34. Sebe Suresi / 31.ayet

Gerçekleri örtbas eden kâfirler:
– Biz, bu Kuran’a da ondan önce gelen vahiylere de asla inanmıyoruz dediler. Sen bu vahye inanmayan zalimleri Rablerinin huzurunda tutulduklarında birbirlerini suçladıkları o anı bir görmeliydin. Zayıf bırakılıp kandırılanlar büyüklük taslayıp kandıran liderlerine:
– Siz olmasaydınız biz kesinlikle müminlerden olacaktık derler.

Bknz: (10/15)»(10/16)(22/72)

Mustafa Çavdar Meali

Sebe 31 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve kafir olanlar, biz dediler, ne şu Kur'an'a inanırız, ne de ondan önceki kitaplara. Bir görmeliydin zalimlerin, Rablerinin katında öylece kalakaldıkları ve birbirlerinin sözlerini kesip söylendikleri günkü hallerini; o zayıf ve aşağılık sanılanlar, ululuk satanlara derler ki: Siz olmasaydınız biz mutlaka inanırdık.

(Sebe 31)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Gerçekten) İnkâr eden ve küfre giren kimseler (şunlardır ki) onlar şöyle derler: “(İşimize gelmediği ve sıkıntıya sevk ettiği için) Biz (kesinlikle ve hiçbir şekilde) bu Kur’an’a da, ondan önce gelen kitaplara da inanmayacağız. (Çünkü biz gerçeği değil, keyfimizi ve dünyamıza gerekeni aramaktayız.” Bu şeytani inatları ve bozuk fıtratları yüzünden akılları yattığı halde, bile bile Kur’an’ın adalet hükümlerini ve ahlâki prensiplerini inkâr ve itiraz eden) Zalimleri, Sen Rableri huzurunda (yaptıklarının hesabını vermek üzere) tutuklanmış vaziyette (iken) eğer bir görsen: (ki o zalimler: a- İmkân ve iktidarlarıyla kibirlenip büyüklük taslayan yönetici tabakası, b- Ezilen, sömürülen ve sindirilerek zayıf ve çaresiz bırakılan, ama gaflet ve cehaletle yine de zalim yöneticilerin peşine takılan halk tabakası olarak iki kısımdır.) Bunlar birbirlerini (suçlayıp) karşılıklı laf dalaşı yaparak müstaz’af zalimler, müstekbir zalimlere derler ki; “Eğer siz olmasaydınız (başımızda ve iktidar konumunda iken adil ve ahlâki esaslara göre davransaydınız,) herhalde bizler de (Hakka inanan ve hayra uyan) mü’min kimseler olacaktık. (Hain güçlerden ve şeytani çevrelerden de destek alarak, faiz ve sömürüye dayanan ekonomik sisteminizle… Ahlâki ve manevi değerlerden yoksun eğitim düzeninizle… Baskıcı ve barbar yönetim ve yöntemlerinizle bizleri yoldan çıkardınız. Ey Rabbimiz, asıl suçlu ve sorumlu olan bu gaddar ve hilekâr idarecilerimizdir! ” deyip kurtulmaya çalışacaklardır.)

(Sebe 31)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ama Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler: “Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de önceki vahiylerden bu güne kalanlara” dediler. Sen hesap günü Rablerinin huzurunda, suçu birbirlerinin üzerine atıp durdukları zaman, bu yaratılış gayesi dışında yaşayan kimselerin halini bir görseydin. Yeryüzünde güçsüz sayılanlar, büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız, kesinlikle inanmışlardan olurduk” diyeceklerdir.

(Sebe 31)

Adem Uğur Meali:

Kâfir olanlar dediler ki: Biz hiçbir zaman bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk, derler.

(Sebe 31)

Ahmet Hulusi Meali:

Hakikat bilgisini inkar edenler dediler ki: "Bu Kuran'a da, bundan önce bize bildirilmiş olana da asla iman etmeyeceğiz"... Zalimleri, Rablerinin indinde zorunlu dururlarken (değerlendiremedikleri hakikatlerindeki gerçeği fark etmiş haldeyken), bir görsen! Bir kısmı diğerini suçlarken... Tabi olan zayıflar, büyüklük taslayan önderlerine: "Eğer siz olmasaydınız, elbette iman edenlerden olurduk" derler.

(Sebe 31)

Ahmet Tekin Meali:

Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: “Biz, bu Kur'ân'a ve Kur'ânın vahyine muhatap olan önündeki zata, Peygamber Muhammede asla inanmayacağız” derler. Sen inkârda, isyanda, baskı, zulüm ve işkencede, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellemede devam eden güç ve iktidar sahibi zâlimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış halde, birbirlerine laf atarlarken bir görsen! Bir taraftan, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilenler, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahiplerine: “Siz olmasaydınız, elbette biz mü'min kimseler olurduk” derler.

(Sebe 31)

Ahmet Varol Meali

İnkâr edenler dediler ki: "Biz ne bu Kur'an'a ne de ondan öncekilere inanırız." Sen onları, Rablerinin huzurunda durdurulmuş halde birbirlerine söz atarlarken görsen. Zayıf düşürülenler büyüklenenlere: "Eğer siz olmasaydınız biz muhakkak mü'minler olurduk" derler.

(Sebe 31)

Ali Bulaç Meali:

İnkar edenler dedi ki: "Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne." Sen o zulmedenleri, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za'fa uğratılan (müstaz'af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: "Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü'min (kimse)ler olurduk."

(Sebe 31)

Ali Fikri Yavuz Meali:

O küfre varanlar: “- Biz, asla ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan öncekine (Tevrat ve İncil'e).” dediler. Fakat sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda durdurulurlarken sözü birbirlerine çevirerek, düşükler, o büyüklük taslıyanlara: “- Siz olmasaydınız muhakkak biz iman ederdik.” dedikleri zaman bir göreydin!...

(Sebe 31)

Ali Rıza Sefa Meali:

Nankörlük edenler, şöyle dediler: "Hem bu Kur'an'a hem de Ondan öncekilere inanmayız!" Bu haksızlık yapanları, tutuklanmış olarak, Efendilerinin karşısında birbirleriyle atışıp durduklarında bir görsen? Güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara, şöyle derler: "Siz olmasaydınız, kesinlikle inananlar arasında olurduk!"

(Sebe 31)

Ali Ünal Meali:

Küfürde ısrar edenler, “Bu Kur’ân’a asla inanmayız, ondan önce indirilen (kitaplara da) inanmayız.” diyorlar. Sen o zalimleri bir de Rabbilerinin huzuruna getirildiklerinde görsen: birbirlerine laf yetiştirirler. Dünyada iken ezilip sömürülmelerine ses çıkarmayan ve zillet içinde diğerlerine itaat edenler, üzerlerinde haksız yere hakimiyet kurup onları ezenlere, “Eğer siz olmasaydınız, biz hiç kuşkusuz iman ederdik.” derler.

(Sebe 31)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Fakat o kâfirler dediler ki: “Biz, ne bu Kur’ana ne de ondan önceki kitaplara asla inanmayız.” Keşke o zalimlerin Rableri huzurunda bekletildikleri vakti bir görsen! Nasıl birbirlerine söz atarlar. Zayıf bırakılanlar, büyük olanlara: “Eğer siz olmasaydınız, biz inanacaktık” derler.

(Sebe 31)

Bayraktar Bayraklı Meali:

İnkar edenler, "Bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara asla inanmayacağız" dediler. Sen o zalimleri, Rabblerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf durumda olanlar, büyüklük taslayanlara: "Sizler olmasaydınız, biz kesinlikle inananlardan olurduk" diyecekler.

(Sebe 31)

Bekir Sadak Meali:

Inkar edenler: «Bu Kuran'a ve ondan oncekilere inanmayacagiz» dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda dikilmis olduklari zaman, sucu birbirine atip dururken bir gorsen! Gucsuz sayilanlar, buyukluk taslayanlara: «Siz olmasaydiniz biz inanmis olacaktik» derler.

(Sebe 31)

Besim Atalay Meali:

Kâfirler dediler ki: «Bizler, ne bu Kur'ana inanmaktayız, ne de öncekilere!», zalimlerin Tanrıları katında, nice durdukların bir görseydin, birbirine söz atarlar; böbürlenmiş olanlara zayıf sanılanlar diyecekler ki: «Eğer sizler olmasaydınız, bizler inanmış idik!»

(Sebe 31)

Celal Yıldırım Meali:

Küfredenler dediler ki: «Biz elbette ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de önündeki (önce indirilenlere inanırız.» Bu zâlimleri, Rablarının huzurunda durduruldukları zaman bir görsen, sözü birbirlerinin üzerine atıp tutar, evirip çevirirler. İçlerinden zayıf ve âciz sayılanlar, büyüklük taslayanlara : «Siz olmasaydınız bizler elbette mü'minler olurduk» derler.

(Sebe 31)

Cemal Külünkoğlu Meali:

İnkârcılar: “Biz bu Kur'an'a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman, o zalimleri birbirlerine laf atıp tutarken bir görsen! (Yeryüzünde) güçsüz olanlar büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.

(Sebe 31)

Diyanet İşleri Eski Meali:

İnkar edenler: "Bu Kuran'a ve ondan öncekilere inanmayacağız" dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda dikilmiş oldukları zaman, suçu birbirine atıp dururken bir görsen! Güçsüz sayılanlar, büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız biz inanmış olacaktık" derler.

(Sebe 31)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

İnkar edenler, "Biz bu Kur'an'a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız" dediler. Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hallerini bir görsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, "Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk" derler.

(Sebe 31)

Diyanet Vakfı Meali:

Kâfir olanlar dediler ki: Biz hiçbir zaman bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk, derler.  *

(Sebe 31)

Edip Yüksel Meali:

İnkarcılar, 'Biz ne bu Kuran'a ne de ondan öncekilere inanmayız,' dediler. Zalimleri, Rab'leri huzurunda duruşma sırasında birbiriyle atışırken bir görseydin! (Öğrenim, araştırma, ekonomik, politik v.b. yönlerden) güçsüzleştirilenler, büyüklük taslamış olanlara, 'Siz olmasaydınız biz inanan kişiler olurduk,' derler.

(Sebe 31)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bununla beraber o küfredenler: "biz ne bu Kur'ana inanırız, ne de önündekine" dediler, fakat görsen o zalimler yakalanıp rablarının huzuruna durduruldukları zaman ba'zısı ba'zısına söz atarken, ki taraftan zebun edilenler, o büyüklük taslıyanlara şöyle diyorlardır: siz olmasa idiniz her halde biz mü'min olurduk

(Sebe 31)

Elmalılı Yeni Meali:

Bununla beraber, o küfredenler: "Biz ne bu Kur'an'a inanırız, ne de önündekine!" dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman birbirlerine laf atarken bir görsen! Bir taraftan zebun edilenler (zayıf düşürülenler), o büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız kesinlikle biz mü'min olurduk!" diyeceklerdir.

(Sebe 31)

Erhan Aktaş Meali:

Gerçeği yalanlayan nankörler, "Biz ne bu Kur'an'a, ne de ondan önce gelene asla inanmayacağız." dediler. Sen bu zalimleri, Rabb'leri huzuruna çıkarıldıklarında nasıl birbirlerine sataştıklarını bir görsen! Güçsüzler, büyüklük taslayan kimselere, "Eğer siz olmasaydınız, biz kesinlikle inananlar olurduk." derler.

(Sebe 31)

Gültekin Onan Meali:

Küfredenler dedi ki: "Biz kesin olarak ne bu Kuran'a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne." Sen o zulmedenleri rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen. Sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip çevirir (birbirlerine yöneltirler). Zaafa uğratılan (müstazaf)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: "Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler inançlılar olurduk."

(Sebe 31)

Hakkı Yılmaz Meali:

Ve şu kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kimseler, “Biz kesin olarak, bu Kur’ân'a inanmayız, ondan öncekine de...” dediler. Sen şirk koşarak, küfrederek yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseleri Rableri huzurunda tutuklanmış, sözü bazısının bazısına geri çevirdiğini bir görsen! Zaafa uğratılan kimseler, büyüklük taslayan kimselere, “Eğer sizler olmasaydınız, kesinlikle bizler mü’min kimseler olurduk” diyecekler.

(Sebe 31)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kâfirler dediler ki: “Bu Kur’ân’a da onun öncesinde gelmiş (Kitaplara da) inanmayız.” Sen, o zalimleri Rablerinin huzurunda durdurulurken bir görseydin! Birbirlerine laf atarlar. Zayıf bırakılmış (mustazaflar), büyüklenen (müstekbirlere) derler ki: “Siz olmamış olsaydınız biz, müminler olurduk.”

(Sebe 31)

Harun Yıldırım Meali:

Kâfir olanlar dediler ki: Biz hiçbir zaman bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk, derler.

(Sebe 31)

Hasan Basri Çantay:

O küfredenler. "Biz ne bu Kur'ana, ne de ondan öncekilere asla inanmayız" dedi (ler). O zaalimler Rablerinin divanında mevkuf dururlarken, sözü (kabahati) birbirine evirib çevirir (lerken, içlerinden) zaif sayılanlar o büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız muhakkak ki biz mü'minler (den) olmuşduk" derler (ken) sen bir görmelisin!

(Sebe 31)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve inkâr edenler dedi ki: “(Biz) ne bu Kur'ân'a, ne de onun önündekilere (ondan önce gelen diğer kitablara) aslâ inanmayız!” Fakat (sen), o zâlimleri Rablerinin huzûrunda durdurulmuş kimseler olduklarında bir görsen! Birbirlerine söz çevirir (aralarında münâkaşa ederler). Zayıf düşürülenler, büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız elbette (biz de) mü'min kimseler olurduk” derler.

(Sebe 31)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Gerçeği örtmüş olanlar "Bu kur'an'a ve onun [kur'an'ın] önündekilerine asla inanmayacağız!" dediler. Zalimleri RAB'lerinin katında bekletilmişken görseydin... Birbirlerine cevap verirler/atışırlar. Zayıf bırakılmış planlar, büyüklük taslamış olanlara "Siz olmasaydınız mutlaka inançlı olurduk!" derler.

(Sebe 31)

Hüseyin Atay Meali:

İnkâr edenler "Bu Kurana ve ondan öncekilere de inanmayacağız" dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda dikilmiş oldukları zaman, suçu birbirine atıp dururken bir görsen! Güçsüz sayılanlar büyüklük taslayanlara, "Siz olmasaydınız andolsun biz inanmış olacaktık" derler.

(Sebe 31)

İbni Kesir Meali:

Küfretmiş olanlar dediler ki: Biz kesin olarak ne bu Kur'an'a ne de ondan öncekilere inanırız. Bir görseydin, hani zalimler Rabblarının huzurunda dikilmişler, bir kısmı bir kısmına söz atıyordu. Güçsüz sayılanlar büyüklük taslayanlara diyorlardı ki: Siz olmasaydınız biz, muhakkak inananlar olurduk.

(Sebe 31)

İlyas Yorulmaz Meali:

Doğruları inkar edenler “Biz bu Kur'an'a ve ondan önce indirilene inanmayacağız” demişlerdi de, sen onları Rablerinin huzurunda durdurulduklarında bir görsen, o inkar edenlerin bir kısmı, bir kısmına dönerek laf atarlar. Dünyada iken zayıf durumda olanlar kendilerine büyüklük taslayanlara “Siz olmasaydınız biz inananlardan olacaktık” derler.

(Sebe 31)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve kâfirler: "Bu Kur’ân’a ve elleri arasındakine (İncil’e) asla inanmayız." dediler. Rab’lerinin huzurunda zalimleri tevkif edildikleri (tutuklandıkları) zaman görsen. Birbirlerine lâf atarlar. Zaafa uğratılanlar (hakir görülenler), kibirlenenlere: "Eğer siz olmasaydınız, biz muhakkak mü'minler olurduk." derler.

(Sebe 31)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Tanımazlar dediler: «Biz ne bu Kurana, ne de bundan öncekilere inanmayız.» Kıyıcıları çalaplarının katında alıkonunca bir görseydin. Suçu biribirinin üzerine atarak küçümsenenler büyüklük taslıyanlara derler: «Siz olmasaydınız, biz kesenkes inanır kimseler olacaktık.»

(Sebe 31)

Kadri Çelik Meali:

Küfre sapanlar dedi ki: “Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan öncekine.” Sen o zulmetmekte olanları, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zaafa uğratılanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: “Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler müminler olurduk.”

(Sebe 31)

Mahmut Kısa Meali:

Hakikati inkâr edenler “Biz ne bu Kur’an’a inanırız, ne de ondan önceki kitaplara!” diyorlar. Bu zâlimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış bir hâlde, suçu birbirlerinin üzerine atarlarken bir görseydin: Yeryüzünde güçsüz bırakılan ve azgın yöneticiler tarafından yönlendirilen kalabalıklar, vaktiyle körü körüne itaat ettikleri o büyüklük taslayan liderlere, efendilere, patronlara seslenerek, “Siz olmasaydınız, biz kesinlikle Allah’ın kabul edeceği bir şekilde iman ederdik!” diyecekler.

(Sebe 31)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ehl-i küfür olanlar: "Biz ne bu kur'an'a, ne de bundan önce gelmiş olanlara inanırız" derler. Bu zalimleri sen, Rablerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde birbirlerini suçlarlar Eh işte o zaman görsen, sözü (suçlamaları) birbirlerine çevirip yöneltirler. Za'fa uğratılanlar, Suçlayarak kibirlenenler derler ki: "Gerçekten, sizler olmasaydınız, biz olurduk müminler."

(Sebe 31)

Mehmet Türk Meali:

Kâfirler sana: “Biz kesinlikle, bu Kur’an’a da bundan önceki indirilenlere de inanmayız.” dediler. Sen o zâlimlerin, yakalanıp Rablerinin huzuruna durdurulduklarında, birbirlerine laf atarkenki hallerini bir görsen! Zayıflar büyüklük taslayanlara: “Eğer sizler olmasaydınız, biz kesinlikle îman ederdik.” derler.

(Sebe 31)

Muhammed Celal Şems Meali:

Kâfir olanlar derler ki: “Biz ne bu Kur’an’a, ne (de) onun hakkında daha önce verilen haberlere inanırız.” Zalimlerin Rableri huzurunda ayakta hazır bulundurulacaklarını bir görsen! Birbirleriyle tartışıyor olacaklar. Zayıf bırakılanlar kibirlenenlere, “Sizler olmasaydınız, biz mutlaka mümin olurduk,” diyecekler.

(Sebe 31)

Muhammed Esed Meali:

(Ama) hakikati inkara şartlanmış olanlar, "Biz ne bu Kuran'a inanırız, ne de önceki vahiylerden bugüne kalanlara!" dediler. Sen (Hesap Günü) Rablerinin huzurunda suçu birbirlerinin üzerine atıp durdukları zaman bu zalimleri(n halini) bir görseydin! (Yeryüzünde) güçsüz olanlar küstahça böbürlenenlere: "Siz olmasaydınız kesinlikle inanmışlardan olurduk!" diyeceklerdir.

(Sebe 31)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

İnkarcılar; "Biz hiçbir zaman ne bu Kuran a ne de ondan öncekilere inanmayız," dediler. Zalimleri, rableri huzurunda duruşma sırasında birbiriyle atışırken bir görsen. Güçsüzleştirilenler, büyüklük taslamış olanlara; "Siz olmasaydınız biz inanan kişiler olurduk," derler.

(Sebe 31)

Mustafa Çavdar Meali:

Gerçekleri örtbas eden kâfirler: – Biz, bu Kuran’a da ondan önce gelen vahiylere de asla inanmıyoruz dediler. Sen bu vahye inanmayan zalimleri Rablerinin huzurunda tutulduklarında birbirlerini suçladıkları o anı bir görmeliydin. Zayıf bırakılıp kandırılanlar büyüklük taslayıp kandıran liderlerine: – Siz olmasaydınız biz kesinlikle müminlerden olacaktık derler.

Bknz: (10/15)»(10/16) - (22/72)

(Sebe 31)

Mustafa Çevik Meali:

31-33 Kendilerini hakikati inkâra şartlandırmış olanlar, “Biz bu Kur’an’ın da, ondan önceki kitapların da Allah katından gönderilmiş olduklarına inanmıyoruz.” diyorlar. Şimdi böyle diyenleri Hesap Günü Rabbinizin huzurunda el pençe divan durup da birbirlerini suçlarken bir görsen. O Gün dünya hayatlarında zayıf ve yönetilen durumunda olanlar, gücü elinde bulunduran müşrik önderlerine “Bizi buraya ve bu duruma siz düşürdünüz. Bizi saptırmasaydınız biz de mü’min kimselerden olurduk.” diyecekler. Kibirli ve azgın yöneticileri de onlara: “Sizler Allah adına yapılan davete uymak istediniz yahut uydunuz da, biz mi zorla vazgeçirdik? Hayır, sizler de inkâra yatkındınız, bu yüzden de seçiminizi bu doğrultuda kullandınız, onun için suçu kendinizde arayın.” diyecekler. Bunun üzerine güçsüzler, bu defa küstahça kibirlenip büyüklük taslayan önderlerine şöyle diyecekler: “Sizler gece gündüz, bizleri Allah’tan uzaklaştırmak ve kendinize kul köle yapmak için tuzaklar kurdunuz.” Nihayet her iki topluluk da kendilerini bekleyen cehennem azabını gördüklerinde, Allah adına yapılan davete uymamanın pişmanlığını yüreklerinin derinliğinde duyacaklar fakat O Gün pişmanlıklarının onlara hiçbir yararı olmayacak. Biz o müşrik önderlerin ve onlara uyanların boyunlarına kızgın demirden halkalar geçireceğiz. Bu ceza onların Allah’a nankörlük edip başkaldırmalarının adil olan karşılığıdır.

(Sebe 31)

Mustafa İslamoğlu Meali:

İnkarda ısrar edenler dediler ki: "Bizler ne bu Kur'an'a inanırız, ne de geçmiş vahiylerden bugüne kalanlara."

(Sebe 31)

Osman Okur Meali:

İnkârcılar: “Biz bu Kuran'a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız” dediler. Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman, o zalimleri birbirlerine laf atıp tutarken bir görsen! (Yeryüzünde) güçsüz olanlar büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız, biz mutlaka iman eden kimseler olurduk” derler.

(Sebe 31)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve kâfir olanlar dediler ki: «Elbette biz ne Kur'an'a inanırız ve ne de onun önündekine.» Eğer o zalimleri Rablerinin huzurunda tevkif edilmiş oldukları zaman görecek olsan, (pek acaib bir manzara görmüş olursun) bazısı bazısına söz çevirir. Zayıf sayılmış olanlar kendilerini büyük görmüş olanlara der ki: «Eğer siz olmasa idiniz, elbette biz mü'minler olmuş olurduk.»

(Sebe 31)

Ömer Öngüt Meali:

Kâfirler dediler ki: "Biz bu Kur'an'a da, ondan öncekilere de aslâ inanmayız. " Sen o zâlimleri Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman, suçu birbirine atıp dururken bir görsen! İçlerinde zayıf sayılanlar (tâbi olanlar, peşlerine takıldıkları o) büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız biz inanmış olacaktık. " derler.

(Sebe 31)

Ömer Sevinçgül Meali:

İnkâr edenler, “Biz ne Kur’an’a inanırız, ne de ondan öncekilere” dediler. Rablerinin huzurunda suçu birbirlerine atıp dururlarken bu zalimleri bir görsen! Güçsüz sayılanlar, büyüklük taşlayanlara, “Siz bizi etkilemeseydiniz inanan kimseler olurduk” derler.

(Sebe 31)

Sadık Türkmen Meali:

İNKÂR EDEN KİŞİLER dediler ki: “Biz bu Kur’an’a ve ondan öncekilere asla inanmayacağız.” Sen o zalimleri Rablerinin huzurunda tutuklanmış halde, birbirlerine söz atıp dururlarken bir görsen! Zayıf düşürülenler büyüklük taslayanlara derler ki: “Eğer siz olmasaydınız, elbette biz inanan kişiler olurduk.”

(Sebe 31)

Seyyid Kutub Meali:

Kâfirler «Biz ne bu Kur'an'a ve ne de ondan önceki kutsal kitaplara asla inanmayız» dediler. Sen bu zalimleri bir de Rabb'lerinin huzurunda dikilmiş durumda biribirlerini suçlarken görsen! O zaman ayak takımını oluşturan güdülenler kendini beğenmiş elebaşlarına «Siz olmasaydınız, biz mü'min olacaktık» derler.

(Sebe 31)

Suat Yıldırım Meali:

Kafirler: "Biz ne bu Kur'an'a, ne de bundan öncekilere inanırız." derler. O zalimleri; sen, Rab'lerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde, birbirlerine laf atarken bir görseydin! Zebun edilen, dünyada güçsüz bırakılanlar o kibirli olan önderlerine: "Ah! Sizin yüzünüzden bu hallere düştük, siz olmasaydınız biz de iman edecektik!" diyecekler.

(Sebe 31)

Süleyman Ateş Meali:

İnkar edenler dediler ki: "Biz ne bu Kur'an'a, ne de bundan öncekilere inanırız." Sen o zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen: Zayıf düşürülenler, büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk." diyorlar.

(Sebe 31)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Görmezlikten gelenler(kafirler[1]) şöyle derler: "Bu Kuran'a da bundan önceki kitaplara da güvenecek değiliz". Yanlışlar içindeki bu kişileri, Sahiblerinin huzurunda durduruldukları zaman bir görsen! Etkisizleştirilmişler büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız biz kesin mümin olurduk".

1) kendini gerçeklere kapatanlar

(Sebe 31)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Buna rağmen kafirler: "Biz ne bu Kur'an'a iman ederiz, ne de bundan önce indirilen Kitaplar'a..." derler. Keşke bu zalimleri, Rablerinin huzurunda birbirlerini suçlarken bir görsen! Zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydınız, biz iman etmiş olacaktık" derler.

(Sebe 31)

Şaban Piriş Meali:

İnkar edenler: -Biz, bu Kur'an'a da ondan öncekilere de asla inanmayız, derler oysa o zalimler, Rab'lerinin huzurunda durdukları zaman bir görsen, suçu nasıl birbirlerine atıyorlar. Sömürülenler, büyüklük taslamış olanlara: -Eğer siz olmasaydınız, biz kesinlikle mü'min olurduk derler.

(Sebe 31)

Talat Koçyiğit Meali:

İnkâr edenler demektedirler ki: "Biz, bu Kurân'a asla inanmayız; ondan önceki kitaplara da".. Oysa o zâlimlerin, Rablarının huzurunda durmuş, suçu birbirlerine atıp durduklarını bir görsen.. Dünyada iken zayıf görülenler, büyüklük taslayanlara derler ki: "Eğer siz olmasaydınız, biz mutlaka mü'min kimseler olacaktık."

(Sebe 31)

Tefhimul Kuran Meali:

Küfretmekte olanlar dedi ki: «Biz kesin olarak, ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan önceki (indirile)ne.» Sen o zulmetmekte olanları, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak bir görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za'fa uğratılan (müstaz'af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki: «Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü'min (kimse)ler olurduk.»

(Sebe 31)

Ümit Şimşek Meali:

İnkâr edenler, “Ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere” dediler. Sen o zalimleri Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman bir görsen! Birbirlerine söz yetiştirmektedirler. Güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: “Siz olmasaydınız biz mü'min olmuştuk.”

(Sebe 31)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!"

(Sebe 31)