

Yoksa kötülük (günah ve veballeri işleyip (devam ederken) kendisine ölüm gelince, «Ben şimdi tevbe ettim» diyenlerin ve bir de kâfir olarak ölenlerin tevbesi (kabul edilir) değildir. İşte onlara elem verici bir azâb hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Yoksa sürekli kötülük yapıp dururken ölümün eşiğine gelince: “Şimdi tevbe ettim” diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tevbesi geçerli değildir. Biz, işte böylelerine şiddetli bir azap hazırlamışızdır. *

(Nisa 18)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman; "şimdi tevbe ettim" diyenler ile kafir olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir. İşte onlara elem verici azab hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kafir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Diyanet Vakfı Meali:

Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca «Ben şimdi tevbe ettim» diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Edip Yüksel Meali:

Sürekli kötülük işleyen ve kendilerini ölüm yakalayınca, 'Ben artık tövbe ettim,' diyenlerin tövbesi geçersizdir. İnkarcı olarak ölenlerin de tövbesi geçersizdir. Onlar için acıklı bir azap var.

(Nisa 18)

Elmalılı Orjinal Meali:

Yoksa kabahatleri yapıb yapıb da ta her birine ölüm gelince işte ben şimdi tevbe ettim diyen kimselere tevbe yok, kafir oldukları halde ölenlere de yok, bunlar işte bunlara biz elim bir azab hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Elmalılı Yeni Meali:

Yoksa günahları yapıp yapıp da her birine ölüm gelince: "İşte ben, şimdi tevbe ettim." diyenlerin ve kafir olarak ölenlerin pişmanlığı fayda etmez. İşte onlara, elim bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Erhan Aktaş Meali:

Kötülük yapıp da, ölüm gelip çatınca, "Ben şimdi tövbe ettim." diyenlerin ve gerçeği yalanlayıp nankör olarak ölenlerin tövbeleri geçersizdir. İşte onlara can yakıcı bir azap vardır.

(Nisa 18)

Gültekin Onan Meali:

Tevbe; ne, kötülükleri yapıp edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve tevbe, kötülükleri yapıp edip de onlardan birine ölüm çatınca: “Ben, şimdi gerçekten tevbe ettim” diyenler ve de kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olarak ölenler için değildir. İşte bunlar, Bizim, kendileri için acı bir azap hazırladıklarımızdır.

(Nisa 18)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

(Tevbe etmeksizin) günah işleyip duran, onlardan birine ölüm gelip çatınca da: “Şimdi tevbe ettim.” diyenlerin ve kâfir olarak can verenlerin tevbesi yoktur. Bunlara can yakıcı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Harun Yıldırım Meali:

Kötülükleri işleye durup onlardan birine ölüm geldiğinde: “Muhakkak ki ben şimdi tevbe ettim.” diyenlerle kafir olarak ölenlerinki tevbe değildir. İşte onlar var ya onlar için çok acıklı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Hasan Basri Çantay:

(Yoksa makbul olan o tevbe), kötülükleri yapıb yapıb da onlardan (ya'ni böyle yapanlardan) her hangi birine ta ölüm gelince: "Ben şimdi hakıykaten tevbe etdim" diyenlerin tevbesi değil. Kendileri kafir olarak öleceklerin (tevbesi) de değil. Onlar (öyle iste). Biz onlar için pek acıklı bir azab hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Hayrat Neşriyat Meali:

Yoksa (makbûl bir) tevbe, o günahları işleyip de, nihâyet onlardan birine ölüm gelince: “Şübhesiz ben şimdi tevbe ettim!” diyenler için değildir; kendileri kâfir kimseler olarak ölenler için de (değildir)! İşte onlar yok mu, kendileri için (pek) elemli bir azab hazırladık!

(Nisa 18)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ölüm, onların birine hazır oluncaya [gelinceye] kadar kötülükleri yapıp da [ölüm gelince] "Gerçekten ben, şimdi tevbe ettim!" demiş olanlar için ve kafirler [gerçeği örtenler] olarak ölenler için tevbe [geçerli] değildir. İşte onlar için can yakan bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Hüseyin Atay Meali:

Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman "Şimdi tövbe ettim" diyenler ile inkârcı olarak ölenlerin tövbesi kabul edilmez. İşte, onlara acıklı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

İbni Kesir Meali:

Kötülükleri işleyip dururken, ölüm gelip çatınca: Şimdi işte gerçekten tevbe ettim, diyenlerin ve kafir olarak ölenlerin tevbesi kabul değildir. İşte onlar için, elem verici bir azab hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kötü, çirkin davranışları yapanlara ölüm geldiğinde “Ben şu an vazgeçtim” diyenlerin ve doğuları inkar etmiş olark ölenlerin tövbeleri, tövbe değildir. İşte bunlar için acıklı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve onlardan birine (kendilerine) ölüm gelinceye kadar seyyiat işleyenlerden (kötülük yapanlardan), “Gerçekten ben, şimdi tövbe ettim.” diyen birinin tövbesi, tövbe değildir. Ve kâfir olarak ölenlerin tövbesi de (tövbe değildir). İşte onlar, onlar için "elim azap" hazırladık.

(Nisa 18)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Yoksa kötülük işleyip de kendilerine ölüm yaklaşır yaklaşmaz: «İşte ben şimdi tövbe ettim» diyenler için geri dönme yoktur. Allah'ı tanımıyarak ölenlere de geri dönme yoktur. İşte Biz onlar için acıklı bir azap düzdük.

(Nisa 18)

Kadri Çelik Meali:

Kötülükleri işleyip dururken ölüm kendisine geldiği zaman, “Şimdi tevbe ettim” diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tevbesi geçerli değildir. İşte onlara elem verici azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Mahmut Kısa Meali:

Yoksa, hayatı boyunca kötülük işleyip duran ve nihâyet kendisine ölüm gelip çatınca da, hayattan ümit kestiği için “Şimdi tövbe ediyorum!” diyen sözde müminlerin ve kâfir olarak ölenlerin son nefeslerindeki tövbeleri kabul edilmeyecektir. İşte böylelerine, can yakıcı bir azap hazırlamışızdır! Bu ikisi arasındakilere, yani bir kötülük işledikten sonra hemen tövbe etmeyen, fakat bu kötülüğü ömrünün sonuna kadar da sürdürmeyen müminlere gelince, onların durumu Allah’a kalmıştır; dilerse bağışlar, dilerse cezalandırır.

(Nisa 18)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Nitekim tövbe şöyle değildir ki; kötülük yapıp durup da en nihayetinde İşte ölüm gelip çatınca: "Ben tövbe ettim, bin pişman oldum" demesi ve Son haline kadar devam edip, kafir olarak ölenlerin tövbesi gibi tövbe. Azap işte böyle kimseler için hazırlanmıştır. (İşte bu geçerli olmayan tövbe)

(Nisa 18)

Mehmet Türk Meali:

Yoksa günâh işleyip de kendilerine ölüm gelip çatınca, “ben şimdi tevbe ettim.” diyenler, bir de kâfir olarak ölenler için tevbe yoktur. İşte bunlara Biz âhirette acıklı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Muhammed Celal Şems Meali:

Kötülük yapmaya devam edip, ölüm saati gelince: “Şimdi tevbe ettim,” diyenlerin tevbesi kabul edilmeye lâyık değildir. (Tevbe eden, fakat) kâfir olarak ölenlerin tevbesi (de) kabul edilmeyecektir. Acı azap hazırladığımız kimseler (de, işte) bunlardır.

(Nisa 18)

Muhammed Esed Meali:

Oysa ne ölüm anına kadar kötülük işleyip duran, ama o an gelip çattığında "Şimdi tevbe ediyorum!" diyenlerin tevbesi kabul edilecektir, ne de hakikat inkarcısı olarak ölenlerin; Biz, işte böylelerine şiddetli bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Sürekli günah işleyip de kendilerini ölüm yakalayınca, "Ben artık tövbe ettim," diyenlerin tövbesi geçersizdir. İnkarcı olarak ölenlerin de tövbesi geçersizdir. Onlar için acıklı bir azap vardır.

(Nisa 18)

Mustafa Çavdar Meali:

Hayat boyu günah işleyip de son nefesinde; “Ben şimdi tövbe ediyorum.” diyenlerin tövbesi ne de kâfir olarak yaşayıp o halde ölenlerin tövbesi kabul edilir. Ve biz, onların hepsine acıklı bir azap hazırladık.

Bknz: (2/37) - (3/90) - (9/104) - (20/82) - (25/70)»(25/71)

(Nisa 18)

Mustafa Çevik Meali:

Allah, ölüm gelip çatıncaya kadar günah işleyip de son nefeslerinde tevbe edenlerin, tevbelerini asla kabul etmez. Böyleleri için çok acıklı bir azap vardır.

(Nisa 18)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Oysa ne ölüm gelip çatıncaya kadar (ısrarla) günah işlemeyi sürdürerek son anda "İşte şimdi tevbe ediyorum!" diyen birinin tevbesi kabul görecektir, ne de inkarında direnerek ölenlerin tevbeleri... İşte onlar kendilerine acıklı bir azap hazırladığımız kimselerdir.

(Nisa 18)

Osman Okur Meali:

Yoksa (seyyiatları) kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca «Ben şimdi tövbe ettim» diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tövbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve tevbe o kimseler için değildir ki, günahları yapar dururlar. Vakta ki kendilerinden birine ölüm gelip çatınca, «Ben şimdi tevbe ettim,» der ve kâfir oldukları halde ölenler için de değildir. İşte biz onlara elim bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Ömer Öngüt Meali:

Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da, içlerinden birine ölüm gelip çatınca: “Ben şimdi tevbe ettim!” diyenlerin tevbesi makbul değildir, kâfir olarak ölenlerin tevbesi de makbul değildir. İşte onlar için pek acıklı bir azap hazırlamışızdır

(Nisa 18)

Ömer Sevinçgül Meali:

Kötülükler yapmayı sürdürüp de ölüm gelince, “Şimdi tevbe ettim” diyenlerin tevbesi kabul edilmez. İnkârcı olarak ölenlerin de tevbesi kabul edilmez. Bunlara acılı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Sadık Türkmen Meali:

Yoksa tövbe kötülükleri yapıp yapıp da, kendisine ölüm gelip çatınca; “İşte ben şimdi tövbe ettim” diyen kimseler ile, kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette çok acıklı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Seyyid Kutub Meali:

Yoksa sürekli kötülük yapıp dururken ölümün eşiğine gelince «Şimdi tevbe ettim» diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tevbesi geçerli değildir. Biz böyleleri için acı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Suat Yıldırım Meali:

Yoksa makbul tövbe, kötülükleri yapıp edip de sonra kendilerinden birine ölüm gelip çattığında: "İşte ben şimdi tövbe ettim." diyenlerin tövbesi değil. Kafir olarak ölen kimselerin tövbesi de değil. İşte öylesi kimselere, çok acı veren bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Süleyman Ateş Meali:

Yoksa kötülükler yapıp yapıp da nihayet kendilerine ölüm gelip çatınca: "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlere ve kafir olarak ölenlere tevbe (af) yoktur. Onlar için acı bir azab hazırlamışızdır!

(Nisa 18)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Kötülükleri işlemeye devam eden, ölüm çatınca da "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlerin tevbesi, tevbe değildir. Kafir olarak ölenlerin tevbesi de tevbe değildir. Onlar için acıklı bir azap hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sürekli günah işleyip de öleceği zaman: "Ben artık tövbe ettim" diyenlerin ve kâfir olarak ölenlerin tövbeleri geçersizdir. İşte onlara can yakıcı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Şaban Piriş Meali:

Ölüm gelip çatana kadar günah işleyip de tam o zaman: -Ben şimdi tevbe ediyorum, diyenlerin tevbesi, tevbe değildir. Kafir olarak ölenlerin tevbesi de yoktur. Onlara acıklı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Talat Koçyiğit Meali:

Yoksa (makbul olan) tövbe, kötülükleri işleyenlerin, sonra içlerinden birine ölüm geldiği zaman da, "işte şimdi tövbe ettim" diyenlerin ve kâfir olarak ölenlerin tövbesi değildir. İşte böyleleri için biz, elîm Bir azâb hazırladık.

(Nisa 18)

Tefhimul Kuran Meali:

Tevbe, ne kötülükleri yapıp edip de onlardan birine ölüm çatınca: «Ben şimdi gerçekten tevbe ettim» diyenler, ne de kendileri kâfirler olarak ölenler için değil. Böyleleri için acıklı bir azab hazırlamışızdır.

(Nisa 18)

Ümit Şimşek Meali:

Yoksa, kötülükleri işleyip durduktan sonra ölüm gelip çattığında “Ben şimdi tevbe ettim” diyen kimsenin veya kâfir olarak ölenlerin tevbesi değildir. Öyleleri için Biz acı bir azap hazırladık.

(Nisa 18)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yoksa, kötülükleri yapıp yapıp da her birine ölüm geldiğinde, "işte şimdi tövbe ettim" diyenler için tövbe yoktur. Küfre batmış olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine biz korkunç bir azap hazırladık.

(Nisa 18)