26. Şuara Suresi / 139.ayet

Böylece Hud’u yalanladılar. Bunun üzerine biz de onları helak ettik. İşte bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır ama onların çoğu yine de iman etmediler.

Bknz: (24/34)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 139 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Derken onu yalanladılar, biz de onları helak ettik. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.

(Şuara 139)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları helak edip yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet ve ibret vardır, ama onların çoğu iman etmiş değillerdi.

(Şuara 139)

Abdullah Parlıyan Meali:

İşte O'nu böyle yalanladılar ve bunun üzerine, biz de onları yok ettik. Bu kıssada insanlar için mutlaka bir ders vardır, onların çoğu buna inanmasa da…

(Şuara 139)

Adem Uğur Meali:

Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.

(Şuara 139)

Ahmet Hulusi Meali:

Böylece Onu yalanladılar, biz de onları helak ettik! Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır! Onların ekseriyeti de iman eden değillerdir.

(Şuara 139)

Ahmet Tekin Meali:

Böylece onu yalanladılar. Biz de onları helâk ettik. Bunlarda da, kesinlikle Allah'ın kudretine, ilmine, hikmet sahibi olduğuna işaretler, bütün insanlar için ibretler, alınacak dersler, ülkelerinde kalıntılar vardır. Onların çoğu iman edecek değildir.

(Şuara 139)

Ahmet Varol Meali

Böylece onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.

(Şuara 139)

Ali Bulaç Meali:

Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.

(Şuara 139)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Böylece onu (Hûd peygamberi) tekzib ettiler. Biz de onları helâk ettik. Muhakkak ki, onlara yaptığımız bu işte, sonrakiler için bir ibret vardır; öyle iken çoğu mümin olmadı.

(Şuara 139)

Ali Rıza Sefa Meali:

Böylece, Onu yalanladılar. Sonunda, onları yıkıma uğrattık. Aslında, işte bunda, kesinlikle bir gösterge vardır. Oysa onların çoğu inanmaz.

(Şuara 139)

Ali Ünal Meali:

Böylece Hûd’u yalanladılar ve neticede Biz de kendilerini helâk ettik. Bütün bu olup bitenlerde hiç kuşkusuz çok önemli bir ibret vardır. Doğrusu, o halkın çoğu mü’min değildi.

(Şuara 139)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Hud’u yalanladılar. Biz de onları helak ettik. İşte bunda önemli bir ayet ve delil vardır. Fakat çokları inanmadılar.

(Şuara 139)

Bayraktar Bayraklı Meali:

-"Biz yaptıklarımızdan dolayı ceza görmeyeceğiz" deyip onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Bunda kesinlikle bir ders vardır. Onların çoğu inanmamış olsa da.

(Şuara 139)

Bekir Sadak Meali:

Boylece onu yalanladilar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda suphesiz ki ders vardir; ama cogu inanmamistir.

(Şuara 139)

Besim Atalay Meali:

Onu yalanladılar, yok ettik biz onları, bunda bir belge vardır, pek çokları inanmazlar

(Şuara 139)

Celal Yıldırım Meali:

Böylece Hûd Peygamber'i yalanladılar. Biz de onları yok ettik. Şüphesiz ki bunda öğüt ve ibret vardır ; ne yazık ki onların çoğu imân etmedi.

(Şuara 139)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Böylece onu (Hud peygamberi) yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlaka alınacak bir ders vardır, Fakat (buna rağmen) onların çoğu iman etmediler.

(Şuara 139)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Böylece onu yalanladılar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda şüphesiz ki ders vardır; ama çoğu inanmamıştır.

(Şuara 139)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Böylece onlar Hud'u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.

(Şuara 139)

Diyanet Vakfı Meali:

Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.

(Şuara 139)

Edip Yüksel Meali:

Böylece onu yalanladılar. Nihayet biz de onları yok ettik. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.

(Şuara 139)

Elmalılı Orjinal Meali:

Diye onu tekzib ettiler de kendilerini helak ediverdik. Şübhesiz bunda mutlak bir ayet var, öyle iken ekserisi mü'min olmadı

(Şuara 139)

Elmalılı Yeni Meali:

O'nu yalanladılar; Biz de kendilerini helak ediverdik. Şüphesiz bunda mutlak bir ibret vardır, ama çokları iman etmedi.

(Şuara 139)

Erhan Aktaş Meali:

Onu[1] yalanladılar. Bunun üzerine onları helak ettik. Bunda bir ayet[2] vardır. Buna rağmen insanların pek çoğu inanmamaktadırlar.

1)Hud'u.
2)İbret, işaret, belirti.

(Şuara 139)

Gültekin Onan Meali:

Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu inançlı olmamıştır.

(Şuara 139)

Hakkı Yılmaz Meali:

Bunun üzerine o'nu yalanladılar da Biz kendilerini değişime/yıkıma uğrattık. Şüphesiz ki bunda kesinlikle mutlak bir alâmet/gösterge vardır, ama onların çoğu iman ediciler değillerdi.

(Şuara 139)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onu yalanladılar, biz de onları helak ettik. Şüphesiz ki bunda, (Allah’ın dostlarına yardım edip düşmanları helak edeceğine dair) ayet vardır. Onların çoğu mümin değildir.

(Şuara 139)

Harun Yıldırım Meali:

Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.

(Şuara 139)

Hasan Basri Çantay:

Hulasa: Onu yalan saydılar da biz de kendilerini helak etdik. Şübhesiz bunda bir ibret vardır elbet. (Fakat) onların çoğu iman ediciler değildir.

(Şuara 139)

Hayrat Neşriyat Meali:

Böylece onu yalanladılar da onları (şiddetli bir rüzgârla) helâk ettik. Şübhesiz ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir.

(Şuara 139)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından onu yalanladılar, derken onları helak ettik. Gerçekten, bunda mutlaka bir ayet [kanıt] vardır. Onların çoğunluğu inançlı değildi.

(Şuara 139)

Hüseyin Atay Meali:

Böylece onu yalanladılar; Biz de kendilerini yokettik. Bunda, doğrusu bir belge vardır; ancak çoğu inanmamıştır.

(Şuara 139)

İbni Kesir Meali:

Böylece onu yalanladılar. Ve Biz, onları yok ettik. Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.

(Şuara 139)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kavmi Hud'u yalanladı. Bizde onları helak ettik. Bunda alınacak dersler var. Ancak insanların çoğu inanmıyorlar.

(Şuara 139)

İskender Ali Mihr Meali:

Böylece onu tekzip ettiler (yalanladılar). Biz de bu sebeple onları helâk ettik. Muhakkak ki bunda mutlaka bir âyet (ibret) vardır. Ve onların çoğu, mü’min olmadılar (Allah’a ulaşmayı dilemediler).

(Şuara 139)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Böylece Hud'u yalancı saydılar. Bu yüzden Biz de onları yok ettik. İşte bu olayda kesin bir belge vardır. Ancak onların pek çoğu inanmamışlardı.

(Şuara 139)

Kadri Çelik Meali:

Böylelikle onu (Hud'u) yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Şüphesiz bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değillerdi.

(Şuara 139)

Mahmut Kısa Meali:

Böylece onu yalanladılar, Biz de onları korkunç bir azapla helâk ettik! Dinle, ey insan; hiç kuşkusuz bunlarda, ilâhî adâleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işâret var fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.

(Şuara 139)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Ardından onlar, onu bu şekilde yalanladılar. Biz de onları helak etmişizdir.. Rehber olacak şekilde, bunda ibret vardır. Ama onların çoğu inanmazlar.

(Şuara 139)

Mehmet Türk Meali:

(Hemen) onu yalanladılar ve Biz de onları derhâl helâk ettik. Şüphesiz bu (Hûd kıssasında, insanlar için) bir ibret vardır ama onların çoğu (hâlâ) inanmadılar.

(Şuara 139)

Muhammed Celal Şems Meali:

Böylece onu yalanladılar. Sonra (da) Biz, onları helâk ettik. Şüphesiz bunda büyük bir (ibret) belirtisi vardır. Ancak onların çoğu mümin değildir.

(Şuara 139)

Muhammed Esed Meali:

İşte o'nu böyle yalanladılar; ve bunun üzerine Biz de onları yok ettik. Bu (kıssada da insanlar için) mutlaka, bir ders vardır, onlardan çoğu (buna) inanmasa da...

(Şuara 139)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Böylelikle onu yalanladılar. Biz de onları yıkıma uğrattık. Hiç kuşku yok ki, bunda bir ibret vardır. Fakat çokları inanmazlar.

(Şuara 139)

Mustafa Çavdar Meali:

Böylece Hud’u yalanladılar. Bunun üzerine biz de onları helak ettik. İşte bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır ama onların çoğu yine de iman etmediler.

Bknz: (24/34)

(Şuara 139)

Mustafa Çevik Meali:

Kavmi Hûd’u işte böyle yalanladı ve umursamayıp ondan yüz çevirdi. Bunun üzerine Biz de onları azabımızla helak ettik. Hûd’un kıssasında ibretler vardır fakat yine de insanların çoğu gerçeği kabullenmek ve ibret almak istemiyorlar.

(Şuara 139)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Neticede, onu işte böyle yalanladılar; bunun üzerine Biz de onları helak ettik. Elbet bu (Hud kıssası)nda da alınacak bir ders mutlaka vardır; fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.

(Şuara 139)

Osman Okur Meali:

İşte onu (Hudu) böyle yalanladılar; ve bunun üzerine Biz de onları yok ettik. Bu (kıssa da da insanlar için) mutlaka, bir ders vardır, onlardan çoğu (buna) inanmasa da.

(Şuara 139)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Artık O'nu tekzîp ettiler, Biz de onları helâk ettik. Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır ve onların ekserisi imân etmiş olmadılar.

(Şuara 139)

Ömer Öngüt Meali:

Böylece onu yalanladılar. Biz de kendilerini helâk ettik. Şüphesiz ki bunda âyet (kudretimize bir nişane) vardır. Yine de onların çoğu iman etmezler.

(Şuara 139)

Ömer Sevinçgül Meali:

Onu yalanladılar. Biz de onları yerle bir ettik. Elbet bunda bir ayet var, ama çoğu insanlar inanmazlar.

(Şuara 139)

Sadık Türkmen Meali:

Onu yalanladılar. Biz de onları helâk ettik. Şüphesiz bunda ibret vardır ama onların birçoğu inanmıyor.

(Şuara 139)

Seyyid Kutub Meali:

Böylece peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları yokettik. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğu inanmamış kimselerdir.

(Şuara 139)

Suat Yıldırım Meali:

Neticede onu yalancı saydılar, Biz de onları imha ettik. Elbette bunda, alınacak ibret var, fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.

(Şuara 139)

Süleyman Ateş Meali:

(Böylece) onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar.

(Şuara 139)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Böylece Hud'u yalancı yerine koydular, biz de onları helak ettik. Bunda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.

(Şuara 139)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Böylece onu yalanladılar. Biz de onları yok ettik. Doğrusu bunda, herkesin alacağı dersler vardır. Ama çoğu buna inanmıyor.

(Şuara 139)

Şaban Piriş Meali:

Hud'u yalanladılar. Biz de onları yok ettik. İşte bunda bir ibret vardır. Yine de onların çoğu inanacak değildir.

(Şuara 139)

Talat Koçyiğit Meali:

İşte peygamberi bu şekilde yalanlamışlardı. Biz de onları helak etmiştik. Bunda, mutlaka bir ibret vardır; fakat onların çoğu yine de inanmış değillerdir.

(Şuara 139)

Tefhimul Kuran Meali:

Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.

(Şuara 139)

Ümit Şimşek Meali:

Onlar onu yalanladılar; Biz de onları helâk ettik. İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez.

(Şuara 139)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onu bu şekilde yalanladılar, biz de onları helak ettik. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminlerden değildi.

(Şuara 139)