Böylece Hud’u yalanladılar. Bunun üzerine biz de onları helak ettik. İşte bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır ama onların çoğu yine de iman etmediler.
Bknz: (24/34)
Böylece Hud’u yalanladılar. Bunun üzerine biz de onları helak ettik. İşte bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır ama onların çoğu yine de iman etmediler.
Bknz: (24/34)
Aşağıdaki bir mealin,
* Hatalı olduğunu düşünüyorsanız,
* Telif hakkı sahibiyseniz
(Yazar, Yayınevi vs. kurumsal e postası ile),
bize iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.
Derken onu yalanladılar, biz de onları helak ettik. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
(Şuara 139)Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları helak edip yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet ve ibret vardır, ama onların çoğu iman etmiş değillerdi.
(Şuara 139)İşte O'nu böyle yalanladılar ve bunun üzerine, biz de onları yok ettik. Bu kıssada insanlar için mutlaka bir ders vardır, onların çoğu buna inanmasa da…
(Şuara 139)Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.
(Şuara 139)Böylece Onu yalanladılar, biz de onları helak ettik! Muhakkak ki bu olayda bir mucize - ders vardır! Onların ekseriyeti de iman eden değillerdir.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar. Biz de onları helâk ettik. Bunlarda da, kesinlikle Allah'ın kudretine, ilmine, hikmet sahibi olduğuna işaretler, bütün insanlar için ibretler, alınacak dersler, ülkelerinde kalıntılar vardır. Onların çoğu iman edecek değildir.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.
(Şuara 139)Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
(Şuara 139)Böylece onu (Hûd peygamberi) tekzib ettiler. Biz de onları helâk ettik. Muhakkak ki, onlara yaptığımız bu işte, sonrakiler için bir ibret vardır; öyle iken çoğu mümin olmadı.
(Şuara 139)Böylece, Onu yalanladılar. Sonunda, onları yıkıma uğrattık. Aslında, işte bunda, kesinlikle bir gösterge vardır. Oysa onların çoğu inanmaz.
(Şuara 139)Böylece Hûd’u yalanladılar ve neticede Biz de kendilerini helâk ettik. Bütün bu olup bitenlerde hiç kuşkusuz çok önemli bir ibret vardır. Doğrusu, o halkın çoğu mü’min değildi.
(Şuara 139)Hud’u yalanladılar. Biz de onları helak ettik. İşte bunda önemli bir ayet ve delil vardır. Fakat çokları inanmadılar.
(Şuara 139)-"Biz yaptıklarımızdan dolayı ceza görmeyeceğiz" deyip onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Bunda kesinlikle bir ders vardır. Onların çoğu inanmamış olsa da.
(Şuara 139)Boylece onu yalanladilar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda suphesiz ki ders vardir; ama cogu inanmamistir.
(Şuara 139)Onu yalanladılar, yok ettik biz onları, bunda bir belge vardır, pek çokları inanmazlar
(Şuara 139)Böylece Hûd Peygamber'i yalanladılar. Biz de onları yok ettik. Şüphesiz ki bunda öğüt ve ibret vardır ; ne yazık ki onların çoğu imân etmedi.
(Şuara 139)Böylece onu (Hud peygamberi) yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlaka alınacak bir ders vardır, Fakat (buna rağmen) onların çoğu iman etmediler.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda şüphesiz ki ders vardır; ama çoğu inanmamıştır.
(Şuara 139)Böylece onlar Hud'u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
(Şuara 139)Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar. Nihayet biz de onları yok ettik. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.
(Şuara 139)Diye onu tekzib ettiler de kendilerini helak ediverdik. Şübhesiz bunda mutlak bir ayet var, öyle iken ekserisi mü'min olmadı
(Şuara 139)O'nu yalanladılar; Biz de kendilerini helak ediverdik. Şüphesiz bunda mutlak bir ibret vardır, ama çokları iman etmedi.
(Şuara 139)Onu[1] yalanladılar. Bunun üzerine onları helak ettik. Bunda bir ayet[2] vardır. Buna rağmen insanların pek çoğu inanmamaktadırlar.
1)Hud'u.
2)İbret, işaret, belirti.
Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu inançlı olmamıştır.
(Şuara 139)Bunun üzerine o'nu yalanladılar da Biz kendilerini değişime/yıkıma uğrattık. Şüphesiz ki bunda kesinlikle mutlak bir alâmet/gösterge vardır, ama onların çoğu iman ediciler değillerdi.
(Şuara 139)Onu yalanladılar, biz de onları helak ettik. Şüphesiz ki bunda, (Allah’ın dostlarına yardım edip düşmanları helak edeceğine dair) ayet vardır. Onların çoğu mümin değildir.
(Şuara 139)Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.
(Şuara 139)Hulasa: Onu yalan saydılar da biz de kendilerini helak etdik. Şübhesiz bunda bir ibret vardır elbet. (Fakat) onların çoğu iman ediciler değildir.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar da onları (şiddetli bir rüzgârla) helâk ettik. Şübhesiz ki bunda, elbette bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir.
(Şuara 139)Ardından onu yalanladılar, derken onları helak ettik. Gerçekten, bunda mutlaka bir ayet [kanıt] vardır. Onların çoğunluğu inançlı değildi.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar; Biz de kendilerini yokettik. Bunda, doğrusu bir belge vardır; ancak çoğu inanmamıştır.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar. Ve Biz, onları yok ettik. Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.
(Şuara 139)Kavmi Hud'u yalanladı. Bizde onları helak ettik. Bunda alınacak dersler var. Ancak insanların çoğu inanmıyorlar.
(Şuara 139)Böylece onu tekzip ettiler (yalanladılar). Biz de bu sebeple onları helâk ettik. Muhakkak ki bunda mutlaka bir âyet (ibret) vardır. Ve onların çoğu, mü’min olmadılar (Allah’a ulaşmayı dilemediler).
(Şuara 139)Böylece Hud'u yalancı saydılar. Bu yüzden Biz de onları yok ettik. İşte bu olayda kesin bir belge vardır. Ancak onların pek çoğu inanmamışlardı.
(Şuara 139)Böylelikle onu (Hud'u) yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Şüphesiz bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değillerdi.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar, Biz de onları korkunç bir azapla helâk ettik! Dinle, ey insan; hiç kuşkusuz bunlarda, ilâhî adâleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işâret var fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.
(Şuara 139)Ardından onlar, onu bu şekilde yalanladılar. Biz de onları helak etmişizdir.. Rehber olacak şekilde, bunda ibret vardır. Ama onların çoğu inanmazlar.
(Şuara 139)(Hemen) onu yalanladılar ve Biz de onları derhâl helâk ettik. Şüphesiz bu (Hûd kıssasında, insanlar için) bir ibret vardır ama onların çoğu (hâlâ) inanmadılar.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar. Sonra (da) Biz, onları helâk ettik. Şüphesiz bunda büyük bir (ibret) belirtisi vardır. Ancak onların çoğu mümin değildir.
(Şuara 139)İşte o'nu böyle yalanladılar; ve bunun üzerine Biz de onları yok ettik. Bu (kıssada da insanlar için) mutlaka, bir ders vardır, onlardan çoğu (buna) inanmasa da...
(Şuara 139)Böylelikle onu yalanladılar. Biz de onları yıkıma uğrattık. Hiç kuşku yok ki, bunda bir ibret vardır. Fakat çokları inanmazlar.
(Şuara 139)Bknz: (24/34)
(Şuara 139)Kavmi Hûd’u işte böyle yalanladı ve umursamayıp ondan yüz çevirdi. Bunun üzerine Biz de onları azabımızla helak ettik. Hûd’un kıssasında ibretler vardır fakat yine de insanların çoğu gerçeği kabullenmek ve ibret almak istemiyorlar.
(Şuara 139)Neticede, onu işte böyle yalanladılar; bunun üzerine Biz de onları helak ettik. Elbet bu (Hud kıssası)nda da alınacak bir ders mutlaka vardır; fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.
(Şuara 139)İşte onu (Hudu) böyle yalanladılar; ve bunun üzerine Biz de onları yok ettik. Bu (kıssa da da insanlar için) mutlaka, bir ders vardır, onlardan çoğu (buna) inanmasa da.
(Şuara 139)Artık O'nu tekzîp ettiler, Biz de onları helâk ettik. Şüphe yok, bunda elbette bir ibret vardır ve onların ekserisi imân etmiş olmadılar.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar. Biz de kendilerini helâk ettik. Şüphesiz ki bunda âyet (kudretimize bir nişane) vardır. Yine de onların çoğu iman etmezler.
(Şuara 139)Onu yalanladılar. Biz de onları yerle bir ettik. Elbet bunda bir ayet var, ama çoğu insanlar inanmazlar.
(Şuara 139)Onu yalanladılar. Biz de onları helâk ettik. Şüphesiz bunda ibret vardır ama onların birçoğu inanmıyor.
(Şuara 139)Böylece peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları yokettik. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğu inanmamış kimselerdir.
(Şuara 139)Neticede onu yalancı saydılar, Biz de onları imha ettik. Elbette bunda, alınacak ibret var, fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.
(Şuara 139)(Böylece) onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar.
(Şuara 139)Böylece Hud'u yalancı yerine koydular, biz de onları helak ettik. Bunda kesin bir ibret var ama bunların çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 139)Böylece onu yalanladılar. Biz de onları yok ettik. Doğrusu bunda, herkesin alacağı dersler vardır. Ama çoğu buna inanmıyor.
(Şuara 139)Hud'u yalanladılar. Biz de onları yok ettik. İşte bunda bir ibret vardır. Yine de onların çoğu inanacak değildir.
(Şuara 139)İşte peygamberi bu şekilde yalanlamışlardı. Biz de onları helak etmiştik. Bunda, mutlaka bir ibret vardır; fakat onların çoğu yine de inanmış değillerdir.
(Şuara 139)Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
(Şuara 139)Onlar onu yalanladılar; Biz de onları helâk ettik. İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez.
(Şuara 139)Onu bu şekilde yalanladılar, biz de onları helak ettik. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu müminlerden değildi.
(Şuara 139)