26. Şuara Suresi / 96.ayet

Onlar orada, birbirlerini suçlayarak, şöyle derler.

Bknz: (14/21)»(14/22)

Mustafa Çavdar Meali

Şuara 96 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki.

(Şuara 96)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Müşrikler ve Hakk'tan dönekler) Orada birbirleriyle (ve bâtılda kendilerine önderlik edenlerle) çekişip tartışarak derler ki: (Biz bu azaba müstahak olduk!)

(Şuara 96)

Abdullah Parlıyan Meali:

O gün orada, onlar birbiriyle çekişerek derler ki:

(Şuara 96)

Adem Uğur Meali:

Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

(Şuara 96)

Ahmet Hulusi Meali:

Onlar orada tartışarak dediler ki:

(Şuara 96)

Ahmet Tekin Meali:

Orada birbirleriyle çekişirlerken, şöyle derler:

(Şuara 96)

Ahmet Varol Meali

Orada (putlarıyla) çekişerek derler ki:

(Şuara 96)

Ali Bulaç Meali:

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

(Şuara 96)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Kâfirler, putları ve öncüleriyle cehennemde çekişirlerken, birbirlerine şöyle demektedirler:

(Şuara 96)

Ali Rıza Sefa Meali:

Orada, birbirleriyle çekişerek, şöyle derler:

(Şuara 96)

Ali Ünal Meali:

Orada birbirlerini suçlamaya başlarlar. (Sapkın isyankârlar,) der:

(Şuara 96)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Onlar orada birbiriyle tartışırlarken şöyle derler:

(Şuara 96)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: "Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır.Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."

(Şuara 96)

Bekir Sadak Meali:

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

(Şuara 96)

Besim Atalay Meali:

Birbiriyle tartışarak; orada

(Şuara 96)

Celal Yıldırım Meali:

Orada tartışıp çekişerek derler ki:

(Şuara 96)

Cemal Külünkoğlu Meali:

96,97. Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler: “Allah'a Andolsun ki biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

(Şuara 96)

Diyanet İşleri Eski Meali:

96,97,98,99,100,101,102. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.

(Şuara 96)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:

(Şuara 96)

Diyanet Vakfı Meali:

Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

(Şuara 96)

Edip Yüksel Meali:

Orada çekişerek şöyle konuşacaklar:

(Şuara 96)

Elmalılı Orjinal Meali:

(95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler

(Şuara 96)

Elmalılı Yeni Meali:

onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler:

(Şuara 96)

Erhan Aktaş Meali:

Onlar, orada birbirleriyle çekişerek diyecekler ki:

(Şuara 96)

Gültekin Onan Meali:

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

(Şuara 96)

Hakkı Yılmaz Meali:

(96-102) Onlar, onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: “Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içinde idik. Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. Ve bizi yalnızca o günahkârlar saptırdı. Artık bizim için yardımcılardan, torpilcilerden hiçbir kimse ve candan bir yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın yoktur. Ah keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da biz de mü’minlerden olsaydık!”

(Şuara 96)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Orada birbirleriyle tartışarak diyecekler ki:

(Şuara 96)

Harun Yıldırım Meali:

Onlar orada tartışarak derler ki:

(Şuara 96)

Hasan Basri Çantay:

Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler:

(Şuara 96)

Hayrat Neşriyat Meali:

96,97. Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: “Allah'a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.”

(Şuara 96)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(96-97) Onlar, onun [kızgın ateşin] içinde davalaşırken "Allah'a yemin olsun ki (tallahi) gerçekten biz, apaçık bir kayboluşun içindeydik." dediler.

(Şuara 96)

Hüseyin Atay Meali:

96-102 Cehennemde aralarında çekişerek derler ki: "Andolsun biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi aracımız da, içtenli bir dostumuz da yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."

(Şuara 96)

İbni Kesir Meali:

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

(Şuara 96)

İlyas Yorulmaz Meali:

Onlar ateşin içinde birbirlerini suçlayarak derler ki.

(Şuara 96)

İskender Ali Mihr Meali:

Onlar (taptıkları şeyler ve onlara tapanlar) orada hasım olarak (düşmanca çekişerek) dediler ki…

(Şuara 96)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Orada onlar biribirleriyle tutuşup şöyle derler:

(Şuara 96)

Kadri Çelik Meali:

Onda birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki.

(Şuara 96)

Mahmut Kısa Meali:

Orada, birbirlerini suçlayarak diyecekler ki:

(Şuara 96)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(96-97) Umumen orada birbirleriyle çekişip: "Vallahi, biz apaçık sapıklık içindeydik" derler

(Şuara 96)

Mehmet Türk Meali:

Orada (hepsi) birbirleriyle çekişerek, şöyle derler:

(Şuara 96)

Muhammed Celal Şems Meali:

(96-97) Orada birbirleriyle tartışarak diyecekler ki: “Allah’a andolsun ki,biz mutlaka apaçık bir sapıklık içindeydik.”

(Şuara 96)

Muhammed Esed Meali:

O Gün orada onlar, birbirlerini suçlayarak derler ki:

(Şuara 96)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Cehennemde çekişip dururken şöyle derler;

(Şuara 96)

Mustafa Çavdar Meali:

Onlar orada, birbirlerini suçlayarak, şöyle derler.

Bknz: (14/21)»(14/22)

(Şuara 96)

Mustafa Çevik Meali:

92-102 Cehennemi hak edenlere, “O peşine düşüp, kullukta kusur etmediğiniz ilahlarınız şimdi nerede? Bakalım onların kendilerine ya da size yardıma güçleri yetecek mi?” denilecek. Sonunda hem onlar hem de bilinçsizce onların peşlerinden gidenler, hep birlikte iblisin avanesi olarak cehennem ateşine atılacaklar. Ve orada birbirlerini suçlayarak, “Vallahi biz dünyada iken, büsbütün sapıklık içinde yaşamışız, sizin gibi yaratılmışların uydurduğu hayat nizamlarına uyup, sizi âlemlerin Rabbi ile bir tutmuştuk, dolayısı ile bizi siz saptırdınız, şirki, küfrü hayat nizamı halinde bize kabullendirdiniz. Fakat bugün ne bize arka çıkabiliyor, ne de dostluk gösterebiliyorsunuz. Keşke dünya hayatına tekrar dönme imkânımız olsa da, biz de Allah adına, peygamber ve kitaplarla yapılan davete iman edip teslim olanlardan olabilsek.” diyerek pişmanlık içinde kıvranacaklar.

(Şuara 96)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Onlar orada birbirleriyle atışırken şöyle derler:

(Şuara 96)

Osman Okur Meali:

Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

(Şuara 96)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki:

(Şuara 96)

Ömer Öngüt Meali:

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

(Şuara 96)

Ömer Sevinçgül Meali:

O gün orada birbirleriyle çekişirlerken derler:

(Şuara 96)

Sadık Türkmen Meali:

Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

(Şuara 96)

Seyyid Kutub Meali:

Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki,

(Şuara 96)

Suat Yıldırım Meali:

(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülalemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkan olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

(Şuara 96)

Süleyman Ateş Meali:

Onlar orada (putlarıyle) çekişerek derler ki:

(Şuara 96)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Orada onlar biri birleriyle tartışırken şöyle derler:

(Şuara 96)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(96-102) O Gün orada birbirlerini suçlayarak: "Allah şahit, biz, apaçık sapıklık içindeydik. Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk. Ama bizi günahkar önderlerimiz saptırdı. Şimdi ne kurtulmamıza aracılık edecek biri var, ne de sâdık bir dostumuz... Keşke o hayata geri dönsek de iman edenlerden biri olsak" derler.

(Şuara 96)

Şaban Piriş Meali:

Orada, birbirleriyle çekişerek, şöyle derler:

(Şuara 96)

Talat Koçyiğit Meali:

Orada putlarıyla çekişerek derler ki;

(Şuara 96)

Tefhimul Kuran Meali:

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

(Şuara 96)

Ümit Şimşek Meali:

Cehennemde çekişip dururken derler ki:

(Şuara 96)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onun içinde birbiriyle çekişirlerken şöyle derler:

(Şuara 96)