26. Şuara Suresi / 58.ayet

Hazinelerinden makam ve mevkilerinden.

Bknz: (10/44)»(10/45)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 58 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve definelerden ve güzelim yerlerden ettik.

(Şuara 58)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Hazinelerden ve soylu makam(lar) dan da (mahrum bıraktık).

(Şuara 58)

Abdullah Parlıyan Meali:

hazine ve yüce makamlarından, seferberlik için çıkarıp yollara düşürdük.

(Şuara 58)

Adem Uğur Meali:

Hazinelerden ve değerli bir yerlerden.

(Şuara 58)

Ahmet Hulusi Meali:

Hazinelerden, zenginliklerden!

(Şuara 58)

Ahmet Tekin Meali:

Hazinelerden, şerefli, yüksek makamlardan ayırdık.

(Şuara 58)

Ahmet Varol Meali

Hazinelerden ve üstün makamdan da.

(Şuara 58)

Ali Bulaç Meali:

Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.

(Şuara 58)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Hazinelerden ve şerefli makamlardan...

(Şuara 58)

Ali Rıza Sefa Meali:

Kaynaklardan ve sunulmuş konumlardan.

(Şuara 58)

Ali Ünal Meali:

Onca hazinelerden, servetlerden, kendilerince çok değerli o yüksek makam ve mevkilerden de.

(Şuara 58)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Zenginlikler ve güzel makamdan (iktidardan) çıkardık.

(Şuara 58)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Bunun üzerine Firavun'un adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece onlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Ancak Firavun'un adamları, güneş doğarken İsrailoğulları'nın ardına düştüler.

(Şuara 58)

Bekir Sadak Meali:

(57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.

(Şuara 58)

Besim Atalay Meali:

Haznelerden, güzel güzel yerlerden çıkarıp da

(Şuara 58)

Celal Yıldırım Meali:

(57-58) Bununla beraber biz Fir'avn ve askerlerini bahçelerinden, pınarlarından, hazine ve yüce-şerefli makamlardan çıkardık.

(Şuara 58)

Cemal Külünkoğlu Meali:

57,58,59. Biz de onları (Firavun ve kavmini Mısır'daki) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Ve hazinelerden ve güzelim yerlerden ettik. İşte böylece, İsrailoğullarını onlara mirasçı kıldık.

(Şuara 58)

Diyanet İşleri Eski Meali:

57,58,59. Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

(Şuara 58)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(57-58) Biz de Firavun'un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

(Şuara 58)

Diyanet Vakfı Meali:

57, 58. Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve değerli bir yerden çıkardık.

(Şuara 58)

Edip Yüksel Meali:

Hazinelerden, yüksek makamlardan...

(Şuara 58)

Elmalılı Orjinal Meali:

Hazinelerden, ve dilruba makamlardan çıkardık

(Şuara 58)

Elmalılı Yeni Meali:

hazinelerden ve güzel makamlardan çıkardık.

(Şuara 58)

Erhan Aktaş Meali:

Ve hazinelerden ve kerim[1] makamlardan.

1)Saygın, ikram edilmiş, şerefli, bolluklu.

(Şuara 58)

Gültekin Onan Meali:

Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.

(Şuara 58)

Hakkı Yılmaz Meali:

(57-59) Sonunda Biz, Firavun ve toplumunu bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve şerefli makamdan çıkardık. İşte böyle! Ve sonra onlara İsrâîloğulları'nı mirasçı/son sahip yaptık.

(Şuara 58)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Hazinelerden ve değerli konaklarından!

(Şuara 58)

Harun Yıldırım Meali:

Hazinelerden ve değerli bir yerlerden.

(Şuara 58)

Hasan Basri Çantay:

(57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazinelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık.

(Şuara 58)

Hayrat Neşriyat Meali:

57,58. Böylelikle (İsrâiloğullarının peşine düşürerek) onları bahçelerden, pınarlardan, hazînelerden ve güzel yerlerden çıkardık.

(Şuara 58)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(57-58) Derken, onları cennetlerden[bahçelerden], gözlerden [pınarlardan], hazinelerden ve değerli konumlardan çıkardık.

(Şuara 58)

Hüseyin Atay Meali:

57-60 Bunun üzerine, Biz, onları bahçelerden, pınar başlarından, hâzinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık. Ancak onlar güneş doğarken İsrailoğullarının ardına düştüler.

(Şuara 58)

İbni Kesir Meali:

Hazinelerden ve şerefli makamlardan.

(Şuara 58)

İlyas Yorulmaz Meali:

“Zenginliklerden ve çok önemli makamlardan etmiştik” dedi.

(Şuara 58)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve hazinelerden ve kerim (ikram edilmiş, yüksek) makamlardan (çıkardık).

(Şuara 58)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

hâzinelerinden, yüksek katlarından ayırdık,

(Şuara 58)

Kadri Çelik Meali:

Hazinelerden ve yüce makamdan da.

(Şuara 58)

Mahmut Kısa Meali:

Yani, o göz alıcı zenginliklerden, o saygınlık ve onur makâmından...

(Şuara 58)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(57-58) Akabinde onları bahçeler çeşmeler, hazineler ve soylu makamlarından çıkarmışızdır.

(Şuara 58)

Mehmet Türk Meali:

(Onları) hazinelerden ve yüksek makamlardan (uzaklaştırdık).

(Şuara 58)

Muhammed Celal Şems Meali:

(57-58) Böylece Biz onları, bahçeleri, pınarları ve hazineleri olan şerefli bir yerden çıkardık.

(Şuara 58)

Muhammed Esed Meali:

zenginlikler(in)den, nüfuz ve statülerinden (yoksun bıraktık)!" diyerek (onları İsrailoğulları'na karşı harekete geçirdi).

(Şuara 58)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Ayrıca hazinelerden ve değerli bir yerden...

(Şuara 58)

Mustafa Çavdar Meali:

Hazinelerinden makam ve mevkilerinden.

Bknz: (10/44)»(10/45)

(Şuara 58)

Mustafa Çevik Meali:

57-59 İşte bu kibirleri ve Allah’ın daveti hayat nizamına karşı takındıkları müşrik ve kâfirce tavırlarından dolayı, onları sahip olduklarını zannettikleri has bahçelerinden, pınar başlarından, mallarından, mülklerinden ve makamlarından çekip çıkarıp, mahrum ettik. Ardından da İsrailoğullarına Firavun’un kavminin sahip olduklarından daha fazlasını bahşettik.

(Şuara 58)

Mustafa İslamoğlu Meali:

servetlerinden, eyvan ve çardaklarından...

(Şuara 58)

Osman Okur Meali:

(57-59) Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

(Şuara 58)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

«Ve hazinelerden ve pürnîmet bir makamdan (mahrum bıraktık).»

(Şuara 58)

Ömer Öngüt Meali:

Hazinelerden ve şerefli makamlardan.

(Şuara 58)

Ömer Sevinçgül Meali:

“Birikimlerini, saygın konumlarını ellerinden aldık.”

(Şuara 58)

Sadık Türkmen Meali:

hazinelerden ve verimli yerden!

(Şuara 58)

Seyyid Kutub Meali:

Hazinelerden ve konforlu köşklerden de.

(Şuara 58)

Suat Yıldırım Meali:

(57-58) Ama neticede Biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.

(Şuara 58)

Süleyman Ateş Meali:

Hazineler(in)den ve o güzel yer(lerin)den.

(Şuara 58)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Hazinelerden ve değerli ikametgahlardan da.

(Şuara 58)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(54-58) "Bunlar aşağılık kimseler. Ama onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkardığımız; servetlerinden yoksun bıraktığımız ve konumlarını bozduğumuz için bize kin besliyorlar. Oysa biz, her türlü tehlikeye karşı hazırlıklıyız" dedi.

(Şuara 58)

Şaban Piriş Meali:

Hazinelerden ve şerefli makamlardan...

(Şuara 58)

Talat Koçyiğit Meali:

57-58 Biz de Firavun ve adamlarını bahçelerden, su başlarından, hazinelerden ve şerefli makamdan çıkarmıştık.

(Şuara 58)

Tefhimul Kuran Meali:

Hazinelerden ve soylu makam(lar) dan da.

(Şuara 58)

Ümit Şimşek Meali:

Hazinelerinden ve şerefli mevkilerinden.

(Şuara 58)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hazinelerinden, mutlu kutlu yerlerinden ettik.

(Şuara 58)