26. Şuara Suresi / 33.ayet

Musa elini koynuna sokup çıkardı fakat o da ne! Bakanların gözünü kamaştıran bir beyazlık!

Bknz: (28/30)»(28/32)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 33 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Elini koynundan çıkardı, derhal bakanlara parıl parıl parlayan bembeyaz bir el göründü.

(Şuara 33)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Elini de (cebinden) çekip çıkardı, bir de (baktılar ki) o, seyredenler için 'parlayıp aydınlanıvermiş' (ve bembeyaz kesilmişti).

(Şuara 33)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlar için bembeyaz ışık saçan bir lamba gibi oluvermiş.

(Şuara 33)

Adem Uğur Meali:

Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!

(Şuara 33)

Ahmet Hulusi Meali:

(Musa) elini çekip çıkardı (gömleğinden), bakanlar bembeyaz gördü!

(Şuara 33)

Ahmet Tekin Meali:

Elini koynundan çıkardı. Bir de ne görsünler! Bakanlara bembeyaz, ışıl ışıl göründü.*

(Şuara 33)

Ahmet Varol Meali

Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.

(Şuara 33)

Ali Bulaç Meali:

Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'.

(Şuara 33)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Bir de elini çekti çıkardı; o da, bakanlara bembeyaz (nur saçan bir el) kesiliverdi.

(Şuara 33)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve elini çekip çıkardığında, o ışıltıyı seyrettiler.

(Şuara 33)

Ali Ünal Meali:

Bir de, sağ elini koynundan çıkarıverdi ki, bakanların gözlerini kamaştıracak derecede parlak mı parlak!

(Şuara 33)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Elini koynundan çıkardı, bakanlar için bembeyaz ışık saçan (bir lamba gibi) oluverdi.

(Şuara 33)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Elini de koynundan çıkardı, bir de ne görsünler; bembeyaz olmuş.

(Şuara 33)

Bekir Sadak Meali:

Elini cikardi, bakanlara bembeyaz gorundu. *

(Şuara 33)

Besim Atalay Meali:

Elini gösterince, bakanlara hemen akpak göründü !

(Şuara 33)

Celal Yıldırım Meali:

Ve elini çekip çıkardı derken o durup bakanlara (pırıl pırıl ışık veren) bembeyaz (bir görünüme büründü).

(Şuara 33)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Ve elini (koynundan) çekip çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar bembeyaz (olmuş)!

(Şuara 33)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.*

(Şuara 33)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş.

(Şuara 33)

Diyanet Vakfı Meali:

Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!

(Şuara 33)

Edip Yüksel Meali:

Elini çıkarınca bakanlara bembeyaz görünüverdi.

(Şuara 33)

Elmalılı Orjinal Meali:

Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi

(Şuara 33)

Elmalılı Yeni Meali:

bir de elini (koynundan) çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi.

(Şuara 33)

Erhan Aktaş Meali:

Ve elini çıkardı. Bakanlar ne görsün; beyaz bir el.

(Şuara 33)

Gültekin Onan Meali:

Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'.

(Şuara 33)

Hakkı Yılmaz Meali:

Gücünü de çekti çıkardı; bir de bakmışsın ki o güç, izleyenlere çok mükemmel, hiç kusursuzdur. 161

(Şuara 33)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Elini (koynundan) çekti. (Bir de ne görsün!) Bakanların (gözünü alacak kadar) bembeyaz (bir ele dönüşüvermiş).

(Şuara 33)

Harun Yıldırım Meali:

Elini de çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen!

(Şuara 33)

Hasan Basri Çantay:

Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temaşa edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir.

(Şuara 33)

Hayrat Neşriyat Meali:

Ve elini (koynundan) çıkardı; bir de gördüler ki o, bakanlara bembeyaz (parlayan, ışık saçan bir el)dir.

(Şuara 33)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Ardından elini çekip çıkardı, bir baktılar ki o [eli] bakanlar için bembeyaz!

(Şuara 33)

Hüseyin Atay Meali:

32-33 Bunun üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi. Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.

(Şuara 33)

İbni Kesir Meali:

Elini çıkardı, bir de ne görsün; bakanlara bembeyazdır.

(Şuara 33)

İlyas Yorulmaz Meali:

Elini çıkarınca, Musa nın eli bakanlara bembeyaz göründü.

(Şuara 33)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve elini çıkardı. İşte o zaman onu seyredenler için o, bembeyaz (nurlu) oldu.

(Şuara 33)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Musa elini de kaldırdı. Derken eli görenlerin gözüne bembeyaz göründü.

(Şuara 33)

Kadri Çelik Meali:

Elini de çekip çıkardı, (bir de ne görsün) bakanlara bembeyaz oluverdi.

(Şuara 33)

Mahmut Kısa Meali:

Ve elini koynuna sokup çıkardı; bir de ne görsünler, koynuna sokmadan önce normal olan eli, görenlere hayranlık verecek derecede ışıl ışıl, bembeyaz!Böylece ne Firavunun, ne de adamlarının, Mûsâ’nın doğru söylediğine dâir en ufak bir şüpheleri kalmadı. Fakat kibir ve ihtirâsları, onları imandan alıkoydu. Bu yüzden, Mûsâ’nın dâvetini etkisiz kılmak amacıyla plânlar kurmaya başladılar:

(Şuara 33)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Üstüne üstlük elini de koynundan çıkardı, parıl parıl parlayan bir lamba oluvermiştir.

(Şuara 33)

Mehmet Türk Meali:

(Sonra) elini (koynundan) çıkardı. Bir de baktılar ki; o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.1 *

(Şuara 33)

Muhammed Celal Şems Meali:

Elini çıkardığında (ise,) o bakanlara bembeyaz (göründü.)

(Şuara 33)

Muhammed Esed Meali:

Sonra elini ortaya çıkardı; bakanlar ne görsünler, bembeyazdı.

(Şuara 33)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Sonra elini gösterince; o, bakanlara bembeyaz göründü.

(Şuara 33)

Mustafa Çavdar Meali:

Musa elini koynuna sokup çıkardı fakat o da ne! Bakanların gözünü kamaştıran bir beyazlık!

Bknz: (28/30)»(28/32)

(Şuara 33)

Mustafa Çevik Meali:

29-33 Bunları duydukça daha çok hiddetlenen Firavun Musa’ya dönüp, “Benden başkasını Rab ve ilah olarak kabul etmekte ısrar edersen, andolsun seni zindana atar, orada çürütürüm.” diyerek tehditler savurmaya başladı. Musa bu defa Firavun’a, “Peki, ben sana Peygamber olduğumu, Allah’ın bana lütfettiği mucizelerle ortaya koyarsam, o zaman da mı kabul etmeyeceksin?” diye sordu. Firavun da ona: “Haydi söylediklerin doğru ise göster bakalım şu mucize delillerini.” dedi. Bunun üzerine de Musa asasını yere bıraktı ve asa birdenbire koca bir yılan oluverdi. Ardından da elini koynuna sokup çıkarınca, eli bakanların gözünü kamaştıran bir ışık kaynağına dönüşüverdi.

(Şuara 33)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ve elini çıkardı, fakat o da ne, bu bakanların (gözünü kamaştıran) bir beyazlık!

(Şuara 33)

Osman Okur Meali:

Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.

(Şuara 33)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi.

(Şuara 33)

Ömer Öngüt Meali:

Bir de elini çıkardı, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi.

(Şuara 33)

Ömer Sevinçgül Meali:

Elini koynundan çıkardı. O el, seyredenlerin önünde bembeyaz oldu!

(Şuara 33)

Sadık Türkmen Meali:

Elini çıkardı, bir de ne görsünler; o, bakanlar için bembeyaz bir şey!

(Şuara 33)

Seyyid Kutub Meali:

Ve elini yeninin altından çıkardı; bakanlar, onun ak bir parıltı saçtığını gördüler.

(Şuara 33)

Suat Yıldırım Meali:

Bir de elini koynundan çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlak mı parlak!

(Şuara 33)

Süleyman Ateş Meali:

Elini (koltuğunun altından) çıkardı; o da, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi.

(Şuara 33)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Elini çıkardı; bakanlar için bembeyaz oluverdi.

(Şuara 33)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sonra elini çıkardı. Ne görsünler, bembeyaz değil mi?

(Şuara 33)

Şaban Piriş Meali:

Elini çekip çıkardı o da bakanlara bembeyaz oluverdi.

(Şuara 33)

Talat Koçyiğit Meali:

Bu sırada elini de (cebinden) çıkarmıştı ki, o da, bakanlar için bembeyaz kesilmişti.

(Şuara 33)

Tefhimul Kuran Meali:

Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş.'

(Şuara 33)

Ümit Şimşek Meali:

Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı.

(Şuara 33)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Elini çıkardı, o da anında seyredenler önünde bembeyaz kesildi.

(Şuara 33)