34. Sebe Suresi / 23.ayet

Allah katında şefaat, onun izin verdiklerinin dışında hiç kimseye fayda vermez. Sonunda onların yüreklerindeki korku giderilince:
– Rabbiniz ne buyurmuştu? Dediler.
Onlar: “Hak ve hakikati şimdi anladık ki O, yüceler yücesi ve büyükler büyüğüdür” Dediler.

Bknz: (2/254)(6/94)(39/43)»(39/44)

Mustafa Çavdar Meali

Sebe 23 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Katında, izin vermediğinin şefaati kabul edilmez; sonunda, yüreklerindeki korku giderilince Rabbiniz ne dedi derler, onlar da derler ki: Gerçek söz dedi ve odur pek yüce ve pek büyük.

(Sebe 23)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Allah O’dur ki) O'nun katında (Kendi) izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin bir başkasına) şefaati yarar sağlamayacaktır. (Mahşer günü) Nihayet kalplerinden korku (ve panik havası) giderilince (günahkâr kimseler, şefaat edeceklere:) "Rabbiniz ne buyurdu?" diye (soracaklardır. Onlar ise), "Hakk olanı (başka ne bekliyordunuz ki) " diye (yanıtlayacaktır.) “O, çok Yücedir, çok Büyüktür”, diyeceklerdir.

(Sebe 23)

Abdullah Parlıyan Meali:

O'nun katında, O'nun izin verdiği kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet insanların kalplerinden kıyamet korkusu giderilince, diriltilip mahşer yerine toplananlar, birbirlerine dönüp soracaklar: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye, ötekiler de: “Doğru ve gerçek olanı, O ne yücedir, ne büyüktür” diye cevap verecekler.

(Sebe 23)

Adem Uğur Meali:

Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Ahmet Hulusi Meali:

Kendisine izin verilen müstesna, O'nun indinde şefaat fayda vermez! Nihayet bilinçlerini saran dehşet yatıştığında: "Rabbinizin hükmü nedir?" derler... "Hak" derler... "HU"; Aliy'dir, Kebiyr'dir.

(Sebe 23)

Ahmet Tekin Meali:

Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasına şefaat fayda sağlamayacak, izin verdiği kimselerden başkasının şefaati de fayda vermeyecek. Nihayet şefaat edenlerin ve edilenlerin yüreklerinden korku giderilince: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. Onlar da: “Hakkı, doğruları söyledi” derler. Yüce ve büyük olan O'dur.*

(Sebe 23)

Ahmet Varol Meali

O'nun katında kendisine izin verdiğinin dışında kimsenin şefaati yarar vermez. Sonunda kalplerinden korku giderilince: "Rabbiniz ne söyledi?" derler. "Hakkı" derler. O yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Ali Bulaç Meali:

O'nun katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür.

(Sebe 23)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Allah katında, (ahirette Allah'ın) kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet (şefaat edenle şefaat olunanların) kalblerinden (şefaata izin verilmekle) korku giderildiği zaman: “- Rabbiniz (şefaat hakkında) ne buyurdu?” derler. Şefaat edecekler de: “- Allah hakkı söyledi, (razı olduğu kimseler için şefaata izin verdi)” derler. O her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.

(Sebe 23)

Ali Rıza Sefa Meali:

İzin verdiği kimsenin dışında, O'nun katında, ara buluculuk da yarar sağlamaz.[365] Yüreklerinden korku giderildiğinde; "Efendiniz, ne söyledi?" derler. "Gerçeği! Çünkü O, Yücedir; Uludur!"

365)"Allah'ın izin verdiğinden başkası için ara buluculuk yapılmaz!" anlamındaki tümce, kimi Kur'an çevirilerinde, "Allah'ın izin verdiğinden başkası ara buluculuk yapamaz." biçiminde çevrilmiştir. 53:26 ayetinde de "Allah'ın dilediği kimse için izin vermesinin dışında, meleklerin ara buluculuğu yarar sağlamaz." diye bildirilmiştir.

(Sebe 23)

Ali Ünal Meali:

Sonra, O’nun huzurunda O’nun izin verdiği kişi hakkında ve yine O’nun izin verdiği kişi tarafından yapılmadıkça şefaat da hiçbir fayda vermez. (Şefaati umulan meleklerin) kalbi, (Allah’ın emrini almaktan gelen) şok edici ürpertiden sıyrılınca, diğer melekler onlara, “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorar. Onlar da, “Her zamanki gibi gerçeği.” diye cevap verirler. O, Aliyy (mutlak yüce ve aşkın)dır, Kebîr (mutlak büyük)tür.

(Sebe 23)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve O Allah’ın huzurunda, O’nun izin verdiklerinden başka hiçbir şefaat fayda vermez. Nihayet kalplerinden korku giderilince, birbirlerine: “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Cevabında:) “Rabbimiz hak ve gerçeği söyledi. O çok yüce ve çok büyüktür.” derler.

(Sebe 23)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet onların kalplerinden korku giderilince, "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. "Hakkı buyurdu" dediler. Allah, yücedir; büyüktür.

(Sebe 23)

Bekir Sadak Meali:

Allah'in katinda, kendisine izin verilenden baska kimse sefaat edemez. Sonunda, gonullerindeki korku giderilince birbirlerine «Rabbiniz ne soyledi?» diye sorarlar; «Hak soyledi» derler. O, yucedir, buyuktur.

(Sebe 23)

Besim Atalay Meali:

İzin verilmiş olan kimselerden başkasına, onun yanında şefaat fayda vermez, yüreklerinden korku gidince: «Tanrınız ne dedi?» diye sorarlar, derler ki: «Tanrımız hakkı söyledi», 0 yücedir, O büyük!

(Sebe 23)

Celal Yıldırım Meali:

Allah'ın huzurunda O'nun İzin verdiğinin dışında (kimselerin) şefaâtı fayda vermez. Sonunda kalblerindeki korku ve dehşet giderilince «Rabbimiz ne buyurdu ?» derler. «Hakkı buyurdu. O, yücedir, uludur.»

(Sebe 23)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Allah katında) O'nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat edemez. (Bu konuda izin bekleyenlerin) yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca birbirlerine: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. (Şefaat izni verilmiş olanlar da:) “O hak olanı söyledi (razı olduğu kimseler için şefaate izin verdi)” derler. O, her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür. *

(Sebe 23)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Allah'ın katında, kendisine izin verilenden başka kimse şefaat edemez. Sonunda, gönüllerindeki korku giderilince birbirlerine "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar; "Hak söyledi" derler. O, yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Allah katında, O'nun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar. Onlar da "Gerçeği" diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Diyanet Vakfı Meali:

Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.  *

(Sebe 23)

Edip Yüksel Meali:

O'nun katında şefaat yarar sağlamaz; ancak izin verdiği hariç. Nihayet, yüreklerindeki korkuları giderilince, 'Rabbiniz ne dedi?' derler. 'Gerçeği söyledi' derler. O En Yücedir, En Büyüktür.

(Sebe 23)

Elmalılı Orjinal Meali:

Huzurunda şefaat faide de vermez, ancak izin verdiği kimseninki müstesna, nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman "rabbınız ne buyurdu?" derler. "Hakkı" derler, o öyle yüksek, öyle büyük

(Sebe 23)

Elmalılı Yeni Meali:

O'nun huzurunda, izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda da vermez. Nihayet kalplerinden dehşet giderildiğinde: "Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar, (şefaatçılar): "Hakkı" derler. O, öyle yüksek, öyle büyüktür.

(Sebe 23)

Erhan Aktaş Meali:

O'nun yanında şefaat, yalnızca izin verdiği kimseye fayda verir.[1] Kalplerindeki korku giderilince: "Rabb'imiz ne buyurdu?" derler. "Gerçeği." derler. Ve O, Çok Yüce'dir, Çok Büyük'tür.

1)Bu ayet, genellikle yanlış çeviriye konu edinilen bir ayettir. Ayet; "şefaat edecekten" değil, "şefaat edilecekten" söz ettiği halde; ayete, genellikle birilerine şefaat etme hakkı verilecekmiş gibi anlam verilmektedir. Oysaki ayette, kimlerin şefaat edeceği değil, kimlere şefaat edileceği bildirilmektedir. Ne var ki; gerçeği saptırmak için veya bilmeyerek bu ayete, "Kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati fayda vermez." şeklinde anlam verilerek, İslam inancında "şefaat" varmış gibi gösterilmek istenmektedir. Oysaki "şefaat inancı" Kur'an'a göre kesinlikle şirktir.

(Sebe 23)

Gültekin Onan Meali:

O'nun katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür.

(Sebe 23)

Hakkı Yılmaz Meali:

O'nun nezdinde yardım, destek, iltimas, 244 sadece O'nun izin verdiği kimseye yararı olur. Sonunda kalplerinden dehşet giderildiği zaman: “Rabbiniz ne dedi?” derler. Onlar: “Hakkı” derler. Ve O, çok yücedir, çok büyüktür.

(Sebe 23)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

O’nun katında izin verdikleri dışında, hiç kimsenin şefaati fayda sağlamaz. (Meleklerin) kalplerinden korku giderilince: “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Cevap olarak hep beraber:) “Hak olanı söyledi. O, (zatı ve sıfatları en yüce olan) El-Aliy, (en büyük olan) El-Kebîr’dir.” derler.

(Sebe 23)

Harun Yıldırım Meali:

Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Hasan Basri Çantay:

Onun nezdinde, (ahiretde) kendisine izin verdiği kimselerden başkasının şefaati faide etmez. Nihayet (ona izin çıkıb da) kalblerinden korku giderildiği zaman (birbirine): "Rabbiniz ne buyurdu"? derler, (şefaat edecekler de:) "Hakkı (söyledi)" derler. O, çok yüce, çok büyükdür.

(Sebe 23)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve (o gün) O'nun (Allah'ın) huzûrunda kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefâati fayda vermez. Nihâyet (şefâat edenlerin ve edilenlerin) kalblerinden dehşet giderildiği zaman (birbirlerine): “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Şefaat edecek olanlar da:) “Hakkı(buyurdu)!” derler. Ve O, Aliyy (pek yüce olan)dır, Kebîr (çok büyük olan)dır.

(Sebe 23)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Onun katında şefaat fayda vermez, ancak kendisine izin vermiş olduğu kimse hariç. Sonunda kalplerinden endişe gidince¹ "RAB'biniz ne dedi?" dediler. "Hakkı [gerçeği]" dediler. O en yücedir, en büyüktür.

(Sebe 23)

Hüseyin Atay Meali:

Allah’ın katında, Kendi bildiğinden başkasının aracılığı yarar sağlamaz. Sonunda gönüllerindeki korku giderilince, "Rabbimiz ne söyledi?" diye sorarlar; "Gerçeği söyledi, O yücelerin yücesidir" derler.

(Sebe 23)

İbni Kesir Meali:

O'nun katında, kendisine izin verdiğinden başkası şefaat edemez. Nihayet kalblerindeki korku giderilince: Rabbınız ne dedi? dediler. Hakkı, dediler. Ve O, Aliyy'dir, Kebir'dir.

(Sebe 23)

İlyas Yorulmaz Meali:

O nun katında şefaat, ancak izin verdiği kimseye fayda verir. Kalplerinden korku giderilince “Rabbiniz ne söyledi” derler. Onlarda “Hakkı, gerçeği söyledi” derler. O yüce ve en büyük olandır.

(Sebe 23)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve O’nun huzurunda, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati bir fayda vermez. Onların kalplerinden korku giderilince: "Rabbiniz ne buyurdu?" dediler. (Onlar da) "Hakkı buyurdu." dediler. Ve O; Âli’dir (çok yüce), Kebir’dir (çok büyük).

(Sebe 23)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Allah'ın katında kendisinin uygun gördüklerinden başkalarının kayırıcılığı işe yaramaz. Sonunda yüreklerindeki korku giderilince onlara: «Çalabınız ne buyurdu?» diye sorarlar. Onlar da: «Doğruyu söyledi» derler. Allah, yücedir, uludur.»

(Sebe 23)

Kadri Çelik Meali:

O'nun katında, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. En sonunda (şefaatçilerin) kalplerinden korku giderilince (birbirlerine,) “Rabbiniz ne buyurdu?” derler, “Hak olanı! O yücedir, büyüktür” derler.

(Sebe 23)

Mahmut Kısa Meali:

Hesap Günü, Allah’ın huzurunda hiç kimse bir başkasını cezadan kurtarmak için aracılık edemeyecek, yani hiç kimseye kayırma, arka çıkma, arabuluculuk ve şefaat fayda vermeyecektir. Ancak O’nun izin verdiği kimseler, yine O’nun izin verdiği kimselere şefaat edebileceklerdir. Yeniden dirilişin ilk şoku atlatılıp da, nihâyet insanların korkuları yatışınca, şefaat bekleyenler, kurtulma ümidiyle meleklere, “Rabb’iniz şefaat konusunda size ne söyledi? Acaba kurtulabilecek miyiz?” diye soracaklar. Onlar da, “Rabb’imiz gerçeği söyledi: Sadece hak edenler, hak ve adâlet ölçülerine göre şefaatten faydalanacak. Hiç kuşkusuz O, yüceler yücesidir, azamet sahibidir!” diyecekler.

(Sebe 23)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Şefaat konusunda kimsenin faydası olmaz, ancak O'nun şefaate izin verdikleri müstesnadır. En sonunda insanların kalplerinden kıyamet korkusu giderildiği zaman. Birbirlerine derler: (Burada) "Rabbiniz ne buyurdu?" onlar: "Hak olanı" derler. O, çok yücedir. Pek büyüktür.

(Sebe 23)

Mehmet Türk Meali:

Onun huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasına, şefâat fayda vermez.1 Sonunda (şefâate) izin verilince onlar, (şefâatçilerine): “Rabbiniz (şefâatiniz hakkında) ne buyurdu?” derler. (Onlar da): “Doğru olanı” diye cevap verirler. Zîrâ O çok yüce (ve) pek büyüktür.*

(Sebe 23)

Muhammed Celal Şems Meali:

O’nun Katında, izin verdiğinden başka kimsenin şefaati fayda etmez. Haklarında şefaat edilenlerin yüreklerinden korku gidince, (şefaat edenlere, “Demin) Rabbiniz ne söyledi?” diye soracaklar. Onlar, “Doğruyu söyledi,” diye cevap verecekler. O, çok yüce şanlı ve (pek) uludur.

(Sebe 23)

Muhammed Esed Meali:

Allah katında, kendisinin izin verdikleri dışında hiç kimsenin şefaati fayda vermez; kalplerinden (Son Saat'in) korkusu atılınca onlar, (o yeniden dirilenler, birbirlerine dönüp) soracaklar: "Rabbiniz (sizin için) neye karar verdi?" Ötekiler, "Doğru ve hak edilmiş olana; O, yücedir ve büyüktür!" diye cevap verecekler.

(Sebe 23)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının kayırması yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince; "Rabbimiz ne dedi?" derler. Ötekiler; "Gerçeği söyledi!" derler. "O, yüceler yücesi, büyükler büyüğüdür."

(Sebe 23)

Mustafa Çavdar Meali:

Allah katında şefaat, onun izin verdiklerinin dışında hiç kimseye fayda vermez. Sonunda onların yüreklerindeki korku giderilince: – Rabbiniz ne buyurmuştu? Dediler. Onlar: “Hak ve hakikati şimdi anladık ki O, yüceler yücesi ve büyükler büyüğüdür” Dediler.

Bknz: (2/254) - (6/94) - (39/43)»(39/44)

(Sebe 23)

Mustafa Çevik Meali:

Allah hiç kimseye bir başkası hakkında şefaat izni vermemişken, nasıl olur da birilerinin şefaatinden fayda umulur? Son Saat’in gelmesi ile ortaya çıkan dehşetin, yerini Hesap Günü’ne bırakması ve müşriklerin kalplerinin o dehşetten sonra sakinleşmesiyle birlikte, melekler onlara: “Rabbimiz dünya hayatınızda size ne buyurup, neye davet etmişti?” diye soracaklar. Onlar da: “Rabbimiz bizi yaratmasının sebebi olan hayat nizamı ile yaşamaya çağırmıştı. Şimdi anladık ki uymamız gereken, yüceler yücesi Rabbimizin daveti imiş.” derler.

(Sebe 23)

Mustafa İslamoğlu Meali:

O'nun nezdinde, kendisi lehine izin verdikleri dışında hiç kimse için şefaat fayda vermez: nihayet (kıyametin) dehşeti (ödül tevdi edeceklerin) kalplerinden giderilince (ödüllendirilenler) soracaklar: "Rabbiniz sizin hakkınızda ne buyurdu?" Berikiler "Hak neyse onu: zaten mükemmel olan da, büyük olan da sadece O'dur" diyeceklerdir.

(Sebe 23)

Osman Okur Meali:

Onun huzurunda hiç bir şefaat fayda vermez. Sadece kendisini (savunmak için konuşma) izini verilir. Sonunda, gönüllerindeki telaşlanma giderilince birbirlerine "Rabbiniz ne söyledi?" diye sorarlar; "Hak (gerçeği) söyledi" derler. O, yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Onun huzurunda şefaat fâide vermez, kendisine izin vermiş olduğu kimse müstesna. Nihâyet kalplerinden korku giderilince derler ki: «Rabbiniz ne buyurdu?». «Hakkı buyurdu,» derler. Ve O, çok âlî, çok büyüktür.

(Sebe 23)

Ömer Öngüt Meali:

O'nun katında, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet kalplerindeki korku giderilince: "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. Onlar da "Hak olanı buyurdu!" derler. O yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Ömer Sevinçgül Meali:

Allah’ın izin verdikleri bir yana, onun katında hiç kimse bir başkasına yardım edemez. Onların ‘ölümlerinden sonra yeniden dirilenlerin’ kalplerindeki korku ‘kıyamet korkusu’ silinince, birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” derler. “Gerçeği söyledi. O, yücedir, büyüktür” derler.

(Sebe 23)

Sadık Türkmen Meali:

O’nun katında, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati (şahitliği) fayda vermez. Nihayet, onların kalplerinden korku giderilince: “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. “Gerçeği!” derler. O; çok yücedir, çok büyüktür!

(Sebe 23)

Seyyid Kutub Meali:

Allah katında O'nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat, aracılık edemez. Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca biribirlerine «Rabb'iniz ne dedi?» diye sorarlar. Cevap verenler «O gerçeği söyledi, O yüce ve büyüktür» derler.

(Sebe 23)

Suat Yıldırım Meali:

Allah'ın huzurunda, O'nun izin verdiğinden başkasının şefaati fayda vermez. Nihayet o kıyamet saati dehşetinden duydukları korku gelince: O dirilenler birbirlerine "Rabbimiz neye hükmetti?" diye sorarlar. Ötekiler: "Hak ve adalet neyi gerektiriyorsa o hükmü verdi." derler. "O, yüceler Yücesi, büyükler Büyüğüdür."

(Sebe 23)

Süleyman Ateş Meali:

O'nun huzurunda, O'nun izin verdiği kimselerden başkasının şefa'ati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince (birbirlerine): "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. "Hakkı (buyurdu)" derler. O, yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Onun katında şefaatin, onun izin verdiği kimseden başkasına yararı olmaz. İçten yakarışları[1] sona erdiğinde onlara; "Sahibiniz ne demişti?" diye sorulur: "Tamamıyla gerçeği söylemiş" derler. O, yücedir, büyüktür.

1)Din günü geri gönderilmek veya fidye vermek için yaptıkları içten yakarış.(ilgili ayetler bazıları Müminun 23/99-100)

(Sebe 23)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Allah katında, O'nun izin verdiklerinin dışında kimsenin aracılığı işe yaramaz. Korkuları geçince: "Rabbiniz ne söyledi?" diye soracaklar. Diğerleri: "Doğru olanı söyledi. Çünkü O, çok yücedir, çok büyüktür" diyecekler.

(Sebe 23)

Şaban Piriş Meali:

Katında izin verdiği kimseden başkasının şefaati fayda vermez. Sonunda yüreklerindeki korku giderilince: -Rabbiniz ne dedi? dediler. -Gerçeği, diye cevap verdiler. Yüce ve büyük O'dur.

(Sebe 23)

Talat Koçyiğit Meali:

Allah katında, şefaat etmesine izin verdiği kimseden başkasının şefaati fayda vermez. Sonunda kalblerinden korku giderilince, birbirlerine: "Rabbınız ne buyurdu?" derler. Diğerleri de "hakkı" diye cevap verirler. O, çok yücedir, büyüktür.

(Sebe 23)

Tefhimul Kuran Meali:

O'nun katında, kendisine izin verdiği kimsenin dışında şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) «Rabbiniz ne buyurdu?» derler, «Hak olanı» derler. O, çok yüce olandır, çok büyük olandır.

(Sebe 23)

Ümit Şimşek Meali:

Onun katında, Onun izin verdiklerinden başkası şefaat edemez. Nihayet kalplerindeki korku giderilince, şefaat bekleyenler, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Şefaat edecekler ise “Hakkı söyledi,” derler. “Çünkü O pek yüce, pek büyüktür.”

(Sebe 23)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince: "Rabbimiz ne dedi?" derler. "Hakkı söyledi, O'dur Aliyy, O'dur Kebir."

(Sebe 23)