71. Nuh Suresi / 7.ayet

Öyle ki onları ne zaman senin bağışlamana çağırdıysam, duymamak için parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler/mevki ve makamlarına sığındılar, böylece hakka karşı direndiler; kibirlendikçe kibirlendiler.

Bknz: (34/43)(35/42)

Mustafa Çavdar Meali

Nuh 7 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve gerçekten de ben, onları, sen yarlıgayasın, suçlarını örtesin diye ne vakit çağırdıysam parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar ve elbiselerine büründüler ve ısrar ettiler ve ululandıkça ululanmaya kalkıştılar.

(Nuh 7)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

“Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkayıvermişler, örtülerini başlarına çekmişler ve büyüklük tasladıkça kibirlenip, (küfür ve kötülükte) diretmişlerdi.”

(Nuh 7)

Abdullah Parlıyan Meali:

Gerçekten de günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ayak dirediler, büyüklendikçe büyüklendiler.

(Nuh 7)

Adem Uğur Meali:

Gerçekten de, (imana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.

(Nuh 7)

Ahmet Hulusi Meali:

"Muhakkak ki ben onları, senin mağfiretine davet ettikçe, parmaklarını kulaklarının içine tıkadılar, elbiselerine büründüler, (inançlarında) ısrar ettiler ve büyüklendikçe büyüklendiler. "

(Nuh 7)

Ahmet Tekin Meali:

“Ben, senin bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar. Beni görmemek için elbiselerine büründüler. Ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler, serkeşlik, zorbalık ettiler.”

(Nuh 7)

Ahmet Varol Meali

Ben, senin kendilerini bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini üzerlerine çektiler, (küfürlerinde) direndiler ve büyüklük tasladıkça tasladılar.

(Nuh 7)

Ali Bulaç Meali:

"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler.'

(Nuh 7)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Doğrusu ben, onları senin bağışlaman için her dâvet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve elbiselerine büründüler (ki beni görmesinler, küfürde) ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.

(Nuh 7)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Ve aslında, onları bağışlamana yönelik yaptığım çağrılarda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve giysilerine büründüler. Direndiler ve böbürlenerek büyüklük tasladılar!"

(Nuh 7)

Ali Ünal Meali:

“Kendilerini bağışlaman için onlara yaptığım her çağrı karşısında parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar, elbiselerine büründüler, direttikçe direttiler ve sürekli büyüklenip, beni dinlemeyi kibirlerine yediremediler.

(Nuh 7)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve gerçekten ben, ne zaman onları bağışlaman için (hakka) çağırdımsa, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına geçirdiler, (küfürde) direttiler ve kibirlendiler de kibirlendiler.

(Nuh 7)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Sonra Nuh şöyle devam etti: "Ey Rabbim! Doğrusu ben kavmimi gece gündüz tevhid inancına davet ettim. Fakat benim davetim, ancak kaçmalarını arttırdı. Her ne zaman onları senin bağışlamana çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına çektiler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler. Sonra ben onları açıkça çağırdım. Sonra onlara davetimi hem açık ilan ettim, hem de gizlice.Özel olarak kendileriyle konuştum."

(Nuh 7)

Bekir Sadak Meali:

«Dogrusu ben Senin onlari bagislaman icin kendilerini her cagirisimda, parmaklarini kulaklarina tikadilar, elbiselerine burunduler, direndiler, buyuklendikce buyuklendiler.»

(Nuh 7)

Besim Atalay Meali:

Senin onları yarlıgamançin, ne zaman onları çağırdım ise, parmaklarıyla, kulakların tıkadılar, giysilerin örttüler, direndiler, kasaldıkça kasaldılar da!

(Nuh 7)

Celal Yıldırım Meali:

Hakikat ben, onları bağışlaman için ne kadar ,dâvet ettimse parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine örtünüp duymazlıktan geldiler ; (inkârda) İsrar edip büyüklük tasladıkça, tasladılar.

(Nuh 7)

Cemal Külünkoğlu Meali:

“Doğrusu ben senin onları bağışlaman için kendilerini her çağrışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, (hakka karşı) direndiler, büyük bir kibir gösterdiler.”

(Nuh 7)

Diyanet İşleri Eski Meali:

"Doğrusu ben Senin onları bağışlaman için kendilerini her çağırışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler."

(Nuh 7)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

"Kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler."

(Nuh 7)

Diyanet Vakfı Meali:

Gerçekten de, (imana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.

(Nuh 7)

Edip Yüksel Meali:

'Her ne zaman senin onları bağışlaman için onları çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına örttüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler.'

(Nuh 7)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve ben onları mağfiret buyurman için her da'vet ettiğimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve esvablarına büründüler ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler

(Nuh 7)

Elmalılı Yeni Meali:

Ve ben, onları bağışlaman için her davet ettiğimde onlar, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.

(Nuh 7)

Erhan Aktaş Meali:

"Öyle ki onları ne zaman Senin bağışlayıcılığına çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler[1] ısrarla kibirlendikçe kibirlendiler."

1)Gerçeği görmek istemediler. Gerçeği görmezden geldiler.

(Nuh 7)

Gültekin Onan Meali:

"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler."

(Nuh 7)

Hakkı Yılmaz Meali:

(5-12) Nûh dedi ki: “Rabbim! Şüphesiz ben, toplumumu gece-gündüz/sürekli olarak davet ettim. Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı. Ve şüphesiz ben, onları, Senin onları bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe de kibirlendiler. Sonra şüphesiz ben onları yüksek sesle çağırdım. Sonra şüphesiz onlar için ilan ettim. Onlar için gizli gizli de söyledim. Sonra dedim ki”: “Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Kesinlikle O, çok bağışlayıcıdır. Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın. Size mallar ve oğullar ile yardımda bulunsun, sizin için bahçeler kılsın, ırmaklar kılsın.

(Nuh 7)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

“Onları bağışlayasın diye, kendilerini her (tevhide) davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, (küfürlerinde) ısrar ettiler ve büyüklendikçe büyüklendiler.”

(Nuh 7)

Harun Yıldırım Meali:

“Doğrusu onları bağışlaman için her davet edişimde, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler; ısrar ettiler, küstahlık edip direttiler.”

(Nuh 7)

Hasan Basri Çantay:

"Hakıykat ben, Senin kendilerini yarlığaman için, onları ne zaman da'vet etdiysem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler ayak dirediler, büyüklük tasladılar da tasladılar".

(Nuh 7)

Hayrat Neşriyat Meali:

“Ve doğrusu ben, onlara mağfiret etmen için kendilerini ne zaman (îmân etmeye)da'vet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, (inkârlarında da) ısrâr ettiler ve büyüklük tasladıkça tasladılar.”

(Nuh 7)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(5-7) [Nuh] "RAB'bim! Gerçekten ben, milletimi gece ve gündüz davet ettim. Ardından, davetim onları[n] kaçış[larından] başkasını hiç artırmadı. Gerçekten ben, her ne zaman kendilerini bağışlaman için onları davet ettiysem, parmaklarını kulaklarının içine tıkadılar, kıyafetlerine büründüler, ısrar ettiler ve olabildiğince büyüklük tasladılar.

(Nuh 7)

Hüseyin Atay Meali:

Ve doğrusu, Senin onları bağışlaman için kendilerini her çağırışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler.

(Nuh 7)

İbni Kesir Meali:

Doğrusu ben; Senin onları bağışlaman için kendilerini davet ettiğim her seferinde, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler.

(Nuh 7)

İlyas Yorulmaz Meali:

Halbuki benim onları her davet edişim, onların günahlarını senin bağışlaman içindi. Fakat onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına çektiler, inkarda direndiler ve doğrulara karşı büyüklendiler.”

(Nuh 7)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve muhakkak ki benim onları, Senin mağfiret etmen için her davet edişimde, (duymamak için) parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve (görmemek için) elbiselerine büründüler ve (bu davranışlarında) ısrar ettiler ve kibirlenerek büyüklük tasladılar.

(Nuh 7)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Gerçekten ben onları senin yarlıgaman için ne vakit çağırdımsa, onlar parmakları ile kulaklarını tıkadılar, giyecekleriyle örtündüler, ayak dirediler, büyüklük tasladıkça tasladılar.

(Nuh 7)

Kadri Çelik Meali:

“Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler, direttiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.”

(Nuh 7)

Mahmut Kısa Meali:

“Şöyle ki, onları bağışlaman için kendilerini ne zaman tövbeye çağırdıysam,beni duymamak için parmaklarını kulaklarına tıkadılar, cehâlet ve önyargı örtülerine, sosyal ve ekonomik çevre ve imkanlarına büründüler, apaçık hakîkat karşısında inatla direndiler ve küstahça kibre kapıldılar.”

(Nuh 7)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Usulüyle onları bağışlaman için her davetimde, onlar kulaklarını tıkadılar, her zaman. Hak'ka karşı direndiler, elbiselerine büründüler, büyüklendikçe büyüklendiler o zaman

(Nuh 7)

Mehmet Türk Meali:

“Doğrusu ben, Senin onları bağışlaman için ne kadar davet ettimse onlar, (davetimi duymamak için) parmaklarını1 kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler,2 (küfürlerinde) direndiler ve çok fazla büyüklük tasladılar.”*

(Nuh 7)

Muhammed Celal Şems Meali:

“Şüphesiz, Sen onları bağışlayasın diye ben her ne zaman onları çağırdıysam, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve elbiselerine büründüler. (İnkârda) ısrar ettiler ve çok büyük bir kibir tasladılar.”

(Nuh 7)

Muhammed Esed Meali:

Ve doğrusu, onlara bağışlayıcılığını göstereceğin ümidiyle ne zaman çağrıda bulunduysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (günahkarlık) giysilerine büründüler, daha fazla inada kapıldılar ve boş gururlarında (daha da) azgınlaştılar.

(Nuh 7)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

"Ben, onları senin bağışlaman için her ne zaman çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkayıp, elbiselerini başlarına örttüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüktendiler."

(Nuh 7)

Mustafa Çavdar Meali:

Öyle ki onları ne zaman senin bağışlamana çağırdıysam, duymamak için parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler/mevki ve makamlarına sığındılar, böylece hakka karşı direndiler; kibirlendikçe kibirlendiler.

Bknz: (34/43) - (35/42)

(Nuh 7)

Mustafa Çevik Meali:

5-7 Nûh, kavmini öğüt ve uyarılarla gerçeğe davet etmesine rağmen, kavmi müşrik ve kâfir kalmakta ısrarla direndi, bunun üzerine Nûh da Rabbine şöyle dua etti: “Rabbim ben kavmimi gece gündüz, davetine iman etmeye çağırdım fakat benim çağrım daha çok uzaklaşmalarından başka bir işe yaramadı. Rabbim, Senin onları bağışlamana sebep olacak tevhit inancına her çağırışımda, duymamak için âdeta parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve gerçeği görmemek için gözlerini kapadılar, şirk ve küfürlerinde direndikçe direndi, kibirlenip, böbürlenerek nankörleşip küstahlaştılar.”

(Nuh 7)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Senin bağışına layık olmaları için onları davet ettiğim her seferinde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, gözlerini (hakikate) kapadılar, (inkarda) direndiler, büyüklendiler de büyüklendiler...

(Nuh 7)

Osman Okur Meali:

“Doğrusu ben senin onları bağışlaman için kendilerini her çağrışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, (hakka karşı) direndiler, büyük bir kibir gösterdiler.”

(Nuh 7)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Muhakak ki ben onlar için mağfiret buyurasın diye kendilerini her ne zaman dâvet etti isem parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve libaslarına büründüler ve ısrar ettiler ve böbürleniverdiler.

(Nuh 7)

Ömer Öngüt Meali:

"Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için ne kadar dâvet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler. "

(Nuh 7)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Bağışlaman için onları her çağırışımda parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler, kendilerini büyük görüp kibirlendiler.

(Nuh 7)

Sadık Türkmen Meali:

Doğrusu ben onları, kendilerini affedip bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, giysilerine büründüler ve direndiler. Büyüklendikçe büyüklendiler!

(Nuh 7)

Seyyid Kutub Meali:

Doğrusu ben senin onları bağışlaman için kendilerini her çağrışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler.

(Nuh 7)

Suat Yıldırım Meali:

Her ne zaman, onları bağışlaman için çağırdıysam, onlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündüler, direttiler ve çok kibirlendiler.

(Nuh 7)

Süleyman Ateş Meali:

"Günahlarını bağışlaman için onları (sana) ne kadar da'vet ettimse parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler, direttiler, çok böbürlendiler."

(Nuh 7)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sen bağışlayasın diye onları ne zaman davet etsem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini üstlerine çektiler, ayak dirediler ve kibirlendikçe kibirlendiler.

(Nuh 7)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(5-10) Bir süre sonra, Nuh: "Rabbim! Ben kavmime gece gündüz çağrıda bulundum; ama bu çağrım onları Sen'den daha fazla uzaklaştırdı. Onları Sen'in rahmetine sığınmaya her çağırdığımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini kafalarına çektiler, inatlaştılar ve büyüklük tasladılar. Doğrusu ben onları açıkça çağırdım; onlarla genel olarak da, özel olarak da konuştum. 'Rabbinizden bağışlanma dileyin, çünkü O, çok bağışlayıcıdır.

(Nuh 7)

Şaban Piriş Meali:

Ben, onları senin bağışlaman için her ne zaman çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkayıp, elbiselerini başlarına bürüdüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler.

(Nuh 7)

Talat Koçyiğit Meali:

"Senin onları bağışlaman için her davet edişimde, parmaklarını kulaklarına tıkadılar; elbiselerine sarındılar; direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler."

(Nuh 7)

Tefhimul Kuran Meali:

«Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler.»

(Nuh 7)

Ümit Şimşek Meali:

“Senin bağışlaman için onları her çağırışımda kulaklarını tıkadılar, elbiselerine büründüler, inat ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler.

(Nuh 7)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Ben onları, sen kendilerini affedesin diye çağırdıkça, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiseleriyle sarılıp sarmalandılar, inat ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler."

(Nuh 7)